Erdoğan: Anayasa'yı değiştirecek güce sahip olduğumuzda HSYK da denetlenecek
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Manisa'daki ikinci gününde Akhisar ve Demirci ilçelerine yaptığı ziyaretin ardından Salihli'de kamu ve özel sektöre ait 15 yatırımın açılış törenine katıldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Manisa'daki ikinci gününde
Akhisar ve Demirci ilçelerine yaptığı ziyaretin ardından Salihli'de
kamu ve özel sektöre ait 15 yatırımın açılış törenine katıldı.
HSYK'nın Anayasa'nın 138'nci maddesini çiğneyerek Danıştay'ı baskı
altına aldığını iddia eden Erdoğan, referandumda bir yanlış
yaptıklarını belirterek, "O yanlış ne, HSYK, onu da yargılayan
denetleyen bir mekanizma vardı. Biz dedik ki demokrasinin gereğini
yapalım ve millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu
yetkiyi kalktık devrettik, orada yanlış yapmışız. Eğer şu anda
Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi
değiştirmek durumundayız." dedi.
Salihli Kent Meydanı'nda Salihli'nin 91 yıl önce düşman işgalinden
kurtulduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Başbakan Erdoğan,
"Milletimiz dünyada eşine az rastlanır mücadeleyle bağımsızlığını,
özgürlüğünü kazandı. Dün İstiklal Harbi'ni verirken içimizden nice
kahramanlar çıktı, canı pahasına bu milleti savundu. Ama içimizden
ne yazık ki hainler, ajanlar çıktı, düşmanla iş birliği yaptı. Bu
millet, topraklar 90 yıl boyunca nice operasyonlar, ameliyatlara
maruz kaldı, darbeler yaşadı. Fakat her seferinden güçlenerek
çıktı. Küllerinden doğan millet olarak geleceğe yürüdük. Onlar
kinle ve nefretle bu milletin kanını emmek için planlar yaptılar,
çeteler kurdular ama hepsi en büyük makamdan döndü." şeklinde
konuştu.
İktidarda oldukları 11 yıl boyunca millet için geceyi gündüze
katarak çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam
etti: "Hiçbir bahanenin ardına sığınmadık, mazerete takılıp
kalmadık, önümüze çıkan engelleri sabır ve gayretle bir bir
kaldırdık. Bu milletin zenginliklerini bu millet kullansın istedik.
Yoksulun yetimin ekmeğine alın terine göz dikenlere taviz vermedik.
Velev ki babamızın oğlu olsun, velev ki evladımız olsun, asla prim
vermedik."
Büyük bir operasyonla, bir büyük siyaset mühendisliği teşebbüsü
ile, karalama, iftira kampanyası ile iktidarın karşı karşıya
olduğunu öne süren Erdoğan, Türkiye'yi kaosa, kargaşaya götürmeye
çalışanların yurt içinden temin ettikleri maşalarla kara hem de
kapkara propaganda yürüttüklerini iddia etti. Erdoğan, bunun
nedeninin 11 yıllık iktidarları döneminde Türkiye'nin birçok alanda
yakaladığı başarı olduğunu savundu.
"FAİZ LOBİSİNİN OYUNUNA GELMEYİN"
Mayıs ayında faizin Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesi olan
yüzde 4,6'a düştüğünü hatırlatan Erdoğan, "Ama uluslararası kumpas,
şebekeler, maalesef Gezi olaylarıyla hemen bir anda faizin
yükselmesi için düğmeye baştılar. Şimdi de aynı oyun oynanıyor.
Faiz lobisinin, tefecilerin oyununa gelmeyin. Kardeşlerim sülük,
gerçekten işlevi çok önemli olan varlıktır. Bunlar sülük gibi değil
sülük kirli kanları emer, bunlar ise faydalı olanı, vatandaşıma
faydalı olanı emip alıyorlar. Vatandaşımın cebindeki emeği
acımasızca alıyorlar. İflasa gidenler böyle gidiyor. Benim çöken
çiftçi kardeşim böyle çöküyor. Hiçbir yatırım yapmadan havadan
milyarlarca lira kazanmasını biz engelledik, rantlarını biz kestik.
Geldiğimizde Merkez Bankası'nın rezervi 27.5 milyar dolardı, 136
milyar dolara çıktı. Bunlar bundan rahatsız olmaz mı? Geldiğimizde
faiz sebebiyle olan borcumuz yüzde 45'ti, şimdi yüzde 13'e düştü.
Burada devletin kasasında 11 yılda 642 katrilyon devletin cebinde
para kaldı. Bu kimin cebinde olacaktı, eğer neşteri vurmasaydık bu
tefecilere, faiz lobisine gidecekti, oraya gitmeyen para
vatandaşımın cebinde kaldı. Bundan ana muhalefetin başı CHP genel
müdürü anlamaz, yavru muhalefetin başı da anlamaz, işine gelmez.
Milliyetçiyiz derler, milli bankasının hali ortadaydı." diye
konuştu.
İktidarları döneminde IMF'ye olan borcu ödeye ödeye
sıfırladıklarını ve 5 milyar dolar borç verecek hale geldiklerini
söyleyen Erdoğan, "Yolsuzluklara bulaşmazsan bu olur, ama yolsuzluk
içinde olsaydık olmazdı. Elhamdülillah biz o kapıları kapattık.
Güneş balçıkla sıvanmaz, işbirlikçilerle bu iş tutmaz. Bir savcı
bulacaksın, diğerlerinin emir komutasında, yurt içinden yurt
dışından el ele bir kumpas. Başsavcının açıklamasını duydunuz di
mi, savcı olarak medyaya nasıl belge sızdırırsınız diye. Başsavcı
bu ülkenin başsavcısı." ifadelerini kullandı.
Yargıyı sert sözlerle eleştiren Erdoğan, "Yargıdaki dürüst hakim ve
savcıları tenzih ederiz, ama maalesef yargının içinde de,
yürütmenin içinde de çürükler var. Bunları buldukça temizledik,
temizliyoruz, ama yargının da temizlemesi lazım. Bunu HSYK'nın
yapması lazım. Bakıyoruz ki HSYK da yetkilerini farklı kullanmaya
başladı. Danıştay'a giden bir adli kolluk davasında bakıyorsunuz ki
HSYK, başsavcının açıklamasının ardından Anayasa'nın 138. maddesini
çiğneyerek Danıştay'ı baskı altına alıyor. Burada bir yanlış
yaptık. O yanlış ne, HSYK, onu da yargılayan denetleyen bir
mekanizma vardı. Biz dedik ki demokrasinin gereğini yapalım ve
millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu yetkiyi
kalktık devrettik, orada yalnız yapmışız. Eğer şu anda Anayasa'yı
değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi değiştirmek
durumundayız. Çünkü kimsenin denetimsiz kalmaması gerekir. Bu
ülkede başbakan, bakanlar, Parlamento denetlenecek, bu beyler
denetlenmeyecek. Demek ki olmuyor, bunların da denetlenmesi lazım.
Batı'da, Amerika'da sistem farklı, ama burada maalesef her şeyde
ideoloji yatıyor." sözleriyle Anayasa değişikliği mesajı verdi.
CUMHURİYET SAVCISINA MİLİTAN BENZETMESİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın ikinci yolsuzluk
dosyasını elinden aldığı Cumhuriyet savcısını isim vermeden sert
sözlerle eleştirmeyi sürdüren Erdoğan, şunları söyledi: "Bu savcı
üniversite yıllarımızda marjinal grupların militanları vardı, onlar
devamlı bildiriler dağıtırdı. Bu savcı da aynı militanlar gibi
başsavcı dosyayı aldıktan sonra bildiri dağıtıyor. Sen kimin
savcısısın. Soruyorum, sen iddia makamısın, kim adına millet adına.
Sen nasıl böyle bir yanlış yaparsın, sen nasıl olur da masum
insanlar hakkında dosya düzenler, yalan yanlış dosyaları medyaya
sızdırarak o insanları gölgelemeye, onlar üzerinde kara bulutlar
estirmeye kalkarsın, öyle bir yetki olamaz." Başbakan Erdoğan, 11
-12 günde içinde ülkenin zararının 120 milyar dolar olduğunu
belirterek, 30 Mart'ın bir milat olduğunu kaydetti. CİHAN
Yorumlar