Yurt Atayün, gözaltı sürecine ilişkin suç duyurusunda bulundu

Sahur vakti operasyonu ile gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, avukatı aracılığı ile gözaltı sürecine ilişkin, İstanbul üst düzey emniyet müdürleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Dilekçede,...

Google Haberlere Abone ol
Yurt Atayün, gözaltı sürecine ilişkin suç duyurusunda bulundu

Sahur vakti operasyonu ile gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, avukatı aracılığı ile gözaltı sürecine ilişkin, İstanbul üst düzey emniyet müdürleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, sosyal paylaşım sitesi üzerinden yapılan bir paylaşımda Başbakan Erdoğan'ın, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'na emniyet müdürlerinin kelepçelenmesine ilişkin talimatlar verdiği şeklinde paylaşımlar yapıldığı ve kendilerinin de 10 haziran 2014 tarihinde bu konuya ilişkin suç duyurusunda bulundukları belirtildi.

Sahur vakti 115 emniyet görevlisine yönelik gözaltı kararı ile yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, gözaltı sürecine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Atayün, dilekçesinde, gözaltı sürecinde İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok başta olmak üzere operasyonda dahli olan İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkili ve görevlilerinin 'Görevi kötüye kullanma', 'Hürriyeti tahdit', 'İşkence' ve 'Kötü muamele' suçlarını işlediklerini belirtti.

Dilekçede Atayün'ün, kamuoyunda Tevhid-Selam/Kudüs Ordusu terör örgütü soruşturması olarak adlandırılan, örgütün faaliyetlerinin deşifresi ve engellenmesi, örgütle iltisaklı şüpheli şahısların yakalanması, suç ve suç unsuru materyalin ele geçirilmesine yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan 2011/762 sayılı soruşturma kapsamında Terörle Mücadele Şube Müdürü olarak görev yaptığı belirtildi.

Suç duyurusunun, Tevhid-Selam/Kudüs Ordusu terör örgütü soruşturması dosyasında gizliliğin ihlal edilmesi ve soruşturmanın akamete uğratılması sebebi yapıldığı belirtilen dilekçede şu ayrıntılara yer verildi:

"Bilindiği üzere ülkemizde hakkında yapılan kovuşturma neticesinde silahlı ve şiddete başvuran eylemlere girişmiş olduğu tespit edilen bir yapının terör örgütü olarak kabul edilmesi, örgüt ve üyeleri hakkında yapılan kovuşturmanın Yargıtay'ca onanmasına bağlıdır."

Bu açıklamanın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, 2014/3651 nolu kararında Tevhid-'Selam/Kudüs Ordusu'nun Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal düzenini cebren ihlal suçunu işlemek amacıyla vehamet arz eden elverişli eylemleri gerçekleştirdiği ve silahlı terör örgütü niteliğinde olduğunun kabul edildiği hatırlatıldı.

Bu anlatımın ardından da 17 Aralık soruşturması akabinde emniyet teşkilatında görev yapan birçok görevlinin görev yerlerinin değiştirildiği ifade edildi. Bu atamalardan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde yeni göreve başlamaların ardından halen devam eden operasyona dönüşmemiş, yasal olarak gizli kalması zorunlu olan soruşturmaların bazı basın-yayın kuruluşlarında deşifre edildiği açıklandı.

Bu konu ile ilgili basında yer alan haberlere atıfta bulunulan dilekçede "İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı ve haberlerde adı geçen Cumhuriyet Savcısı olmak üzere gerek hükümet sözcüsü ve Başbakan yardımcısı gerekse CHP İstanbul milletvekilinin yapmış oldukları açıklamalarla yapılan haberlerin gerçeği yansıtmadığı şeklinde yalanlanmasına rağmen Yargıtay tarafından silahlı terör örgütü olduğu onanan 'Tevhid-Selam/Kudüs Ordusu' ile ilgili gerçeği yansıtmayan, soruşturmanın gizliliğini ihlal eden, iftira haberler olduğu ve kamuoyunda algı operasyonu oluşturmaya çalışıldığı görülmüştür." açıklaması yapıldı.

Bu örgüte yönelik soruşturmanın yönetici ve üyelerinin yakalanabilmesi için soruşturmanın gizli bir şekilde devam etmesi gerekirken 24 Şubat 2014 tarihinde ve sonrasında basın-yayın yolu ile kamuoyu ile paylaşılması sonucu deşifre edilmesi suretiyle mensuplarının yakalanması ve delillerin toplanmasının zorlaştırıldığı anlatıldı. Bu yolla soruşturma kapsamında yapılan harcamalar, iş gücü kayıpları da hesaplandığında kamuoyunun açıkça zarara uğratıldığı belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca bu örgüte yönelik soruşturma kapsamındaki örgüt üyeleri ve yöneticilerinin deşifre edilerek soruşturmanın akamete uğratıldığı açıklandı. Örgütün ve mensuplarının soruşturmadan haberdar olmasının sağlandığı, suç ve suç unsurlarının el değiştirmesine, saklanmasına, kaybolmasına ve imha edilmesine olanak sağlandığı ve böylece örgüte yardım edildiği öne sürüldü.

Atayün'ün, soruşturma dosyası ile ilgili görevli bulunduğu dönemde yapılan tüm işlemlerin, yetkili cumhuriyet savcılığının talimatları, yetkili-görevli hakim veya kanuna uygun olarak teşekkül eden mahkemeler tarafından verilen kararların yasal ve hukuk çerçevesinde yürütüldüğü anlatıldı.

Bahse konu soruşturma dosyasının 24 Şubat 2014 tarihine kadar hiçbir suretle deşifre edilmediği belirtilen dilekçede, bu tarihte soruşturmanın yalan-yanlış manipüle edilerek verilen bu haberlerin Atayün'ü kamuoyu nezdinde kanunsuz iş yapan bir terörle mücadele şube müdürü olarak gösterildiği iddia edildi. Dilekçede, "Yapılan haberlerin içeriği yalan, iftira ve algı oluşturmaya yönelik olduğu açıktır. En önemli hususta bu dinlemelerin ve yargısal faaliyetlerin devletin yetkili organlarının bir faaliyeti değil de devletin içerisinde oluşan farklı bir yapı faaliyetiymiş gibi gösterilip müvekkili de bu yapının içine dahil etme çabalarıdır." ifadelerine yer verildi.

Emniyet atamaları sırasında Terörle Mücadele Mücadele Şube Müdürlüğü'ne getirilen Mustafa Çalışkan ve azılsız haber yapan basın mensuplarının, asılsız iddiaların kamuoyuna duyurulması ile soruşturmanın gizliliğini ihlal, iftira ve suç uydurma suçlarını işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturma başlatıldığı bilgisi verildi.

Dilekçenin bundan sonraki kısmında ise Atayün'ün de aralarında bulunduğu bir kısım emniyet mensubuna operasyon yapmak için sahte delil üretilerek suç uydurulduğu ve bu şekilde suç işlendiği iddia edildi. Ardından da bu iddiaya ilişkin çarpıcı açıklamalara yer verildi.

'EMNİYET MÜDÜRLERİNİN KELEPÇELENMESİ TALİMATI BAŞBAKAN'DAN İDDİASI

Dilekçenin bu kısmında sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlardaki konuların somut olarak gerçekleştiği ve kendisini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakınında birisi olduğunu iddia eden Fuat Avni isimli kullanıcının Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşıma yer verildi. fuatavni@ hesabı üzerinden, "Geçen gün İstanbul'da basından saklanan bir toplantı yapıldığını, bu görüşmede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'na talimatlar verildiğini, Başbakan'ın Altınok ve Salihoğlu'na 15 gün içinde operasyon yapılmazsa koltuklarından olacakları tehdidini savrulduğunu, oluşturulan sahte delillerin, İstanbul'daki operasyon ekibine ulaştığını, Ergenekon soruşturmasında görev alan polis müdürlerinin gözaltına alınacağını, 'Kelepçelenecek müdürlerin' evinde arama yapılıp, ayarlanan sahte delillerin buralarda bulunmuş gibi gösterileceğini' şeklinde paylaşım yapıldığı belirtildi.

Ayrıca, aynı hesap üzerinden, "B. Atalay'ın teklifi doğrultusunda göz altına alınacak polis müdürlerini halk nezdinde suçlu algılamak adına kelepçeleyecekler.", "Sahte deliller, İstanbul'daki operasyon ekibine ulaştı. 'Kelepçelenecek müdürlerin' evinde arama yapılıp bulunmuş gibi gösterilecek." şeklinde paylaşımlar da yapıldığı anlatıldı. Bu paylaşımlarla ilgili olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı Efgan Ala, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Mustafa Çalışkan, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Ömer Burak Aktaş, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ve Fuat Avni takma adlı internet kullanıcısı hakkında 10 Haziran 2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu bilgisi verildi.

Ayrıca, her iki şikayete konu olayda adı geçen ve ihmali görülen hakim ve savcılar hakkında da HSYK'ya şikayette bulunulduğu belirtildi.

ATAYÜN'E GÖZALTI AŞAMASINDA KÖTÜ MUAMELE YAPILMIŞ

Bu anlatımların ardından Yurt Atayün'ün, telefonla davet edilmesi üzerine emniyet müdürlüğüne kendisi gelerek teslim olmasına rağmen, kaçma şüphesinden bahsedilemeyecekken, hastaneye doktor muayenesine götürülürken elleri arkadan kelepçelendiği hatırlatıldı. Ayrıca, Atayün'ün basın mensuplarının karşısına özellikle kelepçeli olarak çıkarıldığı belirtilen dilekçede, "Müvekkilimiz oruçlu olmasına rağmen görevliler nezarethane içinde sigara içerek kendisini rahatsız etmişler, sahurda ve iftarda beslenmesi için yeterli gıda verilmemiştir. Nezarethane ışıkları kapatılmayarak uyuması engellenmiş, astım hastası olduğu bilinmesine rağmen tuvalete en yakın nezarethaneye yerleştirilmiştir." denildi.

CİHAN

Yorumlar