Erdoğan: Casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılmasına karşı direnç var

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MİT’e ait TIR’ların durdurulması ve aranması, Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantının dinlenmesi ve diğer dinlemeler konusunu çok yakından takip ettiklerini belirterek, "Bu casusluk faaliyetlerinin açığa çıkarılmasının önünde.

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: Casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılmasına karşı direnç var

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MİT’e ait TIR’ların durdurulması ve aranması, Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantının dinlenmesi ve diğer dinlemeler konusunu çok yakından takip ettiklerini belirterek, "Bu casusluk faaliyetlerinin açığa çıkarılmasının önünde ciddi bir direnç olduğunu da burada özelikle vurgulamak istiyorum." dedi. Erdoğan, "Bakın Adana’da bir vatansever savcı çıktı. Hem casusluk faaliyetleri hem de hukuksuz dinlemeler konusunda soruşturma başlattı. Bazı zanlılarda, bu soruşturmalarda kapsamında gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan birkaç gün geçmeden işte o paralel yapı, o paralel çetenin mensupları, devreye girdiler ve soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının medyası manşet atıyor, paralel yapının yargıdaki uzantıları adeta talimat almışcasına zanlıları serbest bırakıyor ve tutuksuz yargılama kararıyla serbest kalıyorlar. Ortada apaçık bir ihanet varken, apaçık bir casusluk faaliyeti varken, haklarında güçlü deliller bulunan zanlıların serbest bırakılması, gerçekten düşündürücüdür." dedi.

Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında sözlerini şöyle sürdürdü: “Birileri yanılmasın Türkiye küresel ölçekteki etkinliğini, imaj çalışmalarıyla, gazete haberleriyle sanal olarak inşa etmiş bir ülke değil. Türkiye gazete haberleriyle yalan yanlış raporlarla ısmarlama köşe yazılarıyla imajı zedelenecek bir ülke hiç değildir. Türkiye dünyada büyüyen ekonomisiyle, bölgedeki müstesna konumuyla varlık gösteren bir ülkedir. Biz imajla değil aktif, ön alıcı, samimi, barışçı dış politikamızla dünyada varız ve bu şekilde, var olmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi terörle, terör örgütleriyle yan yana göstermeye çalışan her rapor, her haber ve yorum sahiplerinin itibarını sarsacak ama Türkiye’ye ve Türkiye’nin itibarına en küçük bir zarar veremeyecektir. Gerek AB nezdinde gerek küresel ölçekte bu saldırıları etkisiz kılmak için yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

CASUSLUK FAALİYETLERİNİN ORTAYA ÇIKARILMASI KARŞISINDA DİRENÇ VAR

MİT’e ait TIR’ların durdurulması ve aranması, Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantının dinlenmesi ve diğer dinlemeler konusunu da çok yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, “Bu casusluk faaliyetlerinin açığa çıkarılmasının önünde ciddi bir direnç olduğunu da burada özelikle vurgulamak istiyorum. Bakın Adana’da bir vatansever savcı çıktı. Hem casusluk faaliyetleri hem de hukuksuz dinlemeler konusunda soruşturma başlattı. Bazı zanlılarda bu soruşturmalarda kapsamında gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan birkaç gün geçmeden işte o paralel yapı, o paralel çetenin mensupları devreye girdiler ve soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının medyası manşet atıyor, paralel yapının yargıdaki uzantıları adeta talimat almışcasına zanlıları serbest bırakıyor ve tutuksuz yargılama kararıyla serbest kalıyorlar. Ortada apaçık bir ihanet varken, apaçık bir casusluk faaliyeti varken, haklarında güçlü deliller bulunan zanlıların serbest bırakılması gerçekten düşündürücüdür." şeklinde konuştu.

YÜKSEK YARGI HUKUKU CİNAYETLERİNİ FİLM İZLER GİBİ İZLİYOR

Aynı şeyin böcek soruşturmasında da yapıldığını iddia eden Erdoğan, "Zanlılar ellerine kollarını sallayarak, yurtdışına kaçtılar. Aynı şey sınavlardaki yolsuzluk soruşturmasında yapıldı. Aradan yıllar geçti ve belkide deliller karartıldı. Biz yargıda bu çeteleşmeyi, yargının bir kısmına sirayet etmiş bu kokuşmuşluğu dile getirdiğimizde, siyaset yargıya müdahale ediyor diye birileri ayağa kalkıyor. İşte buyurun Adana’da çok açık bir casusluk faaliyeti var. Çok açık bir ihanet var ve yargı içine sızmış çete mensupları eliyle bırakın sessiz kalmayı casuslar lehine, hainler lehine karar alınıyor. Başta HSYK olmak üzere yüksek yargı da bu hukuk cinayetlerini adeta uzaktan film izler gibi izliyor. Allah aşkına soruyorum bu mesele sadece benim meselem midir? Bu mesele sadece AK Parti’nin, sadece hükümetin meselesi midir? Bu mesele bir Türkiye meselesi değil de nedir? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nın, Başbakanı'nın, Genelkurmay Başkanı'nın, hakim ve savcılarının dinlenmesinden daha vahim ne olabilir? Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı’ndaki en gizli toplantının dinlenip servis edilmesinden daha vahim ne olabilir? MİT’e ait TIR’ların durdurulmasından, MİT mensuplarının darp edilmesinden TIR’ların aranmasından daha vahim ne olabilir?” diye sordu.

MUHALEFETE: DAHA NE KADAR ÜÇ MAYMUNU OYNAYACAKLAR?

Muhalefet partileri CHP, MHP ve BDP’yi bu konuda hiç konuşmamakla eleştiren Erdoğan, “Daha ne kadar susacaklar? Daha ne kadar üç maymunu oynayacaklar? HSYK bu hukuksuzluk karşısında, bu hukuk cinayeti karşısında daha ne kadar sessiz ve takipsiz kalacaklar? Yargı içindeki paralel çeteye cesaret veren bu tavırlar daha ne kadar devam edecek? Hiç kusura bakmasınlar tek başımıza kalsak da biz bu ülkenin çıkarlarını, bu milletin çıkarlarını hukukun sonuna kadar, hukuka inanmış olan yargı mensuplarıyla inşallah savunmaya devam edeceğiz." dedi.

BİRİLERİ HAŞHAŞI FAZLA KAÇIRMIŞ OLABİLİR

Erdoğan, "Birileri şantaja boyun eğmiş olabilir. Birileri tehditlerle sindirilmiş olabilir. Birileri de haşhaşı fazla kaçırmış olabilir. Ama biz sonuna kadar bu hukuksuzluğun takipçisi olacak, yılmadan, vazgeçmeden asla boyun eğmeden ve geri adım atmadan bu çetin üzerine gideceğiz. Suç işleyenler er ya da geç mutlaka yargının karşısına çıkacaklar. Suça göz yumanlar, ortadaki açık delillere rağmen suçun üzerini örtenler de er ya da geç ama mutlaka bunun hesabını yine yargı önünde verecekler." ifadelerini kullandı.

35 YILLIK SÜRECİN TEMİZLİĞİNİ YAPACAĞIZ

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Devletin koridorlarından çeteleri nasıl kovduysak, kovuyorsak o koridorları nasıl temizlediysek hiç kimsenin şüphesi olmasın adliye koridorlarından da o çeteleri, o şebekeleri kesinlikle temizleyeceğiz. Ama tabi bunu akşamdan sabaha derseniz o kadar kolay değil. 35 yıllık bir sürecin temizliğini yapacaksınız. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz ve kalmayacak. Biz bu güne kadar kuvvetler ayrılığına hassasiyetle savunduk ve Türkiye’nin selameti adına bu güçlü savunmayı sürdüreceğiz. Ama yasama olarak, yürütme olarak, yargıda tuzun kokmasına da müsaade etmeyeceğiz. Yetki alanımız çerçevesinde biz zaten gerekeni yapıyoruz. Vazifelerini ihmal edenleri vazifelerini hatırlatmak bizim sorumluluğumuzdur. Bundan da kaçınmayacağız.” dedi.

PARALEL YAPIYLA İŞBİRLİĞİNİN ELBET BİR BEDELİ OLMALI

30 Mart seçimlerinde ağır yenilgiye uğrayan siyasi parti ve çevrelerin hezimetlerini örtmek için yoğun bir şekilde gündemi farklı yerlere çekmeye çalıştıklarını iddia eden Erdoğan, “Dikkat edersiniz CHP, MHP ve BDP seçimin üzerinden 16 gün geçmiş olmasına rağmen hâlâ çıkıp özeleştiri yapmadılar. Hala seçim sonuçlarını sağlıklı şekilde değerlendirmediler. CHP 30 Mart akşamından itibaren seçimlere hile karıştığı iddiasını sürekli gündemde tutarak kendi tabanına oynuyor. MHP 30 Mart akşamından itibaren seçim sonuçlarını konuşmak yerine Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gündeme getirerek, zaten kampanya boyunca da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuşmuştu. Şimdi Salı günleri şu grup toplantısı olmasa herhalde konuşacak hiçbir şeyi yok. Bunu da ‘dostlar alışverişte görsün’ anlayışıyla ister istemez bu konuşmaları tabiî ki yapıldı. BDP’nin aynı şekilde gündemi farklı yerlere çekerek seçim yenilgisinin üzerini örtmeye çalıştığını görüyoruz. Bir kere burada şunu açık açık ifade etmek istiyorum; yapay gündemler, bu üç muhalefet partisinin de seçimin verdiği mesajlardan köşe bucak kaçmalarına çare olmuştur. Bu partiler kendilerine sorgulamazsa, tabanlarına gereken hesabı vermezlerse er ya da geç bu partiye oy vermiş kardeşlerim parti yönetimlerini sorgulamaya başlayacaklardır.” şeklinde konuştu.

Erdoğan, muhalefete eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Nitekim CHP’de bu sorgulamanın başladığını da görüyoruz. Vatana ihanet içindeki paralel yapıyla iş birliği yapmanın elbette bir bedeli olmalıdır. CHP ve MHP kendi tabanlarına karşı bunun hesabını mutlaka vermelidir ve verecektir. Geçen haftada ifade ettik; biz ne bu ihaneti, nede hainlerle işbirliği yapanları asla unutmayacağız ve asla da unutturmayacağız. Bu ihanetin, bu işbirliği ve ittifakın üzerinin örtülmesine de asla göz yummayacağız.”

HİÇBİR ZAMAN GERİLİMİN TARAFI OLMADIK

Kendilerinin "hiçbir zaman gerilimin tarafı olmadığını" iddia eden Erdoğan, “Siz o sesi tok çıkanlara o malum medya eliyle kara propaganda yapanlara hiç aldanmayın. Bu ülkede 12 yıldır biz eser siyasetini, plan ve proje siyasetini temsilcisi olduk. Onlar gerilim siyasetinin temsilcisi oldu. Şunu soracaksınız ne yaptılar? Bu ülkede yerel yönetimlerde neleriniz var? Hangi eseriniz var? Bunu onlara sorun yeter. 12 yıl boyunca biz eser ürettik, hizmet ürettik, icraat ürettik. Onlar sadece ve sadece gerilim ürettiler. Şuana kadar 12 yıl içerisinde 8 seçime girdik ve her seçimden birinci parti olarak zaferle çıktık. Her seçim sonrasında başta medya olmak üzere bizden balkon konuşmamızı yapmamızı, gerilimi düşürmemizi istediler. Hep bunu söylediler. Biz de bunu yaptık. Büyüklük bizde kalsın dedik. Her seçim sonrasında gerilimi düşürmek için gereken adımı attık. İşte en son 12 Haziran 2011 seçimlerin olduğu akşam yine genel merkezin balkonuna çıktık, ‘Gün hesaplaşma günü değil helalleşme günüdür’ dedik ve herkesten helalleşme istedik. Açtığımız davalardan feragat ettik. Bunları yaptık. Biz bu büyüklüğü bu olgunluğu gösterirken ne CHP’den ne MHP’den ne de BDP’den aynı olgunluğu hiçbir zaman göremedik. Biz elimizi uzattık onlar bizi yumruklarıyla karşılık verdiler ve kaçtılar. Biz musafaha yapalım istedik onlar yumruklarını sıktılar. Öyle zamanlar oldu ki gidelim partilerinde ziyaret edelim, konuşalım dedik o nezaketi bile göstermediler. İşte MHP üç kez bizim bu tür talebimiz olmuştur. Kardeşim gerilimin tarafı kim işte bunlar. Biz CHP’yle de gittik grupta kendilerini ziyaret ettik daha önceki dönemde bakanlarım da ziyaret etti onlarda geldi görüştük. Anlaşırız anlaşmayız ayrı bir konu ama bu görüşmeleri yaptık. Fakat MHP ile bunu hiç yapamazsınız. Üç kez talebimiz olmasına rağmen bu ülkenin iktidar partisiyiz, parlamentonun yüzde 63’ü ne sahibiz. Biz sizden ziyaret istiyoruz ‘gelelim ziyaret edelim oturup konuşalım’ istiyoruz beyefendiler evet diyemiyorlar. Kim gerilimin tarafı? Bunlarda insani ilişkiler noktasında da maalesef böyle bir şeyi beklemeyin. Geçen hafta ben burada bir ifade kullandım. Bahçeli ile ilgili… Niye kullandım bu ifadeyi beyefendiler rahatsız olmuş. Peki aynı gün grup konuşmasında Bahçeli’nin şahsıma yönelik hakaretlerini kulakları bunların sağırmıydı ya dinlemediler mi? Sen bu ülkenin başbakanına bu denli hakarette bulunacaksın. Ee? Bu ülkenin başbakanı 1,5 yıldır sizin isminizi ağzına almadı siz hala cevap vermedi." diye anlattı.

ÖBÜR YANAĞIMIZI UZATMAYIZ

Erdoğan, konuşmasında ilginç bir benzetme de kullandı: "Kusura bakmasınlar. Biz bir yanağına tokat atıldığı zaman öbür yanağı uzatanlardan değiliz. Bizim kültürümüzde bu yok. Biz Akif’in ifadesiyle, ‘yumuşak başlı isen kim dedi uysal koyun.’ Biz uysal koyun değiliz. Uysal koyun değiliz ve bugüne kadar olan süreçte gösterdiğiniz bundan sonra aynı şekilde devam etmeyecektir. Bu nasıl bir hesap Allah aşkına? Kazanan biziz, birinci parti olan biziz, zafere ulaşan biziz ama adeta özür dilememizi bekler gibi balkon konuşması yapması beklenen de biziz. Tamam da bu adamların da balkon konuşması yapması gerekmez mi? Onlara söyleyin onlarda çıksın bir balkon konuşması yapsın. Gerilim siyasetini kim üretiyorsa, gerilimi düşürecek olanda odur. Bizi itham edenler önce aynada kendisine baksınlar. Kendi üsluplarını gözden geçirsinler. Şuanda gerelim üretim üreterek hem başarısızlıklarını hem beceriksizliklerini gizlemeye çalışıyorlar. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Üretilen yapay gündemler, yapay tartışma ve gerilimler altını çizerek ifade ediyorum; AK Parti için kurulmuş bir tuzaktır ve biz bu tuzağa düşmeyeceğiz.”

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNİN KRİZE DÖNÜŞMESİNE İZİN VERMEYİZ

Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de ardından 2015 genel seçimlerine de sükunet içinde tamamen demokratik kültür ve olgun içinde geçmesini arzu ettiklerini aktaran Erdoğan, “Bunun için de samimi şekilde mücadele vereceğiz. Önümüzde sadece 4 ay var. Biz 4 ay içinde ilkeli duruşumuzu, onurlu ve en önemlisi omurgalı duruşumuzu muhafaza edeceğiz. Siyaset omurgalı duruş gerektirir. Siyaset ilkeli duruş gerektirir. Bakın 30 Mart seçimlerinde aynen bugün olduğu gibi seçimlere 4 ay kala 17 Aralık’ta bir senaryo yazdılar ve bu çirkin senaryoyu uygulamaya koydular. Bu senaryonun yazarlarının, piyonlarının, maşalarının, aktörlerinin bugün ne halde olduğunu herkes gördü ve görüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de 4 ay kala aynı şekilde bayat senaryolara başvuranlar milletten gereken cevabı alacaklar. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri maalesef bugüne kadar genellikle hep sancılı oldu. Türkiye’ye ve millete çok ağır bedeller ürettiler. Biz sancılı seçimleri sona erdirmek için Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağladık ve inşallah Ağustos ayında tarihimizde ilk kez Cumhurbaşkanını halkın oylarıyla seçeceğiz. Bildiğiniz gibi 10 Ağustos’ta ilk tur, 24 Ağustos’ta ikinci tur olarak yüksek seçim kurulu bunu karara bağladı. Geçmişte olduğu gibi bugün de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir krizi dönüştürülmesine, Türkiye’ye ve millete bedeller ödetilmesine biz asla izin vermeyiz. Bu süreci suhuletle göreceğiz. Ekonomi de demokrasi de en küçük bir riskin oluşmasına mahal vermeden, ülkede en küçük belirsiz oluşmasına mahal vermeden bu süreci tamama erdireceğiz.”

Daha önceki seçimlerden örnekler veren Erdoğan, “Şöyle düşünün; bizden önceki dönemleri. Bir seçim yılın da ekonomi alt üst olurdu. Seçim ekonomisi derlerdi. Sağa sola her şeyi saçarlardı ama bizde böyle bir şey olmadığı gibi bu yıl iki seçim olacak ekonomimiz sürekli tırmanışta. Niye?Yere sağlam basıyoruz. Bazı eksikliklerimiz yok mu? Var, ama onları da bu arada kesinlikle çözeceğiz. Biz faiz lobisine milletimizi sömürtmeyeceğiz.” dedi.

MAKBUL OLAN VE OLMAYAN VATANDAŞ AYRIMI

Önümüzdeki hafta 23 Nisan’da TBMM’nin açılışının 94. Yıl dönümünün idrak edileceğini belirten Erdoğan, “Bugüne kadar değişik vesilelerle 23 Nisan 1920’deki kuruluş felsefesine dikkat çektik. Türkiye’nin o dönemde her vilayetin mebuslar Ankara’da ilk Meclis çatısı altında bir araya gelmişler. Alevi de vardı, Sünni de vardı. Türk de Kürt de diğer etnik kesime mensup herkes vardı. Sarıklı da vardı, sakallısı da vardı. Hiç kimse fikrine, meşrebine, hoş görüsüzlükle bakmıyordu.” dedi.

“Makbul ve makbul olmayan vatandaş ayrımının” bu ülkeye sağlıklı bir istikamet çizemeyeceğini söyleyen Erdoğan, “Birbirlerini etnik kökenine mezhebine meşrebine yaşam tarzına hor gözlerle bakan zümreler Türkiye’ye barış ve huzur dolu bir istikamet çizemez. Şiddeti terörü nefreti ayrımcılığı teşvik edenler asla ve asla Türkiye’nin hayrına hareket edemezler. Kendi koltuğunu, kendi makamını, kendi örgütünü ya da kendi zümresini düşüneneler, başkalarını tahkir edenler, başkalarına kibirle bakanlar kibirle onları aşağılayarak bakanlar bu ülkede kardeşliğin değil kusura bakmasınlar husumetin yanında saf tutarlar. Gerilim siyaseti belli zamanlarda 3 - 5 oy getirse de ya da belli bir oy oranını muhafaza etse de orta vadede kimseye yarar getirmez. Türkiye’ye hiç fayda sağlamaz. Geçen hafta da ifade ettim. Muhalefetten balkon konuşması bekliyoruz. Muhalefetin artık Türkiye’yi kucaklamasını bekliyoruz. AK Parti nasıl ki 81 vilayette 7 coğrafi bölgede varsa muhalefetin de böyle bir hedefin peşinde koşmasını Türkiye’yi kucaklayacak bir siyaseti devreye almasını samimiyetle arzu ediyoruz. Bizim bir il hariç yüzde 20’nin altında oy aldığımız il yok. Diğer siyasi partiler ise yüzde 5’in altında yüzde 10’un altında gezinip duruyorlar. 12 yılda çok köklü reformlar yaptık, biz milletimizi kucakladık biz milletimizi Allah için sevdik, bağrımıza bastık. 12 yıl önce hayali dahi kurulamayan hedefleri biz gerçeğe dönüştürdük. Daha yapacak çok işimiz var. Türkiye’nin ihtiyacı olan daha çok reform var. Bunları da yapacağız. Var olan sorunları da aşacağız. Önümüzdeki 9 yılda birbirimize kenetlenerek yapıcı eleştiriler yapıcı muhalefet üreterek hep birlikte 2023 için çalışarak inanın bu güzel ülkeyi çok daha yüksek hedeflerle buluşturabiliriz. Ama muhalefetin böyle bir derdi varsa. Batının gelişmiş ülkelerine bakın, muhalefet iktidarıyla birçok konuda işbirliği yapabilir. Ama bizde maalesef böyle bir muhalefet yok. Acaba biz nerede takozu koyabiliriz hep bunun gayreti içindeler. Yenilgiler yetimdir, ama unutmayın zaferlerin ise sahibi çoktur. Biz her zaman şu duayı yaptık; ‘Allah’ım bizi değil Türkiye’yi zaferle buluştur.’ Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız. Zafer Türkiye’nin olacaksa biz mağlubiyete razıyız. 77 milyonun her bir ferdinin de bu hissiyat içinde olduğuna ben yürekten inanıyorum. 77 milyonun bu hissiyatının artık siyasette yargıda yasamada yürütmede tam olarak yansıması medyada sivil toplumda bu hissiyatın tam olarak egemen olması en büyük arzumuzdur. Kişisel hırsları bırakıp Türkiye’yi öne çıkaranlar görecekler ki hem kendileri kazanacak hem Türkiye kazanacak. Biz bu hissiyatla yolumuzda ilerlemeyi sürdüreceğiz. Türkiye’yi her boyutuyla yüceltmeye Türkiyeyi her alanda büyük zaferlerle buluşturmaya devam edeceğiz. Bu kutlu yolda bizimle yürümek isteyen herkese kapımız da saflarımız da yüreğimiz de sonsuz derecede açıktır. Kucaklayarak, birleştirerek kardeşliği her alanda egemen kılarak 2023’ü her alanda inşa edeceğiz.” diyerek konuşmasını bitirdi.
CİHAN

Yorumlar