Kültürel miras müzesi

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi'nde, masallar, diş hediği geleneği, kına geceleri, diş hediği geleneği ve ninniler interaktif anlatımla ziyaretçilere aktarılıyor.

Google Haberlere Abone ol
Kültürel miras müzesi

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi'nde canlı anlatımlarla ziyaretçilere çeşitli gelenek ve görenekler aktarılıyor.

Gazi Üniversitesi, Ankara Kalkınma Ajansı ile Altındağ Belediyesi ortaklığıyla hayata geçirilen Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesinde, küreselleşen dünyada geleneksel kültürün korunarak gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanıyor.

Ziyaretçilerin meddahlarla karşılandığı, her bölümünde başka bir hikayenin anlatıldığı müzede, günlük yaşamda kullanılan birçok deyişin de nereden geldiği konusunda bilgilendirme yapılıyor.

Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi Müdürü Çiğdem Şimşek, müzenin kurulmadan önce Ankara'nın bütün ilçeleri ile köylerinin tek tek gezilip alan araştırması yapıldığını ve elde edilen verilerin uygulama modellerine dönüştürüldüğünü söyledi.

Bu müzenin alışılmış camekan arkası envanter müzelerinden çok farklı olduğunu belirten Şimşek, "Burada hiçbir şekilde camekan göremezsiniz, manken hiç yok. Çünkü müzemizin mankenleri canlı ve bütün nesneler, etrafında oluşan sözlü kültürlerle beraber rehberler eşliğinde anlatılmakta. Kısacası yaşayan bir kurum, yaşayan bir müze denilebilir" ifadesini kullandı.

Müzede çeşitli gelenekler

Şimşek, ziyaretçilerin doğumdan ölüme kadar insan hayatında var olan bütün pratikleri bu müzede bulabildiğine işaret ederek, "Kırklama da anlatıyoruz, 'diş hediği' dediğimiz ritüel de anlatılıyor, kına geceleri, asker uğurlamaları, düğün yemekleri, hayatımızda var olan geleneksel çocuk oyunları gibi birçok unsur bu müzede uygulamalı olarak sunuluyor. En önemlisi bu, interaktif bir müzeyiz ve hiçbir şeyi camekan arkasından göstermiyoruz. Karşılıklı iletişim ve etkileşime dayalı bir alış veriş söz konusu" dedi.

Toplumların kültürel kodlarının git gide ortadan kalkmaya başladığına dikkat çeken Şimşek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Pamuk prensesi nasıl biliyorsak kendi kültürümüzden olan Nardaniye Hanım'ı da bilmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü toplumların, kendi kültürlerini yaşatabildikleri ölçüde yaşayabileceklerini düşünüyoruz. O yüzden kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılması ve yaşatılabilmesi adına buralar ziyaret edilmeli. En önemlisi, buradan öğrendikleri şeyleri yaşam pratiğine dönüştürebilmeli insanlar."

Yorumlar