Yargıtay: Sınırı aşan ağaç dallarını kesmek ceza gerektirmez
Yan taraftaki arazideki dikili olan ağacın dallarını, ‘Arazime uzanıyor ve slaj makineme zarar veriyor’ diyerek kesen çiftçiye ceza vermeyen yerel mahkemenin kararı Yargıtay tarafından onandı.
Yan taraftaki arazideki dikili olan ağacın dallarını, ‘Arazime
uzanıyor ve slaj makineme zarar veriyor’ diyerek kesen çiftçiye
ceza vermeyen yerel mahkemenin kararı Yargıtay tarafından
onandı.
İzmir’in Ödemiş ilçesinde, 2009 yılında yaşanılan olayda, bitişik
arazilerde komşu olan iki kişi, uzayan ağaç dalları yüzünden
mahkemelik oldu. Ağaç dallarının arazisine uzanarak, slaj
makinesine zarar verdiğini belirten çiftçi, arazisine uzanan ağaç
dallarını kesti. Bunun üzerine bitişik arazinin sahibi, ‘ağacımın
dallarını kesti’ diyerek Ödemiş 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ‘Dikili
ağaç, fidan veya bağ çubuğuna zarar vermek’ iddiasıyla dava açtı.
23 Kasım 2009’da kararını açıklayan mahkeme, sanık çiftçinin
beraatine karar verdi. Bunun üzerine Cumhuriyet Savcısı, mahkemenin
kararını Yargıtay'a götürdü. Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 9.
Ceza Dairesi, mahkemenin kararını onadı.
Türk Medeni Kanunu'nun ‘Mülkiyet hakkının içeriği’ başlıklı 683.
Maddesinin hatırlatıldığı Yargıtay kararında, 'Bir şeye malik olan
kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği
gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir'
hükmü ile malikin mülkiyet hakkını yasal sınırlar içinde
kullanabilme yetkisinin düzenlendiğine dikkat çekildi. Kararda şu
ifadelere yer verildi: "Öte yandan anılan kanunun taşınmaz mülkiyet
hakkının kısıtlamalarını düzenleyen ‘komşu hakkı’ bölümünde yer
alan 740. maddesi ise başkasının mülküne taşarak zarar veren dal ve
köklerin, zarar gören mülk sahibinin istemi üzerine uygun bir süre
içinde kaldırılmaması halinde, zarar gören mülk sahibi tarafından
kesilebileceği ve kendi mülkiyetine geçirilebileceği hükmünü
içermektedir. Görüleceği üzere bu madde ile de mülkiyetin taşkın
kullanımına kısıtlama getirilmiştir. Buna göre; mülk sahibi bu
hakkını, önceden istemde bulunmasına karşın taşan dal ve kökler
uygun bir süre içinde kaldırılmadığı takdirde kendisi
kullanabileceği gibi, bu zararın mahkeme aracılığı ile
giderilmesini de isteyebilir. Somut olayda, sanık ile katılanın
bitişik arazilerde komşu oldukları, katılana ait ağacın dallarının
sanığa ait bahçeye taştığı ve slaj makinesinin kullanılmasına engel
olduğu sabit ise de sanığın taşan dalları kaldırması hususunda
henüz bir uyarıda bulunmaması ve katılanın da uygun bir süre içinde
taşkın dalları kaldırmaması keyfiyetinin olayda gerçekleşmemesi
nedeniyle sanığın Türk Medeni Kanunu'nun 740. maddesinde belirtilen
şekilde taşkın kısımdaki dalları kesme ve mülkiyetine geçirme
hakkının henüz doğmadığı ortadadır. Bu nedenle hakkın kullanımından
ve dolayısıyla hukuka uygunluk halinin varlığından söz
edilemeyeceği ve CMK'nın 223. Maddesi uyarınca beraat kararı
verilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varıldığından,
tebliğnamede sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinden
bahisle bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir."
Sanığın taşkın dalları kesmek biçimindeki eyleminin zorunluluk hali
nedeniyle gerçekleştirilmesinden dolayı ceza verilmesine yer
olmadığına karar verilmesi gerektiğinin vurgulandığı Yargıtay
kararında, "Hukuka uygunluk sebebinin varlığı nedeniyle ceza
verilmesine yer olmadığına karar verilmesi sonucu itibariyle doğru
bulunduğundan, gerekçedeki bu isabetsizlik bozma nedeni
yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde
gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun
olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre
Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının
reddine karar verilmiştir." denildi. CİHAN
Yorumlar