Altan Tan'dan Cumhurbaşkanı Gül'e: Bakkal hesabının dışında bir dönemdeyiz

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü internet yasasını onaylamasından dolayı eleştirerek "Eğer önünüze gelen bu 2 madde yanlışsa siz bunu veto edeceksiniz, göndereceksiniz.

Google Haberlere Abone ol
Altan Tan'dan Cumhurbaşkanı Gül'e: Bakkal hesabının dışında bir dönemdeyiz

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü internet yasasını onaylamasından dolayı eleştirerek "Eğer önünüze gelen bu 2 madde yanlışsa siz bunu veto edeceksiniz, göndereceksiniz." dedi. "Eğer siz Çankaya Noteri veya 83. Noter gibi davranmaya başlarsanız vallahi milletvekilleri de bunu söyler, siz de kusura bakmayacaksınız." diyen Tan, "Sayın Cumhurbaşkanım, bu dönem ben Başbakan olayım öbürü Cumhurbaşkanı olsun, ben Cumhurbaşkanlığında kalayım diğeri Başbakan olsun, bu partinin başına kim geçer, memleketi önümüzdeki dönem kim yönetir... Bu bakkal hesabının dışında bir dönemin içindeyiz." ifadelerini kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, saat 14.00'te yoklama yapılmaksızın müşahede ile açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Sadık Yakut yönetiyor. BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, sansür meselesinin yüzyıldır konuşulduğunu belirterek II. Abdülhamit döneminden beri tartışıldığını ifade etti. "Burada Sultan Abdülhamit'in şahsiyeti üzerinden bir tartışmaya girmek istemiyoruz. Yüzyıldır tartışıldı bu konu; bana göre de Osmanlı tarihinin en dirayetli padişahlarından birisidir ama çok kötü bir zamanda geldi." diyen Tan, "Her tarafı jurnallerle, fezlekelerle ve kendinize göre bir bürokrasiyle doldurup 'Bu işi böyle örtbas edeceğim ve iktidarımı sürdüreceğim.' derseniz götüremezsiniz." ifadelerini kullandı.

"TOPLUMSAL UZLAŞMANIN YOLU BU DEĞİL"

Tan, şöyle devam etti: "Polis benim polisim olsun, yani partinin polisi olsun, asker öyle olsun; Kilis'te, Antakya'da, Reyhanlı'da TIR'ları çevirmesin; Anayasa Mahkemesi benim dediğim gibi olsun, HSYK benim dediğim gibi olsun, Parlamento benim dediğim gibi olsun; olsun, olsun, olsun, olsun… Bütün Dışişleri personelini, büyükelçileri toplayayım, Türkiye'nin dışarıdaki -daha düne kadar iftiharla bahsettiğiniz, övgüyle savunduğunuz- bütün okulları kapatma yönünde bir seferberlik ilan ederek görevlendirilsinler; değerli arkadaşlar, bu yol, doğru düzgün bir yere çıkacak bir yol değil. Sükûnetle bunları tartışmak lazım. Defaatle söylüyorum, içeride ve dışarıda bu kadar kavgayı bu ülkenin kaldırması mümkün değil, kim haklı ve kim haksız olursa olsun. Bir ailenin içinde, bir evin içinde anne haklı, baba haklı, kız haklı, damat haklı veya haksız, eğer her gün kavga varsa aile büyüklerinin yapması gereken birinci iş bu kavgayı bir sulha bağlamaktır, bir çözüme bağlamaktır. Bu çözüm, çocukların yarısını hapsetmek, yarısını dövmek, işte, kızların yarısını boşatmak veya oğlanların yarısını boşatıp gelinleri, damatları kapıya atmak değildir; bu çözüm, çözüm değildir. Toplumsal uzlaşmanın yolu bu değil." diye konuştu.

"2 MADDE YANLIŞSA VETO EDECEKSİNİZ"

İnternet yasasını onaylayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de seslenen Tan, "Sayın Cumhurbaşkanım, siz el altından AK Parti'ye 'Bakın, ben bunu veto edersem yanlış olur, ben de bu kavgada taraf olurum, bu da iyi bir şey olmaz. Veto etmezsem de sizin bu 2 maddeniz yanlış. E, peki ne yapalım? Ben bunu tasdik edeyim, siz de bunu değiştirin.' Böyle bir bakkal hesabına giremezsiniz Sayın Cumhurbaşkanı. Bakın, kızmadan, bağırmadan, en sakin sesimizle söylüyoruz, bir saygısızlık da yapmak istemiyoruz. Siz böyle bir siyaset yapma konumunda değilsiniz, bu, Cumhurbaşkanlığı makamının yapması gereken bir şey de değil. Eğer önünüze gelen bu 2 madde yanlışsa siz bunu veto edeceksiniz, göndereceksiniz, Meclis düzeltecek. Doğruysa, tasdik ettiniz, sizin tasdik ettiğinizi iki gün sonra bu Meclis bir daha değiştirmeyecek. Bu, size saygısızlık, Meclisin kendisine de saygısızlık, Sayın Cumhurbaşkanına karşı da saygısızlık. Eğer biz bu demokratik eleştirilerimizi de yerine getiremeyeceksek o zaman bizim görevimiz ne?

"ÇANKAYA NOTERİ GİBİ DAVRANMAYA BAŞLARSANIZ VALLAHİ MİLLETVEKİLLERİ DE BUNU SÖYLER"

Cumhurbaşkanı için '83. Noter' ibaresi kullanıldığını dile getiren Tan, şöyle devam etti: "'Çankaya Noteri' ibaresi de bundan önceki siyasi dönemlerde sıkça kullanıldı ama Çankaya'nın noterlik makamından çıkması yine orada oturacak Sayın Cumhurbaşkanlarının feraseti ve dirayetiyle alakalıdır. Bu sözü kendinize söyletmeyeceksiniz. Eğer siz Çankaya Noteri veya 83. Noter gibi davranmaya başlarsanız vallahi milletvekilleri de bunu söyler, siz de kusura bakmayacaksınız. Sayın Cumhurbaşkanım, bu dönem ben Başbakan olayım öbürü Cumhurbaşkanı olsun, ben Cumhurbaşkanlığında kalayım diğeri Başbakan olsun, bu partinin başına kim geçer, memleketi önümüzdeki dönem kim yönetir... Bu bakkal hesabının dışında bir dönemin içindeyiz. Memleket allak bullak. Bürokrasi kimseyi dinlemiyor. Hâkim savcıya söz geçiremiyor, savcı polise laf geçiremiyor, polis kimseyi dinlemiyor. İçişleri Bakanı 29 yaşında bir çocuğa 'Seni gözaltına alırlarsa korkma, kendimi önüne atarım.' diyor, oğlu tutuklanıyor, televizyonlardan öğreniyor. Yani, memleketin çivisinin çıktığı bir dönemde gözler tabii ki kademe kademe en son Sayın Cumhurbaşkanına dönüyor ve Sayın Cumhurbaşkanından da bu döneme uygun, ülkeyi bu krizden çıkaracak, toplumsal uzlaşmayı sağlayacak, yeni bir mutabakat oluşturacak, herkese gerektiğinde aklını başına almasını söyleyecek bir siyaset bekleniyor. Çünkü Bakanlar Kurulunu resen toplama yetkisi var, Allah göstermesin, bir savaş olduğu zaman da orduların başkomutanı. Peki, biz oraya dönüp de bakmazsak kime dönüp bakacağız?"

"SİZ KENDİNİZİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN YERİNE KOYMAYIN DA NEREYE KOYARSANIZ KOYUN"

Cumhurbaşkanının "Ben kendimi Anayasa Mahkemesi'nin yerine koyamam." dediğini aktaran Tan, "Peki, Sayın Cumhurbaşkanım, sizden bir tek ricamız var, siz kendinizi Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine koymayın da nereye koyarsanız koyun. Dediğim gibi, bütün nezaketimizi, bütün terbiyemizi muhafaza ederek bunları söylüyoruz ve bir de şunu söylüyoruz: Bugün basında, Hasan Cemal, Mehmet Altan, Ahmet Altan, Cüneyt Özdemir, birçok kişi -bu isimleri çoğaltabilirim- diyor ki: 'Sayın Başbakanın 'Alo Fatih' hattıyla, bundan önceki müdahaleleriyle işimizi kaybettik.' Bir Danimarka'da, İsveç'te, Norveç'te bir başbakan 'Alo Fatih' dedikten sonra bir dakika kalamaz görevde." ifadelerini kullandı. CİHAN

Yorumlar