Arınç: (Mahir Zeynalov) İkamet süresi dolduğu için sınır dışı edildi

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 'Today's Zaman muhabiri Mahir Zeynalov'un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren tweet attığı gerekçesiyle sınır dışı edildiği' iddialarının sorulması üzerine, Zeynalov'un sürekli ikamet süresinin d.

Google Haberlere Abone ol
Arınç: (Mahir Zeynalov) İkamet süresi dolduğu için sınır dışı edildi

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 'Today's Zaman muhabiri Mahir Zeynalov'un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren tweet attığı gerekçesiyle sınır dışı edildiği' iddialarının sorulması üzerine, Zeynalov'un sürekli ikamet süresinin dolduğu için sınır dışı edildiğini ifade etti.

Arınç, Bakanlar Kurulu sonrasında basın toplantısı düzenledi. Arınç'a ayrıca sınır dışı edilen Today's Zaman çalışanı Mahir Zeynalov da soruldu.

Arınç, açıklamasının başında Bursa'da yaşanan hadiseye açıklık getirdi: "Cuma günüydü, yani bu konuyu açıklamam lazım sizlere. Çünkü fevkalade üzüldüm. Perşembe akşamından başlayarak Bursa'da çalışmalar yapmak üzere gitmiştim. O sabah saatlerinde Balkan Ekonomi Zirvesi toplantısı vardı. Daha sonra Gemlik'te bir seçim bürosu, aynı zamanda akşam saatlerinde bir temel atma töreni, akşam yine Gemlik'te bine yakın insan katılımıyla bir akşam yemeği, yine Olay TV'de bir mülakatım olacaktı. Yani bütün günü dolduran bir programla karşı karşıyaydım. Basın müşavirim, basın muhabirlerinin bazı sorular sormak istediğini ifade edince, bu kadar temasla konuşan, her yerde de konuşacağım, dolayısıyla oradaki mesajlarıma arkadaşlarım dikkat etsinler dedim. Ben basın müşavirime ısrarla 'bugün soru almayacağım, bu konuşmaları kafi görüyorum' dedim. Arkadaşlar, buna rağmen önüme çıkanlar oldu, konuşmadım. Bakın arkadaşlar. Birbirimizin hukukuna riayet etmemiz lazım. Biz o temel atma törenini bitirdik, akşam yemeğine gideceğiz. Ter içinde kaldım. Otele gittim, hem namaz kılacağım hem üstümü değiştireceğim hem de akşamki yemek toplantısına katılacağım. Bu dediklerimi yaptım, dışarı çıktım. Oteldeki odamın kapısını açınca koridora daha çıkmadan sizin gibi arkadaşlarımızın önüme barikat kurduğunu gördüm. Ve yine sabahtan beri bana ısrarla bu soruyu sormak isteyen arkadaşımız, onların en önünde bana soru sormaya kalktı. Kendisine, müşavirim de oradaydı, 'niye böyle bir şeye müsaade ettiniz, ben bunları size söylemedim mi' dedim. Arkadaşımız 'dış edilen birisi var' diye bir söze başladı. Nedir, kimdir, nasıldır, 5N1K diye bir şey var; kimdir nerede nasıl ne olmuş, niçin olmuş? Bir sorunun bunları kapsaması lazım. Ben soru sorulmamasını o gün rica etmişsem, basına düşen de herhangi bir nezaketsizlik değil, 'akşam mülakatı olacak TV'de, sayın bakan bu konuda ısrarcı niye soruyorum' demesi lazım. O sorar, siz nasıl cevap vereceksiniz. Eğer çok sabırlı bir insansanız bütün bu ricalarınıza rağmen size bir şey de sorulmuşsa ona rağmen yumuşak bir üslupla cevap vermeyebilir veyahut da uygun bir şey söyleyebilirsiniz. Ama bazen de abuk sorulara sabuk cevaplar verilebilir. Dolayısıyla birbirimizi zorlamanın, ricalara karşı gelmenin bir anlamı yok. Ben 5 yerde konuşuyorum, artık bir daha bana bir şey sormanın alemi olmaması gerekir diye, her Bursa'ya gittiğimde de yanımda gördüğüm bu arkadaşımı belki kırmış oldum, ama herkes görevini bu üslup içerisinde yapmış olsa faydası olur. Yoksa siz de biliyorsunuz ki, ben nerede nasıl olursam basın mensuplarının sorularına açığım. Hatta herkese soru sorma imkanı veriyorum. Bazen bazen kahvaltılarda buluşuyoruz, bazen toplantıdan sonra sizinle görüşüyoruz. Yani basından kaçan biri değilim. Herkesin sorusuna da saygı gösteriyorum. Ama sabah 9'da ilan etmişim ki ben bugün 5 yerde konuşma yapacağım, bana gündemle ilgili bir şey sormayın. Buna rağmen otel odasının önüne gelip de benim önüme barikat kurmanın doğru olmadığına inanıyorum. O gün yaşadığımız olay sadece bundan ibarettir. Ben de insanım nihayet, buna kızmış, sinirlenmiş de olabilirim. Keşke o sormasaydı veya otel odasının önüne barikat kurmasaydı ben de bu şekilde davranmamış olsaydım."

"TWEET KONUSUNDA BİZE ATFI KABİL BİR CÜRÜM YOK"

Today's Zaman çalışanı Mahir Zeynalov'un sınır dışı edilmesi sorusunu cevaplayan Bülent Arınç, "Bugün internette yayınlanan ve belge ismini alan - doğrusu okuyamadım çok küçük harflerleydi - ama benim o günden beri bildiğim bir husus var. Bu arkadaşımız Azerbaycan uyruklu, son zamanda Türkiye uyruklu bir bayanla evlenmişti. Türkiye uyruklu olmadığına göre bizim statümüz 'yabancıdır.' Bu insanı tanımlarken söyleyeceğimiz budur. Aynen bir Hollandalı bir Fransız muhabir gibi. Buna rağmen çalışma müsaadesi alabilir. Çünkü bu kişi Azerbaycan'dan geliyor, ama bir Türk gazetesinde çalışıyor. Bizim yabancı gazeteciler, elimizde envanteri var, dışarıdan geliyorlar, ama kendi gazetelerinin temsilcisi olarak çalışıyorlar. O da mümkün bu da mümkün. Sürekli ikamet süreleri uzatılmış. Bir taraftan da BYEGM yabancı uyruklu gazeteci olduğu için kendisine gereken izinleri, kartları tahsis etmiş. 31 Aralık 2013 tarihine kadar bir sorun yok; neden? Uzamış uzamış uzamış... Ama 31 Aralık 2013'ten sonra uzatılmayacağını söylemişler. Doğrudur, Hollandalıya da aynı şey söylenebilir, Yunan uyrukluya da aynı şey söylenebilir. Buradaki takdir BYEGM'dir ve İçişleri Bakanlığımızındır. 31 Aralık'ta süresi bitmiş olmasına ve Türkiye'yi terk etmesi gerekmesine rağmen neredeyse iki aya yakın süre Türkiye'de bulunmaya devam etmiş. Daha sonra da bugünkü belgeler onu gösteriyor, cezasını da vermek suretiyle yurtdışına çıkış yapmış, kendi ülkesine dönmüş. Bu sistemin içerisinde hükümeti suçlayabilecek, veya siz sadece tweet attığı için bu adamı sınır dışı ediyorsunuz diyebilecek bize atfı kabil bir cürüm yok. Süresi bitmiş, süresi bittikten sonra kendisine bildirim yapılmış. Buna rağmen 2 ay daha çalışmaya devam etmiş. Sonunda da sınır dışı edilmiş hatta yurtdışına çıkarken izinsiz ikamet ettiği için 103 lira cezası var, onu da ödemiş." diye konuştu.

"O TWEETLERİ AZERBAYCAN'DA DA ATABİLİR MİSİN?"

Tweetler konusunda da sözlerine devam eden Arınç, "Şimdi tweetlere gelince; Doğrusu bunlardan dolayı bir işlem yapıldığını ben bilmiyorum, kimse de söylemedi. Kendisi veya gazetesi bununla bağlantılı olarak söylemiş olabilir. Eğer bir hükümeti şu veya bu olaydan dolayı sorumlu tutuyor ve yakışık almayacak şeyleri de söylüyorsa bir insan, bunu ifade özgürlüğü içerisinde kabul edebilirsiniz. Ama o değerli arkadaşıma şunu tavsiye edeceğim; eğer o tweetlerinizde Türkiye'nin Başbakanı için söylediğiniz hususları kendi ülkenizde kendi ülkenizin başbakanız için atabiliyor musunuz? Veya Türkiye'de çalışmaya devam etseydiniz, Azerbaycan Devlet Başkanı veya Başbakanı hakkında onlarla ilgili bir konu olsaydı böyle bir tweet atabilecek miydiniz? Türkiye ile kendi ülkesini kıyaslaması mümkünse bu arkadaşımızın, onu da denemesini tavsiye ederim. Biz kimsenin attığı tweetten dolayı değil ama attığı tweet Türk Ceza Kanunu'na göre suç sayılıyorsa, kişilik haklarına kişinin özel hayatına ilişkin bir suçu ortaya koyuyorsa bu adı Zeynel, Ahmet, Mehmet olsun herkes için geçerli bir husustur. Artık bu konuyu tekrar konuşmak gerektiğini düşünmüyorum." ifadelerini kullandı. CİHAN

Yorumlar