Altan Tan pes etti, Kadri Yıldırım bayrak açtı

HDP'nin bölge halkıyla ilgisi olmayan politikasını eleştiren Altan Tan pes etti; onun yerine benzer kimlikli başka bir vekil olan Kadri Yıldırım isyan bayrağı açtı

Google Haberlere Abone ol
Altan Tan pes etti, Kadri Yıldırım bayrak açtı
HDP'nin Kürt halkının çoğunluğuyla alakası olmayan politikaları parti içindeki 'Muhafazakâr milletvekilleri' rahatsız etmeye başladı. Şu ana kadar partinin Müslüman Kürt halkına karşı duyarlı davranmadığı şeklinde eleştirilerde bulunarak tepki gösteren Altan Tan, söylediklerinin dikkate alınmaması üzerine pes ederek susmayı tercih etti. Onun yerine partinin muhafazakar isimlerinden Prof. Kadri Yıldırım isyan bayrağı açtı. Partinin eşcinselleri sahiplenen ve onlara her platformda destek veren politikalarını eleştiren Yıldırım, bu politikaların Kürt halkı tarafından tepki çektiğini dile getirdi. Partinin müftü kökenli milletvekili Lütfullah Erdoğmuş, 28 Şubat'ın sembol isimlerinden Hüda Kaya ve Ayhan Bilgen gibi isimlerinin ise şu ana kadar yanlış politikalar konusunda bir tepki göstermemiş olması dikkat çekiyor. 

HDP Siirt Milletvekili Prof. Kadri Yıldırım, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında HDP içerisinde bazı bileşen veya bireylerin İslami değerleri ve kutsalları hiçe saymalarının faturasının bir bütün olarak HDP’ye  kesildiğine dikkat çekerek  LGBTİ yürüyüşüne verilen desteği  eleştirdi.  Prof. Yıldırım, “Bileşen veya bireylerimizin LGBTİ eylemlerinde, yürüyüşlerinde Ramazan ayına -ki bu İslam kutsallarından birisidir- hakaret edildiği bir ortamda partimiz adına orada bulunmaları ve bu hakarete ses çıkarmamaları gizli bağlamda sanki bu yapılanları benimsiyor gibi oluşuyor halkımız bundan rahatsızlık duymaktadır” dedi. 

HDP’nin Müslüman Kürt halkının beklentilerine göre kendini revize etmesinin daha yararlı olacağına inandığını söyledi.

Prof. Yıldırım’ın basın toplantısındaki konuşması şöyle: “İçlerinde ömrümü geçirdiğim ve oylarını aldığım Müslüman Kürt halkı eleştiri ve özeleştiri bağlamında bazı hislerine tercüman olmamı istiyor ve profilim bu hisleri partimle ve kamuoyuyla paylaşmamı gerektiriyor.

Partimiz HDP’ye verilen oyların yaklaşık % 95’inin sahibi olan Müslüman Kürt halkının haklı bazı beklentileri vardır ve parti olarak bu beklentileri dikkate almak zorundayız.

Bilindiği gibi HDP’de Müslüman Kürt halkından başka bazı ideoloji, etnik köken ve inanç sahibi bileşenler vardır. Normal şartlarda tabii ki bu mozaik memnuniyet vericidir. Fakat dışarıya yansıyan görüntü şudur:

HALK MÜSLÜMAN, ADAYLAR SEMBOLİK

Adı geçen bileşenlerden kontenjan olarak seçilen milletvekillerinin kitlesel tabanları onları seçebilecek bir nicelik potansiyeline sahip değildir. Onları da Müslüman Kürt halkı seçmiştir. Fakat milletvekili olsun olmasın gerek partiyi sevk ve idare etmede, gerek teşkil edilen karar ve danışma organlarında yapılan görevlendirmelerde, gerekse il ve ilçelerde oluşturulan teşkilatlarda 3-4 sembolik isimden başka Müslüman Kürt halkının beklentileri karşılanmış değildir. Dolayısıyla gerek milletvekili adayları belirlenirken, gerekse partinin karar ve danışma organları ile il ve ilçe teşkilatları oluşturulurken Müslüman Kürt halkı ‘ben kendimi şu adayda, şu organda, şu teşkilatta görüyorum’  diyebilmelidir.  Bunun aksine olan uygulamalar dindar halkımızın haklı olarak partimizden soğumasına yol açmaktadır. Ben bunların binlercesine şahidim ve buna üzülüyorum. Aradığını partimizde bulamayan ve dolayısıyla partimizden soğuyan dindarların adres olarak nereye gideceklerini söylememe herhalde gerek yoktur. Dolayısıyla halk kendini milliyeti ile dini arasında bir tercih yapmakla karşı karşıyaymış gibi bir ikilem içerisinde hissetmemelidir. 

İSLAMİ DEĞERLERİ HİÇE SAYIYOR

HDP içerisinde bazı bileşen veya bireylerin İslami değerleri ve kutsalları hiçe saymalarının faturası bir bütün olarak HDP’ye kesilmektedir. Partimiz bu konuda ciddi tedbirler almalıdır. Aksi takdirde şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da rakip siyaset bunu affetmeyecek ve aleyhte propaganda aracı olarak kullanmaktan çekinmeyecektir. Hem mesele rakip siyaset de değildir. Zaten İslam’ın değerlerine ve kutsallarına hakaret etmek partimizin “inançlara saygı” prensibiyle de uyuşmamaktadır. Dolayısıyla bu yollara başvuranlar hakkında gerekli disiplin kapısı açılmalıdır.   
 

Yorumlar