Devlet Bahçeli: Anlaşılan Fatih’ler uşak olmuş
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 'paralel yapı' iddialarına ilişkin, Erdoğan’ın “Türk milletini kandırmak için akla hayale sığmayan korku senaryoları ürettiğini” söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın 'paralel yapı' iddialarına ilişkin, Erdoğan’ın “Türk
milletini kandırmak için akla hayale sığmayan korku senaryoları
ürettiğini” söyledi. İnternete sansür yasasını “İnternet
perdelenmiştir. İnternet zaptiyeleri, sanal medyayı susturmak ve
kirli çamaşırların ifşa olmasını önlemek maksadıyla Meclis’i
faşizan emellerine alet etmiştir.” diye eleştiren Bahçeli,
Erdoğan’ın bazı ses kayıtları ile ortaya çıkan medyaya müdahale
ettiği iddialarına da “Anlaşılan Fatih’ler uşak olmuş” yorumunda
bulundu.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2014
Mahalli İdareler Seçimi “MHP Seçim Kampanyası Tanıtım
Toplantısı”nda AK Parti iktidarına ve Başbakan Erdoğan’a sert
sözlerle yüklendi.
Konuşmasında MHP’nin 45 yılının Türk milletine adandığını, 45 yılın
Türk ve İslam değerlerinin sahiplenilmesiyle geçtiğini vurgulayan
Bahçeli, “Milletimizi sevmek, iyiliğini istemek, yücelmesi ve
yükselmesi için çalışmak bizim gayemiz olmuştur.” dedi. Bahçeli,
şöyle devam etti: "Şurasını kararlıkla ifade edebilirim ki; 45 uzun
yılda işkencelerden yılmadık, ölümlerden korkmadık. Zindanlardan
ürkmedik, yağlı urganlardan çekinmedik. Hak yolundan çıkmadık,
doğru olmaktan, dosdoğru yürümekten ayrılmadık. Candan geçtik,
vatandan geçmedik. Pusuya düştük, ayağa düşmedik. İdam sehpasına
çıktık, adamlıktan çıkmadık. Kalbimizi imanla doldurduk, ama
cebimizi parayla doldurmadık. Kurşunlar üzerimize yağdı, bombalar
can evimize atıldı, ama durmadık. Bizler için başaramaz dediler.
Hayalci dediler. Yapamaz dediler. Boşa uğraşıyor dediler. Faşist
dediler. Kandan besleniyor dediler. Fatiha bilmiyor dediler. Morg
bekçisi dediler. Şehit istismarcısı dediler. Kavgacı, hayvan, satır
bıçakçı, ırkçı, kafatasçı dediler. Bu sözler yılardır, mal-mülk,
para pul, şan şöhret, koltuk statü peşinde koşan İdris suretindeki
İblislerin ağzından duyulmuştur. Bunlar ki, camiye gidince el açan,
kiliseye gidince mum yakan riyakar ve iki yüzlü bedbahtlardır.
Bunlar ki, mürşit görünümlü müşriklerdir. Hoşgörüye düşmanlık
bunlardadır. Kardeşliğe tahammülsüzlük bunlardadır. Yalancılık,
yolsuzluk, yüzsüzlük bunların sıfatıdır. Birlik ve beraberliğimizi
bozmaya çalışan fitne-fücur ehli bunların ortak tanımıdır. Lafta
ileri demokrat, gerçekte ileri otokrat, yüzeyde özgürlükçü, altta
baskıcı; dün milli görüşçü, bugün AB’ci, ABD’ci, Peşmergeci,
terörist bakıcısı olan da bunlardır. Ülkeyi kamplara, milleti 36
etnik bölmeye ayırmaya kalkışan sicili kadar kalbi de bozuk olanlar
bizimle ilgili ne yorum yaparsa yapsın herhangi bir kıymeti
olmayacaktır.”
BİZ NİCE NEMRUT, NİCE YEZİD’LER TANIDIK
Ardından Başbakan Erdoğan’a değinen Bahçeli, “Bize her türlü iftira
ve kötü yakıştırmayı reva gören Başbakan ve ihanet lobisi bugüne
değin, tarihin bizi haklı çıkardığından bahsedemediler. 45 yıllık
çizgimizden en ufak sapma göstermediğimizi itiraf edemediler. Çıkar
uğruna ilkelerimizden taviz vermeyeceğimizi kabullenemediler.
Ülkülerimizin zekatına bile layık olmadıklarını anlayamadılar.
Vatan sevdamızı idrak edemediler. Türkiye’yi büyütme ve lider ülkü
yapma gayemizi göremediler, görmek istemediler. Ve bizim Türk
milletine duyduğumuz sonsuz aşkı çekemediler, daha da önemlisi bunu
hain emelleri için tehdit kabul ettiler. Ahlaksızların herkesi
kendileri gibi yorumlaması, suizan da sınır tanımaması normaldir.
Normal olmayan bunu yaparken dini değerlerimizi istismar ederek
yapmaları ve putperest mantığıyla devamlı yalan söylemeleridir. Biz
45 yılda nice zorluk gördük, bugünküler bize vız gelecektir. Biz 45
yılda nice Nemrut, nice Yezid, nice gölgesi boyundan büyük talihsiz
simalar tanıdık, bugünküler bize ufak gelecektir.” şeklinde
konuştu.
'BAŞBAKAN ERDOĞAN TÜRKİYE’Yİ KORKU TÜNELİNE SOKMUŞTUR'
Bahçeli, konuşmasının 30 Mart seçimlerine değindiği kısmında
Türkiye’nin siyasi atmosferi 'pamuk ipliğine bağlı' olduğunu
söyledi. 30 Mart’a yaklaştıkça provokasyonların, tahminleri dahi
alt üst edecek vahim olayların yoğunlaşacağını kaydeden Bahçeli,
“Bir ayağı kıyıda, diğer ayağı çukurda olan Başbakan Erdoğan
Türkiye’yi korku tüneline sokmuş, korkunç şüphelerin yörüngesine
çekmiştir. Önümüzdeki 52 günlük süre her türlü tehlikeye açıktır.
Ülke olarak böylesi dönemleri aynısıyla darbe dönemlerinin öncesi
ve sonrasında yaşadık. Fark ediyoruz ki, 30 Mart’ı kana, kavgaya ve
krize tahvil etmeye çalışan çevreler iktidarın kolaylaştırıcı ve
teşvik edici tutumundan cesaret almaktadır. Türkiye cadı kazanına
dönmüştür. Devletin onuru çiğnenmiştir. Milletin saygınlığı ayağa
düşürülmüştür. İçerideki sorunlara ilave olarak dış politika da
çatır çatır göçmüştür. Artık ne bir komşumuzdan, ne de bölgede yan
yana duracağımız bir ülkeden bahsetmek imkansızdır. Üç tarafımız
denizlerle, dört tarafımız hasım ülkelerle çevrelenmiştir. Küresel
mihrakların yarattığı AKP canavarı ne var ne yok kırmakta,
bölmekte, çalmakta, dağıtmakta ve yutmaktadır. Ne yazık ki aziz
vatanımızın bağrına zilletin pençesi geçmiştir. Ülkemiz kendine has
cahiliye devrine kıvrılmıştır. İşbirliği ve diyalog rafa
kaldırılmıştır. Demokrasi makaslanmış, özgürlük kalbinden
vurulmuştur. Milli irade hırsızlığından şikayet eden ve bunu en
büyük hırsızlık olarak tanımlayan Recep Tayyip Erdoğan milletimizin
bam teline basmıştır. Başbakan Erdoğan’ın iktidarı; keyfidir,
zorbadır, terbiye ve edep yoksunudur. Bu iktidar ki hırsızlığın
kaptan köşkündedir. Bu iktidar ki rüşvetin ana karargâhıdır. Bu
iktidar ki pisliklerin limanı, haramilerin sığınağıdır. Yolsuzluk
sel olmuş, önüne kattığı her şeyi sürüklemeye başlamıştır. Adı
yolsuzluğa karışan bakanların fezlekeleri kim vurduya gitmiştir.
Başbakan rüşvetçileri yargıdan saklamakta, TBMM’den gizlemektedir.
Oluk oluk kir akmaktadır. Başbakan ve hükümeti ise paralel devlet
izi sürmektedir.”
'BAŞBAKAN MİLLETİ KANDIRMAK İÇİN AKLA HAYALE SIĞMAYAN KORKU
SENARYOLARI ÜRETİYOR'
Bahçeli, konuşmasında Başbakan Erdoğan’ın 'paralel yapı'
iddialarına da değinerek, Başbakan Erdoğan’ın Türk milletini
kandırmak için akla hayale sığmayan korku senaryoları ürettiğini
belirtti. Bahçeli, şöyle konuştu: “Kimdir bu paralel yapı? 17
Aralık’tan beri gündemde olan bu paralel sistem ve failleriyle
ilgili ne yapılmıştır? Casuslar nerededir? Ajanlar, hainler, sözüm
ona yolsuzluk ve rüşvet kılıfı altında milli değerlere, milli
kurumlara, milli politikalara saldıranlar kimlerdir? Başbakan
millilik adına ne bırakmıştır da, milli değerlere saldırı var
diyerek avaz avaz bağırmaktadır? Başka ülkelerin, başka çevrelerin
çıkarına yapılan darbenin uzantıları nerededir? Başbakan Erdoğan’a
bakarsak küresel ölçekteki projeler hedef alınmaktadır. Bu mantığa
göre, Kanal İstanbul projesi hedef yapılmaktadır. Marmaray ve hızlı
tren projesi durdurulmak istenmektedir. Yılda 100 milyon yolcu
kapasiteli havalimanı projesi ve İstanbul Boğazı’na 3’ncü köprü işi
engellenmek istenmektedir. Meğerse ‘Rüşvet ve Yolsuzluk
Soruşturması’nı yürütenler bunları hazmedememiş. Ahı gitmiş vahı
kalmış Başbakan Türk milletini kandırmak için akla hayale sığmayan
korku senaryoları üretmektedir."
'EKMEK BEDİR’İN, SU HIDIR’IN, YİYİN KUDURUN, İÇİN KUDURUN'
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna da göndermelerde bulunan Bahçeli,
“Nedense ayakkabı kutularına giren 4,5 milyon dolarla ilgili yorum
yapmamaktadır. Yandaş işadamlarının millete küfürlerini, eski bakan
Binali’nin Yüzde Ali olarak isim değiştirmesini, ihalelerden
kesilen komisyonlarla rüşvet havuzu oluşturulmasını hiç
hatırlamamaktadır. Başbakan boğazına kadar çamura batmıştır. Daha
Bilal Erdoğan’ın Yasin El Kadılarla, Usame Kutuplarla ilgili
çevirdiği dolaplar tüm sefahatiyle ortaya çıkmamıştır. Milletin
kesesine kene gibi yapışanların maskesi elbette düşecektir.
Başbakan ve hükümeti rüşvet illetine tutulmuş, hırsızlığa gömülmüş,
Türk milletini soyup soğana çevirmiştir. Türk milleti bu lekeli
siyaset erbaplarını tanımalıdır. Allah’la kandıran agresif,
kutuplaştırıcı, insanları kin ve düşmanlığa sevk eden, harama bel
bağlayan günahkarların gerçek yüzlerini tüm vatandaşlarım,
özellikle de AKP’ye oy veren kardeşlerim görmelidir. Başbakan
Erdoğan istiklal mücadelesi verdiklerini söylemektedir. Evet
doğrudur, kazanırlarsa, rüşvet ve hırsızlık iddialarını
püskürtürlerse Türkiye çökecek, kendileri istiklale ulaşacaktır. Bu
aynı zamanda da Türk milleti için tarihin en büyük zulmü, en büyük
bozgunu ve en vahim teslimiyeti olarak tarif edilecektir. Başbakan
yargıya duvar olmamalı, yetkisini kötüye kullanmamalıdır. Paralel
yapılanmanın üzerine gitmeli, kendisiyle birlikte oğlunu alıp hukuk
karşısında hesap vermelidir. Soygun düzenini komplo sözleriyle
örtmekten vazgeçmelidir. Türkiye’yi kanun kaçaklarının, adalet
katillerinin yönetmesi hepimiz için zuldür. Bunun için Türkiye’yi
kurtarmalıyız. Türk milletini hırsızların elinden almalıyız.
Hükümete sesleniyorum, ekmek Bedir’in, su Hıdır’ın, yiyin kudurun,
için kudurun. Ama süreniz doluyor, hesap gününüz yaklaşıyor.
Milletin kahrı sizleri bekliyor, Milliyetçi Hareket’in tokadı sizin
için kalkıyor.” ifadelerini kullandı.
İNTERNET YASASINA ELEŞTİRİ
Meclis’ten geçirilen ve kamuoyunda 'İnternet’e sansür yasası'
olarak adlandırılan yasayı da eleştiren Bahçeli, “İnternet
perdelenmiştir. İnternet zaptiyeleri, sanal medyayı susturmak ve
kirli çamaşırların ifşa olmasını önlemek maksadıyla Meclis’i
faşizan emellerine alet etmiştir. Türkiye demokrasinin imkanlarıyla
iktidara gelip bindiği dalı kesen, hem suçlu hem de güçlü AKP
markalı sivil cuntanın hakimiyetindedir. Tarih göstermiştir ki, en
sağlam sütunlar üzerinde durduğu sanılan yönetimler, bir zaman
sonra karton gibi yıkılmaya yüz tutmuştur. AKP’yi bekleyen mutlak
son da budur. AKP iktidarı öyle çirkef, öyle çelişkili ve öyle
riyakardır; deyim yerindeyse, akşam kafir diye öldürdüklerinin,
sabah şehit diye namazını kılacak kadar utanmayı elden avuçtan
çıkarmışlardır. Az evvel söylediğim gibi, Başbakan için en önemli
husus milli irade hırsızlığıdır. Başbakan diyor ki, milli iradeyi
çalanlar her seferinde hazineyi boşaltmıştır. Yine diyor ki, milli
irade hırsızları yetimin hakkına el uzatmış, Türkiye’yi
yoksullaştırmıştır. Başbakan’ın hakkı vardır. Çoktan beri ilk defa
doğru bir noktaya temas etmiştir.” diye ekledi.
'ANLAŞILAN FATİHLER UŞAK OLMUŞ'
Bahçeli, ardından salonda toplanan kalabalığa seslendi: “Aziz dava
arkadaşlarım şimdi sizlere soruyorum ve yeri göğü inletecek
cevabınızı duymak istiyorum: Fas’tan 'Alo Fatih' demek milli irade
hırsızlığı değil midir? Bizim görüşlerimizin ekranlardan alt
yazıyla geçmesine kırmızı görmüş boğa gibi saldırmak, haberlerimizi
kaldırma emri vermek milli irade soygunu değil midir? Anketlerdeki
oylarımızı kasıtlı olarak düşük göstermek milli irade
dolandırıcılığı, milli irade kalpazanlığı, milli iradeyi zimmete
geçirme değil midir? Sayın Başbakan, sana sesleniyorum, hırsızlığın
küçüğüne de büyüğüne de tevessül edecek kadar ahlaktan ve Allah
korkusundan uzaklaştın. Parayı götürmekle kalmadın, rüşveti almakla
yetinmedin, milli iradeyi de küpüne sıkıştırdın. Sen ve hükümetin
hırsızlığın kıdemli elebaşı olmaktan milli vicdanlarda çoktan
mahkum oldunuz. Anlaşılan Fatihler uşak olmuş, Başbakan’ın kurşun
askerliğine gönüllüce razı gelmişlerdir. Biz Mehmet’ten Fatih
çıktığını biliyorduk da, Fatih’ten fasulye, fason karakter,
otomatiğe bağlanmış kukla çıkacağını hiç tahmin etmemiştik.
Oylarımızı rast gele indirip şuna buna ilave eden, sonra da
TÜRGEV’e çöreklenerek arazi yağmacılığı yapan evlatlar aracılığıyla
Başbakan’a yağcılık yapan, taklalar atan şahsiyetsizleri milletimiz
affetmeyecektir. Demek ki tuz kokmuştur. Vatansız matbuat deşifre
olmuştur. Habertürk, haberteyyo ismini alarak hapı yutmuş, üç nalla
bir ata mahkûm kalmış, iktidarın kapı kulluğuna boyun eğmiştir.
Özgür, tarafsız ve objektif olması gereken medya organları
Başbakan’ın tahakkümü altına alınmış, çok seslilik, farklı ses ve
yorumlar adice bastırılmıştır. Başbakan ve yandaşlık iksiri içen
Fatihleri demokrasiyi katletmiştir. Medya tamamen iktidarın
kontrolüne girmiştir. Cumhurbaşkanıyla ilgili haberler bile
Başbakan’ı kızdırmakta, öfkelendirmektedir. Basın hürriyeti ölümcül
yara almıştır. İşte bu medya bizim tam karşımızdadır, karşı
grubumuzdur. Bize yönelik sansürün sebebini herkes anlamalıdır.
Bizim oylarımız üzerinde manipülasyon yapan, kamuoyu yönlendiren
gafillerin amaçları anlaşılmalıdır. Bu medyanın bizi vermesine
gerek yoktur. Bu medyanın görüşlerimizi haber yapmasına lüzum da
yoktur. Yandaş anket şirketlerinin bizimle ilgili kamuoyu
araştırmasına kalkışmasını da bundan sonra hakaret kabul
edeceğimizi bildirmek istiyorum. Onlar PKK’yı araştırsın, AKP’yi
yüzde 50, yetmezse yüzde 90 göstersin ve CHP’yi de parlatsın, önünü
açsın. Son sözü şüphe etmeyin Türk milleti söyleyecektir. Yetki,
karar ve mühür egemenliğin sahibi asil milletimizindir.
Şarlatanların hükmü millete geçmeyecektir. Sandık yolsuzluğunu
düşünenler, 30 Mart günü oy dağılımında sahtekârlık planlayanlar
şunu aklınızdan çıkarmayınız ki, böylesi bir rezilliğin en ufak
ipucunu yakalarsak dünyayı başınıza yıkarız.” CİHAN
Yorumlar