"30 Mart’ta ya vatan evlatlarına, ya da bakan evlatlarına oy vereceksiniz"

Trabzon’da vatandaşa hitap eden Cumhuriyet halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kul hakkı yiyenlerden hesap soracaklarını belirterek, “İktidara oy verenler elinizi vicdanınıza koyun, 12 yıldır iktidardasınız, neden bu işsizlik, yolsuzluk,.

Google Haberlere Abone ol
"30 Mart’ta ya vatan evlatlarına, ya da bakan evlatlarına oy vereceksiniz"

Trabzon’da vatandaşa hitap eden Cumhuriyet halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kul hakkı yiyenlerden hesap soracaklarını belirterek, “İktidara oy verenler elinizi vicdanınıza koyun, 12 yıldır iktidardasınız, neden bu işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk var diye sorun. Kul hakkı yiyenlerden neden hesap sormuyorsunuz?”dedi.

Atatürk Alanı’nda yağmur altında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Size bir adamın hikayesini anlatacağım. Hep mağdur olduğunu söyledi; dedi ki ben mağdurum, ben perişanım, ben hapse atıldım, yolsuzluk çektim. Yırtık ayakkabı ile siyasete girdim. Çıktı meydanlara hergün konuştu; ben yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğim dedi. Ne oldu, vatandaş onu iktidar yaptı. Oy veren hiçbir yurttaşıma bugüne kadar ‘neden AKP’ye oy verdin?’ diye kızmadım. Oy verdiniz yolsuzlukları, yolsuzlukları önledi mi, yoksulluğu, işsizliği önledi mi, alın terinin hakkını verdi mi önledi mi? Fındığın hakkını verdi mi? Hayır. O halde kime oy verdiniz, kime çalıştı. Kendine çalıştı. Sadece kendine mi ? Sadece kendine çalışsa hemen bir yardım kampanyası açardım. Kendine de söyledim, Allah aşkına kaç lirayla doyacaksan söyle, kampanya ile toplayalım, sana o parayı vereyim; şu milletin yakasından düş.” şeklinde konuştu.

Konuşması, sık sık ellerinde ayakkabı kutularıyla meydana gelen vatandaşların ‘Hırsız Tayyip Erdoğan’ sloganları ile kesilen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın son günlerde internete düşen ses kayıtlarını da dile getirdi: “Sabahın 8’inde oğluna telefon ediyor. Evladım diyor; bak şu bakanların çocuklarının evlerinde arama yapılıyor. Senin evinde ne var diyor. Bilal oğlan yeni uyanmış, babacığım bir daha tekrar eder misin? diyor. Sonra evdeki paraları sıfırla diyor. Ama biliyor ki bunu Bilal oğlan tek başına yapamayacak. Sana kız kardeşini, abini, enişteni, dayını, amcanı da çağır, akşama kadar sıfırlayın diyor. Ertesi gün 5’inci telefon, arıyor sıfırladın mı diye soruyor, oğlu Bilal de babacığım birazcık kaldı diyor. Ne kadar deyince, 30 milyon Euro kaldı. Onu da inşallah akşama kadar sıfırlayacağız diyor. Bana rahmetli babam şu öğretti; Allah her türlü günahı affeder, ama kul hakkıyla gelmeyeceksin derdi. Eğer kul hakkı yemek günahsa, dinimizde yoksa, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren değerli yurttaşlarımın vicdanına, ahlakına, insanlığına, inançlarına sesleniyorum; hala bu ülkede hırsızlara, kul hakkı yiyenlere oy verilecek mi? O zaman hepimize bir görev düşüyor; 30 Mart’da sandığa gideceğiz, namuslu, kapısını vatandaşına sonuna kadar açanlara oy vereceğiz.”
Başbakan’a yönelik, “Önce bunlar montaj dedi. Sonra mahkemeye telefon ettiriyor, istediği gibi karar verilmesini istiyor, sen hakim misin, hangi gerekçe ile ‘mahkum olmalı?’ diyorsun” sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, “İhaleye fesat karıştırıyor. Adama dilekçe ver diyor. AKP’ye oy veren Trabzon’un vicdanına sesleniyorum; İhaleye fesat karıştırmak, haram yemek günah mı değil mi? Günah ise 30 Mart’ta sandığa gidip harama ortak olmayacak, helalden yana oy kullanacağız. Bunların arada bir doğru söyleyen bakanı var, geçenlerde TV’de söylemiş; “çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz” demiş. Hz. Muhammed (SAV) İman ile yalan bir arada olmaz der. Bunlar hayatları boyunca yalan söyleyip milleti kandırdı, din-iman edebiyatı yaptılar. Bu başçalanla bir derdim var. Ona acımıyorum, hırsızın neyine acıyacaksın. Çocuklarına acıyorum. Bir baba çocuklarını yolsuzluğa ortak etmez. Kendisi ne diyordu eskiden, ‘Hırsızlık babadan oğla geçer, oğuldan babaya geçmez.’ Vallahi, billahi doğru.” diye konuştu.

Belediye başkan adaylarıyla mitingin bitiminde horon oynayan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın Rabia işaretini yorumladı: “Bu işaret 4 bakan, 1 başçalan demektir. Bu işareti görünce devleti soyan 4 bakan ve onları yöneten 1 başçalan aklınıza gelsin. Bunlardan birisi; Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan. 28 seferde 52 milyon dolar rüşvet almış. Bu rakamın içerisinde 700 bin liralık kol saati yok. İkincisi İçişleri Bakanı Muammer Güler. Emniyet buna bağlı. Sabahın 7 buçuğunda oğlunu arıyor. Evde ne var diyor. Oğlu da sen biliyorsun, 3-5 kuruş. Yani 1 trilyon civarında. Bir de Avrupa Bakanı Egemen Bağış var. O 1 buçuk milyon dolar. Onunki az, çünkü ona rüşvet çikolata kutusunda gidiyor. Bunu Zarraf söylüyor. Son olarak bunların birisi çıktı, Karadenizli olan, ‘sen ne dediysen ben de altına imza attım. Eğer istifa edecek olan varsa ben değilim, sen de istifa edeceksin’ dedi. Bu dört bakan İstanbul’da otobüsün üzerine çıktı ve ellerini kaldırdılar. Siz hiç dünyada adı yolsuzluğa bulaşmış, rüşvet aldıkları belgelerle ortaya konulmuş kişilerin milletin önüne çıkıp ellerini kaldırdıklarını gördünüz mü? Normalde istifa etmeleri lazım. Yapmaları için utanma duygusu olması lazım. Bunlar öyle değil. Utanma duygusunu kaybetmişler. Hayatı boyunca ona başbakan demeyeceğim. Çünkü bir ülkeyi yöneten kişinin erdemli olması, kul hakkı yememesi, adalete müdahale etmemesi lazım, yasakçı olmaması lazım. Yüreğinde insan sevgisi olmalı, halkına yalan söylememeli, temiz olmalı. Böyle bir kişinin benim başımın üstünde yeri vardır. Ama aile boyu götürüyorsa başçalandır. 30 Mart’ta ya vatan evlatlarına, ya da bakan evlatlarına oy vereceksiniz.”
CİHAN

Yorumlar