OHAL komisyonu 19 bin 600 dosya inceledi

OHAL komisyonuna bugüne kadar 108 bin 905 başvuru yapıldığını ve bunlardan 19 bin 600 dosyanın karara bağlandığını söyleyen Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "OHAL komisyonunda bugüne kadar 16 bin 600 dosya hakkında ret, bin 10 dosya hakkında da kabul kararı verilmiş" dedi.

Google Haberlere Abone ol
OHAL komisyonu 19 bin 600 dosya inceledi

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, OHAL komisyonunda bugüne kadar 16 bin 600 dosya hakkında ret, bin 10 dosya hakkında da kabul kararı verildiğini belirterek, "OHAL komisyonunun görev süresi uzatılacaktır, çünkü gündeminde yoğun bir dosya var." dedi.

Bozdağ, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bekir Bozdağ, "KHK ile meslekten ihraç edilenlerle ilgili başvuruları değerlendiren Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunda, çok sayıda başvurunun halen karara bağlanamadığına yönelik iddialar var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, bir gecikme söz konusu mu? Komisyon, bugüne kadar hangi kararları verdi? Komisyonun görev süresinin uzatılması gündeme gelebilir mi?" sorusu üzerine, söz konusu komisyonun OHAL nedeniyle kamudan uzaklaştırılan ve OHAL nedeniyle alınan tedbirler, uygulanan kararlarla ilgili bir itiraz merci olarak kurulduğunu anımsattı.

Bu itiraz mercinin bir özelliği olduğunu belirten Bozdağ, itirazdan sonra yargı yoluna da bütün konuların açıldığını söyledi. Bozdağ, "Çünkü, OHAL içinde KHK ile alınan tedbirler ve yapılan ihraçların yargıya kapalı olduğunu biliyoruz, yasalarımız böyle. Şimdi biz bu düzenlemeyi yaparak hem bütün bu ihraçlara, tedbirlere, kararlara OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'na başvuru imkanı verdik hem de hepsine yargı yolunu açtık. Bir yandan idari yargıya müracaat edebilecekler, Danıştay, bireysel başvuru, AHİM'e kadar gidebilecekler." diye konuştu.

Bunun Türkiye'nin hukuk devleti olmasının bir gereği olduğunun altını çizen Bozdağ, şunları kaydetti:

"Bizim yaptığımız işlerin doğruluğuna olan inancımızın bir gereğidir. Biz yaptığımız işleri, Türkiye'yi bu terör örgütünün tehdidinden korumak ve kurtarmak için yaptık. Bunlarla ilgili eğer eksiklik varsa, onları öncelikle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu değerlendirecek. Başka bir şey varsa onu da yargı değerlendirecek.

Devletin hiç kimsenin şahsına dönük bir husumeti yoktur. Sadece Anayasamız ve yasalarımız gereği devletimizi korumak, devletle sadakat yükümlülüğü ilişkisi için olmak zorunda olanların bu yükümlüğü ihlal eden varsa, onlarla ilgili gereğini yapmak. Bu da zaten anayasal bir gerekliliktir."

Komisyon görev süresine ilişkin de Bozdağ, "Komisyon görev süresi sürekli uzatılabilir, iki yıl ama bu süre bittiğinde uzatılabilir. Komisyon gündemindeki bütün konular bitene kadar komisyon göreve devam edecektir. O nedenle OHAL komisyonunun görev süresi uzatılacaktır, çünkü gündeminde yoğun bir dosya var." açıklamasında bulundu.

Bozdağ, şu anda komisyona 108 bin 905 başvuru olduğunu belirterek, "Onlardan 19 bin 600 dosya bugüne kadar karara bağlanmış, 16 bin 600 dosya hakkında ret kararı verilmiş, bin 10 dosya hakkında da kabul kararı verilmiş. Komisyon çalışıyor, tabii yavaş gitmesinin sebebi şu. Kararını doğru vermek için ilgili kişilerin çalıştıkları kurumlardan bilgileri alıyor ve onlar hakkındaki iddiaları araştırıyor, hangi iddia varsa bütün bunları toplayıp değerlendirdikten sonra bir karar veriyor. İşin doğru yapılması bakımından zaman alıyor. Alelacele karar verdiğinde elbette yanlış karar verebilir. Yanlış karar vermemek, doğru karar vermek ve eğriyi doğrudan ayırmak için komisyon kılı kırk yararak gerçekten büyük bir özveriyle çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, komisyonun faaliyete başladığı günden bu güne kadar 19 bin 600 dosya hakkında karar verdiğini hatırlatarak, bunun da iyi bir rakam olduğunu söyledi.

"Çok net bir şekilde İslam düşmanlığı"

Bozdağ, "Avusturya hükümetinin 7 caminin kapatılması kararı Irkçı bir yaklaşım ve İslam düşmanlığı olarak nitelendirildi. Avusturya'nın din ve vicdan hürriyetini ihlal eden bu kararının arkasında ne var? İslam dünyasının bu karara ortak bir tepki göstermesi gündemde mi?" şeklindeki soru üzerine de İslam dünyasının ortak bir tepki göstermediğini ifade etti.

"Türkiye'den başka tepki gösteren, Cumhurbaşkanımızdan başka tepki gösteren lider de olmadı." diyen Bozdağ, bundan dolayı duydukları üzüntüyü dile getirdi.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"Çünkü, çok net bir şekilde İslam düşmanlığı var, Müslümanlara karşı yapılan bir haksızlık var. Onun karşısında bu haksızlığı dile getirmesi gerekenler, tavır koyması gerekenler tavır koymadılar.

Avusturya'da ve Avrupa'nın pek çok ülkesinde ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı yükselen bir değer. Bunlara değer demek de mümkün değil ama öyle kullanıldığı için orada yükseliyor ve her geçen gün siyasiler artan aşırılıklar karşısında, aşırıların hoşuna gidecek eylem, söylem ve politikalar geliştirmeye özen gösteriyorlar. Gide gide sağduyu yaşam alanını kaybederken neredeyse yaşamaz hale gelirken, ayrımcı, ırkçı, faşist, yabancı düşmanı, İslam düşmanı azınlık olan gruplar çoğunluğa evriliyor ve orada siyasal iktidarı kontrol eder hale geliyor."

Avusturya Başbakanı ve Avusturya Hükümeti'nin aldığı bu kararın, çok net bir şekilde din ve vicdan hürriyetinin öldürülmesi, yok edilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ve insan haklarının ihlali, hukuk devletinin rafa kaldırılması olduğunu anlatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayanlara değer vermek ve onların düşünce ve inançlarını yaşamaları, yaşatmaları için destek olmak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ana maddelerinden birisi. Hukuk devletinin gereklerinden birisi ve AB'nin üzerinde yükseldiği temel değerlerden birisi. Ama bu karar hem hukuk devletini hem AB'nin üzerinde yükseldiği değerleri hem de İnsan Hakları Sözleşmesini çok açık bir şekilde ihlal etmiştir."

Bozdağ, Türkiye'ye her defasında din ve vicdan özgürlüğü ile ifade hürriyeti dersi verenlerin kendileri gibi inanmayanlara yaptıkları bu uygulamayla, esasında ne kadar din ve vicdan hürriyetinden yoksun olduklarını da gösterdiklerini belirterek, caminin önünde domuz etinden mangal partisi yapılmasının ise daha çirkin bir şey olduğuna işaret etti. Bozdağ, "Olacak şey mi? O resmen devlet eliyle oradaki Türk toplumunu, oradaki Müslümanları provake etmektir. Devlet, böyle bir şeyi yapmaz, yaptırmaz, yapılmasına da izin vermez. Ama görüyoruz ki yükselen aşırıcılık, ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı Başbakanı bile kontrol eder hale gelmiştir." diye konuştu.

"Eğer Başbakan bu haliyle devam ederse, ilerde kendi ülkesinde ağzını açamaz hale gelecektir." diyen Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bütün bu hastalıklara karşı mücadele şarttır. Kim ki başka dine düşmanlık edenlere, başka din mensuplarına düşmanlık edenlere, ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı yapanlara karşı sesini yükseltmezse, önce kendine kötülük eder, sonra mensubu olduğu millete ve devlete kötülük eder. Şu anda o en büyük kötülüğü Avusturya yapmıştır. Ben ona inanıyorum. Müslümanlara yapmak istediği kötülük netice vermeyecektir."

Bozdağ, İslam'ın her türlü düşmanlığa, her türlü saldırıya rağmen her yerde olduğunu ve var olmaya da devam edeceğini vurgulayarak, "Çünkü, Kur'an'ın koruyucusu Allah'tır." dedi.

"Türkiye bu hükümet sistemiyle daha güçlü olacak"

Parlamenter sistemin son Bakanlar Kurulu toplantısının 4 Haziran'da yapıldığının hatırlatılması üzerine Bozdağ, bu sonun hayırlı bir son olduğunu belirtti.

Bakanlar Kurulu toplantısında, bakanların duygularını dile getirdiğini ve vedalaşma olduğunu ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bu ekip Türkiye'yi Cumhuriyetin ilanından sonra geçen yüz yıllık süreden sonra yeni bir yüzyıla hazırlayan ekip. Türkiye'de Anayasada en büyük devrimi yapan bir ekip olarak tarihe geçti. Hükümet sistemini, yönetim sistemini değiştirmek öyle kolay bir iş değil. Böyle büyük bir işi başardı ve yeni bir yüzyıla Türkiye'yi hazırladı. Önümüzdeki yüzyıl Türkiye bu hükümet sistemiyle yönetilecek ve daha güçlü olacak. Biz kendi görevlerimize son veriyoruz ama milletimizin kazandığı bir sisteme ülkemizi geçiriyoruz."

Anılarını not alıp almadığına ilişkin bir soruya karşılık Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakınında bulunmanın pek çok hadiseye tanıklık etmeyi de gerektirdiğini söyledi.

Son 16 yıldır AK Parti'nin hikayesinin Türkiye'nin hikayesi olduğunu belirten Bozdağ, önemli hadiselere tanıklık ettiğini, bunların büyük kısmının medyaya yansımadığını kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tayyip Bey'i seven insanlar ve sevmeyenler için söylüyorum. Eğer o anekdotlar ortaya çıkmış olsa seven insanlar 'iyi ki sevmişiz' diyecekler, sevmeyenler, 'böyle birini nasıl sevmeyiz, niye böyle birine karşı durmuşuz' diye eminim çok hayıflanacaklar. Benim hatırat tutma alışkanlığım yok ama hafızam iyidir. Bir otursam belki epey çıkarabilirim. Ama eminim ki tutan arkadaşlarımız olmuştur. Bunlar gün yüzüne çıkınca Tayyip Bey'e milletin sevgisinin daha da katlanacağına, karşı olanların pişmanlık hissine kapılacağına inanıyorum. Çünkü onların eleştirdiği her konuda Tayyip beyin nasıl düşündüğünü o olaylarda göreceklerdir. Çok haksız eleştiriler alıyor. Tayyip Bey'in o konulardaki tutumunu görünce eminim çok üzüleceklerdir."

Yorumlar