Atilla Dorsay: Yeşilçam'dan en sevdiğim film ‘3 Arkadaş’

Duayen sinemacı Atilla Dorsay, Türk sinemasının 100. yılı için yaptığı değerlendirmede, sinemanın modern ve klasik olarak iki ayrılması gerekiğine dikkat çekti.

Google Haberlere Abone ol
Atilla Dorsay: Yeşilçam'dan en sevdiğim film ‘3 Arkadaş’

Duayen sinemacı Atilla Dorsay, Türk sinemasının 100. yılı için yaptığı değerlendirmede, sinemanın modern ve klasik olarak iki ayrılması gerekiğine dikkat çekti. Dorsay, en sevdiği filmleri ise Klasik Yeşilçam'dan ‘3 Arkadaş’, modern sinemadan 'Uzak', yabancı klasik sinemadan ‘Kazablanka’ olarak sıraladı.

Ankara İpek Üniversitesi’nde söyleşiye katılan sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, genç kuşak sinema eleştirmeni Burak Göral ile söyleşi yaptı. Söyleşide ‘100 Yılın Türk Filmi’ adlı çıkarttığı kitabın tanıtımını yapan Dorsay, kitabın içeriği hakkında bilgi verdi. Dorsay, "1920-30 yıllar boyunca tek yönetmen sinemaya egemen oldu. ‘1940'lı yıllarda Muhsin Ertuğrul’un egemenliği kırılıyor. Faruk Genç, Çağlayan Kamil, Refik Kemal Argüman, Ferdi Tayfur, Şakir Sırmalı. Aynı sinema kökenli olduğu için yapılan filmler daha öteye taşınamıyor." ifadelerini kullandı.

"100 KİTAPTA YER ALAN İLK FİLMİM ‘İNTOLERANCE"

'100 Yılın Türk Filmi' adlı kitabında yer alan sinema ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Dorsay, "Tiyatro estetikli filmler. 100 filmi kitabına aldığım ilk film 1914 yapımı Amerikalı David Wark Griffith İntolerance (Hoşgörüsüzlük) adlı film. Oysa sinema 1985 yılında başladı. O 20 yıl zarfında film yapılmadı mı, yapıldı. Tarihi değer sahibi olabilirler ama bugünün ölçüleriyle film olarak adlandırılacak şeyler değildi. Sinema kendi dilini kurmak için çok zaman harcadı.’’ şeklinde konuştu.

Atilla Dorsay, gelecekte sinema yapmayı düşünen kişilere bu kitapta umut verebilecek çok film olduğunu hatırlattı. Kitabında ilk film çeken yönetmenler hakkında bilgiler olduğunu dile getiren Dorsay, "İlk filmler bazen çok iyi olabiliyor. Hatta ilk filmler yönetmenlerin en iyi filmleri olabiliyor. Bu kitapta en az 10-15 ilk film var. Beni en çok şaşırtan şey; bazen bir yönetmen yıllardır biriktirdiği ilk filmine koyuyor ondan sonra o kadar iyisini çekemiyor.’’ dedi.

"90’LI KAYIP YILLAR"

1990’larda Türk sinemasının kayıp yıllar olduğunu ve bunun sosyolojik sebeplerinin var olduğunu dile getiren Dorsay, "1989’da ilk özel kanal kuruluyor. Turgut Özal’ın özel isteği ile Star TV kuruldu. Özel kanallar hukuksal, yasal ve teknolojik altyapısı olmadığı halde yayına geçiyor. 1989’da Türkiye’de çok ilginçtir Amerikan şirketler kendi şirketlerini kurdular.’’ şeklinde bir tespitini aktardı.

Dorsay, o yıllardaki sinema ile ilgili değerlendirmesi konusunda ise şunları söyledi: "1996 yılında sinemanın gelişmesi açısından önemli adımlar atıldı. Yavuz Turgul Eşkıya adlı 1996 yılında küçük mucize oluyor ve Yavuz Turgul Eşkıya adlı filmi birdenbire 3 milyon seyirciyi aşarak umutları canlandırdı. Yeniden doğuş oluyor. Serda Akar gemi filmi, yeşim Ustaoğlu güneşe yolculuk.’’

"SİNEMA MODERN VE KLASİK DİYE İKİYE AYRILMALI’’

Konuşmanın ardından bir öğrencinin, 2000 yıllarında yapılan sinemanın emek verilmeden piyasaya sürülen filmlerden ibaret olduğunu hatırlatarak, 'Bu sorunlar nasıl ortadan kaldırılabilir ve en sevdiğiniz film hangisidir?' sorusu üzerine, Dorsay sinemanın klasik ve modern sinema diye ikiye ayrılması gerektiğini vurguladı, klasik ve modern sinemadan en sevdiği filmleri söyledi. Dorsay, sevdiği filmleri de şöyle açıkladı: "Klasik Yeşilçam'dan en sevdiğim film 'Arkadaş'. Modern sinemadan da en sevdiğim film 'Uzak'. Yabancı klasik sinemadan ‘Kazablanka’, çünkü her izlediğimde duygusallığın doruğuna çıkaran sinemadır ‘Savaş Altında Aşk’. Modern anlamda ise 2001 Uzay Yolu Macerası."

‘’ELEŞTİRMEN İÇİN FİLM SEÇMEK ZOR’’

Sinema eleştirmeni Burak Göral da şunları söyledi: "Eleştirmen olarak çok film izlediğimiz için beklentiler yüksek oluyor. Bu yüzden film seçmek oldukça zor. Ama en sevdiğim film ‘Yurttaş Kane.’ Türk sineması şu an geride. Öncelikle eğitim kurumlarının düzelmesi gerek. Bizde şöyle ikilem var. Okullarda ya akademik kısmına çok yükleniyoruz ya da pratik kısmına. İkisine birden eğilen eğitim düzeyine ihtiyaç var. Sinemacı olmak isteyen insanların kendilerini her şeye açmaları gerekiyor. Çok film izlemesi ve çok okuması gerekiyor. Biz okumayan bir toplum olduğumuzu düşünüyorum. Ne yönetmen ne de yapımcı adayı okuyor. Sektör içerisinde kitap okuyan çok az bir kesim var. Kendi yapacağı işine saygı duyan herkesin yapması gereken bir şey. Bunlar beraber yapılarak ayağa kalkılabilir.’’

Atilla Dorsay, ‘100 Yılın Türk Filmi’ adlı kitap tanıtımının ardından kitapseverlerin almış olduğu kitapları imzaladı. CİHAN

Yorumlar