Erdoğan: Dinlemeler yasal değil
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, internete sızan ses kayıtlarının yasal olmadığını savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, internete sızan ses kayıtlarının
yasal olmadığını savundu. Erdoğan, "Bazıları bu dinlemelerin
yayınlanmasına, 'bunlar yasal dinleme' diyerek, kılıf uyduruyor. Bu
yayınlanan dinlemeler yasal dinleme değildir. Arkadaşlar,
Türkiye’de dinleme yapmanın belli kuralları vardır. Bu kurallar
ihlal edilmiştir. Bir başbakanı dünyanın hiçbir yerinde
dinlemezsiniz. Bir cumhurbaşkanını dinleyemezsiniz. Bir Genelkurmay
başkanını dinleyemezsiniz, bakanları dinleyemezsiniz." dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 81 vilayetinden gelen yerel medya
temsilcileri ile AK Parti Genel Merkezi'nde bir araya geldi.
Erdoğan, medya temsilcilerine hitaben yaptığı konuşmada dinlemelere
değindi.
Bugün Türkiye'de medyada var olan özgürlük ortamının bundan 12 yıl
önce hayal dahi edilemediğini savunan Erdoğan, İngiltere'den bir
örnek verdi: "Bugün yaşadıklarımız da dikkate alındığında ne kadar
çarpıcı kıyas olduğunu eminim de sizler de kabul edeceksiniz.
İngiltere'de gazeteciler haber yapma adına bazı telefonları
dinlediler. Telefon mesajlarını elde ettiler. Bundan dolayı yapılan
soruşturmada 50 gazeteci gözaltına alındı. Bunlardan bazıları
mahkum oldu. Bu skandala karışan gazete, ortaya çıkan skandaldan
dolayı mahcup duruma düştü. Yayıncı kuruluş tarafından bu gazete
kapatıldı. Ama dikkat edin hiç kimse, 'İngiltere'de gazeteciler
tutuklandı, gözaltına alındı' demedi. Hiç kimse İngiltere’de basın
özgürlüğü yok demedi. Bizim şu anda yaşadıklarımıza bakın,
İngiltere’de yaşananlara bakın. Şu anda birçok gazete ve
televizyon, birçok internet sitesi hukuku hiçe sayarak anayasayı,
yasaları bunların ötesinde insani vicdani değerleri ayaklar altına
alarak her gün ses kayıtları yada tapeler yayınlıyor ama montaj
montaj dışı."
DİNLEMELER YASAL DEĞİL
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bazıları bu dinlemelerin
yayınlanmasına, 'bunlar yasal dinleme' diyerek, kılıf uyduruyor. Bu
yayınlanan dinlemeler yasal dinleme değildir. Arkadaşlar,
Türkiye’de dinleme yapmanın belli kuralları vardır. Bu kurallar
ihlal dilmiştir. Bir başbakanı dünyanın hiçbir yerinde
dinlemezsiniz. Bir cumhurbaşkanını dinleyemezsiniz. Bir Genelkurmay
başkanını dinleyemezsiniz, bakanları dinleyemezsiniz. Savcı,
tamamen keyfi bir şekilde devletin mahrem telefon görüşmelerini
dinlemiştir. Hukuksuzluk sadece dinlemeden ibaret değildir. Gizli
bir dosyada yer alan dinlemeler de birilerine servis edilmiş, bu
yolla da savcı yada bu dinlemeyi yapan memurlar ayrıca Anayasa'yı,
yasaları çiğnemiştir. Savcının ya da memurların servis ettikleri bu
dinlemeleri yayınlayanlar da buna CHP Genel Başkanı dahil aynı
şekilde anayasayı, yasaları ihlal etmişlerdir. Bugün de hala ihlal
ediyorlar. Yaşanan skandal bundan ibaret değildir. Yasal olmayan
dinlemeler yapılmıştır. Kriptolu telefonlar dinlenmiştir. İstenilen
elde edilemediği durumlarda da sesler üzerinde montaj yapılmış,
kurgu yapılmış, dublaj yapılmış, ortaya tamamen hayali senaryolar,
piyesler çıkarılmıştır."
Çok vahim skandalla karşı karşıya olduklarını savunan Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde örneği
görülmeyen, açıkçası başka ülkelerde de bugüne kadar örneğine
rastlanmayan hukuk ihlaliyle hatta ihanet girişimiyle karşı
karşıyayız. Son derece keyfi biçimde Türkiye genelinde sayısı 100
binleri bulan her kesimden kişinin dinlendiğini görüyoruz. Bu
dinlemeler gerekli izinler alınmadan usullere uyulmadan yasal
gereklilikler getirilmeden yapılmıştır. Şu ana kadar sadece bir kaç
dosyadaki dinlemeler ortaya çıkarılmıştır. Bu dosyada, biliyorsunuz
Selam Örgütü adında hayali bir örgüt oluşturulmuş, 3 bine yakın
kişinin telefonu 3 yıl süreyle dinlenmiş. Bir başka dosyada 450
MHP’linin telefonları dinlenmiş. Ayrım yapılmaksızın parti genel
merkezleri, partilerin il başkanlıkları, milletvekilleri, bürokrat,
gazeteciler, yazarlar, sanatçılar hepsi dinlenmiş. Ülkenin az önce
de söylediğim gibi cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları, Genelkurmay
başkanı da dinlenmiş. Düşünebiliyor musunuz, ben dün akşam Rusya
Devlet Başkanı Putin ile görüşme yaptım. Bunu sadece uluslararası
istihbarat örgütleri dinlemek isterler. Bu görüşmenin içeriğini
öğrenmek isterler ama burada Türkiye'de bir savcı keyfice dosya
hakkında örneğin son derece mahrem görüşmeyi dinleyebiliyor. Belki
de bizim devlet başkanlarıyla, başbakanlarla yaptığımız görüşmeler
böyle keyfice dinlenebiliyor."
Dinlemeler konusunda Enerji Bakanı'ndan örnek veren Erdoğan, "İşte
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız. Bir ülkenin enerji bakanı
ulusal ve uluslararası manada son derece gizli, mahrem görüşmeler
yapar. Enerji Bakanımız, Kıbrıs konusundan tutunuz tahkim
konularına, nükleer enerji yatırımlarından tutunuz petrol
ithalatına, doğal gaz ithalatına kadar çok önemli konularda
görüşmeler yapıyor. Elektrikte bir centlik bir artışın Türkiye’ye
maliyeti nedir biliyor musunuz arkadaşlar; 400 milyon dolar. Enerji
Bakanımızın dinlenmesinin, pazarlıkların sızdırılmasının Türkiye
ekonomisine nasıl bir maliyet yükleneceğini sizlerin takdirine
sunuyorum. Bakınız çok enteresan. Bakıyorsunuz bir çok ihaleler
yapılıyor. Bu ihalelerde diyelim ki bir tanesi saf dışı bırakılmış
ve şahsıma müracaatı olmuş veya olabilir. Bende kendisine dava aç
diyorum. Ve dava neticesinde o ihalenin iptali çıkıyor ve burada bu
ülkenin, bu devletin 100-200 milyon dolar kazancı oluyor. Bu
telefon görüşmesini dahi dinleyecek kadar bunlar seviyesiz. Bu
paralel yapının içerisinde bu denli bu ülkenin, bu milletin
menfaatlerini hiçe sayan tipleri gördük bu arada. Bir hukuk
devletinde böyle şeyler yaşanamaz arkadaşlar. Bakın biz medya
anayasa ve yasaları ihlal ediyor dediğimiz de hükümet basın
özgürlüğünü kısıtlıyor diye kampanya yapıyor." şeklinde
konuştu.
"Yargı içinde anayasa ve yasaları
çiğneyenler var dediğimiz de hükümet yargıya müdahale ediyor diye
kampanya yapıyorlar. İnternete düzenleme getireceğiz dediğimizde
hükümet internete sansür getiriyor diye aynı şekilde asılsız
iddialarla ortaya çıkıyorlar." diyen Erdoğan, "Özgürlük hiç kimseye
anayasa ve yasaları çiğneme hakkı vermez. Bir insanın özgürlük
alanı bir başka insanın özgürlük alanının sınırına kadardır. Eğer o
sınırı tecavüz ediyorsanız o zaman siz özgürlük ihlali yapmış
olursunuz. Bunu görmek durumundayız. Özgürlük hiç kimseyi
başkalarını dinleme, bunları kaydetme, bunları yayınlama hakkı
vermez. İnsanları hukuksuzca dinlemek sonrada bu dinlemeleri servis
etmek en başta insan hakkı ihlalidir. En başta insanın kendisine
değerlerine inançlarına aykırıdır. Yer yüzündeki hiçbir din hiçbir
mezhep hiçbir kültür 2 kişi arasındaki konuşmanın üçüncü bir kişiye
aktarılmasına hatta kitlelere ulaştırılmasına cevaz vermez.
Dikkatinizi çekiyorum bu olaylar içerisinde sadece dinlemeler yok
aynı zamanda biliyorsunuz görüntülemede var. Hele hele bu
görüntüleme ahlaki değerleri tamamen yok farz eden yani bir ailenin
mahremine girecek kadar olan aile dışında ilişkileri dahi
görüntülemek suretiyle buna da sosyal medyadan yayınlama hakkını
size bir internet anlayışı veriyorsa kusura bakmayın böyle bir
interneti ben kabul etmiyorum. Çünkü bu bir ülkenin tüm
değerlerinin yok farz edilmesidir. Aile gibi kutsal bir müessesenin
yok edilmesidir. Meşru, gayrimeşru ilişki kurar meşru birlikteliği
dağıtır. Öyle mi? Gayrimeşru yapıyorsa o da ayrıca ama bunun
yayınlanma hakkını kalkıp da kimse elde edemez. Bu dinlemeler
emniyet, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, TÜBİTAK, yargı
kurumlar içinde o malum örgütün mensupları tarafından yapıldı.
Düşünebiliyor musunuz, TÜBİTAK gibi kurum merkezinde bu
dinlemelerinde yapıyor ve siz burası güvenli hattır diye öyle
zannediyorsunuz. Halbuki güvenli hat diye bir şey söz konusu değil.
Güvenli hat diye söylenen bu kriptolu telefonlar bunu inşa eden,
tesis eden, üreten yer tarafından merkezde dinleniyor orada
depolanıyor. Ve ondan sonrada bu veri depolamaları işte son
olaylardan sonra görüyoruz ki bunlar kopyalanıp çalınıp
götürülüyor. Aynı Bilişim, İletişim Teknoloji Başkanlığı’nda
yapıyor. Bu dinlemeler hukuk adına yapılmadı. Türkiye adına
Türkiye’nin huzuru güvenliği, istikbali adına yapılmadı. Çok net
bir şekilde görülüyor ki bu dinlemeler bir örgüt adına, örgütün
çıkarları adına o örgütü kontrol eden devlet ya da uluslararası
çevreler adına yapılıyor. Bu örgütte güya bir dini yapı, güya bir
hizmet yapılanması… Değerli arkadaşlarım ben imam hatip lisesinde
okudum. Dinimi azda olsa elhamdülillah bilirim. Benim dinim böyle
gayrimeşru bir işe her ne sebeple olursa olsun asla hoş bakmadı ve
hoş bakmaz." şeklinde konuştu.
HİZMET HAREKETİ'NE 'HARAÇ' İFTİRASI
Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devlet içine sızacaksınız. Emniyet, yargı gibi kurumlarda sinsice
örgütleneceksiniz. İnsanların telefon konuşmalarını dinleyecek,
mahrem kayıtlarını alacak sonra bununla şantaj yapacaksınız. Haraç
toplayacaksınız, haraç. İş adamlarına gidilip bakınız eğer bize şu
kadar destek verirsen veya şurada şu yurdu yaparsan, okulu yaparsan
sana teşekkür ederiz, şükranlarımızı bildiririz. Ama yok böyle bir
destek vermezseniz işte o zaman da elimizde böyle böyle kasedin
var. Birçokları böyle tehdit edildi. Hala bu tehdit var mı? Hala
var. Ama benim dinimde böyle bir şey asla ve asla yoktur. Bırakınız
İslam'ı hiçbir dinde böyle alçaklığa, böyle bir ihanete meşruiyet
bulamazsınız. Bende daha önce söyledim bugünde açık açık ifade
ediyorum. Ellerinde ne varsa döksünler ortalığa. Neleri varsa
sürsünler. Hatta bugün şunu söylüyorum daha önce yaptıkları gibi
bugünde istedikleri montajı yapsınlar istedikleri kurguyu, dublajı
yapsınlar piyasaya sürsünler. Biz bundan korkmuyoruz. Milletimiz de
bunlara zerre kadar prim vermiyor." CİHAN
Yorumlar