Erdoğan: Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun benim mesuliyetim altımda

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hz. Ömer’e ait olan 'Dicle’nin kenarında bir kurt bir kuzu kapsa bunun hesabı Ömer’den sorulur' sözüne gönderme yaparak, "Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır."...

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun benim mesuliyetim altımda

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hz. Ömer’e ait olan 'Dicle’nin kenarında bir kurt bir kuzu kapsa bunun hesabı Ömer’den sorulur' sözüne gönderme yaparak, "Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır." dedi. Erdoğan’a bazı yazarlar tarafından Soma hadisesinin ardından adalet ve hak yeme konularında Hz. Ömer’in bu sözleri hatırlatılmıştı.

AK Parti’nin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmanın büyük kısmını Soma’daki maden faciasına ayırdı. Erdoğan, "Bu milletin bir mensubu olarak bin yıllardan süzülüp gelen bir metanet duygusunu bir Müslüman olarak biz içimizde hissediyoruz. Bunu yaşıyoruz. Bunu yaşamayanlar da olabilir. O bizim o kadar da derdimiz değil ama biz inancımızdan gelen o metanet duygusuyla bunu yaşıyoruz. Büyük acılar yaşamış, büyük facialar yaşamış millet olarak belki de yeryüzündeki her milletten çok dayanışmayı, paylaşmayı açıları ortaklaştırmayı biliyor, bunu yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. Cenaze evinde ocağın tütmeyeceğini düşünüyor, evlerimizde yaptığımız yemekleri yas evlerine taşıyoruz. Bizim kültürümüzde bu var. Komşunun yaşadığı acıyı hissediyor, onunla aynı yası tutuyoruz. Ortaya çıkacak ihtiyaçları düşünüyor, komşunun ihtiyaçlarını karşılamak için seferber oluyoruz. O yetimleri kendi evladımız gibi görüyor, kendi evladımızdan ayrı tutmuyor, babalarının okşayamadığı başlarını biz okşuyoruz. İşte bizi millet yapan da budur. Acıları ortak olanlar millettir. Aynı anda yas tutabilenler millettir. Kardeşinin hüznünü kendi hüznü hissede bilenler millettir. İşte biz bin yıllardır aynı sevinçleri paylaşabildiğimiz aynı acılar için ortak yas tutabildiğimiz için milletiz." şeklinde konuştu.

HZ. ÖMER'İN SÖZÜNÜ ZİKRETTİ

Erdoğan ardından "Bu ülkenin Başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki; Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır. Bu ülkenin bakanları ve milletvekilleri olarak aynı mesuliyet sizlerin de üzerindedir. 77 milyonun içerisinde nasıl ki sevinenlerin sevinci benim sevincimse üzülenlerin üzüntüsü de benim hüznümdür. Üzüntümdür." ifadelerini kullandı.

'GÖZYAŞLARIMIZI İÇİMİZE AKITTIK'

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsan bazen gözyaşlarını içine akıtır. İnsan bazen yutkunur, kendisini sıkar. Hüznünü içine atar. Genç yaşta ahirete intikal eden her şehit için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Zamansız her ölüm için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Sel baskınlarında sofralarına çamur dolanlar için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Yavrularını, ciğer parelerini, canlarından birer parçayı ebediyete uğurlayan anneleri, babaları gördüğümüzde gözyaşlarımızı hep içimize akıttık. Bingöl’de, Kütahya’da çatıları üzerlerine çöken o masum insan gözlerimizin önüne geldikçe gözyaşlarımızı içimize akıttık. Bingöl’de yavrularını korumak için canlı bombanın üzerine atılıp ölen bacımızı, Siirt’e kurşunlanan kızlarımızı, İstanbul’da yakılan Serap’ımızı hatırladıkça göz yaşlarımızı içimize akıttık. Burak Can’ımızın evinin önünde öldürüldüğü anı unutamadık. Onunda hüznünü yaşadık. Zamansız aramızdan ayrılıp giden her kim varsa onlar için hüzünlendik, yasımızı kederimizi içimize akıttık."

AK Parti olarak yaşatmanın mücadelesini verenlerden olduklarını savunan Erdoğan, "Bu ülkede ucuz şey can iken canları o kutsal emanetleri muhafaza etmenin mücadelesi içinde olduk. Faili meçhulleri durdurup canları yaşatmanın mücadelesini verdik. Yoksulluğu azaltıp canları yaşatmanın hemde iyi yaşatmanın mücadelesi içinde olduk. Yollar yaparak, konutlar yaparak aileleri afetlerden korumanın, canları yaşatmanın mücadelesi içinde olduk. Yakın tarihimizde görülmemiş şekilde sağlıkta yatırımlar yaparak ki bu iktidarın Türkiye’de başarı grafiği içerisinde birinci sırada yer alan sağlık olmuştur. Çünkü sağlıkta Türkiye’nin dört bir yanında devasa yatırımlar gerçekleştirdik ve bunları gerçekleştirmeye devam ediyoruz. 30 yıldır canımızdan can koparan gencecik fidanları aramızdan söküp alan teröre karşı canımızı ortaya koyduk, çözüm dedik, barış dedik, kardeşlik dedik, canları yaşatmanın mücadelesi içinde olduk. Sadece yaşatma mücadelesi vermedik. 77 milyonun her bir ferdi iyi yaşasın, güzel yaşasın, mutlu olsun, huzurlu olsun, güvende olsun diye 12 yıl boyunca gece gündüz çalıştık. Her afetten, her kazadan dersler çıkardık, ibret aldık. Yeni acılar yaşanmasın diye bir anne, bir baba hassasiyetiyle yolumuza devam ettik. Soma’da o kömür madeninde emeğiyle çalışan, alın teri ile çalışıp kazançların en helali peşinde koşan maalesef yaşanan kaza ile hayatlarını yitiren her bir şehit benim öz be öz kardeşimdir." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şunları ekledi: "Biz aynı davanın neferleriyiz. Biz aynı hissiyatın, aynı dünyanın, aynı iklimin kardeşleriyiz. Biz onların kömür karalarını onurumuz bildiğimiz için birbirimize kardeş olduk. Biz birbirimizin alın terinden tiksinmediğimiz, emeğin ne olduğunu, emekçi olmanın, işçi olmanın ne olduğunu bildiğimiz için birbirimizi anladık. Bize nasıl makarnacı, göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı dedilerse bizimle birlikte onlara da ne yazık ki aynısını söylediler. Bize nasıl iyi beslenmemiş okumayan, cahil kitle dedilerse işte aynen onlara da bunu söylediler. Biz aynı damarın, aynı mahzun anne ve babaların evlatlarıyız. Her bir kardeşimin yüzündeki kömür karası benim de, milletimin de, iftihar kaynağıdır. O şehitler nasıl ki annelerinin, babalarının evlatlarıysa şimdi artık benim evlatlarımdır. Sizin evlatlarınızdır, 77 milyonun evladıdır. Onların geride kalan emanetleri şundan emin olunuz ki bizim kutsal emanetlerimizdir. O şehitlerimizin annelerine, babalarına, buradan sesleniyorum; siz evlatlarınızı yitirdiniz. Biliniz ki bizler de evlatlarımızı yitirdik. Canlarımızdan canları yitirdik. Sizlerin nasıl yüreği yandıysa bilin ki aynı derece bizim de yüreğimiz yandı ve yanıyor. Sizin nasıl olacağınıza ateş düştüyse bizim ocağımıza kor düştü, bizim de yüreğimiz kavruldu. Şunu da bilin ki bu acıyı yüreğimizde taşıyacağız. Bu yası birlikte tutacağız. Bu ateş belki sönmeyecek ama sıkıntıları çözmek için yapılacak ne varsa bunu birlikte yapacağız. Hakka kavuşan o yavruları geri getiremesek de sizin yürek yaranızı sarmak için birlik olacak, o acıyı hafifletmek için her an yanınızda olacağız. Biz onlara şehit dedik sevgili kardeşlerim. Biz onları şehit mertebesine yakıştırdık. Ülkesi için, vatanı için, toprağı için sofrasındaki ekmeği, çocuğunun rızkı için alın teri döken o kardeşlerimizi biz şehitlik makamında görüyoruz. Biliyorum ki acizane arzularımızın bir kıymeti yoktur. İşte onun için Rabb'ime dua ediyorum. Dua ediyoruz; ‘Yarabbi o kardeşlerimizi sende şehitlerin olarak kabul et. Yarabbi o şehitleri rahmetinle kuşat, onları cennetinle mükafatlandır’ diye dua ediyoruz. Rabb'im 301 şehidimizin rahmetiyle kucaklaşın inşallah. 301 şehidimizin mekanı cennet olsun inşallah. Bir kez daha şehitlerimize hürmetlerimizi minnet hissiyatımızı ifade ediyorum. Yakınlarına bir kez daha sabır ve başsağlığı temenni ediyorum. Yaralı kardeşlerimize şifalar temenni ediyorum." CİHAN

Yorumlar