CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin: Paralel yolsuzluğun adı paralel devlet oldu

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Türkiye'nin şu an olağanüstü hal değil 'modern bir darbe' ile karşı karşıya olunduğunu belirterek, 'paralel yolsuzluğun' adının paralel devlet olduğunu söyledi.

Google Haberlere Abone ol
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin: Paralel yolsuzluğun adı paralel devlet oldu

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Türkiye'nin şu an olağanüstü hal değil 'modern bir darbe' ile karşı karşıya olunduğunu belirterek, 'paralel yolsuzluğun' adının paralel devlet olduğunu söyledi.

CHP muhabirleriyle kahvaltıda bir araya gelen Tekin, Başbakan'ın nasıl dinlendiğine ilişkin 8 maddelik soru önergesine, "Başbakanlık makam odasında tadilat vardı." şeklinde cevap verildiğini kaydetti. Tekin, o gün sorduğu soruların cevabının tamamını bugün Başbakan'ın kamuoyu ile paylaştığını kaydetti.

Türkiye'nin, şu an olağanüstü hal değil modern bir darbe ile karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Tekin, paralel yolsuzluğun adının paralel devlet olduğunun altını çizdi. Siyasette her dönem yolsuzluklar olduğuna dikkat çeken Tekin, "Eğer bir ülkenin iktidarında bakanlar kurulu, Başbakan'a, Başbakan çocuklarına, bakanların çocuğuna kadar sirayet etmişse, bu sadece yolsuzlukla kalmıyor aynı zamanda Türkiye'nin dış politikası konusunda ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu da bilmenizi istiyorum. Bir ülkenin yöneticileri, bir başka ülkenin istihbaratları tarafından rehin alınabilecek duruma gelmişse bunun ne kadar tehlikeli olduğunu herhalde siz de çok iyi bir şekilde fark ediyorsunuz." dedi .

Meclis'te CHP'ye defalarca saldırılar yapıldığını hatırlatan Tekin, özellikle son 5 yıldır demokrasi ve hukuk adına, özgürlükler adına aşama aşama her şeyin ayağın altından gittiğini belirtti. Basına yönelik baskılara da değinen Tekin, bir haber sitesine dahi müdahalenin olduğu bir dönemden geçildiğini kaydetti.

"BU KAVGA DEVLETİN VİCDANINI SIZLATMIŞTIR"

Devletin kurumlarında farklılıklar ve farklı düşüncedeki insanların olabileceğine dikkat çeken Tekin, şöyle devam etti: "Bu kavga, devletin vicdanını sızlatmıştır. Orada görev yapan insanlar tüm bu olup bitenleri görmemezlikten gelebilir mi? Uzun süre ne yazık ki görmezlikten gelindi, bunu hepimiz biliyoruz. Bütün bu süreci, bu kirliliği kapatmak için iç siyaset malzemesi haline getirmek için Başbakan tarafından olmaması gereken bütün argümanları kullandı. Özellikle son Gezi parkından sonra Beşiktaş meydanında hepimiz bu coğrafyanın çocuklarıyız, hepimiz çok iyi biliriz, Beşiktaş meydanında 150 kişi bir kadına saldıracak. Allah aşkına böyle bir şey mümkün olabilir mi? Hepiniz elinizi bir vicdanınıza koyun. Bizim geleneklerimizde böyle bir şey mümkün olabilir mi? Sadece bu kirliliklerini kapatmak için olmaması gereken bütün argümanları kullandılar. Ve Başbakan sıkılmadan yalan söyledi. Ben dedi gördüm, kameraları gördüm, mobese sistemleri var, defalarca, açıklayın ne olursunuz dememize rağmen maalesef açıklanmadı. Nihayet açıklandı, böyle bir şeyin olmadığı da ortaya çıktı."

"CUMHURBAŞKANI İADE ETMEZSE SUÇ ORTAĞI OLUR"

Camide içki meselesine de değinen Tekin, emniyet yetkililerine 8 saat Fuat Hoca'yı neden sorguya çektiklerini sordu. Onun da doğru çıkmadığını dile getiren Tekin, "Sabah otur paralel devlet, akşam otur paralel devlet, bunu da böyle kandırarak geçirelim diyorlar. Türkiye çok zor durumda, Türkiye'nin çıkarlarının tamamının askıya alındığını, sadece iktidar yetkililerinin ve yakınlarının güvenliğinin sağlanabilmesi için yapılacak bütün düzenlemeleri görüyoruz. Bu düzenlemelerin karşısında sayın Cumhurbaşkanını göreve davet ediyorum. Anamuhalefet ve Genel Başkan Yardımcısı olarak sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunmak istiyorum; bir; en doğal iletişim haklarımız olan bütün her şey kapatıldı, bunun mutlaka geri gönderilmesi lazım. İki; Anayasa'ya aykırı olan HSYK'nın sayın Cumhurbaşkanı tarafından derhal geri iade edilmesi lazım. Aksi takdirde bütün bu olup bitenlerin suç ortadığı da sayın Cumhurbaşkanının kendisi olmuş olur. Ben bu duyarlılık içinde olabileceği inancı içindeyim. Hiçkimsenin geleceği Türkiye'nin geleceğinden daha önemli değildir. Türkiye'nin ve 76 milyonun geleceği hepimizin düşünmesi gerekiyor. Başta sayın Cumhurbaşkanının bu konudaki tavrını net bir şekilde bekliyoruz." şeklinde konuştu.

Bu dönem uygulamalarının otoriter dönem uygulamaları olduğunu dile getiren Tekin, 17 Aralık'ta suç aletleriyle gözaltına alınanların bir kısmının bırakıldığını hatırlatarak, bir kısmının da yakın süre içinde bırakılması halinde kimsenin şaşırmamasını istedi. Meclis'e gönderilmeyen fezlekelerle ilgili Türk siyasetinde geçmiş dönemde de görülmemiş bir uygulama ve yöntemle karşılaşıldığını vurgulayan Tekin, fezlekelerin geri iade edildiğini kaydetti.

"BİR BAŞBAKANA YALAN SÖYLEMEK YAKIŞIR MI?

Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e seslenen Tekin, şöyle dedi: "Sayın Çiçek, siz ne zaman konuşacaksınız? Sayın Cumhurbaşkanı Gül, ne demek ben görevimin başındayım? Göreceğiz görevinizin başında olup olmadığınızı. Paralel yolsuzluğa göz yumuyorsanız bütün bu işlerin ortağısınız demektir. Öyle sayın Başbakan uyarılmadı, işte şöyle oldu, tuzak kuruldu, darbe oldu falan, bunların hepsi numara. Hiç kimse buna inanmasın. Hadi ana muhalefet olarak bizi ciddiye almadınız. Söylediklerimizi ciddi kabul etmediniz. Milli İstihbarat Teşkilatı önünüze belge getirdi. Sayın Başbakan dinleniyorsun, çocuklar yolsuzluklara bulaştı, bazı istihbarat örgütleri çocuklarınızı, bakan çocuklarını kullanıyor; bütün bunlar istihbaratın bilgilerinde, belgelerinde varken, şimdi gelip de 76 milyon insanın gözünün içine bakarak niye yalan söylüyorsunuz? Bir başbakana yalan söylemek yakışır mı?"


CİHAN

Yorumlar