'Ortadoğu'da Radikalizmi Yeniden Düşünmek' konferansı

Iraklı akademisyen Alquwaysi, "Baas Rejimi dönemindeki kimi askeri siyasi kişiler DAEŞ’e dahil oldular ve bu örgütü dönüştürdüler" dedi

Google Haberlere Abone ol
'Ortadoğu'da Radikalizmi Yeniden Düşünmek' konferansı

Iraklı akademisyen Yahya Alquwaysi, "Baas Rejimi dönemindeki kimi askeri siyasi kişiler DAEŞ’e dahil oldular ve bu örgütü dönüştürdüler"

El-Şark Forumu ve Afrika-Ortadoğu Merkezi tarafından düzenlenen "Ortadoğu'da Radikalizmi Yeniden Düşünmek" başlıklı konferans kapsamında gerçekleştirilen "DAEŞ'in tarihi ve bağlamı" oturumda, örgütün zaman içerisinde nasıl güçlendiği tartışıldı.

Iraklı akademisyen Yahya Alquwaysi, Baas Rejimi dönemindeki kimi askeri ve siyasi kişilerin DAEŞ’e dahil olduklarını ve bu örgütü dönüştürdüklerini anlatarak, "Irak ve Suriye rejimlerinin eski çalışanları, eski devlet adamları, selefi-cihadist bir hareketten, bir 'İslam devleti' ilan eden bir harekete dönüşümü sağladılar." dedi.

DAEŞ’in intihar eylemcileri içerisinde Iraklı ve Suriyelilerin az sayıda olduğuna işaret eden Alquwaysi, şunları anlattı: "Oysa bu örgütü kuran ve oluşturanlar Irak ve Suriyeliler. Neden intihar bombacıları bunlardan çıkmıyor? Sorusu cevaplanırsa, örgütü daha net anlayabileceğiz. DAEŞ’in El Kaide’nin mirasını taşımadığını düşünüyorum, bilakis DAEŞ’in uluslararası bir cihat hareketi organize ettiğini düşünüyorum. DAEŞ, El Kaide gibi varsayımsal bir hareket değil. Biz Iraklılar, El Kaide ve DAEŞ’i incelediğimizde çoğunlukla dindar olmadıklarını görüyoruz. Bu ortaya konması gerek bir çelişki aslında. DAEŞ, uluslararası cihatçıların mirasını aldı ve El Kaide’nin bu söylemlerini ele geçirdi. Bir iddia var; DAEŞ’in yerel olmadığı ve dışarının kurup yönlendirdiği bir yapı olduğu yönünde. Hayır, DAEŞ, kesinlikle Irak ve Suriye’de ulusal bir devletin kurulamamasının sonucudur. DAEŞ, uzun süredir devam eden iç savaşın sonucudur. Bu çatışma her zaman vardı. Yıllardır devam eden mezhepsel çatışmaların sonucudur. Irak ve Suriye halkları militarist halklar. DAEŞ’in bir askeri eğitim kampı kurmasına gerek yoktu. Zaten bu halklar-ailelerin neredeyse hepsinin silahı var. Benim de var. Bundan dolayı DAEŞ militan bulma konusunda zorlanmadı."

Middle East Eye araştırmacısı David Hearst ise, Avrupa’da bir kimlik kaybı yaşadığını, şu an AB üyesi ülkelerin Suriyeli göçmenlerle meşgul olduğunu söyledi.

Hearst, DAEŞ veya diğer terör örgütleri için sadece dini saiklerle oluşmuş demenin eksik olacağını belirterek, şöyle konuştu: "Sosyolojik gerçekler var. DAEŞ, dini alet ediyor. İdeolojik bir zehirlenme söz konusu. DAEŞ uyguladığı davranışlarla bunu ifade ediyor. DAEŞ’in büyümesi için uygun şartlar var. Bu şartlar, ortam değiştirilirse ancak o zaman DAEŞ küçülebilir. Avrupa ülkelerinden de DAEŞ’e katılımlar var. Olay sadece bir inançtan kaynaklı bir durum değil. İngiltere’de gönüllü olarak Müslüman olmuş gençler de DAEŞ’e katılıyor. Bunun sebepleri var ve bu sebeplerin araştırılması gerekiyor. 'Sadece Ortadoğu ülkeleri buna sebep oluyor' demek eksik bir yorumdur. DAEŞ bir ülkenin terör örgütü değil. Dünyanın çoğu yerinden katılımların olduğu bir örgüt. Örgüt, dini kendine maske olarak kullanıyor ve bu şekilde gelir kaynağını genişletiyor. Örgüt hem hilafeti ilan ediyor hem de barbarca eylemler yapıyor. Bu büyük bir çelişkidir. DAEŞ’in büyük bir devlete dönüşmesi imkansız. Çünkü bunlar bir ulusu temsil etmiyor. Devletler eğer isterlerse DAEŞ’e son vermede başarılı olurlar. Birlikte hareket ederlerse bunu yapabilirler."

Exeter Üniversitesi Öğretim üyesi Omar Ashour da, DAEŞ'in Libya'daki çalışmaları hakkında bilgi vererek, "Kaddafi’nin uzantısı diyebileceğimiz 6 kabile var. Bu kabileler zamanında Kaddafi’yi ayakta tutanlardı. DAEŞ Libya’ya geldiğinde bu kabilelerle dirsek teması kurmaya başladı." dedi.

Dünyanın tüm ülkelerini tehdit eden bir örgütle karşı karşıya olunduğunu ifade eden Ashour, "DAEŞ petrol ticaretine girerek kaynaklarını genişletti. Bu korkunç bir durum. Suriye’de bazı bölgelerde rejime ait silahlara el koydular. Çok ciddi bir şekilde silahlandılar. DAEŞ’in destek gördüğü ve silah veren tarafları da tespit etmek geriyor. Bugün Avrupa’nın göbeğinde bomba patlatıyorlar. Avrupa ülkelerinin bu mücadelede yer alması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Yorumlar