Erdoğan: 25'inde birşey olmadı 26'sında da olmayacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mart'ta aleyhinde yeni kayıtlar çıkacağı iddialarına, "Bugün ayın 25’iydi ne oldu birşey oldu mu? Yarın 26.

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: 25'inde birşey olmadı 26'sında da olmayacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mart'ta aleyhinde yeni kayıtlar çıkacağı iddialarına, "Bugün ayın 25’iydi ne oldu birşey oldu mu? Yarın 26. Gene birşey olmayacak. Herşey yolunda gidiyor" diye cevap verdi. Erdoğan, "Bunlar Gezi Olayları’yla da bunu yapmak istediler başaramadılar. Kırdılar döktüler yanlarına o kaldı. 17 Aralık'ta yapmak istediler gene başaramadılar. 25 Aralık’ta başaramadılar. Şimdi de kalktılar 25 Mart'ı ortaya çıkardılar. Başaramayacaklar Türkiye güçlü” dedi.

Başbakan Erdoğan, NTV'de Oğuz Haksever'in konuğu oldu ve sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan’a katıldığı bu TV programında 25 Mart’ta aleyhinde çıkacağı iddia edilen bazı iddialar da soruldu. Erdoğan, “Burada görünen gerçek şu bunların hepsi hayal. Bu ülkenin ekonomisini sarsmak isteyenler bunlar bir yandadır biz bir yandayız. Bugüne kadar 12 yıl oldu bu kalemler aynı şeyi yazdılar bu yönetmez bunların kadrosu yok bu yönetemez. Geldiğimizde milli gelir 230 milyar dolardı. Şu anda 820 milyar dolar milli gelirimiz var. Hiçbir zaman mali disiplinden taviz vermedik. İstikrar asla taviz vermediğimiz bir konu oldu. Güven taviz vermediğimiz bir konu oldu. Bunlar 25 Mart diyerek bu istikrarı güveni sarsmanın gayeti içindeler. Bir tanesi köşe yazarlarında 'bu hafta kaos haftası olacak' diyor. Belki ağır olacak ama bu bu ülkeye insanlara karşı ahlaksızlıktır. Sen bu ülkenin kaosunda kendine hayat mı arıyorsun? Biz bu ülkemizi seviyorsak aşığıysak bunlar değil. Biz daha iyi neler yapabiliriz bunu konuşmamız lazım. Yatıyorlar kalkıyorlar kaos üzerine. 12 yıldır bunu söylediniz. Türkiye dünyada 26. sırada iken 17. sıraya geldi. Şu anda biz G-20'nin üyesi olduk. Durup dururken bizi G-20 üyesi yapmadılar. Ve bütün herşeyle karşımızda olmalarına rağmen bakıyorsunuz derecelendirme kuruluşları bile belli şeyleri artık saklayamıyorlar. İster istemez Türkiye yükseliyor. Rakamlar ortada. Göreve geldiğimizde Türkiye’nin borcu yüzde 73'tü ama şu anda yüzde 35. Enflasyon 30’du şu anda yüzde 8. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şu anda yüzde 10. Reel faize baktığımız zaman yüzde 2. Bunlar Türkiye’nin ne kadar güvenilir olduğunu gösteriyor. Utanmadan diyor ki kaçıyor para. Tam aksine giriyor para kaçan maçan yok. Bu kadar güçlü ekonomiye sahip ülke var. Ocak ve Şubat aylarında küresel sermayeden Türkiye’ye gelip gayrimenkul alma noktasında artış var. Burası insanları ürküten bir ülke olsa bu yatırımları yapmazlar. Otomobil satışlarına bakıyorsunuz artıyor. İkinci elde çok ciddi rakamlar var. Demek ki piyasada hareketlilik devam ediyor. Yani biz bu tür yaklaşımları ülkemizin geleceği menfaatleri için çok çirkin yaklaşımlar olarak görüyoruz. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz işimi biliyoruz. Halkımız bu tür şeylere aldırış etmesin. Bugün ayın 25’iydi ne oldu birşey oldu mu? Yarın 26. Gene birşey olmayacak. Herşey yolunda gidiyor. Bunlar Gezi Olayları’yla da bunu yapmak istediler başaramadılar. Kırdılar döktüler yanlarına o kaldı. 17 Aralıkta yapmak istediler gene başaramadılar. 25 Aralık’ta başaramadılar. Şimdi de kalktılar 25 Martı ortaya çıkardılar. Başaramayacaklar Türkiye güçlü.” dedi.

"SEN BİR AVUKAY KOY BEN DE BİR AVUKAT KOYAYIM"

Erdoğan’a ardından şu soru yöneltildi. “Kutuplaşmadan şikayet var. 30 Mart bu kutuplaşmanın çözülmesi adına ne kadar milat olur. Üsluplar sert. Öncelikle bu 30 mart sonrası için ne söylersiniz?” Erdoğan ise şu şekilde cevap verdi: “Her seçimde meydanlar tarihinden beri alın dozu biraz farklı normal zamandaki gibi gitmez. Hakaretler çok çok önem arz ediyor burada. Bakıyorsunuz ana muhalefetin başındaki zat her türlü hakareti yapıyor. Ailemize varıncaya kadar. Yani senin elinde bir veri varsa bu veriyle müracaat edilecek olan yer bellidir. Sen zaten hukuk tanımaz birisisin. Bunu parlamentonun için hukuk tanımazlığını gizlilik kaydı olan şeyleri ifşa etmek suretiyle yapmış birisin. Bana bir iftirası var. İsviçre bankalarında 13 ayrı hesabı var. Eğer dürüstsen karakter sahibiysen, benim o hesaplarım neyse bunları açıkla, çünkü hukukta bir kaide var. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Sen bir avukat koy ben de bir avukat koyayım. Veya beraber gidelim. Kolay kolay bundan sonra bir araya gelecek değiliz de. Gidelim oradaki parayı alalım zaten züğürt bir yanın var bu paraların hepsini sana vereyim. Olmayan birşey söylenir mi ya, böyle iftira yapılır mı? Ben bundan çok para kazandım. Ama şimdi Pensilvanya’ya güvenerek çok daha ileri gidiyor. Bir kısım paralel yargı var ya onlarla ile beraber hareket ettiği için bunu da Pensilvanya iyi kullanıyor ‘at diyor iftiraları tutmazsa iz bırakır.’ Ben de söylüyorum açıkla. Dürüstsen namusluysan açıkla. Olmayan birşey açıklanmaz ki. Her zaman bu iftiraları yapan bir adam. Aynı şeyi Kayseri belediye başkanıma yaptılar. Ne oldu? Mahkemeleri kazandı kazandığı parayla sucuk dağıttı Kayseri’deki hemşehrilerime. Yalan üzerine siyaset yapılmaz bunlar yalan üzerine siyaset yapıyor. Ben bugüne kadar halkıma hizmetten başka birşey düşünmedim. Arkadaşlarım da öyle. Böyle siyaset olmaz. Yaptığın sürece oy oranın neyse orada kalır. Kendisi İstanbul adayları ile alakalı yolsuzluk dosyası açıkladı. Açıkladığı zaman da ardından partilerinden ihraç ettiler. İhraç ettikleri adamı getirdi büyükşehir adayı yaptı.”

MECLİS'TEN YENİ YASA BEKLEMEYİN İMASI

Seçimden sonra reformların hızlanmasına yönelik beklentiler de hatırlatılan Erdoğan, “Bir paketi parlamentoyu kapatmadan önce çıkardık. Hiçbir zaman bu iş biter diye birşey yok. Demokratikleşme denilen olgu sürekli güncellenmesi gereken bir süreçtir. Onu siz kalkıp da bir güne haftaya aya bağlayamazsınız. Hayat sürekli olarak değişiyor. Siz de bu değişime bir çok yenilikleri getirmek zorundasınız. Eğer bu yasaya bağlanması gerekiyorsa yasal tedbirleri alacağız. Biz hep ileri demokrasi dedik. Şimdi burada da tabi ki eksikler yok değildir vardır. Akil insanlar çalışmamız oldu. Orada gelen birçok bilgiler vardı. Bunlar üzerinde çalışmamızı yaptık çözüm sürecimizi sürdürdük sürdürüyoruz. Demokratikleşme paketimizi Meclis’ten geçirdik. Buna benzer adımlar atılabilir, atılacaktır. Önümüzde çok dar bir süreç var kısa bir süreç var. 30 Mart’tan sonra bir hafta parlamento kapalı. Hemen onun akabinde cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir süreç başlayacak. Bu da tabi Ağustos 10'da ilk tur olacağına göre süreç fazla uzun değil. Haziran Meclis’in kapanma ayı olursa ondan sonra da zaten kampanyanın başlanma süreci olacaktır. Buna göre de nisan mayıs kalıyor. Bu nisan mayıs ayında da olsa olsa belki bir 4-5 tane eğer Meclis sükunetle çalışırsa bu işin üzerine giderse çıkarılabilecek kanunlar vardır. Bu kanunları süratle çıkarmak suretiyle Meclis’i tatil ederiz.” şeklinde konuştu.

ÖCALAN'IN ÇAĞRISI

Erodğan’a ayrıca “İmralı’dan bu işi artık bir yasal zemine koyalım biçiminde dile getirilen bir çağrı oldu. Olabilir mi bu konuda hükümetin tavrı nedir?” şeklinde bir soru yöneltildi. Erdoğan, şöyle cevapladı: “Yasal zemin derken talep nedir? Şu anda İmralı’nın aslında parlamentoda zaten eli ayağı durumunda olan kişiler var. Bu kişiler bugüne kadar ele avuca gelebilecek şeyler söylerlerse bunlar üzerinde çalışılır zaten. Ama bugüne kadar bizim ulusal birliğimizi tehdit edecek herhangi bir teklifle karşımıza geldikleri zaman bunu yapmamız mümkün değil böyle bir adım atamayız. Biz birçok fedakarlıklar yaptık. Anayasa uzlaşma komisyonu mesela. Bizim 326 milletvekilimiz vardı ona rağmen 3 milletvekili ile temsil edildik. Buna da evet dedik. Yoksa parlamentonun asli komisyonları içerisinde siz sayınıza göre orada temsil edilirsiniz. Ona göre olsaydı zaten komisyonun içerisinde hepsinden fazla üyemiz olacaktı. Biz anayasa hazırlığı olsun da ne olursa olsun dedik böyle baktık olaya. Çalışıldı çalışıldı belli bir yere geldi. 60 maddede mutabakat vardı güya ve ana muhalefet partisinin başındaki zat ben dedi varım. Tamam buyur hemen bu 60 maddeyi CHP beraber çıkaralım. Hiç olmazsa mesafe almış oluruz. MHP kapıyı baştan kapıyor. Diğeri olsa olmasa fark etmiyor. Dört parti beraber çıkarmamız lazım dedi. Yav dürüst olun. Onlar gelmiyor diye niye biz bunu bırakıyoruz. Madem mutabık kalmışlar. Olay meclis başkanı önünde de hepsi onay vermişler imzalarını atmışlar. Gel çıkaralım. Anayasamız 60 maddeyi kendi parlamentosunda üzerinde mutabık kalmak suretiyle geçirmiş olsun. Ama yapmadılar kaçtılar. Sonra da faturayı bize kesmek istiyorlar. Bunların bir anayasa derdi çözüm derdi yok. Başaramadıkları işleri AK Partiye fatura etmenin gayreti içindeler. Buna da sıcak bakmamız mümkün değil. Milletimizin hayrına vatanımızın hayrına hangi teklif olursa oturur bunu konuşuruz. Bizim derdimiz ülkemizin milli birliğini dayanışmasını nasıl tesis ederiz. Bunun için getirilecek ben hiçbir teklife hayır demem arkadaşlarım hayır demez. Hele hak ve özgürlükler konusunda asla tavizimiz yoktur. Bizim getirdiğimiz hak ve özgürlüklerin cumhuriyet tarihinde hele hele tek partinin CHP’si getirmemiş yok etmiştir. Ondan sonra da tek parti olarak da hiç iktidar yüzü göremedi. Hep koalisyonlarda falan bulundu. Ama koalisyon hükümetlerinde bile hak ve özgürlükler konusunda getirdiklerimizi getirmedi. Partimizi kurduğumda güneydoğuyu dolaştığımda vatandaşarım şu olağanüstü hali kaldırın başka şey istemiyoruz diyorlardı. O zaman Abdullah Gül başbakandı daha ilk ayda olağanüstü kaldırdı. Biz görevimizi yaptık. Ama marifet iltifata tabidir. Değişen birşey yok. TV’lerde Kürtçe yayın başlattık. Bizden öncekiler korkuyordu. Şu anda propagandayı kendi dillerinde yapıyorlar. AK Parti evet demeseydi nasıl yapacaktın? Bölgede kalkınma için verdiğimiz teşvikler ortada. Enerjide şunda bunda hepsinde. Neden? Çünkü terör belasından hala korkuyor. Bir yıldır bir buçuk yıldır şehitler gelmiyor ama korkuyor. Ana dili öğrenme üniversite ortaokul lisede seçmeli olarak öğrenebiliyorsun. Hatta hatta kendileri özel okulları kendi anadilde eğitim yapmak için açabilirler. Bunun önünü açtık. Bizim orada yaptığımız altyapı üstyapı çalışmalarını cumhuriyet tarihinde kimse yapmadı. Hakkari Şırnak buralarda havalimanı yapılacak dense inanılır mıydı? Biz orada bir direnç olduğu halde orada hizmetimizi sürdürüyoruz. Ama yerel yönetimler hiçbir şey yapmıyor, Pislik içinde. Ama benim vatandaşım hala bunlara oy veriyor. Siyasi Kürtçülük yapmak suretiyle bir yere varılmaz.”

DÖRT BAKANLA İLGİLİ FEZLEKELER

Erdoğan’a ayrıca dört eski bakan hakkında Meclis’e ulaşan yolsuzluk fezlekeleri de soruldu. Erdoğan, “Konuyla ilgili olarak şu anda dört tane arkadaşımın dördü de kendileri yani aklanmak istediklerini kendileri ile ilgili böyle bir komisyonun kurulması noktasında tekliflerini Meclis başkanına da verdiler grup başkanlığına da verdiler. Biz beklerdik ki muhalefet başta böyle bir komisyon kurulmasını istesin. Ama onlar sadece Mecliste şov yapmak için bir araya geldiler. Acaba böyle bir seçim süreci içinde ne yaparız. Ne olacaktı 10 gün 15 gün geri alsak. Seçimden sonra yapılamaz mıydı. Ama bunların dertlerin başka. Meclisin kapısını bilmeyenler o gün meclisteydi. Acaba netice alır mıyız? O gün tokat yediler gittiler. Demokratik tokat budur işte. Nisan ayı içerisinde bununla ilgili komisyonun oluşturulmasına yönelik çalışma yapacaktır. Burada 9 üye bizim partimizden 4 üye ana muhalefetten bir bir de diğerlerinden olmak üzere komisyon kurulacak ve çalışmasını yapacaktır. Çalışma neticesinde de değerlendirme yapılacaktır.” şeklinde cevapladı.

GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT TEŞKİALTI KURMANIN GAYRETİ İÇİNDEYİZ

17 Aralık operasyonunun ülkenin istihbaratında dış politikada belki iç politikada ne kadar hasar yarattığı sorulan Erdoğan, “Hasar yaratmadı diyemeyiz. Muhakkak ki yaratı. Bir defa MİT denilen teşkilat böyle rastgele bir teşkilat değil. Bunun ciddi manada güvencesinin olması lazım. Dünyada şöyle düşman güçler nereye saldırır diye baktığınız zaman bu ülkenin köprülerine havalimanlarına istihbarat teşkilatlarına saldırır. İstihbarat teşkilatının yok olması lazım ki istihbarat bilgileri ortadan kalkmış olsun. İçimizde maalesef iç düşmanlar türedi. Şu anda ulusal güvenliğimizi hedef alıyor. Bunun tamamen adı bir defa kesinlikle dinlemelerden tutunuz bu olayda ciddi bir dinleme ağı var bu casusluktur. Bunun peşini bırakmamız mümkün değil. MİT böyle bir durumla karşı karşıya kaldığı zaman o olayla ilgili tedbirleri almak bizim görevimizdir. Yargı üzerine düşeni yapmak durumundadır. Yürütme de bu için takibini yapmak durumundadır. Güçlü bir devlet güçlü bir istihbaratla olur. İstihbarat teşkilatı zayıf olursa süratli güç kaybına uğrar yerle yeksan olur. Zaten istihbarat teşkilatımızı hallaç pamuğu gibi atmışlar. Emniyet istihbarat öyle MİT’imiz öyle diğer istihbarat kuruluşlarımız öyle. Tüm bunlar üzerinden demokrasi tahribatı oluyor. Bizim de bunları güçlendirmemiz lazım. Onun için önemli adımlar atmamız gerekiyor. Bütün bunların çalışmalarını da yapıyoruz. Güçlü bir istihbarat teşkilatını kurmanın gayreti içindeyiz.” dedi.

"TEMENNİ EDERİM Kİ 30 MART BU İŞLERİN SONU OLUR.”

Erdoğan’a son olarak “Paralel yapılanma ile ilgili olarak konuları saydınız. Bu konuda bize kamuoyuna daha fazla birşeyler söyleyebilir misiniz. Soruşturma arzu ediyorsunuz. Bunun ipuçlarını ne zaman göreceğiz?” sorusu yöneltildi.

Erdoğan, şöyle devam etti: “Seçimi atlatmamız lazım. Dedim ya bir milat bu seçim. Yeni bir süreç başlayacak. Bununla bilikte bu örgütün evlerinde yurtlarında olan yavrulara şu söyleniyor. Bu hükümet sizi yurtlardan atmalara tutuklamalara varıncaya kadar bunları yapacaklar. Sizi yargıya sevk edecekler gibi birçok şeylerle yalan yanlış bir korku atmosferi oluşturma gayreti içindeler. Bunların hepsi yalan. Bizim en önemli şeyimiz aileler büyük tahribat gördü. Yanımıza gelen kızlar var, bunlar evlerde kendilerine yapılanları anlatıyor. Bizi beddua seanslarına kaldırıyorlar. Başbakan beddua. Bizi herhangi bir yerde AK Partinin mitingine gittiğimizde bizi takip ediyorlar. Annemize babamıza çirkin telefonlar açıyorlar. Bu tür çirkinlikler var. Bunlarla ilgili olarak da nelerle meşgul olduğu ortada. Şantaj almış başını gidiyor. Bugün çıkan bazı röportajlar var. Hatta bazı kanallar yayınladı. Adeta haraç topluyorlar. Verdin verdin, vermediğin takdirde kasetin çıkar. Aynı şeyi milletvekillerine yapmışlar, yapıyorlar. Hatta bakanlara yaptılar, yapıyorlar. Şu istifa olaylarının arkasında bu tür şeyler de var. 15 sene hatta 30 sene yanında çalışan talebesini dinleyen bir zihniyetten ne olur ya? Kendisi itiraf etti, 15 sene beni dinledi. Sordum. Hocam beni neden dinliyorsun? E nereye gidiyorsun ne yapıyorsun bilmem lazım. Şu hale bak ya. Böyle bir hocalık olur mu? Böyle bir İslam yok. İslam’da böyle birşey yok. Bu dinimize de saygısızlıktır. Dinimiz bu tür ahlaki olmayan bir davranış biçimini asla kabullenmez. Dinimizin ahlak kuralları itikadi kuralları ibadete müteallik kuralları var. Muamelat denilen kuralları var. Rastgele konular değil bunlar. Bunları bir kenara koyacaksınız adeta kendi iradenizle kendinize göre bir sistem oluşturacaksınız. Merhum Savaş Ay meselesinde olduğu gibi kendisi ile röportaj yapıp hayatında bir kere oy kullanmış, diyor ki ‘Hz. Cebrail inse parti kursa ona da oy vermem.' Hz. Cebrail’in işi gücü yok da parti mi kuracak yahu? Meleklerin görevi bellidir. Bunu nasıl söylersin. Peygamber efendimiz miraçtan indiriyor kamyonete bindiriyor. Senaryosu kendisine ait onay ondan geliyor. Cebrail’in partisine hayır CHP’ye evet. Böyle bir mantık olur mu ya. Temenni ederim ki 30 Mart bu işlerin sonu olur.” CİHAN

Yorumlar