İş yerinde 'uyuyanlar' Yargıtay'dan kötü haber

İşverenler ile işçiler arasındaki tartışmalı konulara bir yenisi eklendi. İstanbul'da bir fabrika işçisi, iş yerinde uyuduğu gerekçesiyle patronu tarafından tutanakla işten atıldı. İşçinin başvurduğu mahkeme işçiden yana karar verdi; ancak davayı Yargıtay'a taşıyan işveren farklı bir karar çıkmasına neden oldu. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozarak işçiyi haksız buldu.

Google Haberlere Abone ol
İş yerinde 'uyuyanlar' Yargıtay'dan kötü haber

İş dünyasında özellikle işçilerin işten atılması nedeniyle oluşan tartışmalara yeni bir konu daha eklendi. İş yerinde uyumak ya da uyuklamak işten atılma sebebi mi, değil mi? Yargıtay'ın konuyla ilgili verdiği karar işçilerin aleyhine oldu. İstanbul'da bir fabrikanın paketleme bölümünün deposunda çalışan işçi, iddiaya göre mesai saatleri içerisinde uyudu. Olayı imza ile tutanak altına alan işveren, işçiyi işten çıkardı. İstanbul Anadolu 22. İş Mahkemesi'ne işe iade davası açan işçi, mesai saatleri dışında uyduğunu savundu. Mahkemede ifade veren davacı işçi, yemek saatinde uyuduğunu, mesai saatinde kesinlikle böyle bir durum gerçekleşmediğini dile getirdi. İş akdinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedildiğini ileri süren davacı işçi, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarının hükmedilmesine karar verilmesini talep etti.

İşveren avukatı ise davacının mesai saatleri içerisinde işini bırakarak uyuduğu ve aynı tarihte alınan savunmasında 'gece uyuyamadığım için uyuyorum' şeklinde imzalı beyanda bulunduğunu öne sürdü. Dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davacının yemek molasında değil, mesai saati içinde saat 11.00 civarlarında uyuduğunun tespit edildiğini, davacının genel olarak işyeri kurallarına uymadığını kaydetti.

İşveren avukatı, davacının iş akdinin haklı ve geçerli sebeple feshedildiğini savunarak, davanın reddini istedi. Mahkeme, davacının bir seferden ibaret uyuma eyleminin feshi gerektirmediğine hükmetti. Kararı davalı avukatı temyiz etti. Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 9.Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı. Kararda, "Davacının bu davranışı yaptığı işin niteliğiyle değerlendirildiğinde, iş güvenliğini tehlikeye düşüren bir hal söz konusu değil ise de işin akışında aksamaya sebep olduğu ve işveren açısından da iş ilişkisinin devamını olumsuz yönde etkileyen bir davranış olduğu kuşkusuzdur. Sonuç olarak söz konusu fesihte haklı sebep yoksa da geçerli fesih sebebi bulunduğundan davanın reddi yerine kabulü hatalıdır. Mahkemenin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir" denildi.

DAHA ÖNCE DURUM NEYDİ?

Peki, Yargıtay'ın verdiği karardan önce iş dünyasında 'uyumak ya uyuklamak' nasıl bir cezai işlem görüyordu. Uzmanlara göre, işçinin uyuması fiilini ikiye ayırmak gerekmektedir. Bunlardan ilki; güvenlik görevlisi, gece bekçisi gibi işyerini korumak ve gözetlemekle sorumlu olan işçilerin uyumasıdır. Bu işçilerin esas işi işyerine izinsiz veya kötü amaçlarla girilmesini önlemek olduğuna göre, işverenin bu işçilerinden uyumamalarını beklemesi en doğal hakkıdır.

Yargıtay da bir kararında (7 Hukuk, 2014/3627 E.) “Güvenlik hizmeti veren bekçinin uyuması veya görev yerini terk etmesi … gibi durumlar, işin güvenliğini tehlikeye düşüren davranışlara örnek olarak verilebilir.” derken, bir başka kararında (7 Hukuk, 2013/22677 E.) “Somut olayda, davacı kurumsal olarak güvenlik hizmeti veren davalı yanında güvenlik görevlisi olarak görev yapmaktadır ve gece nöbetinde uyuduğu 4.2.2012’de tutanakla tespit edilip 4857 s. Kanundaki hak düşürücü süre içinde 7.2.2012 tarihli bildirimle iş akdi işveren tarafından feshedilmiştir. Güvenlik görevlisinin nöbeti sırasında uyuması 4857 s. Kanunun (25/II.e) maddesi uyarınca doğruluk ve bağlılığa aykırı davranışlardan olup işveren yönünden haklı fesih nedenidir. Şu durumda, iş akdi haklı nedenle feshedildiğinden ihbar ve kıdem tazminatının reddi gerekir.” demektedir.

Diğer işçilerin işleri başında uyumaları da elbette kabul edilemez bir davranıştır. Ancak, bu durum yine de güvenlik görevlisi ya da gece bekçisinin uyumasından farklı değerlendirilmiştir. Yargıtay bir kararında (7 Hukuk, 2013/16392) söyle demektedir: “Davacının sabit olan 09.05.2011 tarihli gece çalışması esnasında uyuması ise yaptığı işin niteliği (hasta kayıt elemanı olarak çalıştığı) dikkate alındığında 4857 s. Kanunu 25/II-h maddesi anlamında hatırlatıldığı halde görevini yapmamakta ısrar etme olarak değerlendirilemeyeceği gibi, işin güvenliğini tehlikeye düşürecek nitelikte de değildir. Davacının bu eylemi geçerli fesih sebebi oluşturur ise de haklı fesih sebebi olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Bu durumda işveren tarafından yapılan feshin haksız olduğu dikate alınarak kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır.”

Bu karardan da görüleceği üzere Yargıtay’ın buradaki kriteri, uyuma fiilinin işin ya da işyerinin güvenliğini tehlikeye düşürüp düşürmediğidir.

SONUÇ

Eğer uyuyan işçi güvenlik görevlisi ya da bekçi gibi işyerinin güvenliğinden direkt olarak sorumlu bir işçi ise, bu işçiler kıdem tazminatı ödenmeksizin İş Kanununun 25inci maddesi gereğince işten çıkarılabilmektedir. Yukarıdaki işçiler dışındaki işçilerin uyuması halinde ise, somut olayın değerlendirilmesi gerekir. Eğer bu işçinin uyuma fiili, işin güvenliğini tehlikeye düşürmüyorsa, bir defa uyuduğu için işçinin kıdem tazminatı ödenmeksizin 25inci madde gereğince işten çıkarılması doğru olmayacaktır. Ancak bu işçinin fiili, işçinin 17nci madde kapsamında kıdem tazminatı ödenerek işten çıkarılmasına sebep olabilecektir.

Yorumlar