MHP'li Yalçın: Erdoğan'a destek tabanın da talebi

MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'ye desteğin MHP tabanının da talebi olduğunu söyledi.

Google Haberlere Abone ol
MHP'li Yalçın: Erdoğan'a destek tabanın da talebi

Sonhaberler | Haber Merkezi

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, partisinin AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek vermesiyle ilgili Akşam Gazetesi'nin sorularını cevaplandırdı. İşte Yalçın'a sorulan sorular ve cevapları:

Sn. Bahçeli’den gelen Sn. Erdoğan’a destek açıklaması parti tabanında nasıl karşılandı? Bu konuda bazı iddialar var. Kulislere göre rahatsızlık yaşayanlar varmış. Doğru mu?

Elbette memnuniyetle karşılandı. Partimizin tabanında Genel başkanımıza duyulan güven en üst seviyede. Sn. Erdoğan’a destek açıklaması, 15 Temmuz sonrasındaki süreçte partimizin dominant rolünün Türkiye’nin bekası açısından değerlendirilerek tereddütsüz desteklendi.

“FETÖ’NÜN  KARALAMA KAMPANYALARI CHP ÇEVRELERİNDE ISITILIYOR”

Bu iddialar MHP muarızlarının uydurması. FETÖ’nün Genel Başkanımız aleyhinde yürüttüğü karalama kampanyalarının ve aleyhindeki algı operasyonlarının devam niteliğindeki bu iddialar özellikle CHP çevrelerinde ısıtılıyor. CHP’nin ki çok acınası bir durum. Kendi gözlerindeki kocaman merteği görmüyor bizim gözümüzde küçücük çöp parçası varmış gibi konuşuyorlar. FETÖ bu güveni törpülemek ve Sn. Bahçeli’nin aleyhinde algı oluşturmak için yıllarca çabaladı. Kendisini başarısız göstermek için karalama kampanyaları düzenlendi. MHP, tarihinin en yüksek oyunu Devlet Bahçeli döneminde almasına rağmen liderimiz başarısız gösterilmeye çalışıldı.

“TABANDA MORALLER TAVAN YAPTI”

Ne yazık ki bundan etkilenenler oldu. FETÖ yemlerini yutanlar aramızdan ayrıldılar ancak beraberlerinde ciddi bir taban kitlesini götürmeyi başaramadılar. Özellikle 15 Temmuz ve sonrasında Sn. Bahçeli’nin siyasette ve Türkiye’nin geleceği açısından alınan kararlar bağlamında oynadığı başrol karşısında FETÖ’nün algı operasyonlarının fazla bir değerinin olmadığı görüldü. Sn. Bahçeli’nin siyasetin en önemli aktörlerinden biri olduğu anlaşıldı. Hatta aleyhimizde bulunanların önemli bir kısmı büyük bir pişmanlıkla aramıza geri döndüler. Rahatsızlık olmadığı gibi, MHP’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin hayata geçiş sürecinde oynadığı rol, tabanda morallere tavan yaptırdı.

Ülkü Ocakları'ndan Bahçeli'ye büyük destek geldi. ‘Fırtınalar gibi eseceğiz’ dendi. Bu bekleniyor muydu?

“ONLAR BİZİZ, BİZ DE ONLAR ZATEN”

Ülkü Ocakları, MHP camiasının gençlik kitlesidir. Aralarında organik bir bağ olmasa da geçmişe dayanan köklü bir manevi bağ var. Ocaklı gençler aynı zamanda, MHP ekolüne aday yetiştiren bir okul hüviyetindedir. Yaklaşık 50 yıldır ‘Ülkü Ocaklarından diplomalı olmak’ diye övünç vesilesi olarak değerlendirilen bir tabir vardır. MHP’de görev yapan arkadaşlarımız ekseriyetle buradan yetişmedir. İlk siyasi terbiyeyi orada alır, memleket meselelerine bakış açısını orada kazanırlar. Siyaset yapmaya hazır birer birey hâline geldiklerinde de partide ve MHP teşkilatlarında görev almaya başlarlar. Böyle kuvvetli bir bağla MHP camiasına bağlı bir kuruluşun açıklamalarını destek gibi açıklamak, dışarıdan herhangi bir sivil toplum örgütünün desteği gibi söz etmek eksik kalıyor. Onlar biziz, biz de onlar zaten. 

Bu ittifaka ‘Milli Mutabakat’ deniliyor. Açar mısınız

“15 TEMMUZ TÜRKIYE’DE BÜTÜN EZBERLERİ BOZDU"

Bu meseleyi 15 Temmuz ve hemen sonrası atmosfer üzerinden değerlendirmek icap eder. Darbe girişimine kadar AK Parti ve Sn. Cumhurbaşkanına yönelik en ağır eleştiriler MHP’den geliyordu. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye’de bütün ezberleri bozdu. Ortaya Türkiye’yi parçalayabilecek bir tehdidin eşiğinden dönüldü. Görüldü ki herkesin şapkasını önüne koyup Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünde, bekasının korunması noktasında el ve söz birliği etmesi lazım.

"TEHLİKE O KADAR BÜYÜK Kİ PARTİLERİ, İDEOLOJİLERİ, KİŞİSEL ENDİŞELERİ AŞIYOR”

Tehlike o kadar büyük ki partileri, ideolojileri, kişisel endişeleri aşıyor. Milletini seven devletine bağlı bütün kesimlerin halen süren iç ve dış tehdit karısında ortak hareket etmekten başka çare göremediler.  Yenikapı mutabakatıyla MHP, AKP ve CHP buluşarak mutabakat sözü verdi. CHP sonradan sözünden döndü ve kripto FETÖ’cülerin PKK’nın savunuculuğuna soyundu. MHP ise millî mutabakatın devamı konusundaki duruşundan geri adım atmadı. 16 Nisan referandumuna giden süreçte partimiz Türkiye’nin geleceği adına Yenikapı mutabakatına sadık olmakla kalmadı, mevcut yönetim sisteminde değişikliğe gidilmesi teklifinde bulundu. Çünkü tehlikeyi büyüten unsurlardan biri de ülkenin içinde bulunduğu yönetim anlayışıydı. Sonuçta MHP’nin teklifi kabul gördü ve ortaya cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gibi yeni güçlü yönetim modeli çıktı. Bu modelin yerli yerine oturtulması ve uyumun sağlanması ve olgunlaştırılması için de millî mutabakatın devamı gerekiyordu. Bu anlayışın bir parçası olarak 2019’da yapılacak seçimlerin kazasız belasız gerçekleşmesi ve yeni modelin kâmilen uygulanabilmesi için seçime de millî mutabakat anlayışı çerçevesinde gidilmesi için MHP harekete geçti. Sayın Bahçeli’nin cumhur ittifakı da bu anlayıştan doğdu. İşin özeti bu.

Bu anlamda komisyon kuruldu. Ne yapacak komisyon. Ne konuşulacak, yol haritası ne olacak? İttifak modeli ne olacak?

“MHP MENSUPLARI KENDİ İSİM VE LOGOLARINDA DA HASSASTIRLAR”

Sn. Genel Başkanımız vasıtasıyla bayağı tahsilatlı bir ittifak modeli ortaya koyduk. Siyasi bir partinin logosu ve ismi altına girmektense parti tüzel kişiliklerini ortadan kaldırmayan bir modelin tesisini ve bu suretle de ittifak yaparak seçmenimizi de karşı partinin seçmenini de rahatsız etmeksizin bir seçim sandığı çıkarmak. Buradaki gaye bu. Bakın MHP mensupları kendi isim ve logolarında da hassastırlar. Seçim sandığı mahalline girdiğinde bu logoyu orada görmek isterler. Biz bunu gözeterek böyle bir ittifakın oluşmasını istiyoruz. Temel sebep bu değil ama. Asıl sebep halkın onay verdiği bir sistemi gerçekleştirirken herkese hitap etmek. Halkın kahır ekseriyetle sandıktan bu yeni sisteme destek vermesini arzu ediyoruz. Böyle olduğu takdirde 2019 sonrasında devlet ve siyaseti hayatımız içerisinde yeni sistem kuvvetli doğar, kurum, kurallarıyla dört başı mağrur bir şekilde yerleşmiş olur. Bu gerçekleştiğindeyse kaos olmaz. 15 Temmuz sonrası tramvayı da çok rahat şekilde atlatmış olursunuz. Devletin çarkları yerine oturmuş olur. Türkiye’de normalleşmeyi gerçekleştiririz. Daha şekilli daha ayrıntılı ifade etmem gerekirse her parti ittifak yapmak isterse biz bunu kanunlaştıralım. İleri demokrasilerde bunun örnekleri var. O zaman niye kısıyoruz. Öyle bir yasal hale getirelim ki kendi kimliğinden, programından, tüzüğünden, logosundan taviz vermesin. Sahaya indiğinde yine kendi politikasını ittifak yaptığı meseleler üzerinde diğer partiyle birlikte propagandasını rahatlıkla yapsın. Halkta bunu önceden bileceği için ona göre değerlendirecek. Milletten gizli hiçbir şey olmaz. Kapalı kapılar arkasında ittifakta olmaz.

Şimdi iki farklı partiden bahsediyoruz. Sonuçta ayrı düştüğünüz konular var. Sorun yaşanmaz mı gerçekten?

“SİYASİ GÖRÜŞLER TÜRKİYE’NİN BEKASI NOKTASINDA GÜÇ BİRLİĞİ YAPIYOR”

Yaşanmaz. Doğru, siyasi farklılıklarımız var. Ancak 15 Temmuz sonrasında bazı siyasi partiler önemli meselelerde hedefte birlik noktasında uzlaştılar. Yoksa ne AK Parti MHP’lileşiyor ne MHP AK Partileşiyor. Böyle bir derdimiz de yok. İttifak yaptığımızda bunu halkımızın bir ilhak veya bir ittihak veya bir ittihat gibi anlamaması lazım. Sadece ittifak yapıyoruz. İlhak kendini yok edip bir yere dâhil olmak, ittihak senin senden büyük gücü kendine dahil etmesi ve kendi bünyesinde yok etmesidir. İttihatsa birleşme bir ve bütün olmaktır. Bunlar değil. Biz sadece seçim ittifakı yapıyoruz. Kendi kimliklerini koruyan siyasi görüşler Türkiye’nin bekası noktasında biraraya gelerek bir güç birliği yapıyor. O güç birliğini halk verecek. Yetki oradan alınacak. Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071’e güvenle bakması için yapıyoruz.

Bu işbirliği parlamento seçimine yansımazsa ne olur? Sorusu şu sıralar sıklıkla dile getiriliyor. Ne dersiniz?

“İTTİFAK ŞARTLARI OLUŞTU VE TAMAMLANDI”

Her iki liderin son görüşmesinde bu ittifak şartları oluştu ve tamamlandı bizce. Komisyonlar sadece oturup bu hükmün kanuna nasıl yerleştirileceği konusunda bir çalışma içerisindeler. İttifak üzerinde çalışacak komisyon mutlaka sonuca gidecek diye bir kayıt yok. Parlamento seçimleri için ittifak olmazsa MHP sözünden dönecek değil elbette. Ama daha çalışma yeni başlamışken şimdiden en olumsuz tablonun konuşulması ne kadar doğru olur takdirini kamuoyuna bırakıyorum. Farz edin ki MHP hiç teklifte bulunmadı ve normal şartlar altında ve mevcut yasalar muvacehesinde seçim yapılacak. O zaman herkes kendi kampanyaları ve faaliyetleriyle yoluna devam eder. MHP zaten güçlü bir kampanya yürütür, 15 Temmuz sonrasını ve oynadığı başrolü halka anlatarak sandığa milletin teveccühünü yansıtır, hiç şüpheniz olmasın.

AK Parti içerisinde ve tabanda olan Kürt oyları sizin birlikteliğinize karşı çıkmıyor mu? Sizin Türk Milliyetçiliği çizginize ne diyorlar?

“ETNİK AİDİYET ÜZERİNDEN SEÇMENİ TANIMLAMAK HASTALIKLI VE AYRIMCI BIR ANALİZ YOLUDUR”

Bu konuda şimdiye kadar yüz araba açıklama yaptık. Madem sordunuz kısaca anlatayım. MHP oyları Türk veya Kürt oyları diye ayırmıyoruz. Türk seçmeninin bir adı vardır o da Türk seçmenidir. Etnik aidiyet üzerinden seçmeni tanımlaması, bizim sol entelektüellerin siyaset edebiyatına kazandırdığı hastalıklı ve ayrımcı bir analiz yoludur. Siz hiç Roman seçmenin Çerkez seçmenin, Laz seçmenin oylarının değerlendirildiğini gördünüz mü? Bu algı doğrudan bölücülüğe hizmet eden mahzurlu bir bakış açısıdır. Ayrıca MHP saflarında önemli miktarda Kürt veya başka etnik gruplardan vatandaşımız var. Hepimizin ortak kimliği Türk olduğuna ve Atatürk de bu kimliği Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk denir diye tarif ettiğine göre ayrımcılık söz konusu olamaz. Türklüğün kültürel şemsiyesinin altında Türkiye’deki Rum ve Ermeni azınlıklar dâhil, bütün vatandaşlarımız girmektedir. MHP’de vaktiyle Ermeni kökenli arkadaşlarımızdan milletvekili adayı bile çıkmıştır. Size Başbuğ’un yol arkadaşlarından merhum Levon Panos Dabağyan’ı hatırlatırım. Bu itibarla MHP’nin Türk milliyetçiliğinden hiçbir vatandaşımız rahatsız olmaz. Aksine herkes bilir ki MHP, etle tırnak gibi birleşmiş bütün toplumsal unsurların buluşacağı en güvenli en emin çatı MHP’dir.

Sonuç itibariyle iki farklı partiden bahsediyoruz. İki tarafın da beklentisi olduğu muhakkak. Sn. Bahçeli karşılıksız bu desteği verdiğini söyledi ama kamuoyu bir beklenti olduğunu düşünüyor.  MHP bu ittifaktan ne bekliyor? Sn. Bahçeli’nin Başkan Yardımcılığı dile getirildi mi? Mesela bakanlık isteği var mı?

Hatırlıyor olmalısınız, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne destek açıklamasına yaptığı gün beklentimizin ne olup ne olmadığını gayet sarih cümlelerle açıkladı. Kurulacak yeni hükümete ‘destek verdik, şu kadar bakanlık isteriz’ gibi ahlaksız bir davranışın içinde olmayız. Cumhurbaşkanı kendisi bilir’ diye net bir cümle kullandı. Dolayısıyla MHP’nin cumhur ittifakından hükümet bağlamında bir beklentisi olduğunu söylemek yakışıksız kaçar. Başkan yardımcılığı konusunda ise Sayın Gelen başkanımızın şu sözlerini hatırlatayım: “Devletimizi seviyorsak partiler üstü düşünmeliyiz. Bize pazarlık yaptı diyenler büyük hata işliyorlar. MHP herhangi bir partinin yedek lastiği değildir. Bize başkan yardımcılığı teklifi yapılamaz. MHP yama bir parti değildir" bilmem anlatabildim mi?

CHP kanadından Sn. Bahçeli’ye çok sert eleştiriler geliyor. Aynı sertlikle cevap veriyorsunuz ancak bir kez daha sormak isterim. Onlar diyor ki ‘MHP tasfiye’ oldu. Ne dersiniz?

“CHP BİNECEK AT DEĞİL EŞEK BİLE BULAMAYACAK”

MHP'ye bitti tasfiye oldu yaveleri yıllardan beri boşu boşuna söylenip duruyor. CHP artık yeni bir şey söylemeli, atı alan Üsküdar’a geçiyor. 2019’de CHP binecek at değil eşek bile bulamayacak. MHP ise Türk siyasetinde bir fenomen. MHP'nin gücünü kemiyet keyfiyet üzerinden değil nitelik nicelik üzerinden ‘özgül ağırlık’ üzerinden müessiriyeti üzerinden değerlendirmek icap eder. MHP, CHP’nin hayır cephesiyle ilgili planlarını bozduğu için ana muhalefetin sözcüleri bu kadar sert ve ölçüsüz tepki gösteriyor. Dün MHP’nin de adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu konusunda ittifak yaparken memnun görünen CHP yönetiminin şimdi 2019 Seçimlerinde AKP’nin adayını destekleyeceğimizi söyleyince itiraz etmeleri gülünç kaçıyor.

“PARTİMİZE SİYASİ RÜŞVET BİLE TEKLİF ETTİLER”

3 Kasım 2019 seçimlerinde kimin kapısında tasfiye tabelası asacağını göreceğiz. 7 Haziran seçimleri sonrasında böyle demiyorlardı. Koalisyon kuralım diye MHP’nin peşinde koşuyorlardı. Partimize elçi ve aracılar gönderiyor yalvarıyorlardı. Hatta siyasi rüşvet bile teklif ettiler. Partimizin siyasette ki oynadığı başat rol, ana muhalefette olmasına rağmen konumuna uygun politikalar üretemeyen CHP’yi Anadolu tabiriyle ‘dellendiriyor’. Sn. Bahçeli’nin destek açıklaması CHP’yi çıldırttı ne yapacaklarını şaşırdılar, siyasetleri bozuldu ortalığa düştüler ve sağa sola saldırmakla meşguller. Sn. Bahçeli, Türkiye’de bir siyaset ahlakı ve dürüstlük, tutarlılık ve ilkelilik geleneği yerleştirmek; bunları politikaya hâkim kılmak için çaba gösteriyor. CHP’nin geçmişindeki ahlaksızlıkları düşününce MHP’nin tavrı daha çok önem kazanıyor. CHP, demokrasiden söz ediyor, her kongresi olaylı kavgalı geçiyor. MHP’nin geçmişteki açıklamalarından bahsediyor, geçmişte liderlerinin Hakkâri’ye girip halka demokratik özerklik vadettiğini hatırlamak istemiyor. Şimdi hâlâ milletvekili olan eski genel başkanlarının bölücü başı Öcalan’ın talepleri doğrultusunda TBMM’ye kanun teklifi verdiğini ne çabuk unutuyorlar!

MHP'ye CHP'nin planlarını bozuyor umutlarını yok ediyor onun için kinleniyorlar abuk sabuk açıklamalar yapıyorlar. CHP madem bu kadar iddialı ki öyle de olmalı Ana muhalefet. Sn. Kılıçdaroğlu aday olarak çıkabilir. İstiyorlarsa kendileri de ittifak yapabilir. Burada ki asıl rahatsızlık Sn. Genel Başkanımızın o çıkışla birlikte kafalarındaki 2019 senaryoları iflas etti. Efendim 1. turda kendi adaylarını destekleyecekler 2. turda ittifak yapalım gibi önceden oluşturdukları bu senaryolar çöpe atıldı. Yeni siyasi manevralar yapmak zorundalar. Sıkıntıları ondan kaynaklı

İlk turda bu iş biter mi sizce?

“BU İŞ İLK TURDA BİTER”

Bu ittifak gerçekleştiğinde halkımızın yüzde 70’ine hitabeden bir milli mutabakat oluşacak. Sanılanın aksine olumlu gelecek bu ittifak. Benim 2. tura kalmayacağı yönünde kesin kanaatim var. Bu iş 1.turda biter. Bu yüzden CHP ve avaneleri çok rahatsız.

Sn. Bahçeli 5 maddelik FETÖ’yle mücadele açıklaması yaptı. Siz halen büyük sorun olduğunu mu düşünüyorsunuz? Mücadelenin doğru yapılmadığını mı düşünüyorsunuz?

“FETÖ’YLE MÜCADELEDE ASLA TAVİZ VERMEYELİM”

Hayır, doğru yapılmadığı konusunda bir derdimiz yok. Şu ana kadar mücadele ciddi anlamda devam ediyor ama FETÖ 40 yıl içerisinde öyle bir yerleşmiş ki kılcal damarlarımıza kadar. Devlet, siyaset, sosyal hayatımıza kadar girmiş ve farkında olmamışız. Bununla mücadele de daha dikkatli olalım diyoruz. Birbirimizi uyaralım. Eksiklikleri söyleyelim. Meselelerin üzerine korkusuzca gidelim. Taviz asla vermeyelim. Mağduriyetleri incelememiz lazım mesela. Kurunun yanında yaş yanmamalı. Bu da OHAL Komisyonu ve yargının işi.

2019’da Abdullah Gül’ün sahaya ineceğini düşünüyor musunuz?

Hiç zannetmiyoruz. Gerek şu andaki siyasi pozisyonu bakımından gerekse tarzı bakımından Sn. Gül’ün böyle bir teşebbüs içerisine telkinlere rağmen gireceği kanaatinde değilim.

İYİ Parti MHP’nin içerisinden çıktı. Haliyle ne kadar oy götürdü sizden diye sorsam. Anket, çalışma var mı?

Bu konuda bir anket çalışması yaptırmadık. Yaptırmaya da gerek görmedik. Bize gelen sağlam bilgilere göre bu partinin yönetim kademesindekiler MHP’de tutunamayan veya safra oldukları için bizden kopanlardan oluşuyor. Ancak taraftar kitlesinin ezici çoğunluğu CHP küskünlerinden oluşuyor. Bu demek değildir ki MHP tabanından kopmalar olmadı. Ama bu önemsenecek bir miktar değil. Bazı gözlemler vardır ki anket kadar etkilidir.

Yorumlar