'Yasadışı dinleme' soruşturmasını yürüten savcı ve hakim HSYK'ya şikayet edildi

‘Yasadışı dinleme’ iddiaları kapsamında haklarında dava açılan 9 polisten emniyet müdür yardımcıları İsmail B.

Google Haberlere Abone ol
'Yasadışı dinleme' soruşturmasını yürüten savcı ve hakim HSYK'ya şikayet edildi

‘Yasadışı dinleme’ iddiaları kapsamında haklarında dava açılan 9 polisten emniyet müdür yardımcıları İsmail B. ve Ertuğrul Y.nin avukatları soruşturmayı yürüten savcı Ali Doğan ve tutuklama kararını veren Adana 3. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi İbrahim Sağır hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) suç duyurusunda bulundu.

Müdür yardımcılarının avukatları İsa Ayanoğlu ve Onur Bozdaş, HSYK 2. Dairesi’ne sundukları şikayet dilekçesinde, “Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/20181 numaralı soruşturma dosyası kapsamında kanuna açıkça aykırı olan işlemleri nedeniyle şikayet olunanların hakkında yasal işlem yapılması.” talebinde bulundu.

Müvekkillerinin istihbarat şube müdürü ve müdür yardımcısı olarak görev yaptıkları dönemde yasadışı olarak dinlendikleri iddia edilenlerin isimlerinin Star gazetesinde yer aldığını ve bu haber ihbar kabul edilerek bir kısım mağdurun şikâyetiyle soruşturma başlatıldığını belirtilen iki avukat, suç duyurusu dilekçesinde, şu gerekçeleri ileri sürdü: “Müvekkillerimiz soruşturma kapsamında TCK 204/2, 267/1, 271/1, 132/1, 133/1, 134/1, 135/1 ve 137/1 maddelerde belirtilen suçlarla sınırlı olarak ifadeleri alınacak olmasına (suçlamalar arasında terör örgütü kurma veya üyesi olma gibi bir suç olmamasına) karşın, Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Doğan’ın talimatıyla sorguları Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube’sinde yapılmış. Gerek adli tıpa gerekse de adliyeye TEM Şube yelekleri giymiş ekiplerce götürülmesi ve bu şekilde görüntü alınması sağlanarak müvekkiller kamuoyuna terör suçlusu gibi yansıtılmıştır. Nitekim birçok gazete ‘paralel örgüt çökertiliyor’ ‘paralellerin inine girildi’ gibi başlılarla olayı terörist bir grubun yakalanması şeklinde haber yapılmıştır. Elbette ki bu basın yayın organlarının kendi özel kasıtlarının da etkisi ile olmuştur. Ancak gerek bu algıyı oluşturmak, gerekse de verilen yalan haberlere dayanak oluşturmak bakımından Başsavcı vekilinin yasaya aykırı olan bu talimatı önemli bir etken olmuştur. “

Soruşturulan suçlamalardan birisini TCK 204/2 olarak belirtildiği ifade edilen dilekçede, “Oysa bu suçlamaya ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması 4483 sayılı kanuna göre soruşturma izninin alınması şartına bağlıdır. Bazı istisna haller sayılmış ise TCK 204/2 bu istisna suçlardan değildir. Tartışmaya mahal vermeyecek derecede açık ve uygulamada da aksine yorum dahi bulunmayan yasa hükmü tüm itirazlarımıza rağmen çiğnenmiştir. Müvekkillerime yönelik 204/2 suçlaması nedeniyle o yer mülki amirinden izin almadan kamu görevlilerinin ifadesi dahi alınamayacakken tutuklamaya sevk edilmiş ve Hakim İbrahim Sağır tarafından bu yöndeki tüm itirazlarımız dikkate alınmaksızın bu suç bakımından da tutuklama kararı verilmiştir.” denildi.

‘SANKİ DAVANIN MAĞDURU BAŞBAKANMIŞ GİBİ ALGILANMASINA SEBEP OLMUŞTUR’
Soruşturma savcısının müvekkillerini “suç uydurma, iftira, kamu görevlisinin ve resmi belgede sahtecilik” iddiasıyla mahkemeye sevk edildiğini belirten İsa Ayanoğlu ve Onur Bozdaş dilekçelerinde şu ifadelere yer verdi: “Bu üç suçtan da tutuklama kararı verilmiştir. Oysa 4483 sayılı kanun hükümleri açıktır. Ağır cezaya müteallik suçüstü hali hariç memur suçlarında 4483 e göre izin alınmalıdır. Bu suç ise ne ağır cezalıktır, ne de suçüstü hali mevcuttur. Tutuklama kararı verilen diğer suçların ise birinin alt sınırı 1 ay, diğerinin alt sınırı 1 yıldır. Kararda kaçma ve dillileri karartma şüphesinden bahisle adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı belirtilmiş ise de delillerin tamamının devlet kurumlarının elinde olduğu, müvekkillerimin ise kaçmayı gerektirecek bir suçlamayla karşı karşıya olmadıkları göz ardı edilmiştir. Nitekim tahliye kararı veren 8. Asliye Ceza Mahkemesi benzer gerekçelere yer vermiştir. Bu şekilde açıkça yasa aykırı olarak tutuklama kararı veren ve müvekkillerin hürriyetinden yoksun kalmalarına neden olan Hakim İbrahim Sağır’ dan da şikayetçi olma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. ‘Olayın hiçbir siyasi yanı yok. Dosya hukuk düzleminde değerlendirilmeli’ şeklindeki açıklamalarımıza rağmen, hakim İbrahim Sağır, bir siyasi parti liderine yönelik hayranlığını belirten sözlerini yeni iletilerle devam ettirmiş. Bizim ‘siyasi yanı yok’ dediğimiz davayı siyasetin kucağına atmıştır. Sanki bu davanın mağduru Başbakanmış gibi algılanmasına sebep olmuştur. Bu şekilde davranarak hem dosyanın farklı algılanmasına neden olmuş hem de tarafsızlığını tartışmaya açmıştır. Bu yönüyle de görevinin gereklerine uygun davranmamıştır.”

'BAŞSAVCI VEKİLİ KAMU HUKUKUNUN TEMEL İLKELERİNE AYKIRI DAVRANMIŞTIR'
Başsavcı Vekili Ali Doğan’nın 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin itiraz üzerine vermiş olduğu tahliye kararı kesin olmasına karşın kanuni imkan bulunmadığı halde bu karara dahi itiraz ettiğini savunan avukatlar, “Kararı veren Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesi, böyle bir itirazın olamayacağı ve kararın kesin olduğu vurgusu yapılarak itirazı reddetmiştir. Başsavcı vekili bu olayda 4483 sayılı kanunun açık kümlerini ihlal etmekten geri durmazken, kanunda mevcut olamayan bir itiraz biçimi oluşturma gayreti içeresine girerek kamu hukukunun temel ilkelerine aykırı davranmıştır. Böyle davranarak müvekkillerime karşı gayri kanuni bir tavır aldığını ortaya koymuştur.” açıklamasına yer verdi.

Bir gazetenin sayfalarına yansıyarak gizliliği ihlal edilen kayıtların 5397 sayılı kanuna göre gizlilik esasına göre saklandığı hatırlatılan dilekçenin sonuç bölümünde şöyle denildi: “Mahkemeler istediğinde dahi gizlilik esası olduğu için gönderilemezken (özgürlük hakimleri ve TMK 10. nolu hakimlik hariç) yürütülen istihbarat görevine ilişkin kayıtların basına ne şekilde servis edildiği konusu araştırılmamış, soruşturma tek yönlü olarak müvekkiller aleyhine işletilmiştir. Yasalarımıza göre cumhuriyet savcıları suç şüphesini öğrendiğinde resen harekete geçerler. Oysa dosyamızda açık şekilde gizlilik esası ihlal edilerek devletin istihbaratına ait gizli kayıtları basına servis edildiği halde bu konuya ilişkin bir soruşturma başlatılmamıştır. Bu yönüyle de adı geçen Başsavcı vekili görevini ihmal etmiştir. Arz edilen nedenler ve Yüksek Kurulca resen nazara alınacak sair hususlar doğrultusunda şikayet edilenler hakkında yasal işlem yapılarak idari ve adli bakımdan tecziyelerine karar verilmesini talep ediyoruz.”
CİHAN

Yorumlar