Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV ekranlarından yaptığı açıklamalarda Adil Öksüz, MHP ile ortak mitingi, 24 Haziran erken seçimleri, Kılıçdaroğlu'nun adaylık tartışmaları, İyi Parti'nin durumu ve birçok konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Sonhaberler.com | Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz paramızla ABD'den silah alamıyoruz ama bu terör örgütlerine ne yazık ki ABD, koalisyon güçleri ücretsiz olarak bu silahları, bu mühimmatı verebiliyor. Demek ki tehdit nereden geliyor? Öncelikle stratejik ortaklardan geliyor." dedi.

Erdoğan, NTV'de yayınlanan "Siyasi İşler Özel" programında soruları cevaplandırdı.

Şu anda bütün alanlarda tüm dünyanın Türkiye'deki gelişmeleri izlediğini belirten Erdoğan, bütün siyasi, askeri, ekonomik bütün bu alanlarda Türkiye'nin tüm kuşatılmışlıklara rağmen bir yarma harekatı yaparak Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından Afrin Harekatı'nı gerçekleştirdiğini söyledi.

Afrin Harekatı'nın ardından dönüşlerin başladığını, bütün bunlarla beraber içeride teröre büyük bir darbe vurulduğunu ve hala devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Zaho'da, Hakurk'ta aynı şekilde bu darbe harekatı devam ediyor. Bütün bunların yanında Gabar'da, Cudi'de, Bestler Dereleri'nde, Tendürek'te, Kandil'de operasyonlarımız kararlılıkla devam ediyor. Şu an itibarıyla Afrin'de 4 bin 254 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Kuzey Irak'ta 346 terörist etkisiz hale getirilmiştir. İçeride 240 terörist etkisiz hale getirilmiştir." dedi.

Bu noktada silahlı kuvvetlerini, güvenlik korucularını, jandarmayı, polisi başarılarından dolayı kutlayan Erdoğan, "Bütün bunların yanında ÖSO'yu da tebrik ediyorum. Bizim yaklaşık 56 şehidimiz var. 56 şehidimizin yanında ÖSO yüzlerce şehit vermiştir. Bu konuda en ufak bir ayrım yok. Onların, Mehmetçiğimize olan sadakati, bağlılığı, Mehmetçiğimizin onlara olan sevgisi, sadakati... Nasıl bunlar bir oldular, beraber oldular da bu operasyonlarda bu başarıyı sağladılar. Bu bana adeta Çanakkale'yi andırıyor. Çanakkale'de sadece Mehmekçiğimiz yoktu. Dünyanın değişik yerlerindeki Müslümanlar, burada gelip Mehmetçiğimizle beraber olduysa, burada da benzer tabloyu görüyoruz. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize Allah'tan şifalar diliyorum." diye konuştu.

"Duaya kalkan eller inşallah boş inmeyecektir"

"Erken seçim kararını alırken, kendi iç dünyanızın içinde sizin o aşina olduğumuz 'kaderin üstünde bir kader vardır' dediğiniz anlar oldu mu? Siz iç muhasebenizi nasıl yaptınız?" sorusu üzerine Erdoğan, kaderin üstünde bir kader vardır inancına dayanarak, istişareyi de çok üst düzeyde tuttuğunu söyledi.

Erdoğan, "İstişareleri yaptıktan sonra arkadaşlarımın da bu noktada olduğunu görünce ondan sonra bize düşen kaderin üstünde bir kader vardır demek oldu. Kararımızı verdik. İnşallah kader, inanıyorum ki bizler için tüm inananlar için çok daha güzel tecelli edecektir. Çünkü duaya kalkan eller inşallah boş inmeyecektir." dedi.

"5 bin tır buraya Amerika silah gönderiyor"

"Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerden bahsederken neleri kast ettiniz?" sorusuna karşılık Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Bu konuda tüm Batı'nın bir tehdit projeksiyonu olduğunu, bu tehdit projeksiyonu içinde özellikle güneydeki malum PYD, YPG, PKK, DEAŞ... Şimdi şu söyleniyor, DEAŞ'a karşı bu bir mücadeledir veya ona karşı bir savaştır gibi laflar ediliyor. Buna nereye kadar inanacağız? Bir yere kadar bunu yuttuk diyelim. Fakat ben şuna bakıyorum, Suriye'nin kuzeyine kaç tır silah geldi. 5 bin tır buraya Amerika silah gönderiyor. Aynı şekilde 2 bin kargo uçağıyla yine buraya malum silahlar geliyor. Çünkü burada 20 kadar üs var. Bu üslere bunlar indiriliyor."

Kuzey Suriye'de bu üsler kime karşıdır? 911 kilometre sınır kimin sınırı? Bizim sınırımız. En yakın olan neresi? Biziz. Peki Amerika'nın yanında kim var? Koalisyon güçleri var. Koalisyon güçlerinin de burada ek silahları var. Peki başka kim olabilir? İkinci derecede olsa olsa İran olabilir. Üçüncü derecede olsa olsa Rusya olabilir. Çünkü Rusya, hatta ona ikinci derece de diyebiliriz çünkü 5 üssü var. Ama birinci derecede biz varız. Peki Türkiye Amerika ile NATO'da müttefik değil mi?"

Türkiye, Amerika'da NATO'da müttefik olmasına rağmen, Türkiye'nin Amerika'dan silah alamadığını ifade eden Erdoğan, "Ama bu terör örgütlerine Amerika, koalisyon güçleri ücretsiz olarak bu silahı verebiliyor. Demek ki tehdit nereden geliyor? Stratejik ortaklardan geliyor. Sıkıntı burada. Gelin, oturalım beraber bu işi çözelim. Bunu Sayın Obama döneminde de çok uğraştık. Bizim bir zeytinlik operasyonumuz söz konusuydu, aylarca gündemdeydi biz bunları yapamadık. Gerçekleştiremedik, sürekli oyaladılar. Bu döneme geldik, artık baktık ki bu olmayacak, bunun üzerine biz kararımızı verdik, göbeğimizi kendimiz kestik ve adımı attık." diye konuştu.

"Aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı'nda Cerablus'tan başlayarak El-Rai, El-Bab ve 2 bin kilometrekarelik alanı DEAŞ'tan temizlediklerini, 3 binin üzerinde DEAŞ'lıyı oralardan derdest ettiklerini anlatarak, Afrin'de de durumun farklı olmadığını, 2 bin kilometrekarelik alanı da teröristlerden temizlediklerini söyledi.

İşin henüz bitmediğini, arzularının Afrinlilerin yerlerine yerleşmeleri olduğunu belirten Erdoğan, "Nasıl Cerablus ve çevresinde oranın insanları yerleşiyorsa, nasıl bir mutluluk içerisindeyseyler, aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz. Bizde kamplarda olanlar geri dönmeye başladılar. Bizde de 3,5 milyon Suriyeli var. Bunların içinde Fırat Kalkanı'nın yapıldığı bölgenin insanları olduğu gibi, Afrin'in, İdlib'in, Halep'in insanları var." dedi.

İdlib sınırındaki gözlem kulelerinin 9'unun Türkiye'nin kontrolü altında olduğunu aktaran Erdoğan, çünkü 3,5-4 milyon insanın burada yaşadığını, bölgenin sürekli tehdit altında olduğunu ifade etti.

İdlib ile beraber Tel Rıfat ve Münbiç'te de bu sürecin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Ama buralarda da en az zaiyatla... İdlib'te ilk etabını bu işin diyoruz ki en ideal şekilde başlatalım. Nasıl ki Afrin'de Rusya ile iyi bir ilişki içinde bunu sürdürdüysek, yine burada da aynı tavır içinde ve diplomasiyi uluslararası hukuk çerçevesinde öne çıkararak bunu sürdürelim." dedi.

"Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı"

Erdoğan, Astana sürecinin ön planda ciddi manada yer aldığını, birinci Soçi'nin aynı şekilde ardından Ankara görüşmelerinde Rusya, Türkiye ve İran'ın bir araya geldiğini, üçüncüsünü Tahran'da yapacaklarını, bu çalışmaları bu şekilde devam ettireceklerini aktardı.

Astana'nın öneminin korunması gerektiğini ancak Astana'yı Cenevre'nin önüne çıkarmak gibi bir dertlerinin olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz burada ancak 3 ülke bir araya gelebildik. Başkalarına da yasak koymuş değiliz. Ama Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı, yani sonuç odaklı çalışmadı. Biz buralardan çıkacak neticeyle derdimiz Suriye'nin kuzeydoğusuna doğru barış bölgesini yaygınlaştırmak. Çünkü buralar bize hep sınır. Ciddi tehditler aldığımız yerler var. Bunlardan en önemlisi biri Ayn el-Arab'tır. Buradan hep tehditler aldık.

Bu bölgeler insanların akrabalarının olduğu bölgelerdir. Ama hassasiyetle bunlar yeter ki bizi taciz etmesinler, yeter ki bizim bölgemize tehdit savurmasınlar. Bu olmadıktan sonra zaten bizim bu bölgelerle sürekli olarak ölüm yağdırmaya merakımız yok."

Seçimin ana mesajları

Seçim kampanyasının ana mesajlarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Ana mesajları şu anda açıklamam doğru olmaz, zira arkadaşlarım çalışmaya başladılar, çalışıyorlar. Tabii hafta başından itibaren bizzat bu çalışmaların içeresinde ben de bulunacağım ve arkadaşlarımızın hazırlıklarını beraberce gözden geçireceğiz. Buradaki bütün hedef, Yüksek Seçim Kurulu'nun açıklayacağı seçim takvimidir. Onlar resmi seçim takvimini açıklayacak ki biz de gerçi önceden bazı hazırlıklar var ama kendi takvimimizle onu örtüştüreceğiz. Böylece yol haritamızı da ona göre belirleyeceğiz. Temayül yoklamasını yapacağız, çünkü temayül olmadan milletvekili adaylarımızı belirlemek doğru olmaz." diye konuştu.

Erdoğan, diğer siyasi partilere göre en hazırlıklı parti olduklarını ifade ederek, İstanbul ve İzmir kongreleri hariç bütün kongrelerini bitirdiklerini, kadın kolları ve gençlik kolları kongrelerini de yaptıklarını anlattı.

Her an seçime rahatlıkla girebilecek noktada olduklarını vurgulayan Erdoğan, sandık kurullarına varıncaya dek bütün teşkilatların hazırlıkları yaptığını, temayül yoklamalarının sonuçlarının hemen bildirileceğini ve gelen aday adaylarının içerisinden adayların süratle seçilerek YSK'ya gidecek hale getirileceğini bildirdi.

Erdoğan, "Eski sistemde nelere dişinizi sıkmak zorunda kalıyordunuz? 25 Haziran'dan itibaren Türkiye'de neler değişecek?" sorularına, şu yanıtları verdi:

"Öyle bir bürokratik oligarşi var ki bu bürokratik oligarşi, sizin atacağınız her adımda adeta bileklerinizde bir kelepçe. Başbakanlığımın ilk anından itibaren ben bürokrasiye karşı adeta savaş verdim. Ama siz parlamenter demokraside bunu bir yere kadar başarabiliyorsunuz, bütünüyle başaramıyorsunuz. Örneğin şimdi durum böyle olmayacak, daha farklı olacak. Burada karar verme noktasında en güzel şeyi bu işin malum, yasama, yürütme, yargı... Kuvvetler ayrılığı noktasındaki güç, bu dönemde çok daha farklı ama çok daha güçlü çalışacak, ama devleti bağlayıcı bir güç olmayacak. Bana göre devleti destekleyen, güçlendiren bir güç haline gelecek. Bu bizim için önemli. Nedir bu? Mesela yürütmede parlamentodan kabine oluşturmuyorsunuz, dışarıdan bir kabine oluşturuyorsunuz. Oluşturduğunuz bu kabine sizin için bağlayıcı mı? Siz bu kabineyle her an istediğiniz gibi, bunları alıp bir kenara koyabilirsiniz. Gelenler de zaten bunu bilecek. 'Ya ben başkanla beraber giderim veyahut da başarılı olamazsam her an gidebilirim.' gibi bir durum olacak. Dolayısıyla o da altındakilere karşı böyle bir davranış içinde olacak. Çünkü netice almak, başarılı olmak mecburiyetinde."

Bugün sermaye çevresinin yer aldığı bir toplantıda, "Bu seçimi kazanırsak içinizden bazı arkadaşları kabineye alma durumumuz olursa, gelmeye hazır mısınız?" diye sorduğunu aktaran Erdoğan, Rex Tillerson'ın en büyük petrol şirketinin başındayken ABD Başkanı Donald Trump tarafından dışişleri bakanlığı görevine getirildiğini, daha sonra görevden alındığını hatırlattı. Erdoğan, "Onun kabinede aldığı maaşın ExxonMobil'de aldığı maaşla mukayese edilir bir yanı var mıydı? O sadece bir vatanseverlikti, vatanına hizmet babında kendisine böyle bir görev teklif edilince, o da geldi böyle bir göreve başladı. Trump görevden de alınca, teşekkür etti ayrıldı. Biz de böyle bir döneme alışacağız. Yeni dönemin güzelliği de burada." diye konuştu.

Erdoğan, özel sektörde başarılı kişilere kabinenin içinde olma teklifi yapabileceklerine işaret ederek, "Ekonomiyi de emanet eder misiniz?" sorusuna, "Edebiliriz, niye etmeyelim? Çünkü ekonomi, bu işin can damarı. Enerji artık dünyada ekonominin içerisinde farklı bir yere oturuyor. Dolayısıyla bizim buraları, emin, sağlam, üretken, verimli ellere teslim etmemiz lazım. Hedefimiz, önümüzdeki dönemde, yeniliklerimizden bir tanesi de inşallah bu olacak." karşılığını verdi.

"Cumhur ittifakının kuruluşu da güzel, hayırlı oldu"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP ile ittifak protokolüne ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:

"Bizim özellikle MHP ile normal şartlarda dahi azami müştereklerimiz var, ama bir CHP ile bizim doğru dürüst asgari müştereğimiz bile yok. Niye? CHP, yeri geldiği zaman teröristlerle el ele, kol kola girebiliyor, onlarla beraber yürüyebiliyor, onları savunabiliyor. Ellerimizde çok belge var. Cumhur ittifakında 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' belirleyici dört esas. Buranın en önemli ittifakı yerli ve milli olması. Öbür tarafta böyle bir şey söz konusu olmadığı için, böyle bir şeyi de onlarla beraber yapmak, yürütmek mümkün değil. Burada zaten bütün bunlar hasıl olduğu için cumhur ittifakının kuruluşu da güzel, hayırlı oldu. Benim milletim bu ittifakın güzelliğini de hasılasını görecek ve bu hasılayla bu ittifaka sarılacak. Bunu başarmamız şart ki milletimizin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilsin. Bizde bu insan potansiyeli, bu güç var. Bu insan potansiyeli, bu güç olduğuna göre, biz birçok şeyi niye başaramayalım?"

Türkiye'nin son 15-16 yılda savunma sanayinde kendi uçağını üreten ülke haline geldiğini, savaş uçaklarını üretmenin çalışmalarını yaptığını, çok daha yüksek kapasitede uçak üretmenin hazırlığı içinde olduğunu anlatan Erdoğan, "Bunları yeterli bulmuyoruz, çünkü jet savaş uçaklarımızı da yapmak zorundayız. Onun da çalışmaları yapılıyor. Önümüzdeki dönemde savunma sanayinde sadece kendimize yetmeyeceğiz, bir de bunun ihracatını başlatacağız. Bazı ülkelerle görüşmelerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor. MİLGEM ortada, denizaltı noktasında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kuruluşlarımız artık devletten özele ağırlık vererek gelişiyor. Eskiden savunma sanayi dediğiniz zaman sadece tek başına devlet vardı, ama şimdi olaya böyle bakmıyoruz, özel sektörü bu konuda teşvik ediyoruz, ciddi manada teşvikler veriyoruz, ciddi adımlar atıyoruz. Önümüzdeki süreç bunun eserlerini, neticelerini aldığımız bir süreç olacak." dedi.

"Dayanışma özellikle cumhurbaşkanı konusunda çok önemli"

Erdoğan, "İttifakın dışındakiler gayri milli mi oluyor? Oraya oy verecek vatandaşlar kendisini dışlanmış mı hissedecek? Bir mesajınız olur mu?" soruları üzerine, şöyle konuştu:

"Onu, o şekilde değerlendirmemiz doğru olmaz. Şu var, ana muhalefetin ülkenin kalkınmasına bakış anlayışı milli değil, yerli değil. Bakıyorsunuz sizi Batı'ya gidip sürekli olarak şikayet eden bir ana muhalefet anlayışını milli olarak değerlendirebilir misiniz? Türkiye'ye cephe açan ülkelere gidip sizi şikayet eden bir siyasi partiyi milli olarak değerlendirebilir misiniz? Şu anda arkasında terör örgütünün olduğu malum, sözde bir parti ülke ülke dolaşıp kimi şikayet ediyor? Bizleri şikayet ediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Sen gel ülkende çalış, halkına kendini ideal bir şekilde anlat, halkın da seni en ideal şekilde değerlendirsin. Ama anlatamayınca, Türkiye de bir hukuk devleti olduğuna göre, bu hukuk devletinin içerisinde bu kurallar senin için de işleyecektir, diğerleri için de işleyecektir. Biz, neredeyse Anayasa'yı değiştirme çoğunluğuna sahip olduğumuzda bile Anayasa Mahkemesi bizimle ilgili kapatma davası açtı ya. Anayasa'yı değiştirecek güce, potansiyele parlamentoda sahip olduğumuz zaman. O zaman ana muhalefet 'Ankara'da savcılar var.' diyordu. Biz bunları yaşadık. Ama hayırlısıyla o dönemi de atlattık. Şimdi yeni bir sürece inşallah yerli, milli, 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' anlayışıyla gireceğiz ve yoğun bir çalışmayla da inşallah bu asrın Türk asrı olmasını dünyaya göstereceğiz."

"Cumhur ittifakı"nın protokolünün başlıklarına yönelik soruya Erdoğan, "Benim önümde ayın 6'sı var, 6'sına kadar hep beraber çalışacağız. İstanbul kongresinde inşallah bu merakını gidereceğiz." karşılığını verirken, "Belki başka ittifaklar da olacak." dedi.

Erdoğan, ittifakın ruhunu "kardeşlik ruhu" şeklinde tanımlayarak, şunları söyledi: "Bu ittifaka tarafların saygı duyması, sahip çıkması, ittifakın iki parti açısından da başarılı olmasını getirecektir. İttifak sütununda 2 parti olduğuna göre mühür, hangi tarafa vurulursa onun hanesine yazılacaktır. Bir de tabii sonucunda da mührün iyi vurulmamış olması halinde de yine bu sayısal dağılımda burada yine oradaki çoğunluğa göre bir dağıtım yapılacaktır. Bütün bunlarla beraber oradaki sayının bir tane fazla olması dahi icabında bu ittifakı çok daha güçlü kılabilir. Milletvekili sayısı açısından söylüyorum... Parlamentoda başkan noktasında başkanın güçlü olması da büyük öneme haiz. Cumhur ittifakının buradaki başkan adayı zaten bellidir. Cumhur ittifakının başkan adayı olarak burada eğer cumhur şahsımı seçerse, seçmesi halinde bizler tabii parlamentodaki bu cumhur ittifakına layık olmaya, onların şahsında, milletimizin layık olmanın gayreti içinde olacağız. Başarılı olma durumunda da tabii cumhur ittifakının çıkaracağı kanunlar var, ama cumhurbaşkanı olarak şahsımın çıkaracağı kararnameler var. Bütün bunlar bir uyum içerisinde millete hizmet yolunda büyük adımların atılmasına da inşallah vesile olacaktır. Cumhurbaşkanını seçmek, çok çok zor değil, kolay. Cumhurbaşkanı adayı pusulada zaten belli, o pusulayı ayrı bir zarfta kullanacak. Ama ittifakın içerisinde de partiler, iki parti, kendi milletvekillerini belirleyecek. Orada onu belirlerken de tabii ki zaten logonun yerinden öte sütün, o sütunun içerisinde mührü nereye basarsa bassın geçerli oy ve onun lehine kullanılacaktır. Zor bir şey yok. Ne kadar oy çıkarsa, oy miktarınca milletvekili sayısını o ilde, o parti çıkarabilecektir. Buradaki dayanışma özellikle cumhurbaşkanı konusunda çok önemli. Bir de her partinin kendi ilkeleri istikametinde alacağı oyuyla kendi milletvekili sayısını belirleme noktasında önem ortaya koyacaktır. Ciddi sıkıntı olacağı kanaatinde değilim."

Darbe davaları

"Sembol dava olmanın yanında tabii yaş meselesi de bunlarla ilgili önemli. Bu yaş durumundan bu konularla ilgili de yargı nihai kararını verecek." diyen Erdoğan, sürecin devam edeceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne kadar daha sürer bunu bilemeyiz. Bu kararların bitişi ve bu sanıkların yaşlarının durumu vesaire bunlarla ilgili tabii yasal durumlar söz konusu. Temenni ederim ki buradaki mağdurların, mazlumların bir defa her şeylerince tatmin olmasıdır. Onların durumu hepsinden öte bir durumdur. Bu süreci de tabii daha fazla da bizim elde tutmamızın bir anlamı yok ama yargının kararı esastır ve bu esasa da biz uyarız." diye konuştu.

"FETÖ denilen adam benim milletimi böldü"

Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin kararlı bir şekilde devam edeceğini vurgulayarak, "Benim buradan taviz vermem mümkün değil. Çünkü bu FETÖ denilen adam benim milletimi böldü, parçaladı. Ümmeti böldü, parçaladı. Anayı evladına, evladı anasına, aileyi kendi içinde parçaladı. Birçok bildiğim arkadaşlar var ki şu anda evlatlarından ayrı yaşar hale geldiler. Bunların müsebbibi bu adamdır." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'e ABD'nin sahip çıktığını kaydederek, sözlerine şöyle devam etti:

"Arkasında Amerika var. 400 dönümlük bir yerde bu adam orada paşa paşa yaşıyor. Yasaysa yasalar var. Verilmiş olan kararlar varsa yargının verdiği kararlar var. Tamam yani siz bizden kalkıp da Brunson'u istiyorsanız bu noktada atılan adımlara bakın. Şu anda FETÖ denilen adam orada yargılanmış değil. Ama bununla ilgili Türkiye'de mahkemelerin verdiği kararlar var. Ağırlaştırılmış müebbet verilen kararlar var. Siz bu kararları yok farz edeceksiniz ve bizden gayri kanuni bir talepte bulunacaksınız. Önce bir defa siz de şu anda bir suçluyu suçluların karşılıklı iadesi anlaşmasından hareketle deport etmenin yolu yok mu? Deport et bu adamı. Niye etmiyorsun? Sen aramızdaki anlaşmaya da sadık kalmıyorsun. Burada suçluların karşılıklı iadesi var ve bu adamların daha önce Türkiye'ye hangi paralar karşısında geldiği ortada. Bunun yanında Charter School'lardan bu adamların okullarında ne kadar bedel aldıkları FETÖ'nün ortada. Ya sizin kendi okullarınızda bunlara kendi bütçenizden Charter School'lara siz yılda yaklaşık 700-750 milyon dolar para ödüyorsunuz. Adeta terörü finanse ediyorsunuz. Daha sizinle biz neyi konuşacağız. Ondan sonra kalkıp bizden böyle böyle talepte bulunuyorsunuz. Bu nasıl bir stratejik ortaklıktır? Eğer bir adım atacaksak tamam siz üzerinize düşeni yapacaksınız biz de üzerimize düşeni yapacağız. Eğer hakikaten ittifaksak bu ittifakı da bu şekilde yerine getirmemiz lazım. Böyle bir mütekabiliyet var mı? Yok... Böyle bir mütekabiliyet olmadığı zaman da kusura bakmasınlar."

"Gabon'dakileri eşleriyle beraber alıp geldik"

Şu an itibarıyla 83 FETÖ'cüyü Türkiye'ye getirdiklerini ve bu sürecin kararlılıkla devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların Türkiye'deki gözaltı ve yargı süreçlerinin ayrıca devam ettiğini belirtti.

"Milli İstihbarat Teşkilatımız bunları yerinde paketleyip alıp geliyor." diyen Erdoğan, bu konuda kararlı olduklarını vurguladı.

Erdoğan, "Kararlıyız. Nasıl 'PKK'lıların inlerine gireceğiz' dedik, bunların da gittikleri yerlerde inlerine girip güvenlik güçlerimizle, istihbarat örgütlerimizle alıp getireceğiz. Bu işin kaçışı yok. Mesela şimdi en son Gabon'da olanları eşleriyle beraber alıp geldik. Alıp geleceğiz. Çünkü biz bu şehitlerimizin ahından kurtulamayız. Bu gazilerimizin çektiği acıları dindiremeyiz." diye konuştu.

Bu makamda bulundukları sürece bunu yapmak zorunda olduklarını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz de o mağdurların ailelerinin yerinde olabilirdik. Onun için eğer acırsak acınacak hale geliriz. Şu anda mesela cezaevinde olanlar vesaire. Bütün bunların hepsi bunun bir örneği. Eğer bugün yani yüzlerce kişi ağırlaştırılmış müebbet bu cezalara çarptırıldıysa bunun bir sebebi var. Yargı herhalde durup dururken bunlara keyfi olarak bu cezaları vermiyor ki işledikleri suçun karşılığı bu olduğu için veriyor. Yakın takipçisiyiz. Hakikaten birçok avukat arkadaş bu mahkemeleri çok yakın takipte tutmak suretiyle devam ettiriyor.

Şunları özellikle söylemek istiyorum. Darbe girişimine yönelik şu ana kadar 285 dava açıldı. 137 davada karar verildi. 1433 sanığa hapis cezası verildi. Bunlardan 1433 sanığın 530'u müebbet, 399'u ağırlaştırılmış müebbet, 504'ü ise 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Bir diğer tarafta şu anda 19 değişik ülkeden biz 83 FETÖ yöneticisini getirdik. 10 ülkede FETÖ bağlantılı 76 okul kurduğumuz Maarif Vakfına devredildi. Bir tarafta yine 25 ülkede de FETÖ iltisaklı okulların devri veya yeni okulların açılması için protokollerde imzalandı. OHAL kapsamında yayınlanan KHK'larla 107 bin 175 kişi kamu görevinden ihraç edildi. FETÖ'nün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup Türk Silahlı Kuvvetleri içinde de şu anda binlerce kişi deşifre edildi. Bunların da takipçisiyiz."

"Kur faiz ilişkisini Batılılar gibi düşünmüyorum"

Ekonomiye değindiği konuşmasında Erdoğan, her şeyden önce kur meselesinde yerli ve milli parayı çok önemsediğini vurguladı.

İthalat ve ihracatta yerli ve milli paranın daha fazla kullanılmasıyla kur baskısından TL'yi kurtarmış olacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eğer bu işi altına endeksli olarak yaparsak o işimizi daha da kolaylaştırır ama olmadı o zaman mesela diyelim ki İran'la mı alışverişimiz var? İran tümeniyle TL karşılıklı olarak alışverişleri bu şekilde yapmak yani İranlı turist Türkiye'ye geldiği zaman burada rahatlıkla tümenle her türlü alışverişini yapacak. İran'a gittiği zaman Türkler aynı şekilde TL ile yapabilecek. Rusya ile ilgili olarak da aynı şekilde ruble-TL aramızda çalışabileceğiz. Aynı şekilde Çin'le bunu yapabileceğiz. Bunu tabii başka ülkelerle de aynı şekilde yapmamız mümkün. Ama en ideali bu arada altını devreye sokmaktır. Faiz meselesine gelince ben faiz-enflasyon ilişkisinde hep doğru orantıyı, yani faizi ne kadar yükseltirseniz enflasyon da o kadar yükselecektir. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon o kadar düşecektir. Bunu biz göreve ilk geldiğimiz zaman da yaşadık, örneği ortada. Yüzde 63 o zamanlar faiz vardı, enflasyon 30'du o zamanlar. Biz faizi düşürdükçe enflasyon düştü. Hatırlarsanız Gezi olaylarında faiz 4,6'ydı. Enflasyon ciddi manada taban yapmıştı. Şimdi Gezi olayları oldu bir anda faiz ne yazık ki çift haneliye o dönemde çıktı. Ben aynı noktadayım. Değerlendirmem yine aynı. Biz faizi indirdiğimiz andan itibaren Başkanlık sistemi bunu da getirecek inşallah. Enflasyon da onunla beraber düşecektir. Ben kur-faiz ilişkisini şu anda Batılılar gibi düşünmüyorum. Burada bizim için kur noktasında en ideal olanı yerli ve milli para konusudur. Kesinlikle kur baskısını ortadan kaldırır. Faizi düşürdükçe o da kuru ciddi mana da aşağıya çekecektir. Kararlar noktasında ise Cumhurbaşkanlığının bu kararname çıkarma yetkisi bu işi kolay kılacaktır. Daha rahat adım atma noktasına getirecektir. Kurumlardaki çalışmalar bu noktada ilişkiler noktasında çok daha farklı olacaktır. Ona göre de adımlarımızı atarak çok seri karar alma noktasına ulaşacağız."

ABD'ye seçim tepkisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır. Tam aksine bir Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri yapamamıştır. Biz, yüzde 86 katılımla seçimler gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40, 45, 48 buralarda görürsünüz. Hatta Avrupa'da yüzde 35'lerde seçimler yapan ülkeler var. Onlar kendilerine baksın " dedi.

MHP'den talep gelirse veya görüşmelerde bu yönde bir karar alınırsa, beraber miting yapılabileceğini dile getiren Erdoğan, 7 Ağustos'da bu birlikteliğin sağlandığını hatırlattı.

Erdoğan, böyle bir birlikteliğe imza atmanın dünyaya büyük bir mesaj olabileceğini vurgulayarak, bundan kaçınmayacaklarını, her zaman için ittifakta hayır olduğunu dile getirdi.

"Kampanya'ya başlamadan önce Cumhurbaşkanı yardımcılarını açıklayacak mısınız?" sorusuna Erdoğan, "Hayır" diye cevap verdi.

Erdoğan, "Sayın Başbakan son Başbakan olacağını söyledi, ilk Cumhurbaşkanı yardımcılarından olacak mı?" sorusuna ilişkin ise "Ona da şimdiden hayır. Önce derenin görülmesi sonra paçasının sıvanması gerekir. " dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gönlüm ana muhalefetin başındaki zatın yarışa girmesini ister, yarışa girsin. Hiç endişe etmesin, başkasını aramasına falan da gerek yok. Kendisi meydana çıksın. Milletin ona ne kadar oy vereceğini görmesinde çok fayda var. Bugüne kadar çok şey söyledi, 'Yüzde 40' dedi. 40'ı alamadı, 20'lerde kaldı. Hadi gel, Cumhurbaşkanlığı noktasında aday ol, bak bakalım millet sana ne kadar oy veriyor görelim. Bunun dışındaki diğerlerini teferruat olarak kabul ediyorum. Zaman kaybı olarak telakki ediyorum. 'Meydan meydan' diyorsun, buyur işte meydan, gel aday ol. Bu meydanda nasibin nedir gör."

Erdoğan, "CHP bir adayda da karar kılamamış" yorumuna ise gülerek, "Artık onu ben bilemiyorum. Biz siyasi partilerin iç işlerine karışmayız. Karşımıza kim çıkarsa onunla yarışa gideriz." yanıtı verdi.

Saadet Partisi ve BBP ile görüştük"

Saadet Partisi ile iki üç kez ittifak için görüştüklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ben ve arkadaşlarım herhangi bir netice alamadık. Gördüğümüz kadarıyla CHP ile daha uyumlu, daha ideal anlamda görüşmeleri oluyor. Ama BBP ile görüşmelerimiz oldu. Onlarla ilgili bu noktadaki ittifakımız çok farklı bir zeminde oluşacaktır. Onun da arkadaşlarımızla değerlendirmelerini yapıp, ona göre adını koyacağız. " diye konuştu.

İyi Parti konusu

Erdoğan, "İYİ Parti ile ilgili sizden çok fazla değerlendirme alamıyoruz." şeklindeki yoruma da "gerek yok" diye cevap verdi.

İYİ Parti'nin seçimlere girip giremeyeceğine yönelik tartışmalara ilişkin ise Erdoğan, "YSK ile Yargıtay Başsavcılığının müşterek yapacağı veya yaptığı görüşmelerin ki bugün görüşmeleri olacaktı. Ora ne karar verecekse hemizin saygı duyması lazım. 'Girmesi gerekir' diyorsa girer. Aksi bir durum olursa aksi olur. Girmesi, girmemesi noktasında bizim bir sıkıntımız söz konusu değil." ifadelerini kullandı.

"Macron, OHAL döneminde seçim kazandı"

Erdoğan, mühürlü, mühürsüz pusula ve OHAL üzerinden seçimlere ilişkin sürdürülen tartışmalara değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu konuda heyetlerin yaptığı görüşmeler gayet verimli bir şekilde sonuçlandı.Mühürlü, mühürsüz pusula noktasında bu seçimlerde artık böyle bir sorun yok, kalkıyor ortadan. OHAL noktasına gelince, OHAL dönemleri içerisinde Türkiye'de bugüne kadar seçimler yapıldı ve hep bir bahane olarak ortaya atıldı. Tam aksine OHAL seçimde bütün ortaya çıkacak muvazaaları da yok edecek bir tedbirdir. Burada tam aksine bir sıkıntı yaşanmayacaktır. OHAL'in olmadığı dönemlerde terör bölgesi diyebileceğimiz yerlerde çok sıkıntılar yaşandı. Vatandaşın can güvenliği yok, sıkıntı içinde sandığa dahi gidemedi. Oylarını birileri onlar adına kullanmak suretiyle PKK destekli partiler seçildi. Fransa'da bile Macron, OHAL döneminde seçim kazandı. Bunlarının dünyada örnekleri var, yaşıyoruz. Bunların hepsi ana muhalefetin bahanesi. Hani yerim dar meselesi var ya şu anda Sayın Başkan da 'yerim dar' diyor. Hem istiyorsun hem de 'yerim dar' diyorsun. İşte bak buyur, sana çok daha rahat seçim kampanyası yürütme imkanı OHAL ile sağlıyoruz. Her tarafta rahatlıkla bunu yürütebileceksin. Bunların hepsi kuru bahaneler. OHAL ile birlikte çok daha sağlıklı, rahat bir seçim kampanyasını sürdürme imkanını tüm siyasi partiler yakalama fırsatı bulacaktır."

" Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'den seçimlere yönelik yapılan eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu beyanlara ben önem vermiyorum. Biz kendimiz bu konuda ne diyoruz, o önemlidir. Bugüne kadar AGİT sürekli gözlemcilerini göndermiştir ama Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır. Tam aksine bir Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri yapamamıştır. Biz, yüzde 86 katılımla seçimler gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40, 45, 48 buralarda görürsünüz. Hatta Avrupa'da yüzde 35'lerde seçimler yapan ülkeler var. Onlar kendilerine baksın. Bizde tablo bu kadar güçlü, en son seçimde yüzde 85 aklımda kaldığı kadarıyla. Amerika'daki seçimlerde şaibeler, anlatmakta zorluk çekebileceğimiz kadar. Hakikaten sıkıntılı. Bununla ilgili de seçimlerden sonra oralarda çok gürültüler kopmuştur. Bizde böyle şeyler olmuyor, olmadığı gibi de artık çok kısa zamanda seçim neticelerini alabilen bir ülke konumuna geldik."

Ana muhalefetin seçime yönelik eleştirilerinin "yerim dar" anlımına geldiğini aktaran Erdoğan, "Şimdiden başladılar. Sen bir dur bakalım daha seçime gir. Seçime hazır değil, adayı var mı? Adayı yok. Bakalım adayını ne zaman açıklayacak bu da var. 'Parti Meclisi belirler' dedi. Tamam, Parti Meclisini toparlamak zor mu? 24 saatte toparlarsın. Zor değil, hiç aday bulamıyorsan kendin aday ol. Bakıyorsun bir taraftan bir bayan çıkıyor, başka taraftan biri çıkıyor. Bakıyorsun adayları da bol, o zaman onlardan bir tanesi üzerinde karar kıl ve hemen açıklayıver. Milleti heyecana boğmaya da gerek yok." değerlendirmesinde bulundu.

"Yurt dışındaki seçim hazırlıkları tamamlandı"

Yurt dışındaki mitinglerle ilgili Erdoğan, Batı'nın bu noktada takınacağı tavrın tüm dünyada Batı'nın demokrasiye nasıl bağlı olduğunu göstereceğini söyledi.

Yurt dışındaki seçim hazırlıklarının tamamlandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"10-11 bin kişilik bir spor salonunda bir uluslararası kuruluşun toplantısında bulunacağım ve orada Türk vatandaşlarıma sesleneceğim. Büyük ihtimalle Avrupa'yı orada toparlayacağız. Konuşmamızı yapacağız. Demokrasi mücadelesi öyle kolay kolay kısıtlanabilecek, önü kesilebilecek bir mücadele değildir. Sizin bir yerde önünüzü keserler öbür yerden çıkarsınız. Avusturya'nın başındaki zatın attığı bu adımlar tamamen kendisine ters dönecek adımlardır. Bunlar da bunun bedelini ödeyecektir. Ülkemde ise kongrelerle ilgili dolaştığım iller var. Bu illerden sonra bizim bir değerler silsilesi var. Bu seçmenle ilgili. Seçmen değerlemelerini yaptırıyorum. Bu değerlemeden sonra da gideceğim iller olacak. Ancak gidemeyeceğim iller de olacak. İlerimize verimlilik esasına göre gitmekte kararlıyım."

Erdoğan, ana muhalefetin mühürlü oy noktasındaki yaklaşımına dikkati çekerek, "Burada sandık kurulundaki mühürden öte YSK'nın mührüdür. YSK zaten bu mühür işlerini bitirerek, bunları torbalıyor ve ilgili yerlere gönderiyor. Bu konuda her herhangi bir sıkıntı söz konusu değil." ifadelerini kullandı.

AB'nin Türkiye raporuna tepki

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suların ısınması diye bir şeyi istemiyoruz. Böyle bir gayretin içinde değiliz. Biz Yunanistan'a bir komşumuz olarak bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları aşalım istiyoruz." dedi. Raporun eskiden "İlerleme raporu" olarak anıldığının belirtilmesi üzerine Erdoğan, "İlerleme raporu mu gerileme mi?" şeklinde espri yaptı.

Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu rapor bizim için 'yok' hükmündedir. Bunun kıymeti harbiyesi yoktur. Şimdi mesela benzer bir tabloyu Varna'da yaşadık. Bizden Yunan askerleriyle ilgili, bunların verilmesini istediler. Biz de kendilerine dedik ki; 'Eğer böyle bir şeyi bizden talep ediyorsanız, önce bizim devletimize darbe yapan FETÖ'cüler var. Asker onlar da. Onların bize verilmesi lazım. Onlar bize verilirse biz de bunları şu anda masaya yatırırız. Çünkü bunlar sınır ihlali yapmıştır'. Sınır ihlali yapanlara geçmişte bizim askerlerimize aklımda kaldığı kadarıyla mesela bir keresinde bir askerimiz böyle bir sınır ihlali yaptı 6 ay mahkumiyet verdiler. Dolayısıyla biz şimdi burada aynı durumla bir defa karşı karşıya kalmayız. Burada bir sınır ihlali yapılmıştır, dolayısıyla bu sınır ihlalinin kaldırılması için bunlarla ilgili bu gündemi masaya getirebilmek için siz devletimize darbe yapan bu kişileri bize iade edeceksiniz, biz de bunun üzerinde yargıda gerekli adımları atarız, dedik ve Varna'da bu işi böyle kapattık. Fakat Yunanistan çok farklı bir konumda bulunuyor şu anda. Biz Yunanistan'a bunu anlatamıyoruz."

Türkiye'den kaçan FETÖ'cülerin önce Yunanistan'a uğradıklarını oradan da Avrupa'nın değişik yerlerine dağıldıklarını kaydeden Erdoğan, "Önce bunları halledin. Biliyorsunuz ki böyle bir durumla karşı karşıyayız. Asıl siz bizi zora sokuyorsunuz. Biz kolay kılalım istiyoruz ama siz bu noktada değilsiniz ve şu anda da açıklanan bu rapor, kesinlikle tamamıyla ilişkileri bozmaya yönelik bir rapordur. Yapıcı olmaktan tamamıyla uzaktır ve yok hükmündedir." diye konuştu.

Ege'deki kayalıklar konusunda Yunanistan'ın gerginlikler ürettiğinin hatırlatılarak, "Nedir Yunanistan'ın amacı size göre?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Onu bir yerde aslında Yunanlılara sormak lazım. Siz ne yapıyorsunuz? Böyle üç tane kendini bilmez gelip de o kayalıklarda böyle bir bayrak asma yarışına, hastalığına nereden kapıldı? Siz bunu bilmiyor musunuz ki buralarda böyle bir şey yapılırsa anında cevabını bulacaktır. Nitekim bunu yaptılar ve anında da bizim SAT komandolarımız oraya müdahale edip oradan onların bayrağını indirip tekrar kayalıkları kendi haline dönüştürdü. Yani biz bütün bu süreç içinde bir suların ısınması diye bir şeyi istemiyoruz. Böyle bir gayretin içinde değiliz. Biz Yunanistan'a bir komşumuz olarak bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları aşalım istiyoruz."

"Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız var"

Bunların yaşanmamasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Oturalım masaya, yani bu işleri artık bir kenara koyalım. Yok bilmem şu kadar ölçü, bu kadar ölçü filan falan. Bu deniz, hava... Buradan uçaklar, gemiler rahatlıkla gelsin geçsin. Herhangi bir fiili müdahale olmadıktan sonra niçin şu güzelim barışı gölgeliyoruz, lekeliyoruz? Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız var. Kaldı ki sizlerle olan barışımız bizim, hiçbir ülkeyle olan barışa benzemez. Yıllar yılı ülkemizde bizim Rum vatandaşlarımızın sayısı az değildi. Öyle mi? 10 binler, 100 binler... Böyleydi. Ama maalesef bizim ülkemizde de olan bazı hatalı davranışlar sebebiyle tabii buradan çok Rum vatandaşımız ne yazık ki Yunanistan'a gitmek durumunda kaldı. Bizim de hatalarımız var. Bunu da görmemiz lazım. Şimdi diyoruz ki gelin, Yunanistan'da Çipras bir başbakan olarak genç, dinamik, 'Yeni bir adım atalım' arzusundadır, isteğindedir. Son ziyaretimde cumhurbaşkanını aynı havada gördüm. Gelin o zaman bunları masaya yatıralım, ama 'Sen mi daha fazla aldın? Ben mi daha fazla verdim?' filan bu kavgaları bırakalım. Sonunda bu deniz ya, öbürü hava. Buralarda rahat rahat gemiler geçsin, uçaklarımız uçsun vesaire. Bunu yapamamak bize başka sıkıntılar getiriyor. Getirince de işte ne yazık ki bedeli bu işin ağır oluyor. Biz istiyoruz ki artık buna noktayı koyalım."

"Türkiye, Yunanistan için bir tehdit mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Onlar öyle kabul ediyorsa, ben bir şey diyemem. Ama bizim böyle durup dururken kimseyi tehdit etme hastalığımız yok." dedi.

Erdoğan, "25 Haziran sabahı, cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde kaç oyla seçilmeyi umut ediyorsunuz? Asgari bir oy hedefiniz var mı?" sorularına, "Hiç yıldızları sayma şeyine girmedim, ama biz, azami gayretimizi ortaya koyacağız. Seçime en hazırlıklı siyasi parti olarak inanıyorum ki Rabbim bize milletimizin gönlündeki en zengin mahalli lütfedecektir, verecektir. Bize düşen görev, birinci derecede sebeplere müracaattır. Zafer, bu noktada Rabbimizden inşallah. Milletimizin gönlüne sınır çizgisini çizmeyelim. Onun gönlündeki sınır çok geniş. AK Parti'yi de o zaten layık olduğu yere inşallah oturtmuştur." yanıtını verdi.

Dünyanın 10 dev projesinin 6'sının Türkiye'de olduğuna değinen Erdoğan, şunları anlattı:

"Bunlardan biri Kanal İstanbul. Proje, yapım ihalesi noktasına geldiğini söyledi. Bir diğeri, bu yıl içerisinde ilk etabını açacağımız ki yıllık yolcu kapasitesi 90 milyon olan üçüncü havalimanı. 2023'te asgari 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Birinciliğe aday bir havalimanı olacak. Bir diğeri, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu, Malkara-Çanakkale 1915 Çanakkale Köprüsü. Bu da dünyanın asma köprülerde bir numarası. İnşallah 5,5 yılda bu da tamamlanacak. Gelibolu ayağının temeli atılmıştı, şimdi de Lapseki'nin temelini 18 Mart'ta attık. Bir diğeri Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi. Bu da yine dev bir proje. İnşallah 2020'de bunu da bitiriyoruz. Bir diğeri Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Projesi, bu yıl sonu itibarıyla bitireceğiz. Bursa-Bilecik Hızlı Tren Projesi de 2019'da inşallah bitecek. Çok önemli projelerden biri de 3 katlı Büyük İstanbul Tüneli. Bu da 3,5 milyar dolarlık bir proje. İnşallah 5 yılda burayı da hizmete alacağız. Konya-Karaman Hızlı Tren Projesi'ni bu yıl inşallah hallediyoruz. Burada çok önemli bir proje daha var ki Sivas-Erzincan Hızlı Tren Projesi, yaklaşık 6 milyar lira. Bunu demek ki 1,5 milyar dolarlık bir proje olarak söyleyeyim. Bunun da inşallah 2023 bitişi olacak. Menemen-Aliağa-Çandarlı Yolu'nu, 2020'de bitireceğiz. Ankara-Niğde Otoyolu da 2020'de bitecek. Kuzey Marmara Otoyolu Kınalı Odayeri Kesimi, 3 yılda inşallah bunu hizmete açacağız. Çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Kuzey Marmara Otoyolu Kurtköy-Akyazı Kesimi'ni inşallah 3 yılda hizmete açacağız. Yaklaşık 1 milyar dolarlık bir proje."

Erdoğan, "Bu adımla nereye doğru gittiğimizi ortaya koymak lazım. Muhalefet bu noktada ne ortaya koyar onu bilemem. Biz zaten bugüne kadar bu ülkede hep hizmetleriyle anılan hükümetler kurduk. İnşallah şimdi de başkanlık sisteminin özellikle çerçevesini farklı oluşturacağı bir dönemin içerisinde olacağız. Tüm ülkem için hayırlı olsun." dedi.

Yorumlar