AK Parti'nin yapmak istedikleri, 3 yıl önceki referandum kitapçığı ile çelişiyor
AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı tarafından hazırlanan 12 Eylül 2010’da referandumuna ilişkin ‘Anayasa Değişikliği paketi ile ilgili sorular ve cevaplar’ kitapçığında yer alan HSYK maddeleri, AK Parti’nin bugün yapacağı düzenlemeyle ilgili büyük çeli.
AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı tarafından hazırlanan 12
Eylül 2010’da referandumuna ilişkin ‘Anayasa Değişikliği paketi ile
ilgili sorular ve cevaplar’ kitapçığında yer alan HSYK maddeleri,
AK Parti’nin bugün yapacağı düzenlemeyle ilgili büyük çelişkiler
içeriyor. Söz konusu kitapçıkta HSYK’ya, Adalet Bakanı ve Adalet
Bakanı Müsteşarı'nın Kurul üyesi olması, gündemi Adalet Bakanı’nın
belirlemesi ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın katılmaması durumunda
kurulun toplantı yapamaması, kurulun oluşum şekli hem ülkenin
içinden hem de uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından öteden
beri eleştirildiğine ilişkin bilgiler yer alıyor. Kitapçıkta;
HSYK’nın mevcut halinin tüm uluslararası belgelere uygun olarak
hazırlandığı belirtilirken, ”Mukayeseli hukuk uygulamaları, medeni
ve kalkınmış dünyadaki örnekler, AB müktesebatı, Avrupa Konseyi ve
buna bağlı çalışan ilgili kurulların tavsiye kararları, halkımızın
yargıdan beklentisi ve bu yöndeki ihtiyaçları, yargı bağımsızlığı
ve hakim teminatı prensibi, HSYK’nın yeni yapısı belirlenirken esas
alınmıştır.” ifadeleri yer alıyor.
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarının ardından hükümet
tarafından başlatılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun
yapısının değiştirilmesi hakkında çalışmalar devam ediyor. HSYK’nın
neredeyse tüm yetkilerini Adalet Bakanı'na devretmeyi öngören kanun
teklifi, Anayasa’daki yargı bağımsızlığı maddelerine açıkça aykırı
olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, yapılacak yeni düzenlemeyle yargı,
yürütmenin egemenliği altına girdiği belirtiliyor. HSYK’nın
yapısına yönelik yapılan bu düzenlemeler Ak Parti’nin 2010 yılında
Tanıtım ve Medya Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘Anayasa
Değişikliği paketi ile ilgili sorular ve cevaplar’ kitapçığındaki
maddelerle çelişkiler içeriyor. Kitapçıkta 26 sayfa HSYK’nın
yapısında yapılacak düzenlemeler konuyla ilgili sorulan sorulara ve
cevaplara yer veriliyor.
HYSK’YA GETİRİLEN ELEŞTİRİLER KARŞILANMIŞTIR
Kitapçığın 21. maddesinde, ‘HSYK’nın yapısının değiştirilmesiyle
Yargı Bağımsızlığına zarar veriliyor mu?’ sorusuna, HSYK’nın
referandumdan sonraki değişiklikle çok daha geniş bir temsil
kabiliyetine sahip olan ve yargı camiasının tümünü sürece dahil
eden bir yapıya kavuşturulacağına vurgu yapılıyor. Kurul yapısına
öteden beri yapılan itirazların değerlendirildiği ifade edilirken,
“Kurulun sekretaryası, bütçesi ve binasının bulunmaması, Kurul
kararlarına karşı yargı yolunun açık olmaması ve iç itirazların da
göstermelik olması kurula bağlı Teftiş Kurulu’nun olmaması, Adalet
Bakanı ve Adalet bakanı Müsteşarının Kurul üyesi olması, gündemi
Adalet Bakanı’nın belirlemesi ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın
katılmaması durumunda kurulun toplantı yapamaması, Kurulun far
tabanlı olup, yönettiği ilk derece adli ve idari yargı hakim ve
savcılarının Kurul’da temsil edilmemesi ve kurulun oluşum şekli hem
ülkemiz içinden hem de uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından
öteden beri eleştirilmekte idi. Yeni getirilen düzenleme ile bu
eleştiriler karşılanmıştır.” açıklamalarına yer veriliyor.
TÜM ULUSLARARASI BELGELERİ ÖRNEK ALDIK
Kitapçıkta, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olduğu ve Hukuk
devletlerinde yargı yetkisi bağımsız mahkemelerce yerine
getirildiği ifade ediliyor. Ayrıca, “Bağımsız yargı, bağımsız
devlet olmanın ve de hukuk devletinin olmazsa olmaz şartı,
göstergesi ve güvencesidir. Bir ülkede yargı bağımsız değilse orada
adaletten ve hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü
bağımsız yargı, hukuk devletinin kalbidir.” ifadeleri kullanılıyor.
HSYK’nın yapısının düzenlemesine ilişkin tüm uluslararası
kuruluşların yapısından faydalanıldığına ve uluslararası
standartlara kavuşturulacağının belirtildiği açıklamada, “Tüm
uluslararası belgeler, mukayeseli hukuk uygulamaları, medeni ve
kalkınmış dünyadaki örnekler, AB müktesebatı, Avrupa Konseyi ve
buna bağlı çalışan ilgili kurulların tavsiye kararları, halkımızın
yargıdan beklentisi ve bu yöndeki ihtiyaçları, yargı bağımsızlığı
ve hakim teminatı prensibi, HSYK’nın yeni yapısı belirlenirken esas
alınmıştır. HSYK’nın kurumsal yapısı ve işleyişi şekillendirilirken
bizzat yargı kurumlarının talepleri, siyasi partilerin öteden beri
hazırladıkları taslaklar ve sivil toplum kuruluşlarının önerileri
de büyük çapta göz önünde bulundurulmuştur.” bilgileri yer
alıyor.
ADALET BAKANI SADECE GENEL KURUL’DA OY KULLANABİLECEK
Avrupa ülkelerinde aynı işlevi gören kurulların üye sayısı ve
üyelerin seçimleri nasıldır? sorusuna ise “Fransa’da 18, İtalya’da
27, İspanya’da 23, Portekiz’de 17, Hollanda’da 5, İsveç’te ise 11
olarak veriliyor.”şeklide yanıt veriliyor. “Değişiklikte Adalet
Bakanı’nın HSYK’daki konumu tam olarak nedir?” sorusuna ilişkin
kitapçıkta şu bilgiler yer alıyor: “Adalet Bakanı halen olduğu gibi
kurulun tabii başkanıdır. Adalet Bakanı şimdiki yapıda tüm
toplantılara katılmakta ve oy kullanmaktadır. Kurul gündemini de
Adalet Bakanı belirlemektedir. Yeni yapıda ise Adalet Bakanı, üç
daire halinde çalışacak olan HSYK’nın atama, terfi, disiplin gibi
önemli kararların alındığı daire toplantılarına katılamayacak ve oy
kullanamayacaktır. Bakan sadece Genel Kurul’a katılacak ve oy
kullanabilecektir. Ayrıca her daire kendi gündemini kendisi
belirleyecektir.” cevabı veriliyor.
BÜTÜN MÜFETTİŞLER HSYK’YA BAĞLI OLACAK
‘Venedik Komisyonu’nun Adalet Bakanlığı ve Müsteşarı’nın HSYK’da
yer almaması ile ilgili kesin bir kararı var mıdır?’ sorusuna da,
“Venedik Komisyon’unun kararı sadece Adalet Bakanı’nın hâkimlerin
disiplin işleriyle ilgili toplantılara katılmaması yönünde tavsiye
kararıdır.” yanıtı veriliyor. 'Mevcut durumda, tüm hâkim ve
savcıların denetimi Adalet Bakanı’na bağlı, adalet müfettişleri
tarafından yapılmaktadır. Ancak Bakan’ın izniyle inceleme ve
soruşturma yapılmaktadır. Değişiklik teklifi ile getirilen yapı
nasıldır? sorusuna ilişkin, “Değişiklik ile birlikte, tüm hâkim ve
savcıların denetimi ve onlarla ilgili her türlü inceleme ve
soruşturmayı yapacak müfettişler HSYK’ya bağlı olacaktır.
Soruşturmaya ve inceleme izni de, ilgili dairenin teklifi üzerine
Adalet Bakanı tarafından verilecektir.” ifadeleri kullanılıyor.
‘Değişiklik Paketi ile Adalet Bakanı’na bağlı olarak kurulan Teftiş
Kurulu Başkanlığı’na bağlı müfettişler neyi ve kimi denetleyecek?’
şeklindeki soruya ise, “Adalet Bakanlığı’na bağlı Teftiş Kurulu
müfettişleri, Adalet Bakanlığı merkez teşkilatı, icra daireleri,
cezaevleri ve noterler dâhil olmak üzere, buralardaki adalet
hizmetlerini, çalışan adalet personelini ve savcıların sadece idari
işlerle ilgili icraatlarını denetleyecekler.” yanıtı veriliyor.
Ayrıca, ‘Mevcut yapıda, Yargıtay ve Danıştay üyeleri, her üyelik
için üç kişiyi salt çoğunlukla seçmektedir. Bu böyle devam ederse
Anayasa Mahkemesi’nin paketin bu kısmına müdahale etmesi ne anlama
geliyor?’ sorusu da şöyle yanıtlanıyor: “Anayasa Mahkemesi’ne
götürülen Anayasa değişiklin paketine göre, her üyelik için ayrı
ayrı seçim yapılmaması, yapılacak tek seçimde her üyenin sadece bir
kişiye oy verebilmesi sağlanıyordu. Bu durumda Yüksek Mahkeme’nin
kontenjanı itibariyle en çok oy alan adaylar seçilmiş sayılacaktı.
Anayasa Mahkemesi düzenlemenin bu kısmını iptal ederek şu anda
yürürlükte olan duruma dönülmesini sağlamış oldu.”
HSYK ÜYELERİNİN KENDİ YÖNETİCİLERİNİ SEÇECEĞİNE İNANIYORUZ
‘İyileştirmelere rağmen, değişiklik teklifinde Cumhurbaşkanı’nın
seçeceği 4 üye dışında yürütme, hatta yasama kurumu olan TBMM,
HSYK’ya üye seçmediği halde, yargı bağımsızlığının ortadan
kaldırılacağı iddiası nereden kaynaklanmaktadır?’ sorusuna ilişkin
şu yanıt yer alıyor: “Avrupa ülkelerinde parlamentolar, senatolar
ve hükümetler aynı mahiyetteki kurullara üye seçerken, hatta bazı
örneklerde olduğu gibi çoğunluğu seçerken, Anayasa değişiklik
teklifinde TBMM’ye de, Hükümete de, HSYK’ya üye seçme hakkı
verilmemiştir. Aslında doğru olan hiç olmazsa TBMM’nin bazı üyeleri
seçmesidir. Fakat Türkiye’de siyasetin yargıyı vesayet altına almak
isteği iddia ve ithamlarına haklılık kazandırmamak için böyle bir
düzenlemeye gidilmemiştir. Biz, katılımcı demokrasinin gereği
olarak ilk derece mahkemelerde görevli olan hakim ve savcılarımızın
sürecin içinde olması gerektiğini düşünüyor ve onların kendi
yöneticilerinin en iyi şekilde seçeceklerine inanıyoruz.”
Son olarak Anayasa paketinde, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın tabi
olduğu anayasal alt yapıyı demokratikleştirmek, olması gereken
yargı reformunun çok önemli bir adım olduğu vurgusu yapılıyor.
CİHAN
Yorumlar