Altan Tan'dan Erdoğan'a: Haklıysan aklanacaksın, haksızsan hesap vereceksin

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Türkiye'deki yolsuzlukların yeni bir şey olmadığını söyledi.

Google Haberlere Abone ol
Altan Tan'dan Erdoğan'a: Haklıysan aklanacaksın, haksızsan hesap vereceksin

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Türkiye'deki yolsuzlukların yeni bir şey olmadığını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Tan, "Haklıysan zaten neticede aklanacaksın. Haksızsan hesap vereceksin." dedi.

İskilipli Atıf Hoca, Şeyh Said, Bediüzzaman Said Nursî, Seyit Rıza ve Menderes gibi isimlerin yeniden yargılanmasını isteyen Tan, "Bunları yeniden yargılamadan, darbecilere yeniden yargı önü açarsan sen de darbecilerin geldiği yere gidersin." diye konuştu. Tan, Uludere olaylarının aydınlatılması için hükümetin hiçbir şey yapmadığını vurguladı.

Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuşan BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili soru üzerine şunları söyledi: "Tayyip Erdoğan diyor ki Amerika, İngiltere, Avrupa, İsrail, Cemaat, Aleviler, şunlar; işte herkes beni indirmek istiyor. Biz de soruyoruz. Tamam kardeşim seni indirmek istiyorlar. Peki 11 senedir bunlar seni destekliyordu. Cemaat de seni destekliyordu, Amerika da, İngiltere de seni destekliyordu. Sen 'Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanıyım' diyordun. Necmettin Erbakan diyordu ki 'Bunlar Siyonistlerle işbirliği yaptılar, İsrail uşaklarıdır.' Kimse dinlemiyordu Necmettin Erbakan'ı. Seni destekleyen bütün bu dünya, Batı, dışarı ve içeri bugün ne oldu da sana karşı? Sen ne yanlışlar yaptın da içeride ve dışarıda, bu seni destekleyenler bugün seni desteklemiyor ve senin değişmeni istiyor? Bunu söylemiyor, burayı anlatmıyor. En tehlikeli yalan, yarısı doğru olan yalandır. Başbakan'dan bu çevrelerin, içeriden ve dışarıdan ciddi bir çevrenin memnun olmadığı, onun artık gitmesi gerektiğine inandığı doğru. Tırnak içerisinde götürülmek istendiği de doğru. Peki niye getirildin niye götürülüyorsun? Bunu anlat; bunu anlatmıyor. Birinci fasıl bu."

"GEL BU YOLSUZLUKLARI ANLAT"

İkinci faslın ise yolsuzluklar faslı olduğunu ve bunun Türkiye'de yeni olmadığını dile getiren Tan, şöyle devam etti: "İsmet Paşa'nın kardeşiyle ilgili bile yolsuzluk dosyaları olmuş. Tansu Çiller'in kocasıyla ilgili dosyalar olmuş, mahkemeler olmuş... Mesut Yılmaz ile ilgili bu tartışmalar olmuş. Turgut Özal döneminde bir büyük Emlakbank skandalı yani Engin Civan ve Selim Edes dosyaları olmuş. Turgut Özal'ın oğlu suçlanmış, mahkemelere çıkmış. Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan cezaevine girmiş. Ardından Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel ölene kadar yargılanmış. Diğer yeğeni Yahya Demirel 12 yıl hapse mahkum olmuş. Yani bu yeni bir şey değil. Türkiye'de kim bu tip işlere karışmışsa yargılanmış, soruşturulmuş, tatbikata uğramış, büyük bir kısmı da ceza almış. Şimdi sen bunlarla itham ediliyorsun, aynı şekilde. Haklıysan zaten neticede aklanacaksın. Haksızsan hesap vereceksin. Yani bunun getirilme götürülme ayrı şey; ha bunları da anlat, niye getiriliyorsun, niye götürülüyorsun? Ama bir de gel bu yolsuzlukları anlat."

ERDOĞAN; ENVER PAŞA, CHAVEZ VE AHMEDİNEJAD GİBİ

İstifa eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın sözlerini hatırlatan Tan, "Çık sen de cevap ver. 'Hayır, ben bu talimatı vermedim' de. Bunu belgele. Bu getirilme götürülme işi başka bir iştir. Doğrudur, getirildi ve götürülmek isteniyor ama bunun sebepleri var. Irak'ta, Suriye'de, Ortadoğu'da, Kürt siyasetinde, Balkanlarda, Kafkaslarda, İran ile ilişkilerde büyük hatalar, büyük yanlışlıklar yapmıştır Başbakan. Bunları tartışalım. Ama gerçek sebepleri de tartışalım. Yok ben Türkiye'yi büyütüyordum, yeni Osmanlı İmparatorluğu kuruyordum, aslında ben Cüneyt Arkın olmuştum, Erol Taş'lar bana karşı çıktı. Ey bütün kahramanlar, Ümmeti Muhammed beni destekleyin, desteklerseniz imanınızı kurtarırsınız istiklal savaşını kazanırız. Beni desteklemezseniz imanınız tehlikeye girer, cehenneme girersiniz. Bu yeni bir Enver Paşa, Ahmedinejad ve Chavez üslubudur. Yeni bir Enver Paşa nasıl Osmanlı İmparatorluğunu dağıttıysa bu da elimizdeki avucumuzdakini de dağıtır, götürür yani. Pirince giderken eldeki bulgurdan da oluruz. Onun için bize yeni bir Enver Paşa da lazım değil, yeni bir Chavez de lazım değil. İran Ahmedinejad'ı değiştirirken bizim yeni bir Ahmedinejad'a de ihtiyacımız yok. Aklı başında, bu işleri bilen insanlara ihtiyacımız var." şeklinde konuştu.

"DARBECİLERE YENİDEN YARGI ÖNÜ AÇARSAN SEN DE DARBECİLERİN GELDİĞİ YERE GİDERSİN"

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Ergenekon ve Balyoz davasının yeniden görülmesi tartışmaları konusunda şunları söyledi: "Sen, İlker Başbuğ ve diğer Ergenekon sanıklarını yeniden yargılamadan önce Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın yıllarca arkadaşlık ettiği Salih Mirzabeyoğlu'nu yeniden yargıla. 28 Şubat mağdurlarını yeniden yargıla. Bütün elinden yetkileri, mevkileri, makamları alınan mağdur olanların haklarının iadesiyle ilgili yeniden bir yargı süreci başlat. Onun için eğer yeniden yargılama yapılacaksa, bana göre de yeniden yargılama yapılması lazım, birinci yeniden yargılama İstiklal Mahkemeleri'nden başlayacaktır. İskifli Atıf Hoca'dan Şeyh Said Efendi'den, Bediüzzaman Said Nursî Kürdi'den, Seyit Rıza'dan, Menderes'ten günümüze kadar ne kadar rejim mağduru varsa ölenleri gıyabında bir daha yargılayacaksın ve iade-i itibar edilecek. Aynı şekilde özür dilenecek. Şu an cezaevinde yatan Müslüman, mağdur İslamcılar ve Kürtleri de yeniden yargılayacaksın. Bunları yeniden yargılamadan, darbecilere yeniden yargı önü açarsan sen de darbecilerin geldiği yere gidersin."

HÜKÜMET ULUDERE KONUSUNDA HİÇBİR ŞEY YAPMADI

Hava operasyonu sonucu 34 kişinin hayatını kaybettiği Uludere olayının aydınlatılamamasını değerlendiren Tan, aydınlatılamamasının tek sebebinin bunların Kürt olması olduğunu savundu, Türkiye'de herhangi birisinin tavuğuna bir şey olsaydı bugüne kadar 50 defa aydınlatılacağını ifade etti.

"Hükümete bağlı olan polis, asker, Meclis, bu konuda hükümet hiçbir şey yapmadı." diyen Tan, şunları kaydetti: "Başbakan suçluları gizledi, kendisi de bu suçun içinde. Çünkü 'emri sen verdik' diyoruz. 'Ben vermedim' diyor. Peki, 'sen vermediysen, kim verdi, bunları çıkar'. 'Söylemem' diyor. En hafif bir ifadeyle, yardım ve yataklık, gerçek suçluları gizleme suçu işliyor. Ama bunun yanında yargıda etkili olan, cemaate yakın işte yargı diyelim, öyle diyelim veya çevreler diyelim; ne hikmetse bunlar da bir şey yapmadı. İçişleri Bakanı'nın oğluyla yaptığı görüşmeleri bile kaydeden belli güçler, yani kimse bunlar ben illa cemaattir demiyorum kimse, Roboski meselesinde herkes ortak bir tavır içerisine girdi, en ufak bilgi ve belge sızmadı... Birbirleriyle çatışan güçler de sürmediler, işin enteresan tarafı da bu. Ama kollektif, ortak bir suç işlendi. Türkiye'de bugün iktidar mücadelesi veren içeride ve dışarıda ne kadar güç varsa Roboski'yi tabir caizse pas geçti."

"BARIŞ SÜRECİ PALDIR KÜLDÜR GİDİYOR, PALDIR KÜLDÜR DE DURDU ŞİMDİ"

Barış sürecini değerlendiren Tan, "Barış süreci paldır küldür gidiyor, paldır küldür de durdu şimdi. Hiç kimse tam olarak üzerine düşeni yapmadı. Herkes çözüyormuş gibi davrandı bugüne kadar. Çözüyormuş gibi, barışıyormuş gibi yaptı. Bunun yasal düzenlemeleri, anayasal düzenlemeleri yapılmadı. Yasal ve anayasal düzenlemeleri yapılmayan şeylerin hepsi havada kalır. Başa gitmez, sonuca ulaşmaz, ulaştığı yer, doğru bir nokta olmaz. Hadise bu." şeklinde konuştu.






CİHAN

Yorumlar