Zekeriya Öz: Başbakan’ın gönderdiği iki kişi beni tehdit etti
Başsavcıvekili Zekeriya Öz, yolsuzluk ve rüşvet soruşturması nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine iki kişi gönderdiğini ve bu kişiler aracılığıyla tehdit ettiğini söyledi.
Başsavcıvekili Zekeriya Öz, yolsuzluk ve rüşvet soruşturması
nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine iki kişi
gönderdiğini ve bu kişiler aracılığıyla tehdit ettiğini söyledi.
Soruşturmayı durdurmasının istendiğini belirten Öz bu kişilerin
kendisine, “Sayın Başbakan’ın bana çok kızgın olduğunu hakkımda
ağır laflar ettiğini bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem
gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını
aksi takdirde zarar göreceğimi söylediler.” dedi.
Yazılı açıklama yapan Zekeriya Öz, hakkındaki iddialara cevap
verdi. Öz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte
olan ve kamuoyunda yolsuzluk operasyonları olarak adlandırılan
soruşturmalardan sonra şahsına yönelik başlatılan, dozu her geçen
gün artan, itibarsızlaştırma kampanyasına dönüştürülen ve saldırı
boyutuna ulaşan yayınlar nedeniyle HSYK’dan aldığı yazılı izin
doğrultusunda açıklama yaptığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, tarafından basın mensuplarına açıklanan,
sonrasından da bazı gazeteler tarafından yayınlanan 22 kez yurt
dışına çıktığı iddiasının kesinlikle gerçek dışı olduğunu belirten
Öz, “Bu konuda gerçek bilgiler hakkımda 2802 sayılı kanun gereğince
soruşturma yapma yetkisine sahip HSYK tarafından ortaya
çıkarılacaktır. Eğer iddia edildiği gibi bugüne kadar 22 kez yurt
dışına çıktığım ispatlanırsa mesleğimden aynı gün istifa edeceğimi
ilan ediyorum. İddiaların asılsız çıkması halinde aynı erdemli
davranışı bana bu tür suçlamaları yapanlardan da bekliyorum.”
dedi.
Bir kişinin yurt dışına giriş çıkış kayıtlarının devletin resmi
kurumlarında muhafaza edilen ve ancak bir soruşturma sırasında
sorgulanabilecek kayıtlar olduğuna işaret eden Öz, “Hakkımda
herhangi bir adli ya da idari soruşturma bulunmayan dönemde usulsüz
ve yetkisiz olarak yurt dışı giriş ve çıkış kayıtlarının
sorgulandığı ve bunun neticesinde kişisel veri niteliğindeki bu
verilerin (üstelik kesinlikle yanlış olarak)sayın Başbakan’a
iletildiği ve sayın Başbakan tarafından da basın mensuplarına
açıklandığı gazete haberleriyle ortaya çıkmıştır. TCK’nın
134,136,137 ve 257. Maddeleri kapsamında suç teşkil eden bu
eylemlerden dolayı gerek yetkisiz olarak sorgulama yapan kamu
görevlileri gerek bunları yetkisiz olarak açıklayanlar hakkında
yasal yollara başvuracağım.” ifadelerini kullandı.
16-22 Ekim tarihleri arasında Dubai’de tatil yaptığı, bunun 77.500
TL bedelini Ali Ağaoğlu’na ödettiği iddiasının da gerçek dışı
olduğunu kaydeden Öz, “HSYK tarafından yapılacak soruşturmada yurt
dışı giriş çıkış kayıtlarım sorgulandığında da anlaşılacağı üzere
ailem ve bir meslektaşım ile birlikte Dubai’deki otele giriş
tarihim 17 Ekim 2013, çıkış tarihim ise 20 Ekim 2013’tür. Bu yurt
dışı seyahati kendisi ile 5 yıldır tanıştığım ve samimi dostum olan
Halil İbrahim Demirhan tarafından organize edilmiştir. Halil
İbrahim Demirhan, uzun yıllar Dubai’de yaşayan ve bu ülkede
tanındığını ve sevildiğini bildiğim bir iş adamıdır. Bugüne kadar
kendisinin benden adli konulara ilişkin herhangi bir talebi
olmamıştır.Konunun iddia edildiği gibi yolsuzluk operasyonu olarak
bilinen soruşturmanın şüphelilerinden Ali Ağaoğlu ile bir ilgisi
bulunmamaktadır. Gerek seyahat öncesi gerekse sonrasında kendisi
ile herhangi bir görüşmem olmamıştır.” dedi.
Dubai’de karşılanmaları ve şehirde dolaştırılmalarının Halil
İbrahim Demirhan’ın kardeşi İdris Demirhan tarafından yapıldığını
anlatan Öz, “Uçak biletleri tarafımdan nakit para ile bir seyahat
acentasından alınmış, geziye daha sonradan katılmaya karar veren
çocuğumun uçak bileti ise kendisine ait kredi kartı ile alınmıştır.
Gezinin tüm masrafı tarafımdan ve geziye benimle birlikte katılan
meslektaşım tarafından ödenmiştir. İddia edildiği gibi otelde oda
servisi olarak yediğimiz herhangi bir yemek bulunmamaktadır.
Oteldeki ücretlere sabah kahvaltısı dahil olup, bunun dışında
kaldığımız 3 gün boyunca otelde sadece bir öğün yemek yenilmiştir.
Otel ücreti basına yansıdığı şekilde değildir. Gezinin maliyeti
uçak biletleri dışında ailemle birlikte şahsım için 4 bin 250
dolar, meslektaşım ailesi için 3 bin 500 dolardır. Bunlara ilişkin
bilgi ve belgeler yapılan inceleme sırasında ibraz edilecektir.”
diye konuştu.
Gazete haberlerinde verilen fatura ve belgelerin gerçek dışı
olduğunu belirten Öz, “Ne şekilde temin edildiği soruşturma sonunda
ortaya çıkacaktır. Henüz yurt dışına çıkmadığım ve yurda döndükten
sonra otelde kalmam fiilen imkansız olduğuna göre bu belgeler
gerçeğe aykırıdır ve şahsımı yıpratmak için sonradan temin
edilmiştir. Kanunla kendilerine verilmiş görevleri yapmaları
gereken kurumlar ve bunların yöneticilerinin işlerini bırakarak
bizzat bütün belgeleri temin ile uğraşmaları ve bazı medya
organlarına servis etmeleri dikkat çekicidir.” ifadelerini
kullandı.
BAŞBAKAN İKİ KİŞİ GÖNDERDİ KENDİSİNDEN ÖZÜR DİLEMEMİ İSTEDİ
Hakkındaki iddiaların Başbakan tarafından açıklanmadan önce yüksek
yargı kökenli olan daha önceden tanıştığı ve saygı duyduğu iki
kişiyi bizzat Başbakan tarafından kendisine gönderildiğini söyleyen
Öz, “Bursa’da bir otelde görüştüğüm bu kişiler Sayın Başbakan’ın
bana çok kızgın olduğunu hakkımda ağır laflar ettiğini bir mektup
yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik
soruşturmaların derhal durdurulmasını aksi takdirde zarar
göreceğimi, bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete
neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler. Tehdit
niteliğindeki bu haberi getiren değerli kişilere soruşturmanın
benim dışımda vicdanları ve kanunlar çerçevesinde görev yapan
savcılar tarafından yürütüldüğünü kaldı ki kuvvetli deliller
nedeniyle bir çok şüphelinin tutuklandığını, kuvvetli deliller
bulunduğunu, emniyet müdürlüğüne de yeni atanan personelinin
şüphelilere sorulmak için hazırlanan soruları değiştirdiği yolunda
bir ihbar yapılması üzerine gittiğimi ve sorulacak soruları kapalı
zarf içinde mühürlü olarak teslim aldığımı, başıma gelebilecek en
kötü şeyin ölüm olduğunu görevim nedeniyle ölmem halinde de görev
şehidi olacağım için bunun benim için şeref olacağını ifade ettim.
Bu cevabımdan sonra çok zarar göreceğim tarafıma söylendi.”
dedi.
İkinci yolsuzluk soruşturmasına müdahale ederek farklı yönlere
kaydırmasının istendiğini ifade eden Öz, “Daha sonra kamuoyunda 2.
yolsuzluk operasyonu olarak isimlendirilen dosyada ilgili
savcılarla görüşerek bu soruşturmaya müdahale etmem gerektiğini,
işin farklı boyutlara kaydırılmasını, bu konuda yardımcı olmam
gerektiği söylendi. Ben de o soruşturmadan bilgimin olmadığını
soruşturmanın TMK 10. Maddesi ile yetkili başsavcıvekilliği
tarafından yürütüldüğünü belirttim.” dedi.
Bu görüşmeden bir gün sonra Başbakan tarafından şahsına yönelik
gerçek olmayan iddialar dile getirildiğini belirten Öz, “Bazı basın
yayın organları da bundan sonra şahsıma yönelik yıpratma
kampanyasına başladı. Hala bu saldırılar devam etmektedir. Bu
konuda gönderdiğim tekzipler de yayımlanmamaktadır.” ifadelerini
kullandı.
Bu görüşmeden sonra kendisine tahsisi edilen koruma aracının
önceden hiçbir tebligat yapılmaksızın ve gerekçe de
gösterilmeksizin alındığını kaydeden Öz, “Yürüttüğüm Ergenekon
soruşturmasında aldığım sayısız tehditler nedeniyle tarafıma tahsis
edilen koruma aracının alınmasından sonra şahsımın ve ailemin
başına gelecek her türlü olayın sorumlusu bu usulsüz işlemleri
yapanlardır.” şeklinde konuştu.
Hakkındaki asılsız haberleri yayınlama konusunda öncülük yapan bazı
gazete sahiplerinin ikinci yolsuzluk operasyonu olarak
isimlendirilen soruşturma kapsamında tüm mal varlıklarına mahkeme
kararıyla tedbir konulduğunu hatırlatan Öz, bunun aslında bütün
yapılanların nedenini ortaya koyduğunu belirtti.
Öz, “Tüm bunların yaşandığı günlerde çıkan asılsız basın
haberlerine dayanılarak hakkımda başlatılan inceleme daha
sonuçlanmadan aynı gün tayinimin çıkarılması üzerimdeki baskının
artacağını göstermektedir.” dedi.
Öz açıklamasında şunları kaydetti: “Ümraniye’de bir gecekonduda
yakalanan el bombaları üzerine başlatılan Ergenekon soruşturması
nedeniyle bugüne kadar şahsımın ve tüm ailemin maruz kaldığı
tehditlere bugün yenilerinin eklenmesi ve bunun Ergenekon terör
örgütünün faaliyetlerinin büyük oranda deşifre edilmesinin
sağladığı huzur ortamında varlığını her geçen gün güçlendirilerek
sürdüren kesimlerden gelmesini aziz milletime havale ediyorum. Bu
yaşananlardan sonra Ergenekon soruşturmasını yürüttüğüm sırada
gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak şahsıma iletilen ancak yerine
getirmediğim için husumet beslenen hukuka aykırı taleplerle ilgili
hatıralarımı yazmaya başladığımı belirtirim. Bugüne kadar olduğu
gibi bundan sonra haksızlıklar karşısında yılmayacağımı hukuka
uygun olarak hukuksuzluk, haksızlık ve yolsuzlukların üzerine
korkmadan gideceğimin herkes tarafından bilinmesini istiyorum.”
CİHAN
Yorumlar