2018 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda

- Başbakan Yardımcısı Şimşek: (3) - "(Kitle fonlaması) Biz bütçe dışı bir fon kurmuyoruz. Sadece teknoloji anlamında gelecek vadeden şirketlere kaynak aktaracak fonlara katkıda bulunmak amacındayız" - "Yüzde 4 oranında cari açık, hala yüksek bir cari açıktır. Bunun mutlaka ve mutlaka yüzde 3'ün altına indirilmesi ideal bir durum olur"

Google Haberlere Abone ol
2018 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda

TBMM (AA) - Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, kitle fonlamasıyla ilgili, "Biz bütçe dışı bir fon kurmuyoruz. Sadece teknoloji anlamında gelecek vadeden şirketlere kaynak aktaracak fonlara katkıda bulunmak amacındayız." dedi.

Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2018 yılı bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Özel sektörü dışlama etkisini sınırlamak için bu yıl oldukça çaba gösterdiklerini ifade eden Şimşek, bankacılık sektörünün, bilançosunda tuttuğu Devlet İç Borçlanma Senetlerine (DİBS) ayırdığı kaynağın artmadığını söyledi.

Altın tahvili konusuna da değinen Şimşek, bankacılık sektöründeki kredi-mevduat oranlarını bir nebze yumuşatma, atıl olan kaynakları sisteme kazandırmanın peşinde olduklarını dile getirdi.

Şimşek, cari açığın finansmanının kalitesinde geçen seneye göre bir miktar düşüş yaşandığını kaydederek, "Ben de bunu son dönemde başımıza gelen felaketlerle ilişkilendiriyorum. İnşallah Türkiye hızlı bir şekilde normalleşiyor, en kötüyü geride bırakıyoruz." diye konuştu.

İdeal durumun cari açığın daha kalıcı bir şekilde aşağı çekilmesi olduğunu anlatan Şimşek, "Bu konuda bir başarı var ama yüzde 4 oranında cari açık, hala yüksek bir cari açıktır. Bunun mutlaka ve mutlaka yüzde 3'ün altına indirilmesi, doğrudan yatırımların milli gelir içindeki payının en az yüzde 2 ve üzerine çıkarılması ideal bir durum olur." değerlendirmesinde bulundu.

Bankacılık sektörünün karlarına da değinen Şimşek, öz kaynak karlılığının esas alınması gerektiğini belirtti.

Türkiye'de şu anda enflasyonun yüzde 11 civarında seyrettiğini hatırlatan Şimşek, "Yılın tamamı için yüzde 15 civarı bir öz kaynak karlılığı söz konusu. Tabii ki bu bazı ülkelerden daha düşük, bazı ülkelerden daha yüksek. Daha yüksek olduğumuz ülkeler, enflasyonun daha düşük olduğu ülkelerdir. Burada önemli olan bankacılık sektörünün sağlığıdır." açıklamasını yaptı.

- "Kitle fonlaması bütçe dışı bir fon değil"

Yapısal reformlar hakkında da konuşan Şimşek, bu konuda zamanlama, sıralama ve kaynağın önemine işaret etti.

Türkiye'nin başına son yıllarda iç ve dış kaynaklı çok sayıda felaket geldiğini, bu durumun sistemden oksijeni aldığını vurgulayan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama önümüzdeki bir yılı bir fırsat penceresi olarak görüyorum. Kitle fonlamasına ilişkin kaygıları dikkate alacağız. Biz bütçe dışı bir fon kurmuyoruz. Sadece teknoloji anlamında gelecek vadeden şirketlere kaynak aktaracak fonlara katkıda bulunmak amacındayız. Bütçe dışı bir fon kurma gibi bir çaba asla söz konusu olamaz."

Altın ticaretine ilişkin soruları da yanıtlayan Şimşek, bazı yıllarda ithalatın, bazı yıllarda ise ihracatın arttığını dile getirdi. Yurt içinde gerek kur gerekse altın fiyatlarının yükselmesi nedeniyle vatandaşların altına rağbet göstermiş olabileceklerini anlatan Şimşek, bazı ülkelerde de benzer trendlerin görüldüğünü, bu durumun altında bir şey aranmaması gerektiğini ifade etti.

- KGF teminatlı krediler

Kredi Garanti Fonuna (KGF) ilişkin soruları da yanıtlayan Şimşek, 30 Eylül itibarıyla kefalet sistemi kapsamında kullanılan kredilerin yüzde 58'inin ilk kez, yüzde 28,5'inin ilave kullandırılan krediler olduğunu, teminatlandırılan kredilerin ise toplam kredilerin yüzde 4,7'sini oluşturduğunu aktardı.

Sağlanın kredilerin yüzde 92,4'ünün işletme, yüzde 2,5'inin yatırım, yüzde 5'inin gayrinakdi kredilere tahsis edildiği bilgisini veren Şimşek, "Fakat bizim tahminimiz şu; proje kredileri daha teferruat istiyor, daha güçlü başvuru istiyor. Tahminim, KOBİ düzeyindeki bazı firmalar buna hazır değiller, bunu işletme kredisi olarak talep ediyorlar. Dolayısıyla ben burada ciddi bir sorun görmüyorum." ifadelerini kullandı.

İhracatçı firmalara verilenlerin toplam krediler içindeki payının yüzde 13 düzeyinde olduğunu da kaydeden Şimşek, şunları söyledi:

"KGF'nin başlangıçta parametrelerini oldukça temkinli tuttuk. Sisteme yönelik ciddi bir şok vardı. Ülke bir darbe girişimi yaşamış, çok ciddi bir terör var. Biz, 'Sakin olun' dedik, 'Özellikle KOBİ'lere kefil olacağız' dedik. Çünkü KOBİ'ler bu ekonominin omurgasını oluşturuyor. Ne yaptık? 'Yüzde 7'ye kadar sizin (banka) ilk kayıplarınızı yani batıklarınızı karşılarız' dedik. Şu anda binde 0,7. Çünkü vatandaş devlet üzerinden bir imtiyaz kazandığı zaman ona çok özen gösteriyor. Ben inanıyorum ki bırakın yüzde 7'yi, sektör (bankacılık) ortalaması olan yüzde 3,1'e bile ulaşmayacak."

Başbakan Yardımcısı Şimşek, şu anda kullanılmamış 50 milyar liralık kefalet imkanı bulunduğunu belirterek, bu yıl sonuna kadar muhtemelen 18 milyar liralık, gelecek sene de 50 milyar liralık geri ödeme olacağını ifade etti. Şimşek, "Biz bunları bundan sonra genel anlamda kullandırtmayacağız. O yüzden ben burada bir risk görmüyorum." dedi.

Görüşmeler sonunda Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının 2018 yılı bütçeleri komisyonda kabul edildi.

(Bitti)

Yorumlar