'Dinlemeler istihbarat örgütlerinden bağımsız icra edilmesi aklın inkarıdır'
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye konusunun tartışıldığı ve internete düşen ses kaydı ile ilgili olarak, “Bu kadar geniş çaplı bir dinleme ve gözetleme faaliyetinin küresel güç ve istihbarat örgütlerinden bağımsız icra edilm.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye
konusunun tartışıldığı ve internete düşen ses kaydı ile ilgili
olarak, “Bu kadar geniş çaplı bir dinleme ve gözetleme faaliyetinin
küresel güç ve istihbarat örgütlerinden bağımsız icra edilmesi
aklın inkarı olacaktır. Elbette devletin en kritik birimlerinin,
kuruluşlarının ve buralardaki toplantıların dinlenmesi, milli
güvenliğimizi sakatlayıcı casusluk faaliyetidir. Fakat bu yolu
açan, bu imkanı tanıyan, mütecaviz hareketlere karşı gafilce sessiz
duran Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetidir. Dışişleri
Bakanlığı’ndaki toplantının dinlenmesi bir sorunsa, orada
konuşulanların muhteviyatı daha ağır bir başka sorunun varlığına
işarettir.” dedi.
Bahçeli MHP Genel Merkezi’nde gündeme dair açıklamalar yapmak için
basın toplantısı düzenledi. Suriye konusunun tartışıldığı ve
internete düşen ses kaydı ile ilgili olarak Bahçeli, Dışişleri
Bakanlığı’nda; Dışişleri Bakanı’nın, Dışişleri Bakanlığı
Müsteşarı’nın, MİT Müsteşarı’nın, Genelkurmay İkinci Başkanı’nın 13
Mart tarihinde katıldıkları iddia edilen bir toplantının
dinlenmesiyle elde edilen ses kayıtları 27 Mart günü, yani dün,
internet sayfalarına düşmüştür. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti baştan ayağa dinlenmekte, plan, hedef ve
niyetleri ülke ve dünya kamuoyuna servis edilmektedir. Bu ne
hayasızlıktır? Bu ne edepsizliktir? Türkiye ne hale gelmiş ve
getirilmiştir? Bu ajanlar kimdir, nerelere saklanmıştır,
arkalarındaki güç kimlerdir? Böyle bir devlet, böylesi bir
belirsizlik içinde, böylesi zorlu bir coğrafyada, bu kadar hainin,
düşmanın ve her tarafa sızmış ajan-provokatörün saldırısına ne
kadar dayanabilecektir?” sorularını yöneltti.
Tüm güvenlik duvarları yıkıldığını, tüm mahremi çöktüğünü kozmik
şifreleri çözülmüş bir devletin yaşama ve var olma şansı şimdiye
kadar görülmediğine vurgu yapan Bahçeli, “Devletin perişan hali
Başbakan Erdoğan’ın eseridir. Başbakan çıraklık, kalfalık ve
ustalık dönemi derken Türkiye’nin kodlarını, milli birliğini ve
tarihi haklarını pazarlıklarla, menfaat karşılığında elden
çıkarmıştır. Dışişleri Bakanlığı’ndaki Suriye odaklı toplantının
dinlenmesi ve kayıt altına alınması bize göre şu anlama
gelmektedir. Artık bu ülkede hiç kimsenin güvenliği teminat altında
değildir ve devlet fiilen yoğun bakımdadır. Türk milleti her türlü
tehdit ve baskıya karşı korumasızdır. Başbakan, kendisini ve
Bilal’ini kurtarayım derken devletin prestijini, caydırıcılığını ve
milletin bekasını ateşe atmıştır.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında Başbakan Erdoğan’a seslenen Bahçeli şöyle devam etti:
“Sayın Erdoğan, iktidar ve koltuk hırsı uğruna devleti perişan
etmekten, cılkını ve posasını çıkarmaktan dolayı şimdi mutlu musun?
Türkiye’yi bölüp parçalamak amacıyla devleti tahrip etmekten, her
tarafını çürütmekten dolayı sevinç duyuyor musun? Gerçek paralel
ihanete, bölücü alçaklara ortam açmaktan memnu musun? Şimdi rahata
erdin mi, huzur buldun mu, keyfin yerine geldi mi? Başbakan
açıklamalıdır; devletin sırlarını bugüne kadar kimlerle paylaşmış,
milli çıkarların aleyhine kimlerle işbirliği yapmıştır? Türkiye’yi
yediden yetmişe dinleyenler gerçekte kimlerdir? Başbakan ve
zihniyeti bu konuyu cemaatin üzerine yıkmakla kendisini
aklayamayacaktır. Çünkü bu kadar geniş çaplı bir dinleme ve
gözetleme faaliyetinin küresel güç ve istihbarat örgütlerinden
bağımsız icra edilmesi aklın inkarı olacaktır. Elbette devletin en
kritik birimlerinin, kuruluşlarının ve buralardaki toplantıların
dinlenmesi, milli güvenliğimizi sakatlayıcı casusluk faaliyetidir.
Fakat bu yolu açan, bu imkanı tanıyan, mütecaviz hareketlere karşı
gafilce sessiz duran Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetidir. Dışişleri
Bakanlığı’ndaki toplantının dinlenmesi bir sorunsa, orada
konuşulanların muhteviyatı daha ağır bir başka sorunun varlığına
işarettir. Anlaşıldığı kadarıyla, Suriye içinde yer alan Süleyman
Şah Saygı Karakolu’na yönelik terör örgütü IŞİD’in artan
tehditlerini görüşmek üzere söz konusu toplantı tertip edilmiştir.
Dışişleri Bakanlığı’ndaki bu toplantı taraflarca inkar edilmemiş,
yeni bir montaj faslı ve dublaj sayfası açılmamıştır. Fakat bu
toplantı Türkiye’nin güvenliğini konuşmak yerine Başbakan ve
hükümetinin siyasi güvenliğini sağlama almak için bir beyin
fırtınası şeklinde geçmiştir. Karşılıklı beyan ve açıklamalardan
çıkan sonuç budur. Başbakan Erdoğan’ın Süleyman Şah Türbesi’ni
bahane ederek Suriye’yle savaşı ciddi ciddi aklından geçirdiği
ortaya çıkmıştır. MİT Müsteşarı’nın; 'Gerekirse Suriye’ye dört adam
gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim,
Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırırız' sözleri Başbakan’ın
masasındaki asıl komployu ele vermiştir. Şu işe bakınız ki, Türkiye
Cumhuriyeti’nin istihbarat teşkilatının başındaki bir şahıs,
ülkesine, vatanına, milletine başka bir ülkeden füze atmaktan
bahsetmektedir.”
MİT Müsteşarını da eleştiren Bahçeli konuşmasını şöyle tamamladı:
“Başbakan’ın sır küpü olan MİT Müsteşarı’nın bu denli pervasız, bu
kadar kontrolsüz ve bu derece kendi ülkesini yok sayması yaptığı
görevle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Camileri bombalayacaklar
diyerek yıllarca TSK zan altında bırakılmış, değerli komutanlar
haksız yere cezaevinde tutulmuştur. Ancak şimdi kendi ülkesine füze
attırıp Türkiye’yi savaşa sokmayı amaçlamış birisi karşımızdadır.
Güçlü bir ihtimaldir ki, bu fikrin patent hakkı Başbakan
Erdoğan’ındır. Yani Başbakan rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlıktan
yakayı kurtarabilmek için Suriye’ye karşı düzmece bir savaş
senaryosu dahi hazırlamıştır. Kısaca diyebiliriz ki, Başbakan
Türkiye’ye bizzat kendi işbirlikçi adamları vasıtasıyla füze
atılmasına dahi sıcak bakacak kadar ahlaksız, vicdansız ve
insafsızdır. Aziz milletim bu gerçeği öğrenmelidir. Başbakan’ın
asıl yüzünü ve maksadını anlamalıdır. Başbakan için atılacak
füzeler sonucunda kimlerin öleceği, hangi felaketlerin yaşanacağı,
hangi gözyaşlarının döküleceği önemsiz bir ayrıntıdır. Geçmişte
tıpkı PKK’yla yaptığı kanlı barutlu pazarlıklar gibi, Suriye’de de
aynı yöntemi denemeye kalkışmıştır. Meydanlarda hizmetkârlıktan dem
vuran Başbakan Erdoğan, milletine kurşun sıkacak kadar gözü dönmüş
siyasi bir kişiliktir. Bu kadar yıpranan, tartışılan, zihniyeti
hakkında çok ciddi eleştiri ve iddiaların olduğu bir kişinin MİT’in
başında kalması Türkiye’nin milli güvenliğini daha da
aşındıracaktır. Şunu da merak ediyorum ki, Türkiye tele kulak
çetelerinin eline geçerken MİT ne iş yapmıştır? Devletimiz açık
yada örtülü operasyona uğrarken MİT Kandil’de midir, İmralı’da
mıdır, yoksa yeni bir Oslo masasında ter mi dökmektedir? Başbakan
Erdoğan’ın geleceği zifiri karanlıktır. Başbakan Erdoğan siyasi
menfaatleri uyarınca her kötülüğü yapacak kadar insanlıktan ve
Allah korkusundan uzaklaşmıştır. Twitter’i kapatması, YouTube’i
karartması, siyasi partilere kaset tezgahına bulaşması Başbakan’ın
ipliğini pazara çıkarmış, maskesini tümden düşürmüştür. Gelişmeler
bize bunu göstermektedir. AKP’nin Türkiye’yi tasfiye hamlesine ilk
ve kat’i itiraz 30 Mart günü yapılacaktır. Buna inanıyor, bunu
yapacak aziz milletime sonuna kadar güveniyorum." CİHAN
Yorumlar