Bahçeli: Cumhurbaşkanı adayımız ‘olmaz olmaz’ olmayacak

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanı adayı ile ilgili bir isim oluşturdukları takdirde, bu isim ‘MHP’nin olmazsa olmaz adayı ve ondan başkasına oy vermeyiz’ mantığı ile şekillenmiş aday olmayacağını söyledi. Bahçeli,...

Google Haberlere Abone ol
Bahçeli: Cumhurbaşkanı adayımız ‘olmaz olmaz’ olmayacak

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanı adayı ile ilgili bir isim oluşturdukları takdirde, bu isim ‘MHP’nin olmazsa olmaz adayı ve ondan başkasına oy vermeyiz’ mantığı ile şekillenmiş aday olmayacağını söyledi. Bahçeli, “MHP’nin bu yönü ile adaylar üzerine değerlendirmelerimizle layık bir adayı Türk milletine, siyasi partilerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımıza önerilen bir isim olarak düşündüğümüzü ifade etmek istiyoruz. Onu da zamanı geldiği vakit açıklamasını yapacağız.” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’nu (TESK) ve Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (Türk-İş) ziyaret etti. Bahçeli, ziyaretleri sırasında yaptığı konuşmada, yüzde 51 ile 49 arasında Türkiye’yi sıkıştırmaya gerek olmadığını da belirterek, “Yüzde 51 ile 49’u mukayese ederek cumhurbaşkanlığındaki makamı değerlendirirsek, o zaman Türkiye’nin toplumsal talepleri yüzde 51 ile 49 arasında sıkıştırılmış olur. Bu taleplerin karşılanmasındaki adalet duygusu, 49’u öfkelendirir, 51’i sevindirir. Öfke şiddetlenir, katılaşır. Taleplerin karşılanmasındaki kesimler sevgiden mahrum olursa, devletin başından toplumsal denge bozulur.” diye konuştu.

“SEÇİMLER AYNI ZAMANDA BİR SİYASİ KRİZİN BAŞLANGICI”

Bahçeli, yaptığı ziyaretin amacının, cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin görüşlerini paylaşmak olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı seçimlerinin ağırlıklı bir gündem teşkil ettiğini belirten Bahçeli, kamuoyunun, cumhurbaşkanının kim olması gerektiği konusunu ağırlıklı olarak tartıştığını anlattı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, Türk siyasi tarihinde önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Bahçeli, seçimlerin aynı zamanda bir siyasi krizin başlangıcı, seçim sonrasında siyasi krizin doğmasına neden olan önemli bir kurumun seçilmesi meselesidir.” dedi.

Bu seçimlerin sosyal krizler yaşattığını ve Türkiye’yi çok meşgul ettiğini de kaydeden Bahçeli; 1980 yılında 114 tur yapılmak suretiyle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sürdüğünü, diğer siyasal ve sebeplerle birleşerek 1980 ara rejimi sürecine soktuğunu hatırlattı.

“HALK TECRÜBE SAHİBİ DEĞİL”

TBMM’de sivil hayattan gelen şahsiyetlerin, partilerdeki, Meclis'teki sayısal gücünü ve uzlaşmaya dayalı olarak cumhurbaşkanı olduklarını belirten Bahçeli, “Üzerinde vurgulanması gereken konu, ilk defa anayasa değişikliği ile TBMM üyeleri ve dışarıdan önerilecek kişilerle, cumhurbaşkanlığı seçimi halk tarafından seçilecektir. Bu çok önemlidir. Bu konuda Türkiye’nin önemli bir tecrübesi ve bilgisi bulunmamaktadır. Halkımız, ilk defa milletvekilliği genel seçimleri, mahalli idareler seçimleri demokratik hak ve görevlerini yerine getirirken kazandığı tecrübeler olmuştur. Ancak, cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında nasıl olacağına dair bir bilgiye sahip görünmemektedir. Bu sebepten dolayı cumhurbaşkanlığı seçimleri çok önem taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin halk tarafından yapılmasını öngören Anayasa ve yasaların ‘sığ’ kaldığına, aceleyle ortaya konulduğunu ve sadece seçim takvimi üzerinde bilgiler verildiğine dikkat çekti. Bahçeli, “Bunun nasıl gerçekleştirileceğine, bunun nasıl yapılacağına dair seçim sloganlarının hangi sınırda olacağı, adayların Türkiye’nin meselelerine hangi ölçüde yaklaşacağı konularında herhangi bir tecrübe, birikim de olmadığı için ilk defa böyle bir olay ile toplum olarak karşı karşıya kalacağız.” şeklinde konuştu.

"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ İLE İLGİLİ GELENEK OLUŞTURULMALI"

MHP’nin istikrar istediğini ve kutuplaşma, kamplaşma ve ayrışmayı düşünmediğini vurgulayan Bahçeli, gerilim stratejisi ile kutuplaşma ve kamplaşmanın perçinlenmesi ve katılaşmasının düşünülmemesi uyarısında bulundu. Bunlara sebebiyet verecek olaylar karşısında da sabır tavsiye eden Bahçeli, düşüncelerini halkla paylaştıklarını bildirdi.

‘MHP olarak Türkiye ne yapmalıdır’ sorusuna cevap aradıklarını ifade eden Devlet Bahçeli, kimin aday olacağı tartışmasından evvel, cumhurbaşkanlığının nasıl olması gerektiği üzerinde yoğunlaşılması gerekitiğini belirterek, şunları kaydetti: "Türkiye’de seçimler açısından değişik görüşlerde olan TBMM’de temsil edilen siyasi partiler, parlamento dışında kalan siyasi kurumlar, böyle bir çalışma ortamında iradelerinde yarar olduğu düşüncesi ile MHP bencil davranış sergilemek yerine, devletin kurumlarını önceliğe alan, siyasi kurumları düşünen, halkın bizatihi örgütleri ile varlıklarını sürdüren sivil mesleki kuruluşlarımızı ziyaretle başlamak suretiyle, eğer bundan sonra halk tarafından cumhurbaşkanı seçiliyor ise bunun yasasının tekrar gözden geçirileceği, mükemmelleştirmenin yanında bir de geleneğinin oluşması gerekmektedir. Bu düşünce ile 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i, sonra 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i, sonra görevdeki Abdullah Gül’ü ziyaret ettik. Arkasından Meclis Başkanı'nı ziyaret ettik. Şu an için genel seçimlere yeterliliği siyasi partilerimizi ziyaretle sürdürmekteyiz. SP, BBP, DP, DSP ve CHP’yi ziyaretten sonra üçüncü aşama ziyaretlerimiz sivil toplum kuruluşlarımız olmuştur.”

"TALEPLER KARŞILANMAZSA DEVLETİN BAŞINDAKİ TOPLUMSAL DENGE BOZULUR"

Bahçeli, yaptıkları ziyaretler esnasında hiçbir ismin telaffuz edilmediğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Basında yer almış olanlar ya bir kesimin istekleri veya bir kesimin seçim sürecini karıştırmak amacıyla sürdürdüğü bir takım davranışlardır. Buna da MHP olarak iltifat etmemekteyiz. Ondan evvel, cumhurbaşkanlığı makamının nasıl olduğu üzerinde bir sosyal zemin oluşturmalıyız. Bu makam nasıl olmalı? Bu makam kamplaşma, kutuplaştırıcı bir yolda mı ilerlemeli? Yoksa Türkiye’yi birleştirici kaynaştırıcı, bütünleştirici, anayasal çerçevede sorumlulukları yerine getirecek ve topluma tarafsız olarak her kesimi kucaklayabilen, her kesim ile objektif değerlendirebilen bir şahsiyet mi olmalıdır? Yoksa siyasi, düşüncesini siyasi partisi ile paralel götüren, ‘bu makam şimdi önemlidir, bir takım şeyler yapalım mı’ demek lazımdır. Bu konuda objektif şekilde olaylara yaklaşmakta fayda var. Cumhurbaşkanının vasıflarının neler olması konusunda ortak bir zemin oluştuğunu kanaatindeyim. Bütün siyasi partiler adil, tarafsız cumhurbaşkanlığının görev ve sorumluluğunun yapılmasını beklemektedir. Bunda bir zemin oluşursa o zaman ‘kim olması lazım’ sorusuna istişarelerle, bir şahsın üzerinde bütünleşmekte fayda vardır.”

CİHAN

Yorumlar