Erdoğan: Bu Bir Suikast Girişimidir
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
17 Aralık'ta yapılan 'yolsuzluk operasyonlarına' değinen
Başbakan Erdoğan, "Yıl içinde 2 büyük saldırıya maruz kaldık. Mayıs
ve haziran ayında yapılan sokak gösterileri ile 17 Aralık'ta
kurulan komplo, Türkiye'nin bu en parlak, en başarılı yılını
doğrudan hedef aldı. Türkiye'nin başarılarından, büyüyen ekonomisinden, aktif dış politikasından, küresel
ölçekli projelerden rahatsız olan çevreler, Türkiye'ye karşı
kurdukları yeni bir tuzağı uygulama planına geçirdiler. Gezi
olayları nasıl ağaç, park, çevre kılıfına saklandıysa, 17 Aralık
komplosu da, yolsuzluk kılıfına saklandı" dedi.
"17 Aralık komplosu, yolsuzluk ambalajına gizlenmiş bir suikast
girişimidir. 17 Aralık komplosu, milletin hükümetini hedef
almıştır. 17 Aralık komplosu, bunun da ötesinde, milli iradeyi,
demokrasiyi, sandığı hedef almıştır. Yargı ve emniyet başta olmak
üzere, devlet kurumları içine yerleşmiş bir örgüt, dışarıdan aldığı
talimatlarla, Türkiye'nin istikrarına, güven ortamına, Türkiye'nin
büyüyen ekonomisine ve kardeşliğine suikast girişiminde
bulunmuştur. Yargı içinde, örgütlü olarak hareket eden bazıları,
egemenliği milletten alıp yargıya devretmek için bu kirli tuzakta
piyon olmuş, adeta bir yargı darbesi gerçekleştirmek için
sorumsuzca ve militanca hareket etmişlerdir" dedi.
"HİÇ KİMSE, HİÇBİR EL KARDEŞLİĞİMİZİ VE DİRLİĞİMİZİ
BOZAMAYACAKTIR"
Başbakan Erdoğan'ın Millete Hizmet Yolunda yaptığı konuşmada öne
çıkan satır başlıkları şu şekilde:
"Bizim vatanımız, bizim Cumhuriyetimiz, fedakarlık üzerine,
kahramanlık üzerine, şehitlerimizin kanı üzerine olduğu kadar,
hayır dualar üzerine bina edilmiş, hayır dualarla ayakta duran ve
dualarla geleceğe yürüyen bir ülkedir. Şundan emin olunuz ki bu
topraklar üzerinde ezanlar okunduğu müddetçe, bu milletin
fertlerinin iki dudağından, ihlasla, samimiyetle, inançla dualar
döküldüğü müddetçe bizler de milletçe çalıştığımız, emek sarf
ettiğimiz, gayret ettiğimiz sürece, hiç kimse, hiçbir el, hiçbir
emel, bağımsızlığımızı, kardeşliğimizi ve dirliğimizi
bozamayacaktır
"2023 YILI HEDEFLERİNE ULAŞMAMIZA SADECE 9 YIL
KALDI"
2023 yılına ve bu yıl için belirlediğimiz hedeflere ulaşmamıza
şurada artık sadece 9 yıl kaldı. Önümüzdeki 9 yıl boyunca, daha
çok
çalışarak, daha fazla üreterek, özellikle de istikrar ve güven
ortamını en güçlü şekilde muhafaza ederek, inşallah, dünyanın en
büyük 10 ülkesinden biri konumuna yükseleceğiz. Kişi başına milli
gelirin 25 bin dolara ulaştığı, yoksulluğun çok azaldığı,
işsizliğin gelişmiş ülke ortalamalarına çekildiği, yüksek enflasyon, yüksek faiz gibi sorunların kalmadığı
bir Türkiye'ye şurada sadece 9 yıl kaldı.
"17 ARALIK'TA KURULAN KOMPLO YOLSUZLUK KILIFINA
SAKLANDI"
90 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en umut verici yılını
yaşarken, işte bu başarılara, yani milletimizin umuduna, yani
ülkemizin istikbaline ve istiklaline yönelik maalesef yıl içinde 2
büyük saldırıya maruz kaldık. Mayıs ve haziran ayında yapılan sokak
gösterileri ile 17 Aralık'ta kurulan komplo, Türkiye'nin bu en
parlak, en başarılı yılını doğrudan hedef aldı. Türkiye'nin
başarılarından, büyüyen ekonomisinden, aktif dış politikasından, küresel
ölçekli projelerden rahatsız olan çevreler, Türkiye'ye karşı
kurdukları yeni bir tuzağı uygulama planına geçirdiler. Gezi
olayları nasıl ağaç, park, çevre kılıfına saklandıysa, 17 Aralık
komplosu da, yolsuzluk kılıfına saklandı.
"17 ARALIK KOMPLOSU, YOLSUZLUK AMBALAJINA GİZLENMİŞ BİR
SUİKAST GİRİŞİMİDİR"
17 Aralık komplosu, yolsuzluk ambalajına gizlenmiş bir suikast
girişimidir. 17 Aralık komplosu, milletin hükümetini hedef
almıştır. 17 Aralık komplosu, bunun da ötesinde, milli iradeyi,
demokrasiyi, sandığı hedef almıştır. Yargı ve emniyet başta olmak
üzere, devlet kurumları içine yerleşmiş bir örgüt, dışarıdan aldığı
talimatlarla, Türkiye'nin istikrarına, güven ortamına, Türkiye'nin
büyüyen ekonomisine ve kardeşliğine suikast girişiminde
bulunmuştur. Yargı içinde, örgütlü olarak hareket eden bazıları,
egemenliği milletten alıp yargıya devretmek için bu kirli tuzakta
piyon olmuş, adeta bir yargı darbesi gerçekleştirmek için
sorumsuzca ve militanca hareket etmişlerdir. 76 milyonun her bir
ferdini, kendi iradesine sahip çıkmaya, demokrasiyi savunmaya,
ülkesine yönelik bu çirkin saldırılara karşı tek yürek olmaya davet
ediyorum. Milletin hazinesinden çalanlar, bunu milletten
gizleyebilseler bile, Allah'tan gizleyemezler. Biz işte böyle bir
şuurla hareket eden, milletin de, Allah'ın da huzurunda hesaba
çekileceğini bilen ve buna göre hareket eden bir kadroyuz. Milletin
ve Allah'ın huzuruna alnımız ak çıkmak bizim yegane
gayemizdir ve inşallah son nefesimize kadar bu gaye uğruna yaşamaya
devam edeceğiz.
"YOLUMUZU AYIRDIK ONLARI DERHAL HUKUKA TESLİM
ETTİK"
Bizim, Hükümet olarak, daha en başından itibaren, daha partimizi
kurduğumuz andan itibaren, yolsuzluk konusundaki tavrımız son
derece nettir. 11 yıl boyunca yolsuzluklara asla göz yummadığımız
gibi yolsuzluk yapanlar karşısında bir an olsun tereddüt etmedik,
onlarla yolumuzu ayırdık, onları derhal hukuka teslim
ettik.
"MİLLİ GELİRİMİZ 822 MİLYAR DOLARI AŞTI"
11 yıl önce, 230 milyar dolardan devraldığımız milli gelirimiz, şu
an itibarıyla, 822 milyar doları aştı. Önümüzdeki 9 yıl içinde,
milli gelirimizi 2,5 kat artırabilirsek 2023 yılında,
hedeflediğimiz 2 trilyon dolar milli gelir seviyesine ulaşmış
olacağız. 11 yılda 3,6 kat artırdığımız milli gelirimizi,
önümüzdeki 9 yılda 2,5 kat daha artırabileceğimize yürekten
inanıyoruz. Aynı şekilde 11 yıl içinde ihracatımızı 4 kattan fazla
artırdık, 36 milyar dolardan 152,5 milyar dolara yükselttik.
Önümüzdeki 9 yıl içinde ihracatımızı 3,5 kat daha artırdığımızda,
belirlediğimiz 500 milyar dolar
hedefini yakalamış olacağız. 11 yılda 4 kattan fazla artırdığımız
ihracatımızı, önümüzdeki 9 yılda 3,5 kat daha artırabileceğimize,
bu büyük hedefe de kolaylıkla ulaşabileceğimize inanıyoruz.
"2023 YILINDA HEDEFLERİMİZE İNŞALLAH ULAŞMIŞ
OLACAĞIZ"
2023'te, inşallah, kendi denizaltılarını, kendi uçaklarını imal
eden, kendi ürettiği uyduları kendisi uzaya fırlatan, genç ve
dinamik iş gücüyle her
sektörde rekabet gücü olan, uluslararası büyük markalara sahip bir
Türkiyemiz olacak. Demokrasinin çok daha ileri standartlara
ulaştığı, kardeşliğimizin daha da güç kazandığı, herkesin birbirine
hoşgörüyle yaklaştığı, birbirinin yaşam tarzlarına, özgürlüklerine,
değerlerine saygı gösterdiği; dünyada Hakk'ın, adaletin, vicdanın
savunucusu konumunda bir Türkiye'nin vatandaşları olarak
hayatlarımızı sürdüreceğiz. İçerde ve dışarıda kronik sorunlarımızı
çözmüş şekilde, geleceğe güvenle bakan, çalışan, üreten, emeğinin
hakkını alan, sofrası bereketli, evi huzurlu, ülkesi ve milleti
güvenlik içinde bir Türkiye'ye 2023 yılında inşallah ulaşmış
olacağız.
"ÖNCE HAYALLER İNŞA ETTİK, SONRA HAYALLERİ HEDEFE
DÖNÜŞTÜRDÜK"
Ama biz, önce hayaller inşa ettik, sonra hayalleri hedefe
dönüştürdük, 11 yıl boyunca bu hedefler için mücadele verdik ve
işte bambaşka, çok farklı bir Türkiye'ye kavuştuk. Birçoklarına
gelecekte ulaşılamaz görünen, bir hayal gibi görünen nice seviyeye
de ulaşacağımızdan hiç kuşkunuz olmasın. Çok çalıştığımızda,
dayanışma ve birlik içinde olduğumuzda, birbirimize inandığımız ve
güvendiğimizde, özellikle de, özgüven içinde, inançla hareket
ettiğimizde, emin olun, bizim için hiçbir hedef ulaşılamaz
olmayacaktır. 11 yıl içinde nice zoru başaran, nice zorluğu aşan,
nice engeli, engellemeyi geride bırakan Türkiye, önümüzdeki 9 yıl
ve sonrasında da tarihinden ve ecdadından aldığı ilhamla, bu kutlu
yürüyüşe devam edecektir.
"BİZ, DUALARLA YÜRÜYEN BİR MİLLETİZ"
Biz, dualarla yürüyen bir milletiz. Selçuklu Devleti'nin temel
harcında dualar vardır. Osmanlı Devleti'nin hamurunda, başta Şeyh
Edebali olmak üzere nice gönül erinin hayır duaları vardır. Türkiye
Cumhuriyeti, 23 Nisan 1920'de, Ankara Hacı Bayram Camisi'nde okunan
hatmi şerifle, Ulus'ta, Eski Meclis binasının önünde yapılan
dualarla kutlu yürüyüşüne başlamıştır. İstiklal Şairimiz Mehmet
Akif Ersoy'un da en güzel şekilde ifade ettiği gibi gökten
şehitlerin dahi 'Amin' dedikleri dualarımız vardır. Büyük Şair Arif
Nihat Asya'nın dizelere döktüğü gibi biz, Allah'a, bizi sevgisiz,
susuz, havasız, ama en önemlisi vatansız bırakmaması için her daim
dua eden bir milletiz. Biz çalışkan bir milletiz, cesur, kahraman
bir milletiz. Ama Şair Sezai Karakoç'un da ifade ettiği gibi, en
nihayetinde, kaderin üstünde bir kader olduğuna, göklerden gelen
bir karar olduğuna yürekten inanan bir milletiz. Evet. Bizim
vatanımız, bizim Cumhuriyetimiz, fedakarlık üzerine, kahramanlık
üzerine, şehitlerimizin kanı üzerine olduğu kadar hayır dualar
üzerine bina edilmiş, hayır dualarla ayakta duran ve dualarla
geleceğe yürüyen bir ülkedir. Şundan emin olunuz ki bu topraklar
üzerinde ezanlar okunduğu müddetçe, bu milletin fertlerinin iki
dudağından, ihlasla, samimiyetle, inançla dualar döküldüğü müddetçe
bizler de milletçe çalıştığımız, emek sarf ettiğimiz, gayret
ettiğimiz sürece, hiç kimse, hiçbir el, hiçbir emel,
bağımsızlığımızı, kardeşliğimizi ve dirliğimizi bozamayacaktır.
Sıkıntılar aşılır, zorluklar geride bırakılır, badireler tek tek
atlatılır ve bu kutlu millet, kutlu yürüyüşüne kesintisiz olarak
devam eder.
"DUANIN YÜREĞİMİZDE AÇTIĞI İNŞİRAHTAN ASLA
VAZGEÇMEDİK"
Tarihte, en çaresiz zamanlarda, elimizle, dilimizle bir şey yapamaz
hale geldiğimiz dönemlerde, kalbimizle ettiğimiz samimi dualar işte
bunun sayesinde aydınlık şafaklarla kucaklaştık. Sarıkamış'ta on
binlerce yiğidimizi kaybetsek de Çanakkale'de bir o kadar zayiat
versek de onlarca cephede nice Mehmet'i yitirsek de topraklarımızın
neredeyse yarısı işgal edilse de dualardan ve duanın yüreğimizde
açtığı inşirahtan asla vazgeçmedik.
"YIL İÇİNDE 2 BÜYÜK SALDIRIYA MARUZ KALDIK"
2013 yılı boyunca, iç politikada, demokratikleşmede, sosyal
hayatta, dış politikada, özellikle de ekonomide
tarihi nitelikte başarılar elde ettik, rekorlar kaydettik, küresel
ölçekte projeler başlattık. Cumhuriyet'in kuruluşunun 90'ıncı
yıldönümünü kutladığımız 2013'ün, adeta 2023'ün bir müjdecisi.
Bütün dünyada küresel finans krizinin etkileri en ağır şekilde
devam ederken, Türkiye, rekorlarına rekor, reformlarına reform
ekledi. 90 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en umut verici
yılını yaşarken, işte bu başarılara, yani milletimizin umuduna,
yani ülkemizin istikbaline ve istiklaline yönelik maalesef yıl
içinde 2 büyük saldırıya maruz kaldık. Mayıs ve haziran ayında
yapılan sokak gösterileri ile 17 Aralık'ta kurulan komplo,
Türkiye'nin bu en parlak, en başarılı yılını doğrudan hedef aldı.
Şunu bilmenizi isterim sevgili vatandaşlarım; mayıs ve haziran
aylarında yapılan sokak eylemleri ile 17 Aralık'ta başlatılan
komplo, asla ve asla tek başına Hükümetimizi, partimizi hedef alan
değil doğrudan doğruya milletimizi, yani sizleri, ülkemizi,
vatanımızı, istikbalimizi hedef alan saldırılardı. Gerek Gezi
eylemlerinde, gerek 17 Aralık komplosunda, Türkiye içindeki
aktörler, ajanlar, maşa ve taşeronlar kullanıldı ama bu tuzaklar
yurt dışında kuruldu ve düğmeye de Türkiye dışından, Türkiye
aleyhtarı çevreler tarafından basıldı. Türkiye'nin istikrarla
büyümesinden, kararlı reformlar yapmasından, küresel bir güç haline
dönüşmesinden, ekonomisini büyütmesinden, terörü sona erdirerek
kardeşliğini yüceltmesinden rahatsız olan çevreler, içerdeki
piyonlarını kullanmak suretiyle kutlu yürüyüşümüze kastettiler.
"IMF'E 14 MAYIS'TA BORÇLARI TAMAMIYLA ÖDEYEREK
SIFIRLADIK"
2013 yılı nasıl ki Cumhuriyet tarihimizin en parlak yılıysa 2013
yılı Mayıs ayı da, inanın, Cumhuriyet tarihimizin en parlak
aylarından biriydi. Bir
tek ay içinde bakın üst üste neler yaşadık. Mayıs ayında,
İstanbul'a 46 milyar dolarlık 3'üncü havalimanı ihalesini
gerçekleştirdik ve dünyanın en büyük havalimanını yapmak için
kolları sıvadık. Ankara'da Japonya Başbakanı'nı ağırladık. Japonya
ile Türkiye'de 22 milyar dolarlık bir yatırımla Nükleer Santral
kurulması için ilk adımları attık. Yine mayıs ayı içinde, İstanbul
Boğazı'na, 2,5 milyar dolarlık bir yatırımla 3'üncü Köprü'nün
temelini attık. Mayıs ayı içinde İstanbul Borsası, 93 binin üzerine çıkarak, tarihinin en yüksek
seviyesine ulaştı, rekor kırdı. Merkez Bankası rezervini biz 2002
yılında 27,5 milyar dolar olarak devralmıştık. Mayıs ayı içinde,
Merkez Bankası rezervimiz 135 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı.
Gösterge faizi biz 11 yıl önce yüzde 63 seviyesinden devralmıştık.
Mayıs ayı içinde, gösterge faiz tarihinin en düşük seviyesine,
yüzde 4,6'ya kadar geriledi. Tam 4 kredi derecelendirme kuruluşu,
art arda, Türkiye'nin kredi notunu mayıs ayı içinde artırdı. Yine
mayıs ayında, IMF ile ilişkilerimizde tarihi bir gelişme yaşandı.
Bildiğiniz gibi bizden önceki iktidardan 23,5 milyar dolar borçla
devraldığımız IMF'e 14 Mayıs'ta borçları tamamıyla ödeyerek
sıfırladık, o defteri kapattık, artık IMF'ye borcumuz yok.
"TÜRKİYE'YE ÇOK AĞIR BEDELLER ÖDETİLDİ"
Erdoğan, 2013 Mayıs ayında, enflasyonda, sanayi üretiminde, dış ticarette yeni
rekorlara da şahit oldu. İşte tam bu esnada, üst üste bu büyük
başarıları yaşadığımız bir anda, ağaç, park, çevre kılıfına
gizlenmiş bir saldırı başlatıldı. 12 tane ağacın sökümü olayıyla
böyle bir saldırı. Türkiye'ye çok ağır bedeller ödetildi. Borsada, faizlerde, rezervlerde, döviz
kurlarında ciddi dalgalanmalar yaşandı ve Türkiye'ye ağır bir
fatura yüklendi. Biz, bu süreci sabırla ve suhuletle aştık. Yeniden
yaparız, daha iyisini yaparız dedik ve Türkiye'nin aldığı yaraları
yıl içinde tek tek tedavi ettik, kayıplarımızı telafi ettik. Ekim,
kasım, aralık aylarında, Türkiye yeniden atağa geçti, yeniden şaha
kalktı. İlk 9 aylık büyüme oranımız yüzde 4 olarak gerçekleşti.
Kasım ayında tarihimizin en yüksek ihracat seviyesine ulaştık.
Turizm gelirlerimiz ve turist sayısında aynı şekilde tarihimizin
rekorlarını kaydettik. Borsa
İstanbul yeniden canlandı, faizlerdeki artış durdu. Merkez Bankası
döviz rezervimiz bir kez daha rekor kırarak, 136 milyar
dolarla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine
ulaştı.
"DİYARBAKIR'DA TARİHİ BİR BULUŞMAYA ŞAHİT
OLDUK"
Enerji noktasında, Türkiye'ye çok büyük kazanımlar sağlayacak
adımlar atıldı. 'Marmaray' adını verdiğimiz, Türkiye'nin 153 yıllık
hayali, küresel ölçekte bir proje tamamlandı ve İstanbul'a,
Türkiye'ye hizmet vermeye başladı. Asya-Avrupa kıtaları böylece
birbirine bağlandı. Ankara İstanbul Hızlı Tren Projesi tamamlanma
ve açılma aşamasına geldi. Diyarbakır'da tarihi bir buluşmayı
gerçekleşti. Terörün sona erdiği, artık şehirlerimize şehitlerin
gelmediği, silahların sustuğu, siyasetin
süreçlere egemen olmaya başladığı bir anda Diyarbakır'da, Sayın
Barzani'nin, 38 yıldır ülkesinden uzak kalan Şivan Perver'in,
değerli sanatçımız İbrahim Tatlıses'in ve on binlerce
Diyarbakırlının bulunduğu tarihi bir buluşmaya şahit olduk.
Diyarbakır'da da diğer 80 vilayette de insanlar sevinç gözyaşları
döktüler. 76 milyon, Diyarbakır'daki buluşmayı, Yeni Türkiye'nin,
güçlü, büyük ve kardeşlik içindeki Türkiye'nin buluşması,
kucaklaşmasıdır.
"YOLSUZLUKLARIN OLDUĞU BİR ÜLKEDE BUNLAR OLABİLİR
MİYDİ?"
Bizim, Hükümet olarak, daha en başından itibaren, daha partimizi
kurduğumuz andan itibaren, yolsuzluk konusundaki tavrımız son
derece nettir. 11 yıl boyunca yolsuzluklara asla göz yummadığımız
gibi yolsuzluk yapanlar karşısında bir an olsun tereddüt etmedik,
onlarla yolumuzu ayırdık, onları derhal hukuka teslim ettik.
Yolsuzluklara karşı dik bir duruş sergilediğimiz için Türkiye'yi 3
kattan fazla büyüttük. Yolsuzluklara müsamaha göstermediğimiz için
çalışanların 13,5 katrilyon zorunlu tasarruf borcunu, 3,5 katrilyon
konut edindirme yardımını ödedik, ülkemizin 23,5 milyar dolar IMF
borcunu sıfırladık, Merkez Bankası rezervlerimizi 136 milyar dolara
biz çıkarttık. Yolsuzluklara göz yummadığımız için 17 bin kilometre
bölünmüş yol inşa ettik. Düşünün ki Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100
kilometre bölünmüş yol, 79 sene bu. Öbür tarafta 10 yılda 17 bin
kilometre bölünmüş yol. 205 bin yeni derslik açtık, 99 yeni
üniversite kurduk, 2 bin 203 yeni sağlık tesisi, hastane, sağlık
ocağı, 615 bin yeni konut yaptık. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede
bunlar olabilir miydi?
"MİLLETİN VE ALLAH'IN HUZURUNA ALNIMIZ AK ÇIKMAK BİZİM
YEGANE GAYEMİZDİR"
Eski Türkiye de, eski Türkiye'nin alışkanlıkları da artık geri
gelmemek üzere tarihte kalmıştır. Yeni Türkiye'de egemenlik
milletindir. Yeni Türkiye'de söz milletindir, karar milletindir,
yetki milletindir. Her saldırıyla birlikte kan kaybeden vesayet
sistemi, bilesiniz ki Türkiye'ye de daha fazla reform yapma imkanı
tanıyor. Vesayet girişimleri zayıfladıkça, Türkiye'nin reform
iradesi güçleniyor. Yetimin hakkını koruduğumuz, milletin
hazinesine sahip çıktığımız için Türkiye'yi savunma sanayinde
büyüttük, dünyada savaş gemisini yapabilen 10 ülkeden biri haline
getirdik. Türkiye'yi kendi tankını, helikopterini, savaş gemisini,
uçağını, roketlerini, piyade tüfeklerini, kendi uydusunu üretebilen
bir ülke konumuna yükselttik. Milletin hazinesinden çalanlar, bunu
milletten gizleyebilseler bile Allah'tan gizleyemezler. Biz işte
böyle bir şuurla hareket eden, milletin de, Allah'ın da huzurunda
hesaba çekileceğini bilen ve buna göre hareket eden bir kadroyuz.
Milletin ve Allah'ın huzuruna alnımız ak çıkmak bizim yegane
gayemizdir ve inşallah son nefesimize kadar bu gaye uğruna yaşamaya
devam edeceğiz.
"YARGI VE EMNİYET BAŞTA OLMAK ÜZERE, DEVLET KURUMLARI İÇİNE
YERLEŞMİŞ BİR ÖRGÜT"
Türkiye'nin aktif, onurlu dış politikasını hedef almıştır.
Düşünebiliyor musunuz? 10 yıl önce biz iktidara gelmeden Halk
Bankasının ederi 1 milyar doların çok altındaydı. Ama şimdi Halk
Bankasının ederi 25 milyar dolar. Acaba Halk Bankasına karşı
yapılan bu komplo ne ile izah edilecek?
Bu komplo, hangi partiye oy verirseniz verin, hangi partinin
gönüldaşı olursanız olun, ayrım yapmaksızın sizleri, sizin
sofranızdaki ekmeği, sizin cebinizdeki parayı, sizin alın terinizi
hedef almıştır. En önemlisi de bu komplo, Diyarbakır'da oluşan
kardeşlik tablosunu, 1 yıldır susan silahları, çözüm sürecini,
kardeşliğimizi, artık güç kazanan siyaseti
hedef almıştır. Yargı ve emniyet başta olmak üzere, devlet
kurumları içine yerleşmiş bir örgüt, dışarıdan aldığı talimatlarla,
Türkiye'nin istikrarına, güven ortamına, Türkiye'nin büyüyen
ekonomisine ve kardeşliğine suikast girişiminde
bulunmuştur. Tabii ki dürüst davranan gerek yargı mensuplarını
gerekse emniyet teşkilatımızdaki mensuplarımızı tenzih
ederim.
"YARGI İÇİNDE, ÖRGÜTLÜ OLARAK HAREKET EDEN BAZILARI
MİLİTANCA HAREKET ETMİŞLERDİR"
Ama bu oyunun içerisine bulaşan, bu oyunda aktif rol alanları tarih
affetmeyecektir. Ne yazık ki, bu ihanete, büyüyen Türkiye'den
çıkarları zedelenen malum bazı medya kuruluşları, bazı sermaye
çevreleri, bazı siyasi partiler de fırsatçılık saikiyle destek
vermişlerdir. Sorumsuzca ve militanca hareket etmişlerdir. Yargı
içinde, örgütlü olarak hareket eden bazıları, egemenliği milletten
alıp yargıya devretmek için bu kirli tuzakta piyon olmuş, adeta bir
yargı darbesi gerçekleştirmek için sorumsuzca ve militanca hareket
etmişlerdir.
"ALLAH'TAN BAŞKA HİÇBİR GÜCÜN BİZDEN BU EMANETİ ALMASINA
MÜSAADE ETMEYİZ"
Millet egemenliğinin ve demokrasinin bir gereği olarak, siz bize
'git' dediğinizde, biz, bir an bile tereddüt etmez ve emaneti size
teslim ederiz. Ama siz bize 'kal' dediğiniz müddetçe, yetkiyi bize
verdiğiniz müddetçe, Allah'tan başka hiçbir gücün bizden bu emaneti
almasına müsaade etmeyiz.
"YARGI, EGEMENLİK HAKKINI MİLLETTEN ALAMAZ"
Türkiye'de hükümetleri, sadece ve sadece millet iş başına getirir.
Sadece ve sadece millet, yani sizler görevden alırsınız. Yargı,
içinde oluşmuş örgütlerin, ya da dış güçlerin menfaatine değil,
sizin adınıza ve ülkemizin menfaatine vazife yapmak zorundadır.
Yargı, egemenlik hakkını milletten alamaz. Medya, geçmişte yaptığı
gibi, millete istikamet çizemez. Sermaye, geçmişte yaptığı gibi
hükümet kurup yıkamaz. Uluslararası şer odakları, geçmişte sıkça
yaptıkları gibi, içerideki hain örgütleri kullanarak benim ülkemi
karıştıramaz, kaos oluşturamaz, benim bu güzel ülkemde ameliyat
yapmaya yeltenemez. Eski Türkiye de, eski Türkiye'nin
alışkanlıkları da artık geri gelmemek üzere tarihte kalmıştır. Yeni
Türkiye'de egemenlik milletindir. Yeni Türkiye'de söz milletindir,
karar milletindir, yetki milletindir. 76 milyonun her bir ferdini,
kendi iradesine sahip çıkmaya, demokrasiyi savunmaya, ülkesine
yönelik bu çirkin saldırılara karşı tek yürek olmaya davet
ediyorum. Eğer, bizim hükümetimize yönelik bu saldırılara göz
yumulur, bu siyaset mühendisliği görmezden gelinirse, biliniz ki,
ilerde bu tür saldırılar başka hükümetlere karşı da
gerçekleşir.
"MESELE, BİR PARTİ YA DA BİR HÜKÜMET MESELESİ
DEĞİL"
76 milyondan, bir partiyi, bir hükümet değil, siyaseti,
demokrasiyi, milli iradeyi samimi ve güçlü şekilde savunmalarını
bekliyoruz. Zira mesele, bir parti ya da bir hükümet meselesi
değil, büyük Türkiye, Yeni Türkiye meselesidir. Bu saldırılardan,
sadece belli bir kesim, belli bir partinin mensupları değil, 76
milyon zarar görmüş, 76 milyon bedel ödemiştir; vesayete karşı
alınacak ortak bir tavır da inanın, 76 milyonun tamamına, tüm
Türkiye'ye kazandıracaktır. Gençlerimizin, çocuklarımızın daha
özgür, daha demokratik bir ülkede yaşamaları, bağımsız Yeni
Türkiye'yi muhafaza edebilmeleri için, bugünden tercihinizi
yapmanızı, bu saldırılara karşı tek vücut olmanızı, ülkemize,
siyasete, demokrasiye ve kardeşliğimize daha güçlü
şekilde sahip çıkmanızı sizlerden bekliyor ve arzu ediyorum.
"30 MART YEREL SEÇİMLERİNE SADECE 3,5 AY KALA ORTAYA ÇIKAN
BU KOMPLO"
30 Mart yerel seçimlerine sadece 3,5 ay kala ortaya çıkan bu
komplonun, iradenizi teslim almasına, iftiraların, algı
operasyonlarının sizleri umutsuzluğa sevk etmesine asla izin
vermeyeceğinizi biliyorum. Sizler zaten bu komployu, bu tuzağı
bozdunuz. Buna benzer komplolara cüret edilmemesi için, dimdik
duracağınıza, büyük ve yeni Türkiye hedefine, 2023 hedeflerine
sımsıkı sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum.
"BU 2 SALDIRI, TÜRKİYE'Yİ DAHA DA GÜÇLENDİRDİ"
Bu 2 saldırı, Türkiye'yi daha da güçlendirdi. Türkiye yapılan 2
büyük saldırıya rağmen, 2013 yılını başarılarla, rekorlarla, önemli
reformlarla geride bıraktı. Bu 2 saldırı, hiç şüpheniz olmasın,
Türkiye'yi daha da güçlendirdi. 2014 yılı, inşallah, 2013 yılından
çok daha iyi, çok daha başarılı bir yıl olacak. Ekonomide, bu saldırıların yol açtığı kayıpları
telafi edecek, inşallah yeni ve daha yüksek rekorlarla ülkemizi
tanıştıracağız. Her 2 saldırının da hedef aldığı, hızlı tren,
3'üncü köprü, havalimanı, Nükleer Santral, Boğaz'a ikinci tüp geçit
gibi, onun yanında Kanal İstanbul gibi küresel projelerimizi hız
kesmeden sürdürecek, inşallah yenilerine başlayacağız. Çözüm
sürecini, bu saldırı ve sabotaj girişimlerine rağmen güçlü şekilde
muhafaza edecek, süreci daha ileri seviyelere taşıyacak,
kardeşliğimizi pekiştirecek ve Türkiye'nin ufkunu ve umudunu daha
da genişleteceğiz. En önemlisi de, demokratikleşme reformlarımıza
ivme kazandıracağız. Her saldırıyla birlikte kan kaybeden vesayet
sistemi, bilesiniz ki Türkiye'ye de daha fazla reform yapma imkanı
tanıyor. Vesayet girişimleri zayıfladıkça, Türkiye'nin reform
iradesi güçleniyor.
"BU SÜREÇTE HAYIR DUALARINIZI ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZDEN
ESİRGEMEYİN"
Korku, sindirme ve istismar siyasetinin devre dışı kaldığı bir ortamda, siyasetin
reform kapasitesi daha da artacak, 76 milyonu kucaklayan, 76
milyonun her bir ferdinin sorunlarına daha fazla ihtimam gösteren
bir süreç başlamış olacak. Sizlerden, 2023 hedefleri için, 2053 ve
2071 hedefleri için, büyük Türkiye ideali için, umudunuzu,
heyecanınızı her daim diri tutmanızı özellikle rica ediyorum. Hiç
endişeniz olmasın: Türkiye emin ellerde, geleceğe doğru yürüyüşünü
kararlı şekilde sürdürüyor. Dualarla kurulmuş devletimiz,
milletimizin hayır dualarıyla, elbette emekle, gayretle, adaletle,
çok daha aydınlık yarınlara doğru koşuyor. Bu süreçte hayır
dualarınızı ülkemiz ve milletimizden esirgemeyin.
BAŞBAKAN ERDOĞAN İSTİKLAL MARŞI'NI OKUDU
Mehmet Akif'i vefatının 77'inci yıl dönümünde, hürmetle ve rahmetle
yad ettiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, İstiklal Marşı'nda yer
alan, şu dizeleri okudu: "Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli,
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli, Bu ezanlar ki şehadetleri
dinin temeli, Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli." Bu duaya
amin diyor, yeni yılın ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için
tekrar hayırlara vesile olmasını diliyor, ailenizle,
sevdiklerinizle, 76 milyon hep birlikte, barış, huzur, refah dolu
nice yıllara erişmenizi Rabbimden niyaz ediyorum."
Yorumlar