Deniz Baykal 2007'de Gül'e yaptıklarını hatırladı

CHP Antalya Milletvekili Baykal, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığına zamanında karşı çıktığını, şimdi de adayı olamayacağını söyledi. Baykal, partisindeki kurultay ve aday tartışmaları konusunda haklı olduğunu, 2019'u heyecanla beklediğini ancak sadece kendisi için düşünmediğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol
Deniz Baykal 2007'de Gül'e yaptıklarını hatırladı

Sonhaberler | Haber Merkezi 

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 2019'da CHP'nin adayı olabileceği yönünde değerlendirmeler yaptıktan sonra kamuoyunda günlerdir tartışılan CHP Eski Genel Başakın Deniz Baykal, Gül'ün karşı çıkmasından ve 2007'de yaptıklarının hatırlatılmasından sonra geri adım atmaya başladı. Baykal, 2007'de seçtirmemek için 367 garabetine bile sarıldığı Gül'e karşı son açıklamasında o günlere daha uygun hareket etmeye başladı. Baykal, Gül'e zamanında karşı çıktığını bir kendi adayı olamayacağını söyledi. 

Habertürk TV'de Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtlayan Baykal, adayın siyasetçi olması gerektiğini ve geniş katılımlı bir ön seçimle belirlenmesi gerektiğini belirtti. Baykal, programda "Benim sizden istediğim ve kamuoyunun bilmesini istediğim şey şu. Konu parti içi tartışma değil. Şu sırada öyle bir tartışmayı teklif etmiyorum. Böyle bir çaba içinde değilim. O konudaki tercihim de belli ama konu o değil. Şimdi konuşacağımız konunun parti içi bir tartışma gibi anlaşılmasını istemiyorum. Ben Türkiye ile meşgulüm. Türkiye'nin bu anayasa dayatmasından nasıl kurtulabileceğine ilişkin önerimi söylüyorum" dedi. Baykal, "Partinizin alacağı pozisyon da önemli değil mi?" sorusu üzerine "Tabi önemli. Ben şimdi öneri yapıyorum. Bir söyledik 10 gündür herkes bunu konuşuyor. Yanlış anlamış çoğu, görüyorum. En yetkili arkadaşlar çıkıyor. Kimisi bunu parti içi tartışma diye koyuyor. Kimi kendi adaylığını sahnelemeye çalışıyor diyor" dedi. 

İşte CHP'deki parti içi tartışmalara ilişkin "Kurultay girişimi içinde değilim" mesajı veren Baykal'ın açıklamaları:

GÜL HİÇBİR ŞEKİLDE BENİM CUMHURBAŞKANI ADAYIM DEĞİLDİ

Ben bir modelin peşindeyim. Bir modeli anlatmaya çalışıyorum. Ahmet Hakan arkadaşımız o ismi telaffuz etti 'Buna ne dersin' diye. Ben modelin penceresinden baktım. Kendi duygularım, tercihlerim penceresinden bakmadım. Ben 'Evet uygundur, ben aday olarak öngörüyorum, olabilir' gibi bir şey demedim. Ben model ortaya koydum. 'O modele Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin temelini oluşturduğu bir 1,5-2 milyonluk seçmen kitlesine 'hayır bloku'nun sözcüsü olmaya aklını yatırır, buradan bu oyu alabilirse düşünülür' dedim. Benim tercihim olarak değil. Benim öyle bir tercihimin olmadığı çok açık. Ben ikide bir görüş değiştiren bir insan değilim. Nitekim o cevabımda sayın Gül de diyor ki "Biz onun tutumunu biliyoruz geçmişten" Doğrudur biliyor ben aynı noktadayım. Hiçbir şekilde benim cumhurbaşkanı adayım değildi. Benim böyle bir önerim olamaz. Ama ben kendi tercihimi orada ifade etme durumunda değilim. Ben bir modeli anlatıyorum. O modelin içinde Saadet Partisi'nin sayın Genel Başkanı da olabilir 'Ben de adayım' diye, başkası da olabilir. Bu, benim onu desteklediğim anlamına gelmez. Bakın şimdi işbirliği yapmak için cuma günü sayın Genel Başkan, Saadet Genel Başkanı'nı ziyaret edecek. Saadet Partisi'nin anlayışına saygı duyuyoruz. Ama ben o anlayışı cumhurbaşkanlığına taşıma niyetinde değilim. BU ayrı bir iş. Bunu Saadet Partisi'nin Genel Başkanı da bilir ama ben onun duyarlılıklarına saygı duyarım. Onun inancına saygı duyarım. Onun kendisini ifade etme imkanını olabildiğince sahiplenirim. Cumhrubaşkanlığı kurumunun onun anlayışıyla etkilenmesini doğru karşılarım. O da çünkü o sürecin bir parçasıdır benim gözümde, o ayrı bir iş.

Ben Türkiye hesabı ile meşgulüm. Abdullah Gül benim cumhurbaşkanı adayım değildir, onun cumhurbaşkanı olmasına karşı çıktım ve bununla iftihar ediyorum. Bundan sonra için de hiçbir şekilde benim öneriyor olmam söz konusu değil. Ben hem bir yandan onu önermek hem bir yandan onun adaylığını etkisizleştirmekle suçlanıyorum falan. Bütün bunları bir kenara bırakalım ama bir noktayı söylemeliyim; Abdullah Bey birkaç gün önce babasını kaybetti. Önce kendisine acı kaybı dolayısıyla başsağlığı dileklerimi ve taziye duygularımı ifade etmek istiyorum, Allah rahmet eylesin.

KURULTAY TARTIŞMALARI

Deniz Baykal, partisindeki kurultay tartışmalarıyla ilgili olarak ise şunları söyledi: İşaret ettiğiniz gibi referandumdan sonra katıldığım bir programda bir yol haritası önerdim ve 10 gündür falan Türkiye onunla meşgul. Şimdi bunun hem iyi hem de iyi olmayan tarafları var. Türkiye'de çok önemli bir dönemin arifesindeyken, böyle bir tartışmaya girilmesi kadar doğal bir şey yok. 10 gündür hala tüm siyasi çehreler, medya, bu tartışmaların içinde. Demek ki bir ihtiyaca cevap veriyormuş. O bakımdan bu, gündeme gelmiş.

Herkesin bilmesini istiyorum; bu konuları ben, Türkiye'nin önündeki, önem verdiğim bir konu olduğu için bu kadar ilgiyle, heyecanla takip ediyorum. Bu yeni bir şey de değil. Referandum süreci daha başlamadan, Meclis'teki müzakereler bile daha başlamadan bu konuda ilk açıklama yapıldıktan sonra yine size konuk olmuştuk. Ben büyük bir heyecanla bunun kabul edilemez bir şey olduğunu söylemiştim. Ve 'tek adam anayasası' sözünü de ilk orada kullanmıştım.

Sayın Bahçeli ile sayın Binali Yıldırım'ın birlikte çıkıp 'Biz şu doğrultuda anayasayı değiştireceğiz' dediği andan itibaren ben büyük bir heyecanla, ilgiyle herkesi harekete geçirmeye çağırırak hemen Meclis'e gittim. Oradaki arkadaşlarla 'Yeni bir dönem başlıyor' diyerek yaptığım tartışmaları hatırlıyorum. O andan şu ana kadar hatta 2019'a kadar ben bu heyecanımı götüreceğim.

Bu heyecanım kendimle ilgili değil. Ben bu anayasa çıkmasın diye uğraştım. Bu anayasa çıksa, ne bu anayasanın bugün konuşacağımız cumhurbaşkanlığı konusu önümüze gelecek ne başka bir şey gelecek. Bunu ben Türkiye'de ciddi bir kırılma olarak görüyorum. Millet egemenliğini ortadan kaldıran bir 'tek adam' düzenini Türkiye'ye getiren bir proje diye görüyorum ve bunu çok sakıncalı buluyorum. Ve bunu önlemenin yaşamsal bir görev olduğuna inanıyorum.

KURULTAY GİRİŞİMİ İÇİNDE DEĞİLİM

Kurultay girişimi içinde değilim, çözümü mutabakatta görüyorum. Evet bir değişime ihtiyaç var. Ben bunu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na defalarca söyledim. 'Referandum sürecine bunu yaparak girelim' dedim. Önümüzdeki konu parti içi tartışma konusu değil. Böyle bir çaba içinde değilim. 'Türkiye bu anayasa dayatmasından nasıl kurtulur' ona bakıyorum. Ben parti içi kavga anlayışı içinde konuşmuyorum. Anayasanın ne kadar vahim olduğunu anlattık, toplumun yarısı kabul etti, iş bitmedi. Bir şansımız daha var. Köprüden önce son çıkış ile karşı karşıyayız.

Yorumlar