Katar Kraliyet Sarayı'ndaki son Osmanlı ressamı
Dünyada gelişen teknoloji ile birlikte, yerini çağdaş eserlere bırakan Osmanlı minyatür sanatının son temsilcilerinden Haydar Hatemi’nin eserleri, Katar Kraliyet Ailesi Sarayı’nın duvarlarını süslüyor.
Dünyada gelişen teknoloji ile birlikte, yerini çağdaş eserlere
bırakan Osmanlı minyatür sanatının son temsilcilerinden Haydar
Hatemi’nin eserleri, Katar Kraliyet Ailesi Sarayı’nın duvarlarını
süslüyor. Aynı zamanda Katar Kraliyet Ailesi’nin özel ressamı olan
Hatemi, Hazar Strateji Enstitüsü tarafından çıkartılan Hazar World
dergisinin Ocak sayısına konuştu. Ünlü sanatçı, söyleyişinde
minyatür sanatının nasıl ortaya çıktığını, Osmanlı’dan günümüze
nasıl gelişim gösterdiğini ve gelecek nesillere nasıl
aktarılabileceğini dile getiriyor.
13 Mart 1945 yılında Azerbaycan’ın Nahçıvan özerk bölgesi
yakınlarındaki Hadişehr kasabasında dünyaya gelen Haydar Hatemi,
ilk ve orta öğrenimini Hadişehr’de, lise öğrenimini ise Tebriz’de
yaptı. Lise yıllarında İran’ın ünlü minyatür ustalarından Hüseyin
Behzad ve tezhip ustası Abdollah Bagiri’den ders aldı.
Liseden sonra İran’ın en saygın sanat okulu olan Tahran
Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazanan Hatemi,
üniversitenin ikinci senesinde Takh-i-Tavus madalyasının dizaynı
için yapılan bir yarışmada ülke genelinde birinci olur ve İran
Kraliçesi Farah Pahlavi tarafından ödüllendirilir.
TAHRAN’DAN İSTANBUL’A
Hatemi Türkiye’deki çalışmalarını şöyle anlattı:” 1983 senesinde
sanat atölyemi Tahran’dan İstanbul’a ve daha sonra Bursa’ya
taşıdım. Sanat aktivitelerime Bursa’da kurduğum Dizayn Sanat
Merkezi çatısı altında 1997 senesine kadar devam ettim. 1997
senesinde Katar Kraliyet Ailesi’nin ressamı oldum ve Katar Kraliyet
Ailesi ile olan çalışmalarıma devam ediyorum. Ayrıca son 15 sene
içerisinde Amerika’da birçok müzede kişisel sergilerim oldu.
Sanat atölyemi İstanbul’a taşıdığım zamandan itibaren Osmanlı
tarihine ilgi duymaya başladım. Bir sanatçı olarak İstanbul beni
hep büyüledi ve bana ilham kaynağı oldu. Sanat hayatımın büyük bir
kısmını insanlara Osmanlı’nın ihtişamını yansıtmaya adadım.
Eserlerimin birçoğunun teması Osmanlı İmparatorluğu ve Osmanlı
idealleridir. Ayrıca Katar Kraliyet Ailesi için Osmanlı
İmparatorluğu’nu konu alan birçok sanat eseri ürettim. Eserlerimin
birçoğunu Katar’daki kraliyet saraylarında görebilirsiniz.”
OSMANLI’DA MİNYATÜR
Hatemi, minyatür sanatının Osmanlı İmparatorluğu’na gelmesine II.
Mehmet’in minyatür sanatına olan ilgisinin vesile olduğunu ifade
etti. 15’inci yüzyılın başlarında Edirne Saray Nakkaşhanesi’ne
İran’dan birçok minyatür sanatçısının getirildiğini dile getiren
ünlü sanatçı, İstanbul’un fethinden sonra minyatür sanatının daha
fazla itibar ve ehemmiyet kazandığını kayd etti. Nakkaşhane’deki
sanatçıların büyük bir kısmının daha sonra Edirne’den İstanbul’a
getirildiğini kayd eden Hatemi, Osmanlı padişahlarının himayesinde
minyatür sanatının gelişmeye başladığını dile getirdi.
“ İlk etapta Edirne ve İstanbul’da Fars sanatçıların gözetimi
altında birçok Türk minyatür ustaları yetişti ve bu sanatçılar
Osmanlı’ya özgü kendi ekollerini yarattılar. Zamanla Osmanlı
minyatürü Fars ekollerinden ayrıldı. Bu dönemde Nakkaş Sinan Bey ve
öğrencisi olan Ahmet Siblizade ilk büyük Türk minyatür ustaları
olarak ön plana çıktılar. Daha sonraki dönemlerde Matrakçı Nasuh,
Seyyid Lokman ve Levni Osmanlı minyatür sanatını zirveye
taşıdılar.
Osmanlı İmparatorluğu’nun İran’dan etkilenmesi kaçınılmazdı. Ancak
Osmanlıların Avrupa’ya doğru olan genişlemesi ve Avrupalı
sanatçıların İstanbul’a gelmeleri ile batı ve doğunun sentezi olan
bir sanat akımı ortaya çıktı ve Osmanlı minyatürü bu akımdan
etkilendi.” diyen ünlü sanatçı, minyatür sanatının Osman Hamdi Bey
ve Şeker Ahmed Paşa gibi ustalar ortaya çıkarttığını aktardı.
En son olarak 2011 senesinde New York’ta Niagara Üniversitesi
bünyesinde Osmanlı İmparatorluğu’nu konu alan bir resim sergisi
açtığını ifade eden ünlü sanatçı, bu serginin daha güzel ve
gelişmiş bir versiyonunu ise İstanbul’da 2014’te sanatseverlerle
paylaşacağını ifade etti.
CİHAN
Yorumlar