CHP'liler el kaldırarak 'demokrasiyi kurtardı'

Milyonlarca vatandaşın tanklara ve silahlara kendini siper ederek durdurduğu darbe girişiminden 10 gün sonra Taksim Meydanı'na giden CHP'liler, "El kaldırarak" demokrasiyi kurtardıklarını savundular

Google Haberlere Abone ol
CHP'liler el kaldırarak 'demokrasiyi kurtardı'
TSK içindeki FETÖ mensupları tarafından 15 Temmuz'da girişilen darbeyi göğüslerini tanklara siper ederek şehit olan yüzlerce kişiyi görmezden gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Taksim Meydanı'nda topladığı CHP'lilere okuduğu 10 maddelik 'manifesto'yu okuyarak "Demokrasiyi kurtardık" dedi. 

CHP tarafından darbe girişiminden 10 gün sonra Taksim Meydanı'nda düzenlenen mitin devam ediyor. Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adına 'demokrasi manifestosu' koyduğu 10 maddelik bir metni okudu. Kılıçdaroğlu, darbeye göğüslerini siper ederek, darbecilerle savaşanların başarısını görmezden gelerek, düzenledikleri mitingin demokrasiyi kurtardığını savundu. Kılıçdaroğlu, bildiriyi okuduktan sonra meydandakilere "kabul ediyor musunuz?" diye sordu. Meydandakilerin ellerini kaldırmasından sonra "Kabul edilmiştir" diyen Kılıçdaroğlu, demokrasinin böylece kurtulduğunu savundu. 

Ellerinde Türk bayraklarıyla Taksim Meydanı'nda toplanan vatandaşlar, "Türkiye laiktir, laik kalacak", Mustafa Kemal'in askerleriyiz", Yağma yok Cumhuriyet var" şeklinde sloganlar attı.

Programda, sanatçı Menderes Samancılar ve Atahol Behramoğlu kısa bir selamlara konuşması yaptı, Onur Akın mini bir konser verdi.

Miting, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Taksim Meydanı'na gelen ve platforma eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 10 maddelik Taksim Manifestosu'nu okudu.

İşte okunan o 10 maddelik manifesto: 

1) 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış; ama bombalar altına parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını iç ve varsa dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz.
2) Bütün siyasal partiler, darbe girişimine karşı çıkmış demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur. Bu ortak tutum ve anlayış, siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine de katkı vermek zorundadır.
3) Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların, demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta; yaşasın tam demokrasi demeliyiz ve söylemeye devam etmeliyiz.
4) Demokratik parlamenter sistemimize karşı yapılan darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam ve boyut kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır.
5) Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır.
6) Bu darbe girişimi Anayasa'da, yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokrasideki denge ve denetleme işlevinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
7) Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi kaçınılmaz olarak bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.
8) Bu darbe girişimi devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık, cemaatçilik tarikatçılık değil; bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Bir başka anlatımla devleti yönetme yerine, devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Bu bağlamda devletin yeniden inşası zorunludur.
9) İnancı, kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun bu ülkenin güzel insanları; bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında, parklarında özgürce gezebilmedir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları 3. sınıf demokrasiye değil, özgürlükçü demokrasiye yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan ayrılmalıdır.
10) Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. Devletin vakarı ve ciddiyeti bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, baskı tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir" dedi.

Yorumlar