Rasim Özdenören: Öykülerimde son nokta yok, çünkü hayatın da ucu açık

Yazdığı öykülerle Türk edebiyatında çok önemli bir iz bırakan usta yazar Rasim Özdenören Keçiören’de genç okuyucularıyla buluştu. ‘Öykü Dünyası’nda Gezinti’ başlıklı konferansta lise ve üniversite öğrencileriyle bir araya...

Google Haberlere Abone ol
Rasim Özdenören: Öykülerimde son nokta yok, çünkü hayatın da ucu açık

Yazdığı öykülerle Türk edebiyatında çok önemli bir iz bırakan usta yazar Rasim Özdenören Keçiören’de genç okuyucularıyla buluştu. ‘Öykü Dünyası’nda Gezinti’ başlıklı konferansta lise ve üniversite öğrencileriyle bir araya gelen Özdenören, kendi yazarlık serüveninin yanı sıra dünya edebiyatından da Dostoyevski, Tolstoy gibi yazarlardan örneklerle öykü dünyasında gezintiye çıktı. Usta yazar, kendi öykülerine ‘son noktayı’ koymadığını belirterek, “Benim öykülerim yoruma tamamen açık öykülerdir. Öyküyü bıraktığım yerden öykü mutlu, mutsuz, iyimser veya karamsar olarak sonlandırılabilir. Çünkü hayatın ucu açık.” dedi.

Ankara'nın Keçiören Belediyesi ile Yıldırım Beyazıt Üniversitesi işbirliğiyle Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferans, şair-yazar Hayriye Ünal’ın Rasim Özdenören’e yönelttiği sorularla başladı. İlk defa bu kadar genç bir gruba hitap ettiğini belirten Özdenören, “Bu salon benim için de bir ilk oluyor.” şeklinde konuştu. Kendi edebiyat dünyasından örneklerle öğrencilere edebiyatı, yazarın üretim sürecini anlatan Özdenören, kendi yazdığı ‘Toz’ öyküsü üzerinden ‘aşk’ı da anlattı. Aşkı ‘bulma ümidi hiç kaybedilmeden aranan’, ancak ‘bulmak ümidinin de bulunmadığı’ bir arayış olarak tanımlayan Özdenören, “Her halükarda aşk bir arayış halidir.” diye konuştu.

Öykülerinde karamsar bir tablo çizdiği ve umutsuzluğun öykülerine hakim olduğu şeklindeki soruya cevap veren usta yazar, bunun gerçeği yansıtmadığını söyledi. Özdenören, “Benim imzamı taşıyan her metinde, okuyucu kendini ne kadar zavallı, ne kadar düşmüş, ne kadar umutsuz hissediyorsa, aynı derecede yüce hisseder. Bir yüceliğin kendi içinde var olduğunu hissetsin isterim. Mesela dilenciye para veren bir insan, ne kadar rezil bir adam olursa olsun, ne kadar kötü karakterli olursa olsun, sırf dilenciye yardım ettiği için kendini ‘yüce gönüllü’ hissedebilir, bundan bir parça mutlu olabilir.” şeklinde konuştu.

ÖZDENÖREN ÖYKÜLERİNİN UCU NEDEN AÇIKTIR?

Hayriye Ünal’ın ‘Özdenören öykülerinin son bulmadığı, devam ettiği’ şeklindeki yorumuna katıldığını belirten Özdenören, “Sorulmasını beklediğim bir soru bu.” diyerek, “Benim öykülerim yoruma tamamen açık öykülerdir. Öyküyü bıraktığım yerden öykü mutlu, mutsuz, iyimser veya karamsar olarak sonlandırılabilir. Çünkü hayatın ucu açık. Bir bir tablo yaşıyoruz. O tablonun içerisindeyiz. Birkaç dakika sonrasını bilmiyoruz. Ucu açık, ne olacağı belli değil. Benim öykülerim de öyle.” ifadelerini kullandı.

“Benim öykümde her zaman bir açık kapı vardır.” diyen usta yazar, Gustav Flaubert’in Madame Bovary kitabının bittiğini, son noktasının konduğunu, Bovary’in intihar edip, bunun gerekçesinin de yazıldığını, bu yüzden artık o hikayeye devam etmenin mümkün olmadığını vurguladı.

Dünya edebiyatından örneklerle ‘birey’e vurgu yapan Rasim Özdenören, Dostoyevski ve Tolstoy karşılaştırması yaptı. Tolstoy’un, eserlerinde okuyucuyu bir şeye ‘inandırmaya’ çalıştığını belirten Özdenören, “Hatta Tolstoy sadece inandırmakla kalmaz, bunu dayatır. Ancak Dostoyevski’nin kahramanları tek başlarına birer bireydirler ve bir şey dayatmazlar. Kendi çelişkilerini ortaya koyan, tam yapacakken yapmayan, yapmayacakken aniden yapan insanlardır. Bizim gibi, sıradan reel insanlardır yani.” değerlendirmesini yaptı. CİHAN

Yorumlar