'Başbakan'ın tek hesabı çocukları ve ailesinin ikbalini kurtarmaktır'

HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Başbakan'ın tek kaygısı, tek hesabı olduğunu belirterek "Çocuklarının, ailesinin ikbalini kurtarmak, güvence altına almaktır. Onun halkların geleceği, özgürlüğüyle ilgili hiçbir hesabı yoktur. Anayasa...

Google Haberlere Abone ol
'Başbakan'ın tek hesabı çocukları ve ailesinin ikbalini kurtarmaktır'

HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Başbakan'ın tek kaygısı, tek hesabı olduğunu belirterek "Çocuklarının, ailesinin ikbalini kurtarmak, güvence altına almaktır. Onun halkların geleceği, özgürlüğüyle ilgili hiçbir hesabı yoktur. Anayasa değişikliği yeniden bir umudu pazarlamak içindir. Yeniden kendisini cumhurbaşkanlığı makamına, mevkisine taşımak içindir." dedi.

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Çelik, IŞİD'in Rojava'ya dönük saldırılarının 10. gününde olunduğunu hatırlatarak, vahşi ve kirli bir savaşın görünen yüzünün IŞİD, perdenin arka yüzünde ise Türk, Arap, Fars sömürgeci sisteminin Ortadoğu'daki egemenlik savaşının bizatihi kendisi olduğunu söyledi. "Rojava halkının, malına, canına, namusuna saldırı var; geleceğine, kültürüne, özgürlüğüne, kutsiyetlere saldırı var." diyen Çelik, şunları söyledi: "Hem de bu saldırılar din ve İslamiyet adına yapılıyor. Bunu kabul edilemez buluyoruz. Bir an önce bu saldırılar sona erdirilmeli. Türkiye'nin hemen IŞİD'e olan desteğinden elini çekmesini bekliyoruz. IŞİD'in, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar'ın desteği olmadan ileri teknoloji silahları bulabilmesi, kullanabilmesinin koşulu yok. Ellerini kollarını sallayarak sınırlardan giriş çıkış yapıyorlar. Rojava'da ahlaki olmayan, insanlık dışı olan bu savaş kural, kaide tanımıyor. IŞİD, kendisinden olmayanın kafasını koparıp top oynama ahlaksızlığını gösterecek kadar insanlıktan çıkmışsa, insanım diyenin desteğini onlardan çekmesi lazım. Kamplarda, hastanelerde IŞİD militanlarının tedavisi ve bu konudaki destekler sona erdirilmeli. Sınır kapılarının tümü insani yardımlara açılmalı. Açılmazsa da biz Rojava sınırına uzanıp gideceğiz. Elimize silah almadan, sivil, meşru zeminde kalarak, insanların vicdanına seslenip, onlarla birlikte bu uygulamalara karşı geleceğimizi kurtarmak istiyoruz. Binler, on binler ölebilir ama yüzbinlerin ölümünün önüne geçebilmek adına tüm bunlara hazırız. Gerekirse açlık grevine gideceğiz, ölüm orucuna oturacağız."

Türkiye'nin dış politikasının iflas ettiğini savunan Çelik, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın Hz. Muhammed (sav)'e yönelik sözleriyle ilgili "Din genelinde, özelinde de İslamiyet, toplumun iyiye, güzele, doğruya ulaştırmanın eriştirmenin yoludur. Din ahlaktır, vicdandır, özgürlüktür, barıştır. Din özgürce yaşamdır. Ama din ne zamanki devlet dini olmaya başlar, bu manada iktidara devlete hizmet etmeye başlar, o zaman kirletilmiştir, savaşın aracısı durumuna getirilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Rojava konusunda meşru savunmadan kastettiklerinin sivil itaatsizlik olduğunu dile getiren Çelik, yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında 4 bakan hakkında kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu'nun fezlekeleri geri göndermesine ilişkin şöyle konuştu: "Her şeyden önce 17 Aralık 2013 bir kez daha enine boyuna açığa çıkarılıp deşifre edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin 90 yıllık geçmişinin karanlık, kirli olaylarıyla yüzleşemediğimizde 17 Aralık da iktidarın bir kısım kaygıları, hesapları ve kuşkularından dolayı kapanacaktır. AKP iktidarı hangi olayı aydınlatabildi ki 17 Aralık ve 4 bakanla ilgili fezlekeleri meşru zemine taşıyıp aydınlatabilsin. Roboski’yi mi aydınlattı, Gezi olaylarını mı aydınlattı, Soma’yı mı aydınlatacak? Hiçbirini aydınlatmayacak. Onlar iktidara oynuyor, onlar güce oynuyor, onlar çıkar için menfaat için herşeyi ama herşeyi yapmaya hazırlar. Sayın Başbakan, cumhurbaşkanı adayı olma şansına erişmiş. Başbakanın tek kaygısı tek hesabı vardır, çocuklarının, ailesinin ikbalini kurtarmak, güvence altına almaktır. Onun halkların geleceği, özgürlüğüyle ilgili hiçbir hesabı yoktur. Anayasa değişikliği yeniden bir umudu pazarlamak içindir. Yeniden kendisini cumhurbaşkanlığı makamına, mevkisine taşımak içindir. Zaman kazanıp zamana oynuyor, oy arıyor. O nedenle bu fezlekelerin yeniden iade edileceği muhakkaktır. İade edilemezse de göstermelik bir genel kurul seremonisiyle sayısal çoğunluğa dayanarak reddedilecektir. Bu da görünen köy kılavuz istemez misalidir, gerçekliktir. Bu tiyatro oynansın veya oynanmasın biz her şeyin gerçeğini biliyoruz." CİHAN

Yorumlar