HDP TBMM Grup Toplantısı

- Eş Genel Başkan Yüksekdağ: "Askeri kurumların sivil siyasete bağlanması en doğru ve olması gereken yöntemdir ama sivil siyasetin de demokrasiye, demokratik bir programa bağlanması gerekir" - "Darbeyle mücadele ettiğini iddia eden siyasi iktidar, yöntem ve siyasi zihniyet bakımından darbecilerden ayrışmıyor"

Google Haberlere Abone ol
HDP TBMM Grup Toplantısı

TBMM (AA) - HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Askeri kurumların sivil siyasete bağlanması en doğru ve olması gereken yöntemdir ama sivil siyasetin de demokrasiye, demokratik bir programa bağlanması gerekir." dedi.

Yüksekdağ, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Darbelere, OHAL ve baskı rejimlerine karşı hareket özgürlüğü ile halkların birliğinin bayrağını yükselttiklerini vurgulayan Yüksekdağ, haklı olanların, demokrasiye sarılanların, darbecilerden daha güçlü olduğunu gösterebilmek için inatla ve dirençle her gün bir meydanda özgürlüğün sesi olacaklarını söyledi.

Yüksekdağ, darbelere karşı demokratik direnişlerini 15 Temmuz gecesi başlatmadıklarını savunarak, "Bizler, 15 Temmuz öncesinde de her şeye rağmen bizlere yasaklanan sokaklarda olmaya devam ettik. Sadece barış, demokrasi ve adalet sözüyle, bütün özgürlük meydanlarını savunduk. O tankların karşısında durmanın ne demek olduğunu, bizler, bütün emek ve demokrasi güçleri çok iyi bilir." diye konuştu.

Figen Yüksekdağ, şöyle devam etti:

"Bugün boyun eğmeyenlerin, mücadelede ve demokratik direnişte yeni bir kapı açmasının zamanıdır. Barışı kazanmak ve kalıcı bir barışa dönüştürmek için en fazla bizlerin sokakta olması gerekiyor. İşte bugün bizlerin yürüdüğü ve yürümekte kararlı olduğu yol da budur. Binbir türlü darbeci yöntemlere karşı mücadele etmeyi yaşayarak öğrendik. Öz gücümüze dayanarak, bugün bizlere darbe karşıtlığı adı altında dayatılan OHAL rejimine ve saray darbesine de boyun eğmeyeceğiz.

15 Temmuz gününden sonra yaşananlar da hala bu darbe zeminini, bu darbe siyasetini ortadan kaldırmadı. Darbeyle mücadele ettiğini iddia eden siyasi iktidar yöntem bakımından, siyasi zihniyet bakımından darbecilerden ayrışmıyor. Nereden gelirse gelsin darbeyle ve askeri vesayetle bu ülkenin yönetilemeyeceğini bizler çok iyi biliyoruz. O nedenle amasız ve fakatsız bir biçimde darbeye karşı duruşumuz her zaman net oldu. Net olduğumuz başka bir konu daha vardı. Darbenin siyaset kurumuyla ve sivil enstrümanlar eliyle yürütülmesine ve bu mekanizmanın devrede tutulmasına da asla onay vermeyeceğiz.

Askeri darbe omzu apoletli bir darbe hareketidir ama omzunda apolet taşımayanlar da tek gücün mutlak hakimiyetini dayatıyorlarsa, darbeci zihniyetten ve siyasetten bir farkları yoktur. Sadece omuzlarında apolet yoktur. Bugün bize apoletsiz bir darbe dayatılıyor halen. Bir yıl boyunca yaptıkları şeyi devam ettiriyorlar. Bu tehlikeyi bertaraf etmenin tek yolu demokratik halk hareketini dizayn etmektir."

- "Bizler, onlar yok saydığı zaman yok olmayız"

Yüksekdağ, dört bir yanı dağıtarak, demokratik yöntemlerden ve anlayıştan uzak bir biçimde yapılacak her düzenlemenin başka bir darbenin zemini olacağını ifade etti. Liderler zirvesine yönelik ilk çağrıyı kendilerinin yaptığını anımsatan Yüksekdağ, "HDP'nin dışında siyasi aktörlerle yapıldı bütün görüşmeler, oluşturulan zirveler. Zirve diyorsam yanılmayın. Çıkabilecekleri en yüksek zirve saray, oradan ötesi yok. Bizlerin, 6 milyon yurttaşın iradesini hiçe sayarak siyasi uzlaşma yaratmaya çalışıyorlar. Başaramayacaklar. Bizler onlar yok saydığı zaman yok olmayız." değerlendirmesini yaptı.

HDP'nin yönetimin alternatifi olabilecek tek siyasi parti olduğunu ileri süren Yüksekdağ, "Hepsi tek cephede birleşmişler, birbirlerine onaylamaktan, yedek lastiklik yapmaktan başka hiçbir fonksiyonları kalmamıştır." ifadesini kullandı. Yüksekdağ, Meclis'in, tarihindeki en felaket günlerden birisini yaşadığını ve "noter kurumuna" dönüştürüldüğünü savundu.

Yüksekdağ, Meclis'te "Demokratik İnşa Komisyonu" kurulmasına ilişkin teklif verdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İlk yapmaları gereken şeyi ağızlarına bile almıyorlar. Orduyu böl, parçala, yönet, darbe tehlikesini savuştur, şunu buraya bağla türünden yöntemlerle darbe tehlikesini ortadan kaldırabileceklerini sanıyorlar. Askeri kurumların sivil siyasete bağlanması en doğru ve olması gereken yöntemdir ama sivil siyasetin de demokrasiye, demokratik bir programa bağlanması gerekir. Sivil siyaset demokratikleşecek, bütün askeri kurumlarda o sivil demokratik mekanizmalar bağlı olarak çalışacak.

Demokrasilerde olması gereken ve olan şey de budur. Türkiye'de bütün sistemi, kırıyorlar, döküyorlar, yamultuyorlar ama bir demokrasi çıkarmayı başaramıyorlar ve başaramayacaklar."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açtığı davaları geri çekmesine değinen Yüksekdağ, "HDP'liler hariç bütün davalarını geri çekeceklerini açıkladılar. Bu zamana kadar hile ve hakaret, şiddetle siyaset yapmadık. Bizi sadece bizleri seçen halkımız yargılar. Bizi yargılama liyakatine sahip olmayan birinin veya bir kurumun bizi affetmesi, davaları geri çekip çekmemesi bizim için hiçbir önem taşımıyor. Affetse de affetmese de, davaları çekse de çekmese de bizler sadece bu halka hesap veririz." dedi.

Yüksekdağ, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'a sistematik bir tecrit politikası uygulandığını savunarak, "İmralı'nın yolunu açın, darbenin yolunu kapatın." diye konuştu.

OHAL'in kaldırılması gerektiğini savunan Yüksekdağ, şunları kaydetti:

"Orduyu kendilerine göre düzenleyerek, Hakkari'yi, Şırnak'ı il olmaktan çıkarıp, Yüksekova, Cizre'yi il yaparak, devlet kurumlarını kendilerine göre yeniden şekillendirerek gerçeği değiştiremezler. Kentlerin ismini değiştirerek, il merkezlerinin yerini değiştirerek, bu halk gerçeğini değiştiremezsiniz, bu halka boyun eğdiremezsiniz."

Yorumlar