BDP, PM ve MYK sonuç bildirgesini yayımladı
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), 6 Ocak 2014 tarihinde siyasal durum ve planlama gündemleriyle toplanan PM ve MYK sonuç bildirgesini yayımladı.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), 6 Ocak 2014 tarihinde siyasal
durum ve planlama gündemleriyle toplanan PM ve MYK sonuç
bildirgesini yayımladı.
Tutuklu milletvekilleri; Selma Irmak, Gülser Yıldırım, Faysal
Sarıyıldız, Kemal Aktaş ve İbrahim Ayhan’ın özgürlüklerine
kavuşmasının önemli bir gelişme olmakla birlikte, gecikmiş bir adım
olduğunun belirtildiği bildiride; emniyet ve yargının paralel
örgütlenmesinin böylesine tartışıldığı bir dönemde cezaevlerinde
binlerce siyasi tutuklunun tutulmasının kabul edilemez olduğu
vurgulandı.
“DGM VE ÖYM’LERİN KARARLARINI BİZİM AÇIMIZDAN HİÇBİR ZAMAN MEŞRU
OLMADI”
DGM’lerin, ÖYM’lerin verdiği kararların kendileri açısından hiçbir
zaman meşru olmadığına işaret edilen bildiride, “Bugün ise bütün
kamuoyu nezdinde gayri meşrudur. Bu vesileyle, bu mahkemelerin
verdiği kararların yok sayılması, TMK’nın kaldırılması ve tüm
siyasi tutukluların serbest bırakılması gerektiğini yeniden
vurguluyoruz. Son günlerde yaşanan siyasi gelişmeler, Sayın Öcalan
tarafından başlatılan Demokratik Çözüm Süreci’nin önemini ve onun
Newroz mektubunun doğruluğunu bir kez daha kanıtladı. Bugüne kadar
süregelen AKP-Cemaat ittifakı; oy çoğunluğuna dayanarak
demokrasinin askıya alındığı, otoriter, baskıcı, hukuk dışı
uygulamaların neredeyse normalleştiği bir ortam yarattı. Şimdi iki
grubun arasında yaşanan gerilim, suç ortaklığını sarsarak,
yolsuzlukları ve paralel yapılanmaları ortaya döktü.” denildi.
“PUSULAMIZ İLKELİ SİYASET VE DEMOKRASİDİR”
Bu kiri temizlemenin tek yolunun demokrasinin ipine sarılmak
olduğuna dikkat çeken BDP bildirisi şöyle devam etti:
“Türkiye siyasetinin önünde iki yol var. Türkiye ya demokrasiye ve
barışa doğru yürüyecek, ya da kaotik bir çatışma ve gerilime teslim
olacak.
BDP, her zaman olduğu gibi, bugün de demokratik siyasetin önünün
açılması, özgürlükçü bir anayasanın yapılması ve derinlikli bir
müzakere başlatılarak Kürt sorununun çözümünün gerçekleşmesi
yolunda mücadelesini sürdürecektir.
Önümüzdeki yol, günü birlik siyasetlere teslim olma değil, yüz
yıllık bir sorunu çözüme ulaştırma mücadelesidir. Halkımızın dört
parçadaki örgütlülüğü ve muhteşem mücadelesi sayesinde devletle yüz
yıllık Kürt ve Kürdistan sorununu çözme eşiğine geldiğimiz bir
aşamada, pusulamız ilkeli siyaset ve demokrasidir.
Bu yol; Türkiye siyasetinin yaşadığı saflaşmada üçüncü bir yoldur.
Tüm demokrasi güçlerini, yolsuzluğa, hukuksuzluğa, otoriter ve
baskıcı yönetimlere, devlet içinde paralel yapılanmalara karşı bu
yolda, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Bu nedenle yaklaşan yerel seçimler bizim için yalnızca yerel
yönetimleri kazanma seçimleri değildir. Kürdistan’da ve Türkiye’nin
genelinde alacağımız her oy, çözüme, barışa, demokrasiye kazanılan
oy olacaktır. Partimizin ve politikalarımızın bu seçimlerden mutlak
bir başarıyla çıkması ülke demokrasisinin de garantisi
olacaktır.
Gerek Bölgede gerekse de Türkiye genelinde kazanacağımız her yerel
yönetim kendi kendimizi yönetmenin önünü açacak bir kazanım
olacaktır. Şimdi hem Türkiye’nin geleceği, hem de kendi geleceğimiz
için en önemli görevimiz, adaylarımız etrafında kilitlenerek,
varımızı yoğumuzu ortaya koyarak seçim çalışmalarına hız
vermektir.”
CENEVRE 2 KONFERANSI
Dört parçadaki Kürtlerin ve Ortadoğu halklarının geleceğinin
birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunun hatırlatıldığı bildiride, “Bu
nedenle Rojava’daki siyasi partilerin Cenevre2 Konferansı’nda
ortaklaşmaları çok önemli bir gelişmedir. Kürt halkı artık kendi
geleceğini kendisinin belirleyeceği bir güç ve örgütlülüğe
sahiptir. O yüzden Lozan’da olduğu gibi, başka devletlerin
pazarlığıyla biçilen bir geleceğe asla razı olmayacaktır.
Rojava’daki diğer etnik grupların da desteklediği Yüksek Kürt
Konseyi Cenevre-2'de SMDK'den ayrı bir bileşen olarak ve Suriye
Kürdistanı'nı temsil eden meşru muhatap olarak masaya oturmalıdır.
Cenevre’de toplanacak olan bu konferansın Kürtlersiz ve Kürtlere
rağmen başarılı olamayacağı bir gerçekliktir. Ve bu gerçekliğin tüm
konferans bileşenleri tarafından kabul edilmesi, Suriye’de barışı
gerçekleştirme ve demokratik bir Suriye oluşumunu
hızlandıracaktır.
Geleceğimizin ve özgürlüğümüzün Rojava’nın geleceğiyle ortak olduğu
bilinciyle; mitinglerle, etkinliklerle, diploması faaliyetleriyle,
Rojava halklarının yanında olduğumuzu gösterecek ve Cenevre-2'de
Kürtlerin kendi kimlik ve statüleriyle muhatap olarak kabul
edilmesi yönündeki talebimizi dünya kamuoyuna duyuracağız. “
ifadeleri kullanıldı.
OCAK AYI FAALİYETLERİ
Bildirinin sonunda Ocak ayındaki faaliyetler de şöyle sıralandı:“15
Ocak 2014 Çarşamba günü Van, 18 Ocak 2014 Cumartesi günü Diyarbakır
ve İstanbul ayrıca; 19 Ocak 2014 Pazar günü Gaziantep Islahiye’de
de öncelikle, Afrin kapısının insani yardıma açılması ve rojavadaki
gelişmelere dikkat çekmek amacıyla Gaziantep ve çevre illerin
katılımıyla miting düzenlenecek. 13 Ocak 2014 Pazartesi günü
İstanbul’da KCK Basın Davası görülecektir. Davayı Eş Genel
Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş ve bir grup milletvekili de
izleyecek.13 Ocak 2014 Pazartesi günü Diyarbakır’da KCK Ana Davası
görülecektir. Bu dava da milletvekillerimiz tarafından izlenecek.
Her iki davaya da ailelerimizle birlikte il ve ilçe
yöneticilerimiz, belediye başkanlarımız ve halkımızın katılması
için il örgütlerimiz çalışma yürütecekler. Cezaevinden yeni çıkan 5
milletvekilimiz 10 Ocak 2014 Cuma günü çalışmalarına Roboskili
ailelerle buluşarak ve Roboski’de katledilen 34 yurttaşımızı
mezarları başında anarak başlayacaklardır. Bu nedenle
Milletvekillerimiz 10 Ocak 2014 Cuma günü Saat10.00’da Cizre’de
olacaklardır. Bu etkinliğe Şırnak İl Örgütümüz olabildiğince
kitlesel katılım sağlamalıdır.”
CİHAN
Yorumlar