CHP’li Kaleli: İş dünyasına yönelik baskılar ekonomiye zarar verir

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Sena Kaleli, işadamlarına yönelik baskılara son verilmesini istedi.

Google Haberlere Abone ol
CHP’li Kaleli: İş dünyasına yönelik baskılar ekonomiye zarar verir

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Sena Kaleli, işadamlarına yönelik baskılara son verilmesini istedi. Gezi Parkı gösterileri ile başlayan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sonrasında artan iş dünyasına ve işverene yönelik ‘ihanete’ varan suçlamaların ekonomiye zarar vereceği uyarısı yaptı.

CHP Milletvekili Sena Kaleli, kendisinin de iş dünyasından gelen biri olduğunu dile getirirken, şöyle konuştu: “Geçmiş dönemlerde de iş dünyasına yönelik zaman zaman çeşitli baskılar yaşandığını bilen biriyim. Ancak AKP döneminde artan bu baskının kasti bir hal alması, ülkemiz adına, demokrasimiz adına endişe vericidir. En başta şunu ifade etmek isterim ki; iş dünyasının siyasete müdahalesini ya da alternatif hamlelerini desteklemiyorum. Ancak iş dünyasının hükümetin oyuncağı olmasını da kabul edemiyorum. Binlerce insana ekmek veren, yoğun vergi yükü olmasına rağmen sesini çıkarmayan, ülkesi için çalışan, zor şartlarda hizmet ve üretim gerçekleştiren iş adamlarının ihanet ile itham edilmesi hükümetin içinde bulunduğu acizliği göstermesi açısından önemlidir.”

Başbakan Erdoğan’ın kendisi ile aynı yönde hareket etmeyenlere karşı tahammülsüz olduğunu savunan Kaleli, şöyle devam etti: “Sayın Başbakan birlikte yola çıktığı herkesi yarı yolda bırakıp, yargı, polis, ordu gibi kurumları kendi oyun tarlasına çevirmiştir. Şimdi anlaşılan yeni hedef iş dünyasıdır. Gezi gösterileri sonrasında Koç Holding’e yapılan anlamsız baskılar, daha önce hiçbir sorun olmadan verilen ihalelerin keyfi olarak iptalleri, birdenbire başlayan vergi denetimleri tam da Sayın Başbakanın deyimi ile “manidardır”. 17 Aralık’ta Başbakan’ın oğlunu da içine alacak şekilde Bakan çocuklarının tutuklanması ile Sayın Başbakan’ın hedefine bu sefer TUSKON üyeleri girmiş, basına da yansıdığı üzere Başbakan kendisi ile aynı yönde hareket etmeyen bankaları bile batırma noktasına kadar gözünü karartmıştır. Şimdi de aklıselim olan her iş adamının söyleyebileceği sözleri söyleyen TÜSİAD Başkanı Sayın Muharrem Yılmaz, Başbakanın hedefinde yer almıştır.”

Başbakan Erdoğan’ın hedefi haline gelen TUSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’a destek veren Kaleli, şunları kaydetti: “Sayın Muharrem Yılmaz, hem Bursa’ya hem ülkemize büyük katkılar sağlamış, sevilen, sayılan hayırsever ve vatansever Bursalı bir işadamıdır. Sayın Başbakan’ın Muharrem Yılmaz’ı hainlikle suçlayıp şahsında iş dünyasını tehdit etmesi Bursalıları da üzmüştür. Bir ülkede Başbakan kendinden farklı düşünen iş adamlarını tehdit ediyorsa, bankalar batırılmaya çalışılıyorsa, ülkenin en büyük kamu bankalarından bir tanesinin genel müdürünün evinde ayakkabı kutularında para bulunuyorsa, yargısına bakanlar tarafından baskı uygulanıyorsa, emniyet güçleri keyfi olarak emirleri yerine getirmiyorsa, komşularının içişlerine sürekli müdahalede bulunuluyorsa ve barış dili yerine savaş diliyle konuşuluyorsa o ülkenin yatırım için güvensiz olduğunu söylemenin neresi yanlıştır.”

Güvenli ve stabil olmayan bir ülkede yatırım oranının düşeceğini savunan Kaleli, şu görüşleri dile getirdi: “Bir ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlayacak kurumlar, hukuk güvenliğini sağlayacak kurumlar itibarsızlaştırılmışsa o ülkede güvenlik olmaz, güvenli ve stabil olmayan bir ülkede de yatırım yapılmaz. Zaten ranta dayalı hizmet sektörünün, üretime ve sanayiye tercih edildiği bir ülkede, gelen dış yatırımcılar, yeni bir yatırım yapmak, istihdam yaratmak yerine mevcut şirketleri satın almayı tercih ediyorlar. Vergi cezası veya başka türlü cezalarla şirketler üzerinde baskı kuran, ihale yasası onlarca kez değişen bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir” diyen Sayın Muharrem Yılmaz’ın sözlerinde ne gibi bir yanlış olabilir.”


Başbakan Erdoğan’ın yolsuzluk nedeni ile yargılanan kendi adamları haricinde bütün kesimleri kolayca vatan haini ilan edebildiğini söyleyen Kaleli, “Gözleri kör eden bu kavganın temelinde hukuk devleti, güçler ayrımı, temiz siyaset gibi vazgeçilmez demokratik kavramlar konusundaki zaaflarımızın yattığı açıkken, bu meseleye sistemi, kurumları altüst ederek çözüm bulmaya alışmanın doğru olmadığını düşünmekteyiz” her aklıselim insanın düşüncesi ile örtüşmez mi? Vatanseverlik, AKP severlikle mi ölçülür? Devletin tüm kurumlarıyla kavga etmek, yerlerinden oynatmak yetmedi, sivil toplumu da tehdit etmek, herkesi susturmak, korkutmak, baskı altına almak yoluyla herkesin eli kolu bağlanmak isteniyor. Sayın Başbakan yolsuzluk nedeni ile yargılanan kendi adamları haricinde kolayca bütün kesimleri “vatan haini” ilan ederken ülkesinin geleceğini hiç düşünmüş müdür? Ya da şöyle soracak olursak Sayın Başbakan’ın haddine midir?” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan’ın insanların özgürlüklerine, kazançlarına hatta ve hatta yatak odalarına kadar karışarak kendine bir imparatorluk kurma hedefinde hareket ettiğini belirten Kaleli, “Ancak kendinden olmayanları adil olmayan bir bakış açısı ile yargılamış ve tehdit etmiştir. Sayın Başbakan 15 Ağustos 2009’da Rize de konuşurken “Çeteler, mafyalar bizim dönemimizde olması gereken yere gittiler. Bizden önce çetelerden mafyalardan geçilmiyordu. Bu ülkede birileri Ergenekon'un avukatlığına soyunurken biz milletimizin avukatlığına soyunduk. Aramızdaki fark bu” derken şimdi neden kendisi ile birlikte hareket etmeyenleri çete olmakla suçluyor. Hani bu çeteleri bitirmişti? Her dönem kendisine hayali düşmanlar yaratarak ülkeyi kaos içine sokmaktan başka ne yapıyor?” ifadelerini kullandı.

Kaleli iş dünyasının istikrar istediğini hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Evet, iş dünyası istikrar istiyor. Ama istikrar için, güven ve geleceğini görmek istiyor. Kimsenin iki dudağının arasında pres olmak istemiyor. Sayın Başbakan, Sizin bir sloganınız vardır. “Yeter artık, söz milletin” Bu sloganda samimi iseniz bu milletin sadece size oy veren kitle olmadığını anlamanızın zamanı gelmedi mi?”
CİHAN

Yorumlar