"9. Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali"

- Prof. Dr. Arslan: - "Eğer Türkiye'nin solu Cemil Meriç modelinde 10 entelektüel çıkarsaydı, Türkiye başka bir ülke olurdu" - Doç. Dr. Taftalı: - "Türkiye, Cemil Meriç gibi insanların kurduğu bir anlam siperi içerisinde dünyada karşılık bulur" - Prof. Dr. Meriç: - "Babamın Türkiye dışında hemen hemen hiç tanınmamasını Türkiye Cumhuriyetinin ve kendimin eksikliği olarak görüyorum"

Google Haberlere Abone ol
"9. Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali"

İSTANBUL (AA) - Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, "Türkiye'deki egemen sol, Kemalist sol, daha sonra da marksist sol bana göre Cemil Meriç'e çok vefasız davrandı, Meriç yalnızdır." dedi.

"9. Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali" kapsamında Ahmet Hamdi Tanpınar Müze ve Kütüphanesi'nde düzenlenen etkinlikte Cemil Meriç anıldı.

Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, Cemil Meriç hakkında konuşurken öncelikle onun düşüncelerinin Türkiye düşünce geleneğinin neresine yerleştirileceğini sorgulamak gerektiğini belirterek, "Ben bugün Cemil Meriç Türkiye'nin soluna yerleştirildiği zaman muhteşem durur, sağına yerleştirdiğiniz zaman bu parlaklık kaybolur. Çünkü Türkiye'nin sağı zaten doğaçlama düşünür, o Türk solunun formüle edemeyeceği şeyleri Türkiye'nin solundan, Türkiye sağının formüle edemeyeceği kadar güzel formüle etmiştir." dedi.

Arslan, Cemil Meriç'in "marjinal" bir düşünür olduğu görüşünü savunarak, şunları söyledi:

"Marjinalitesi dolayısıyla mevcut gelenekleri hem eleştiriye tabi tutmuş, hem de onlardan beslenmiştir. Eğer Türkiye'nin solu Cemil Meriç modelinde 10 entelektüel çıkarsaydı, Türkiye başka bir ülke olurdu. Ne yazık ki işler böyle gelişmedi dolayısıyla bugün başka şeyler yaşıyoruz. Benim üniversite okuduğum dönemde marksist olmak modaydı biz bu okullarda büyüdük ve ben Meriç'i bu koşullarda okumaya başladım. Kendimi yerleştirirken Meriç benim için örnek bir şahsiyettir. Entelektüel konumumu belirlerken onun belirlediği konumu kendime model aldım."

Türkiye'nin modern entelektüellerinin kendi toplumunun geleneğine şiddetle itiraz ettiği düşüncesini paylaşan Arslan, bunun yanında dünyadaki egemen ülkelerin kültürlerine boyun eğdikleri eleştirisini dile getirdi.

Arslan, Meriç'in Türkiye'yi Batılı metinlerle tanıştırdığına dikkati çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Cemil Meriç bizi Batılı metinlere açmıştır ama onlar karşısında bile kuşkucu tavrı nettir. Benim tanıdığım Meriç öyle bir adamdır ki 'eğer söz konusu memleketse gerisi teferruattır' diye düşünür. Türkiye'deki egemen sol, Kemalist sol, daha sonra da marksist sol bana göre Cemil Meriç'e çok vefasız davrandı, Meriç yalnızdır. Bana göre o da başkalarının üzerine kıvrılamadığı için kendi üzerine kıvrılmış, kendi fikirlerinin muhasebesini yapabilmesi hasebiyle de üzgün bir fikir adamıdır."

- "Cemil Meriç fikir adamıdır"

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Oktay Taftalı ise, üniversite öğrencisiyken Cemil Meriç'i ziyaret eden Hüsamettin Arslan'ın kendisine, "Ya gittik Meriç'le görüştük, bu dünyaya gözleri kapanmış fakat her şeyi biliyor ve bir keder içerisinde anlatıyor, anlatıyor." dediğini aktardı.

Konuşmasında "bu toprakların kaderinden" bahsetmek istediğini vurgulayan Taftalı, şöyle devam etti:

"Cemil Meriç Cumhuriyet döneminin, bu topraklarda bu keder cevheri üzerinde yetişen önemli fikir adamlarından biridir. O keder ikliminin temsilcilerinden birisi olan Kemal Tahir'in Dostoyevski'den yaptığı bir alıntı var, 'Biz Anadolu Türklüğünü çoğunlukla tarihteki kıyıcılığı ile andık oysa onların çektiği acılar insanlık tarihin en derinliklerinde yer almış nehirler gibidirler ve bizi insan kılan Anadolu Türklüğünün çektiği acılardır' diyor."

Taftalı, Anadolu'da birçok zenginlik ve ikballerin yaşandığını söyleyerek, "Ama buralarda her zaman bir kuşak yetişti tarihin her döneminde. Bu topraklarda içkin olan keder, acı üzerine kendisini var eden ve bütün fikir ve hayatını bu acı üzerine yola çıkan, köyden kente göç, ekonomik istikrarsızlar gibi tek tek mutsuzluklardan söz etmiyorum, bu topraklara has olan kederden bahsediyorum, bunun ustasıdır Cemil Meriç." diye konuştu.

Meriç'i aydın, entelektüel ya da münevver kavramı ile tarif etmeyi tercih etmediğinin altını çizen Taftalı, fikir adamı demenin daha iyi tanımlayacağını belirtti.

Taftalı, Cemil Meriç, Kemal Tahir, Nurettin Topçu gibi isimlerin "sağ-sol meselesinin ötesinde" konuşulması gerektiğine dikkati çekerek, şu görüşlerini ifade etti:

"Böyle insanların söylediklerinin doğruluğu ya da yanlışlığı başka bir şeydir, bu insanlar bu toplumun fikir hayatına ve medeniyetine koyulmuş birer tuğladırlar. Sizi bir ulus, millet, toplum kılan banka falan değildir, sizin fikir adamlarınızdır. Türkiye, Cemil Meriç gibi insanların kurduğu bir anlam siperi içerisinde dünyada karşılık bulur. Bu insanların fikir hayatlarını bizim dünyamızdan çıkarırsanız geriye maddeden başka bir şey kalmaz. Maddeye bir form, biçim verebilirsiniz ama size geri dönmez, size geri dönen ruh, fikirdir."

- "Babamın eserleri çevrilsin istiyorum"

Etkinliğe dinleyici olarak katılan Ümit Meriç'in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç ise, babası hakkında yazdığı 500 sayfalık kitabın yakında İnsan Yayınları'ndan yayımlanacağı, İletişim Yayınları'nın ise eserlerini 12 cilt halinde yayıma hazırladığı bilgisini verdi.

Meriç, festivalde babasına yer verilmesinden mutluluk duyduğunu belirterek, şu açıklamayı yaptı:

"Benim hep birlikte çözmemizi önerdiğim ve yardım beklediğim bir konu var. Cemil Meriç'in 'Bu Ülke' kitabı 50. baskıyı yaptı ve mana siperinde yerini buldu. Yaşayanlardan kaç kişi geri kalacak bilmiyorum ama Cemil Meriç ölümünden 30 yıl sonra hala okunuyor. Babamın Türkiye dışında hemen hemen hiç tanınmamasını Türkiye Cumhuriyeti'nin ve kendimin eksikliği olarak görüyorum. Babam, bir loca mensubu olmadığı için dünyanın taşrasında kalıyor, bizim bu zinciri kırmamız ve Cemil Meriç'i bir isim, fikir ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk 80 yılında yer alan bir kale olarak bütün dünyaya tanıtılması lazım."

Babasının eserlerinin öncelikle Fransızca'ya çevrilmesi gerektiğine vurgu yapan Meriç, kurumlardan, akademisyen ve yazarlardan bu konuda destek istediğini sözlerine ekledi.

Festival, 2 Ekim'de sona erecek.


Yorumlar