'Yasadışı dinleme' iddialarıyla açılan kamu davası kabul edildi (2)

Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı S.K. ve Adana Cumhuriyet Savcısı Ş.U., T.İ. ve F.Y.’nin şikayeti üzerine 'yasa dışı dinlenme' iddialarıyla ilgili başlatılan soruşturma tamamlandı. Bu kapsamda şüpheliler emniyet müdürü İ.B., emniyet müdürü E.Y., emniyet amiri A.A., komiser F.M., polis memurları; H.S., A.Ş., R.K., M.A. ile emekli polis başmemuru A.K. hakkında Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan kamu davasının iddianamesi kabul edildi. Savcı Ali Doğan tarafından hazırlanan iddianamede 9 zanlı hakkında, ayrı ayrı ikişer kez 'Kama görevlisinin iştirak halinde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik, iftira, suç uydurma, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi' suçlarından dava açıldı.

İddianamede, müştekilerin şikayetleri üzerine yapılan incelemede karar kartonlarında söz konusu isimlerle ilgili dinleme kararlarının yer aldığı görülmesi üzerine söz konusu kişilerin yasa dışı dinlendiği iddiasıyla ilgili Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nca çeşitli soruşturmaların başlatıldığı belirtildi. 41 sayfalık iddianamede, “Bu kapsamda müşteki Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı S.K. ve Cumhuriyet Savcısı Ş.U.'nun cep telefonlarının sahte isimlerle İMEİ numaraları üzerinden yasa dışı dinlendiği iddiasıyla ilgili soruşturmada 2014/20181 soruşturma numarası üzerinden başlatılmış ve sürdürülmüştür.” denildi.

İddianamenin sonuç bölümünde yer alan “değerlendirmeye” göre yasadışı dinlemelerin bilerek ve yoğun bir suç kastı ile yapıldığı ileri sürüldü. İddianamede, “…Belirtilen hususlar dikkate alındığında dosyamıza yasa dışı dinlemelere ilişkin olarak şüpheliler suç tarihinde emniyet görevlisidir. Ve hakkında dinleme kararı alınan kişileri önleme dinlemesiyle dinlemekle görevlidirler. Dinleme kararı alınırken taleplerin sahte isim kullanılarak hakim, savcılara yönelik olduğunu bilmedikleri iddiası dosyadaki delillerle uyuşmamaktadır. Çünkü bazen bir yılı bulan, ek uzatmaların olduğu dinlemelerde, dinlediği insanların hakim, savcı veya mahkeme başkanı olduklarını bilmemeleri hayatın olağan akışına aykırıdır. Zira hakim, savcılar gibi birbirlerine hitap ederken çoğu zaman isim kullanmayan ünvan tercih eden bir meslek grubunda şüphelilerin savunmalarındaki suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Dinlenen hakim ve savcıların sayısal fazlalığı ve süreler dikkate alındığında ‘bilmiyordum’ savunması kabul edilemez.” denildi.

Dinlemelerin hakim kararı ile olması, dinlenen kişilerin sahte isimler ve suç uydurmak suretiyle yapılan taleplerle gerçekleşmesi eylemini suç olmaktan çıkarmadığı savunulan iddianamede, özetle "Öte yandan suç tarihinde emniyet görevlisi olan şüphelilerin suç örgütü lideri olarak göstermek suretiyle sahte evraklarla mahkemeden karar talep edip, hakim ve savcıları yasa dışı dinlemek gibi bir idari ya da adli bir görevi yoktur. Burada idari bir görevden bahsedilmesi mümkün değildir. Ayrıca müşteki hakim ve savcıların sahte isimlerle alınan dinleme kararlarına esas dinleme taleplerinde ilgili müştekiler hakkındaki 'cebir tehdit kullanarak zorla haraç almak, silahla adam yaralamak, çek senet tahsilatı yapmak gibi haksız ekonomik çıkar sağlamak üzere örgüt kurduğu ve yönettiği' seklindeki istihbari bilgi alındığı gerekçesiyle yapılan talepte bir suç işlendiği iddiası olmakla bu durumda da adli göreve ilişkin olup idari görevden bahsedilemeyeceği gibi 4483 sayılı yasa usülünden de bahsedilemez. Şüphelilerin eylemleri bu itibarla genel soruşturma usüllerine tabi olduğu açık ve kesindir. Ayrıca hakim savcıların dahi yasadışı ve sahte evraklarla dinlenebildiği bir ülkede hukuk güvenliğinden bahsedilebilmesi mümkün değildir. Tüm şüphelilerin iştirak halinde yukarda belirtilen suçları işledikleri..." ifadelerine yer verildi. CİHAN