Bülent Arınç'tan, Yalçın Akdoğan ve danışmanlara Twitter eleştirisi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakanlık muhabirleri ile TRT binasında kahvaltıda bir araya geldi.

Google Haberlere Abone ol
Bülent Arınç'tan, Yalçın Akdoğan ve danışmanlara Twitter eleştirisi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakanlık muhabirleri ile TRT binasında kahvaltıda bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, sosyal medyada yazdıklarıyla tartışmalara sebep olan Yalçın Akdoğan ve danışmanları eleştirdi. Arınç, " Biz tweet hesabımızdan kimseyi rencide edecek, flaş bir şeyler yazalım, 'trend topic' olsun hevesinde değiliz. Ama bu öyle bir hastalık haline geldi ki; çıt, çıt, çıt, sabahtan akşama kadar bunlarla uğraşıyorlar. Bu işten vazgeçsinler, öncelikle bakanlar. Danışman sıfatı taşıyan insanlar çıt, çıt, çıt, 'şu kadar tweet attım, şu kadar retweet aldı', elinin körü oldu. Bunlar iş değil." dedi

Arınç'a toplantında Ergenekon ve Balyoz gibi davalarıyla ilgili olarak Genelkurmay'ın suç duyurusunda bulunduğu hatırlatılarak, "Delillerin karartıldığı gerekçesiyle yapıldı, bu başvuru. Bu başvuruyu, nasıl değerlendiriyorsunuz? Yasal bir düzenleme gerekir mi? CHP liderinin de bir açıklaması olmuştu. 'İktidar partisi adım atarsa, destek veririz' demişti. Ergenekon ve Balyoz davalarında kademeli bir af çıkarılması yönünde bir iddia var. Hükümetin gündeminde midir?" şeklinde bir soru yöneltildi.

KİMSE AF BEKLEMESİN

Arınç, "Bahsettiğiniz davaların bir kısmı kesinleşmiş, bir kısmı henüz yargı süreci tamamlanmamış. Kimsenin ismini adını ağzımıza almadan, bitmiş davalarla ilgili, şahıslarla ilgili, sivil davalarda olabilir, ceza muhakemesi kanununa baktığımızda o şartı taşıyorsa, tekrar iade-i muhakeme isteyebilirler. Ceza davalarında, delil serbestliği esası vardır. Dava bitene kadar sanık, şüpheli ve avukatı, 'bu da görülsün, şu delilde var' diye talepte bulunursa, mahkeme bunu değerlendirebilir. Bir genel af ve af beklentisi içinde, hiç kimse olmasın. Af kelimesi, çok tehlikeli bir kelime. Hükümetten, parlamentodan birisi konuşursa, herkes de büyük bir beklenti oluşur. İçerideki insanları düşünün, afla yatar, afla kalkarlar. Hiç birimiz, ağzımıza şu veya bu suçlular için af konusunu getirmeyiz. Hükümet olarak da, bizim böyle bir düşüncemiz yok. Bu tartışmanın elbette, bazı insanları heyecanlandırdığını düşünebiliriz. Genelkurmay Başkanı'ndan, arkadaşlarım sordu, haberim yoktu. Bir başvuruda bulunduğunu duydum. Başvurunun içeriği ile ilgili bir bilgi yok. Bazı avukatların sözleri var. O avukatlar neyi, ne kadar biliyorlar, ben bilmem. Ama Genelkurmay Başkanımızın, Genelkurmay mensubu, bunların yargılananları olduğu kadar, aileleri çocukları ve arkadaşları da vardır. Eğer gerçekten, bazı konulara yargının dikkat etmelerine inanmışlarsa, başsavcılığa, bir müracaattır şüphesiz. Bunun gerektiğince, yeterince değerlendirilmesi gerekir. Bu talepler karşısında, hukuk devleti olan Türkiye’de, yargının yapacağı şeyler vardır. Ya bu iddiaları değerlendirdikten sonra, bu konuda yapılacak bir şey yoktur, yapılacak şey bunlardır diyebilir." dedi.

Kendisinin üç seneden beri, uzun tutukluluk sürelerin cezaya dönüştüğünü söylediğini hatırlatan Arınç, "Tahliyeye dönüşmesi gerektiğini söylüyorum. Adil yargılanma hakkının, ihlal edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bireysel başvurudur. Herkesin, ayrı ayrı müracaat etmesi gerekir dediler. Bu sefer, herkesin yaptığı başvuruya göre değerlendirmeye başladılar." şeklinde konuştu.

TIR SORUSU: RADİKAL UNSURLARA BİR KURUŞ YARDIMIMIZ YOK

Hatay’da yakalanan TIR'la ilgili iddialar da sorulan Arınç, "Her şeyi 17 Aralık’la irtibatlı görmeyelim. Ama zannediyorum ki, bundan sonra da bir süre devam edecek. Dün bu TIR’la ilgili olarak, İçişleri Bakanı'nın açıklamaları olmuş. Benim de ona katılmam, doğru olanıdır. Suriye’de yaşanan olayların Türkiye’yi etkilememesi mümkün değil. Biz tabi, Türkiye olarak çok insani bir iş yapıyoruz. Büyük bir maddi külfet getirmesine rağmen. Burada görüldüğü kadarıyla, TIR şüpheli olma sebebiyle durdurulmuş. MİT mensupları, olaya müdahale etmeyin demiş. Vali bir yazı göndererek, teyit etmiş. Savcı, jandarma gelmiş. Onlara anlatılmış, tutanak tutulmuş. Ama bu resmi yazı karşısında, MİT kanunu karşısında belli hükümler var. Bu konunun aranmadan, devam etmesine karar verilmiş. Bunun karşısında, söylenecek sözlerin İçişleri Bakanı tarafından nasıl karşılandığı önemlidir. Suriye’deki Türkmenlere, gönderilen insani yardım olarak bahsetmiştir. Ancak dün açıklama üstüne açıklama yapan CHP’nin, milletvekillerini dinledim, üzüldüm. Geçmişte de, Esad'ın yanına gitmek için çok gayretleri olmuştu. Onların Esad ailesiyle, duygusal bağları olduğunu da biliyoruz. Onlar Türkiye’nin Suriye’deki muhaliflere yardım yapıyor olmasını, büyük bir suç olarak kabul ediyorlar. Bizim Suriye’deki radikal unsurlara bir kuruş bir yardımımız yok. Suriye halkına da, ayırt etmeksizin insani yardım yapıyoruz. Dolayısıyla speküle edilmiş haberleri bir kenara koyarak, bakanımızın açıklamasını ben şahsen yeterli görüyorum." ifadelerini kullandı.

Mehmet Ali Şahin’in Yargıtay'la ilgili açıklamaları da sorulan Bülent Arınç, "Herhangi bir bilgi sahibi değilim. Mehmet Ali Şahin bey Adalet Bakanlığımızı yapmış, sonra da TBMM Başkanlığımızı yapmış bir siyasetçidir. 'İnanarak, güvenerek söylüyorum ki, olay böyle olmuştur' dedi. Kendisi bana, bu konu hakkındaki bilgimi sorarsanız, bende size ulaştırırım diye haber gönderdi. Yani Yargıtay, müracaat ederse, Mehmet Ali Şahin beyin sözünü duyduğum için söylüyorum, 'bu bilgileri paylaşırım' dedi. Dolayısıyla, Yargıtay’ın bunu kendi içerisinde araştırılması, kötüye kullanma görevi varsa, işlem yapılması için Mehmet Ali Şahin’e yazıyla duyurması gerekiyor." demekle yetindi.

ÇIT, ÇIT, ÇIT SABAHTAN AKŞAMA KADAR BUNUNLA UĞRAŞIYORLAR

Ardından Arınç'a "Deniz Baykal'ın bugün bazı görüşmeler yaptığı söyleniyor. Yalçın Akdoğan’ın söylediği kumpas sözleri üzerine, sizinle ilgili de iddialar vardı. Ev planları, kumpas planları ortaya çıkmıştı. Tüm bu kumpas iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklinde bir soru yöneltildi. Arınç, "Bir başkası çıkıyor, 'iki bin kişilik liste var' diyor. Biz tweet hesabımızdan kimseyi rencide edecek, flaş bir şeyler yazalım, 'trend topic' olsun hevesinde değiliz. Ama bu öyle bir hastalık haline geldi ki, çıt çıt çıt, sabahtan akşama kadar bunlarla uğraşıyorlar. Bu işten vazgeçsinler, öncelikle bakanlar. Danışman sıfatı taşıyan insanlar çıt çıt çıt, şu kadar tweet attım, şu kadar retweet aldı, elinin körü oldu. Bunlar, iş değil. Bunlar yazılıp, çizilip, söyleyince siz haklısınız tabi. Bir tartışma başlıyor. 'Fişlemeler, ahlaksızlıktır' diyen bir insan, bu konu karşısında ne diyebilir? Bir başka gazetede, böyle bir başlık gördüm paylaşmış oldum. E, paylaşma. Bir kumpas kuruldu, sözü kendi ifadesidir. O zaman, ona sormak lazım. Sen neden böyle bir yazı yazdın? Bir insan, hem milletvekili olup hem başdanışman olarak devam edemez. O sıfatı devam ediyor arkadaşın. Sen dikkat edilen, sözü, yazıları takip edilen bir insansan açıkla. 'Açıkladım' diyor, bu açıklama tatmin edici mi değil mi? Siz karar vereceksiniz. Ama bu sözün üzerine, devlet içerisinde görevi kötüye kullanan bir takım çevrelerden bahsediyor, bu çevreler delil uydurmuş olabilir mi? Bir hata olabilir mi? Diye bir endişe içinde. Bu endişeye kim haksız diyebilir? Benim kumpas nedir, kim kurmuştur, kime kurmuştur bilgim yok." cevabını verdi.
CİHAN

Yorumlar