Yargıtay Genel Kurulu'nun bu kararı emsal olacak
Yargıtay Genel Kurulu, bir dönem kiracı olarak oturduğu ev sahibine ‘Şerefsiz’ diyerek hakaret eden ve suçunu itiraf eden sanık hakkında yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararının, ‘sabıkalı’ olduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasın.
Yargıtay Genel Kurulu, bir dönem kiracı olarak oturduğu ev
sahibine ‘Şerefsiz’ diyerek hakaret eden ve suçunu itiraf eden
sanık hakkında yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararının,
‘sabıkalı’ olduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına yer olmadığı kararını bozdu.
Tokat’ın Niksar ilçesinde, 2006 yılında kiracıyla ev sahibi
arasındaki tartışma mahkemeye taşındı. Bir yıl önce boşalttığı ev
sahibine ‘Şerefsiz’ dediği ileri sürülen kişi hakkında Niksar Sulh
Ceza Mahkemesi’nde ‘Hakaret’ davası açıldı. Niksar Sulh Ceza
Mahkemesi, 28 Nisan 2006’da suçunu mahkeme huzurunda itiraf eden
sanık hakkında mahkumiyet kararı verdi. Sanık, kararı temyiz etti.
Dosyayı değerlendiren Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2 Nisan 2008’de
hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının
değerlendirilmesinde, zorunluluk bulunmasını gerekçe göstererek
yerel mahkeme kararını bozdu.
Davayı yeniden değerlendiren Niksar Sulh Ceza Mahkemesi, 17 Haziran
2008’de sanığın, önceki hükümde olduğu gibi cezalandırılmasına,
ertelemeye ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer
olmadığına karar verdi. Bu kararın da sanık tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesi,
2012’de kararını verdi. Daire, kararında, "Sanık hakkında hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına kararı verilirken,
CMK’nun 231. maddesinde sayılan nesnel ve öznel koşulların
değerlendirilip buna ilişkin gerekçe gösterilmesi gerekir. Tazminat
istemi bulunmadığı gibi, sanığa yüklenen suçtan doğan ve hakimin
basit araştırma ile saptayabileceği maddi bir zarar belirlenmediği
gözetilerek, sanık hakkında duruşmadaki tutum ve davranışı göz
önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate
varılması’ sübjektif koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek,
sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, ‘sabıkalı
oluşu’ biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık
hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına
karar verilmesi, isabetsizliktir." denildi.
Dairenin kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti.
Başsavcılık, itirazında, "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kurumunun değerlendirildiği gerekçe kısmında, ‘sanığın ileride suç
işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi’ denmek suretiyle ‘hakkında
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı’ ibaresi ile
hüküm fıkrasındaki ‘yasal şartlar oluşmadığından hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı’ ibaresi birlikte
değerlendirilmelidir. Hükmün gerekçesindeki değerlendirmenin hüküm
fıkrasında aynı şekilde ifade edilmemesi usul ve yasaya aykırılık
oluşturmamaktadır. Yerel mahkemenin hükmü onanmalıdır." ifadelerine
yer verdi.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki
uyuşmazlıkta son sözü Yargıtay Ceza Genel Kurulu söyledi. Yargıtay
Ceza Genel Kurulu; sanığın, lehine olan yararlandırıldığı halde;
sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan
yararlandırılmaması çelişki arz ettiğine dikkat çekti. Genel kurul
kararında, sanığın müştekinin eski kiracısı olduğu, aralarında
sorunlar bulunduğu, suç tarihinde katılanı gören sanığın görüşmek
için kendisini çağırdığı, gelmemesi üzerine sövdüğü belirtildi.
Kararda, sağının savunmasında şikayetçinin evinde kiracı olarak
oturduğunu, ancak bir yıl önce evi boşalttığını, aralarında ev
sahibi kiracı ilişkisinden kaynaklı sorunlar yaşandığını, olay günü
gördüğü şikayetçiyi yanına çağırdığını, şikâyetçinin gelmemesi
üzerine şikâyetçiye ‘şerefsiz’ dediğini itiraf ettiği
kaydedildi.
Adli sicil kaydına göre, sanığın ‘kasten yaralama’ suçundan silinme
şartı gerçekleştiğinin vurgulandığı kararda şu ifadelere yer
verildi: "Adli para cezasından ibaret iki adet geçmiş
hükümlülüğünün bulunduğu ve suçunu kabul eden sanığın yargılama
aşamasında dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışının bulunmadığı
ortadadır. Yerel mahkemece; ‘failin geçmişi, sosyal ilişkileri,
fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları’ dikkate
alınarak sanık hakkında takdiri indirimin uygulandığı, hapis
cezasının ertelenmesine ilişkin olarak; ‘şahsi, sosyal ve sabıka
durumu göz önüne alınarak’ şeklinde gerekçe gösterildiği
belirtilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin
olarak ise kararın gerekçe bölümünde; ‘sanığın geçmişte sabıkalı
oluşu ve ileride bir daha suç işlemeyeceği’ kanaatinin edinilmeyişi
nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına’
karar verilmiştir. Hüküm fıkrasında ise ‘koşulları oluşmadığından
sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
takdiren ve kanunen yer olmadığına’ şeklindeki açıklamaya yer
verildiği anlaşılmaktadır. Adli sicil kaydından silinme şartları
gerçekleşmiş sabıkası dışında mahkûmiyeti bulunmayan sanığın
üzerine atılı hakaret suçundan giderebileceği maddi bir zararın
bulunmaması karşısında, hakkında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına engel objektif bir neden bulunmamaktadır."
Kararda, suçunu kabul eden ve yargılama sürecinde dosyaya yansıyan
olumsuz herhangi bir davranışı bulunmayan sanık hakkında yerel
mahkemece, yargılama sürecindeki davranışları lehine
değerlendirilerek takdiri indirimin uygulanmasına ve cezasının
ertelenmesine karar verildiği halde, ‘sabıkalı oluşu, ileride bir
daha suç işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi’ şeklindeki, erteleme
gerekçesiyle çelişen ve dosya kapsamı ile uyumlu olmayan
gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına
karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtildi. Ceza Genel Kurulu,
bu itibarla, Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin yerel mahkeme kararının,
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının
bulunup bulunmadığı yönünde yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek
değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasında bir
isabetsizlik görmeyerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
itirazının reddine karar verdi.
"BU KARAR VATANDAŞLARI BASİT EYLEMLER SEBEBİYLE LEKELENMEKTEN
KURTARACAKTIR"
Hukukçular ise Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ile vatandaşların
basit olaylar nedeniyle lekelenmekten kurtulacağına dikkat çekiyor.
Avukat Mustafa Akıncı, somut olayda sanığın; samimi ikrarda
bulunarak yargılamanın uzamamasına ve lüzumsuz masraf yapılmamasına
yardımcı olduğunu söyledi. Sanığın, mahkemeye karşı herhangi bir
saygısızlıkta bulunmadığını hatırlatan Avukat Akıncı, şunları
kaydetti: "Bu durum, yerel mahkeme tarafından gözetilmiş cezasının
ertelenmesi kararı oluşturulmuştur. Sanık ise cezanın ertelenmesi
yanında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmektedir.
Sanık, bu talepte haklıdır. Çünkü ceza ertelense bile, erteleme
süresi dolduktan sonra, sabıka kaydından ceza fişi hemen silinmez.
Sanık, erteleme süresi sonrasında yine uzunca bir süre bekleyerek;
adli sicil kaydının silinmesi talebinde bulunmak zorunda
kalacaktır. Bu durumda sanık çok uzun süre sabıkalı vatandaş
konumunda olacaktır. Buna karşın sanık lehine hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı verilse idi, tayin edilecek süre içinde
sanık başkaca bir suça karışmaması halinde; işbu suçu işlememiş
gibi sayılacak, sanık, hukuk aleminde hiç yargılama geçirmemiş bir
vatandaş konumunda olacaktı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu; sanığın
lehine olan bu hükümden yararlandırıldığı halde; sanığın hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kurumundan yararlandırılmamasının
çelişki arz ettiğine işaret etmektedir. Gerçekten de sanığın
işlediği suçta maddi bir zarar meydana gelmediği için sanığın
gidermesi gereken ya da ödemesi gereken maddi bir tazminat borcu
yoktur. Bunun yanında, sanık yerel mahkeme kararında sabıkalı gibi
gösterilmiş ise de sanık önceki mahkumiyetlerinde hapis cezasına
mahkum edilmiş bir sanık olmayıp sadece 2 adet adli para cezasına
mahkum edilmiş bir sanıktır. Üstelik bu 2 adet sabıka kaydının
silinme şartları oluşmuştur. Sanık; sabıka kaydının silinme
şartlarının oluştuğunu görerek; Adli Sicil Genel Müdürlüğü’ne
başvurarak bu kayıtları sildirmiş olsa idi, yargılama sırasında
sabıka kaydı boş olarak görülecekti. Vatandaş bu durumu bilmediği
için genelde sildirme için başvuru yapmamaktadır. Oysa ki Adli
Sicil Genel Müdürlüğü silinme şartları oluşan sabıka kayıtlarını
re’sen silmekle görevli, mahkemeler ise silinme şartları oluşan
kayıtları incelemek, yargılama sırasında aleyhe kullanmamakla
yükümlüdür."
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, sanığın lehe hükümlerden
yararlandırıldıktan sonra diğer lehe bir hüküm olan ‘hükmün
açıklanmasının geri bırakılması’ kurumundan yararlandırılmamayı
çelişki olarak gördüğünü vurgulayan Akıncı, “Yargıtay,
vatandaşların ihmal edip sildirmedikleri, silinme şartı oluşan
sabıka kaydına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamakta, yargılama
hataları ile vatandaşların “lekelenmeme hakkının” korunmasına özel
ihtimam gösterilmesini istemektedir.” dedi.
CİHAN
Yorumlar