Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılı

- Başkent Londra'da, deklarasyonun 100. yıl dönümü dolayısıyla verilen yemeğe Birleşik Krallık Başbakanı May ve İsrailli mevkidaşı Netanyahu ile çok sayıda davetli katıldı - Başbakan May: - "Bazıları bu mektup dolayısıyla özür dilememiz gerektiği önerisinde bulunurken, ben ise 'kesinlikle hayır' diyorum. İsrail devletinin kurulmasında oynadığımız öncü rolümüzden gurur duyuyoruz" - "Olağanüstü bir ülkeyi doğuran bir mektup ve bir Yahudi vatanının gerçekleşmesine yardımcı olan kapıyı en nihayetinde açan bir mektup" - "Barış anlaşması, yaşanabilir ve egemen bir Filistin devletinin yanı sıra güvenli ve müreffeh bir İsrail'in olduğu, iki devletli bir çözüme dayalı olmalı"

Google Haberlere Abone ol
Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılı

LONDRA (AA) - Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May, ülkesinin Balfour Deklarasyonu dolayısıyla özür dilemesi yönündeki çağrılara ilişkin, "Bazıları bu mektup dolayısıyla özür dilememiz gerektiği önerisinde bulunurken, ben ise 'kesinlikle hayır' diyorum. İsrail devletinin kurulmasında oynadığımız öncü rolümüzden gurur duyuyoruz." dedi.

Balfour Deklarasyonu'nun 100. yıl dönümü dolayısıyla Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığının başkent Londra'daki tarihi Lancaster House yerleşkesinde, Rothschild ailesinin baronu Lord Jacob Rothschild ile Balfour ailesinin bugünkü temsilcisi Roderick Balfour'un ev sahipliğinde akşam yemeği verildi. Yemeğe, Başbakan May'in yanı sıra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross, eski ABD Dışişleri Başkanı John Kerry, Anglikan Kilisesi lideri Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, Birleşik Krallık'taki bazı diplomatik misyon temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.

Yemekte konuşan Theresa May, Roderick Balfour'un büyük amcası tarafından kaleme alınan ve tarihe "Balfour Deklarasyonu" olarak geçen 67 kelimelik mektubun, "tarihin en önemli mektupları" arasında yer aldığını söyledi.

May, "Olağanüstü bir ülkeyi doğuran bir mektup ve bir Yahudi vatanının gerçekleşmesine yardımcı olan kapıyı en nihayetinde açan bir mektup." ifadesini kullandı.

Deklarasyonun bugün halen birçok kişi için hassas bir konu olduğunu dile getiren May, buna karşın mektubun bu hassasiyetleri gözardı da etmediğini belirtti. Deklarasyondaki "Yahudi olmayan toplulukların sivil ve dini haklarının hiçbir şekilde etkilenmemesi gerektiği" ifadesine dikkati çeken May, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bazıları bu mektup dolayısıyla özür dilememiz gerektiği önerisinde bulunurken, ben ise 'kesinlikle hayır' diyorum. İsrail devletinin kurulmasında oynadığımız öncü rolümüzden gurur duyuyoruz. Burada Başbakan Netanyahu ile birlikte olmaktan, İsrail'e desteğimizi açıklamaktan dolayı gurur duyuyoruz. Ayrıca İsrail ile inşa ettiğimiz ilişkiden dolayı da gurur duyuyoruz. Balfour'un 100. yılını anarken, bu ilişkilerin daha da ileriye taşınması için sabırsızlanıyoruz."

- "Her iki tarafın da tavizler vermesi gerekecek"

Balfour'un "ne yazık ki tamamlanmamış bir iş olarak kaldığını" kaydeden May, birlikte barış içinde yaşamanın temel vizyonunun henüz yerine getirilmediğini anlattı.

Barış anlaşmasının, yaşanabilir ve egemen bir Filistin devletinin yanı sıra güvenli ve müreffeh bir İsrail'in olduğu iki devletli çözüme dayalı olması gerektiğini söyleyen May, "Birbirimize karşı dürüst olalım; bu amaca ulaşmak için gerçekçi bir şansa sahipsek, yeni yerleşimlerin inşasına son verilmesi ile Filistin'in tahriklerinin sona erdirilmesi dahil olmak üzere her iki tarafın da tavizler vermesi gerekecek." değerlendirmesini yaptı.

İngiliz lider, Yahudi aleyhtarlığının yani sıra Müslüman, Hristiyan ya da herhangi bir barışçıl dine sahip kişilere, doğum yerine veya ten rengine yönelik nefretin hiçbir türüne bahane bulunamayacağını ifade etti.

Başbakan Theresa May, "Evet, bugün İsrail hükümetinin eylemlerini, İsrail'in var olma hakkını sorgulamayı alçak bir gerekçe haline getirmek, yeni ve tehlikeli bir Yahudi aleyhtarlığı biçimi oluştuğu anlamına gelmektedir. Bu nefret uyandırıcı ve bunu tolere etmeyeceğiz." diye konuştu.

- Yemek organizasyonu ve katılımcılara protesto

Yemek organizasyonu ile katılımcılar, etkinliğin düzenlendiği Lancaster House yakınında toplanan Filistin destekçisi gruplar ile siyonizm karşıtı Yahudiler tarafından protesto edildi.

Filistin bayrakları ile "Filistin'e özgürlük", "Filistinliler için adalet" ve "İsrail'in işgali son bulsun" yazılı pankartlar taşıyan göstericiler, "Özgür Filistin", "İsrail bir terör devletidir" ve "Netanyahu kendinden utan" diye slogan attı.

Öte yandan, İsrail destekçilerinden oluşan başka bir grup da yine aynı bölgede "Netanyahu Londra'ya hoş geldin" başlıklı karşıt bir gösteri yaptı.

İsrail bayrakları açan bu grup, "Gazze'yi Hamas'tan kurtarın" yazılı pankartlar taşıdı. Eylemde bazı İsrail destekçilerinin İsrail'e özgü şarkılar söyleyip dans ettiği görüldü.

Çok sayıda polisin geniş güvenlik önlemi aldığı eylemler olaysız sona erdi.

- Balfour Deklarasyonu

Birleşik Krallık, 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında bir İsrail "vatanı" oluşturulmasını öngören projeye açıktan destek veren ilk büyük devlet olmuştu.

Dönemin Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, bu desteği siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild'e yazdığı mektupla ilan etmişti. Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.

Tarihe "Balfour Deklarasyonu" olarak geçen 67 kelimelik mektupta Filistin topraklarında İsrail "vatanı" oluşturulmasına verilen desteğin yanında bölgede mevcut halkın haklarına zarar gelmemesinin sağlanacağı da vadediliyordu.

Yorumlar