Çiçek: Niyet ayrı, algılama ayrı; hesabının kitabının iyi yapılması lazım
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nun Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden görülmesi konusunda yürüttüğü çalışmalarla ilgili olarak, “Niyet ayrı, algılama ayrı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı
Metin Feyzioğlu’nun Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden
görülmesi konusunda yürüttüğü çalışmalarla ilgili olarak, “Niyet
ayrı, algılama ayrı.” değerlendirmesini yaptı. Çiçek, “Eğer sonuçta
bir netice alınamayacak ise bunun hesabını, kitabını, iyi yapılması
lazım. Bir düzenleme, arzu ettikleriniz kadar arzu etmediklerinizin
de faydalanacağı bir düzenlemeye gidecek ise sonuçta bu iş bizi hep
beraber sıkıntıya sokar.” dedi.
Çiçek, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ve beraberindeki heyeti kabulde
yaptığı konuşmada gündemdeki tartışmalara değindi.
Cezaevinde insanların ümitle yaşadığını belirten Cemil Çiçek, “Ama
bir de onların aileleri var dışarıda. Onlar içeridekilerden çok
daha fazla ümitle yaşar. Eğer hesabı kitabı yapılmadan, ayakları
yere basan bir teşebbüs olup olmadığı iyice değerlendirilmeden,
sadece niyet beyanı anlamındaki beyanatlardan yola çıkarak, herkes
özgürlüğüne kavuşsun mu, kavuşmasın mı? Kime sorsanız, yüzde 99
özgürlüğüne kavuşsun. Ama bu beyan ne kadar Türkiye gerçeğine,
yargı gerçeğine tekabül eder, ne kadar bunlar örtüşür. Şimdi büyük
çabalar ile büyük kampanyalarla yola çıkılıp, sonra netice
alamadığımız, çok sayıda olay var Türkiye'de. Yani bu
teşebbüslerden bir netice çıkmazsa o zaman içerideki insanların
durumu ne olacak. Bunların ailelerin durumu ne olacak. O zaman
başlayacağız yeni bir siyasi tartışmaya. Sen ‘evet’ dedin ben
‘hayır’ dedim. ” dedi.
“Niyet ayrı, algılama ayrı “ diyen Çiçek, şunları aktardı: “Eğer
sonuçta bir netice alınamayacak ise bunun hesabını kitabını iyi
yapılması lazım. Bir düzenlemenin arzu ettikleriniz kadar arzu
etmediklerinizin de faydalanacağı bir düzenlemeye gidecek ise
sonuçta bu iş bizi hep beraber sıkıntıya sokar. Onun için 'ne
yapalım bu işi siyaset çözmedi' gibi bizi bir sonuca götürecek ise
buda çok doğru bir yöntem olmaz. Çözülmeyecek anlamında
söylemiyorum. Belki bazı işleri iyice kotararak, iyice önünü sonunu
çalışmalarını vs. iyice hesaba katarak bir çalışma yapılır. Dar
kapsamda bu çalışmalar yapılır, sonra görüşülmesi gerekenler ile
görüşülür ondan sonra kamuoyu açısından değerlendirmeler yapılır
ise bundan sonuca varmak bir mümkün. Ama ben şu gelinen nokta
itibari ile dünkü açıklamaları dinledim bir çok farklılaşma
gözüküyor. Farklılaşmanın olduğu yerde bu iş nasıl çözülecek? Çünkü
yarın bu işlerle düzenleme yapıldığında 'ben taraf olmadım, bu işte
katkım yok, öbür taraf şunu çıkardı beri taraf şunu çıkardı, şunlar
gitti, bunlar geldi, bunca yıllık şeyler nasıl oldu, darbeye
meşruiyet mi kazandırıyorsunuz,' bu lafların hiçbirisi bana ait
değil bugünkü basında da var tartışmalarda da var. Türkiye
tartışmalardan bıktı usandı. Sizi temin ederim bu tartışmalar
Türkiye'ye çok fazla şey getirmiyor."
“ÖNERİMİZ, ÇİFT BAŞLI YARGININ SONA ERMESİ”
Başkan Metin Feyzioğlu da, TBB'nin kanunen görevinin hukukun
üstünlüğünün kurulması, insan haklarının savunulması olduğunu
belirttikten sonra, TBMM Başkanı Çiçek'e yasamanın saygınlığı ve
etkinliği için çabalarından dolayı teşekkür etti.
Feyzioğlu, yargıya güvenin yeniden tesis edilmesi, Yargının
tarafsızlığının, bağımsızlığının, etkinliğinin sağlanması
gerektiğini belirterek Meclis Başkanı Çiçek'in 138. madde ile
ilgili açıklamasını fevkalade ciddiye aldıklarını dile getirdi.
Feyzioğlu, konuyla ilgili acil çözüm önerileri geliştirdiklerini ve
bunları Cumhurbaşkanı, Başbakan ve kamuoyuyla paylaştıklarını
hatırlattı. Feyzioğlu konuşmasında, "Bizim önerimiz, ceza
yargısında 1970'lerden bu yana devam etmekte olan çift başlı ceza
yargısını artık sona erdirmektir. Çünkü çift başlı ceza yargı bir
taraftan genel görevli mahkemelerin varlığını, öbür taraftan da
aslında ihtisas mahkemesi olmayan ve bir torbaya atılan pek çok işe
bakmakla görevli kılınan özel yetkili mahkemelerin bir arada
yürümesini hep öngördü. Ve bu yolun en başında da hangi yargının
işleyeceğine maalesef Türkiye'de adli kolluk teşkilatı da olmadığı
için polis ve jandarma karar veriyor. Hangi trene bindirirse, o
trende yargı da gidiyor. Özel görevli yargı sisteminde de insan
hakları, adil yargılanma hakkı, savunma hakkı kısıtlanıyor ve
böylece de suçlu suçsuzdan, doğru yanlıştan ayrılamaz bir hal
alıyor." görüşünü belirtti. Metin Feyzioğlu, sözlerini, 2 Temmuz
2012'den sonra verilmiş olan bütün hükümlerin başka bir inceleme
yapılmaksızın yeniden yargılanmak üzere bozulmasını, kesinleşmiş
olanların da başka bir sebep aranmaksızın yeniden yargılanmasının
açılmasını önerdiklerini aktararak sonlandırdı.
CİHAN
Yorumlar