Yalova Hukukun Üstünlüğü Platformu Sözcüsü: Nefret söylemleri artıyor
'Yalova Hukukun Üstünlüğü Platformu' adı altında bazı STK’lar, 17 Aralık ve sonrasında yapılan uygulamalarla ilgili basın açıklaması yaptı.
'Yalova Hukukun Üstünlüğü Platformu' adı altında bazı STK’lar,
17 Aralık ve sonrasında yapılan uygulamalarla ilgili basın
açıklaması yaptı. Yalova Uygulama Oteli'nde gazeteciler ile basın
toplantısı düzenleyen platform sözcüsü Serdar Albayrak, nefret
söylemlerinin giderek arttığını söyledi. Albayrak, "Toplumu
derinden yaralayan ve sosyal kırılmalara sebebiyet verme
tehlikesini taşıyan, aynı zamanda bir suç eylemi olan başka bir
problem de nefret söylemidir. Maalesef bizatihi Başbakan'ın
alışkanlık haline getirdiği bu üslup toplumu her geçen gün germekte
ve kutuplaştırmakta bulaşıcı bir hastalık gibi alta doğru
yayılmaktadır. Hayatlarında haşhaşlı ekmek yemekten başka zararlı
maddelerle hiçbir alakası olmayan bir topluluğa haşhaşi denmiştir.”
dedi
Serdar Albayrak, “Bizler Yalova Hukukun Üstünlüğü Platformu'nu
oluşturan STKlar olarak her bir vatandaşımızı doğrudan alakadar
eden ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kaotik gelişmeleriyle
alakalı kanaatlerimizi kamuoyuyla paylaşmayı zaruret
addettiğimizden, bir basın açıklaması yapmayı uygun gördük ki, bu
da STKların hem görevi, hem de en tabii demokratik hakları
cümlesindendir. Kamuoyuna arz edeceğimiz bu metinde, temel
demokratik kavramlar yeniden hatırlatılmış, hukukun üstünlüğü ve
demokratik kazanımların heba edilmesi riski üzerinde durulmuş,
Hizmet Hareketi üzerinden başlayan, daha sonra iktidara muhalif
görülen toplumun tüm katmanlarını içine alan nefret söyleminin
tehlikesine dikkat çekilmiştir. Batılı bir siyaset bilimcinin ifade
ettiği gibi 'İstikrarlı ve etkili demokratik yönetimin gelişip
serpilmesi; siyasi sürece katılma alışkanlıklarına bağlıdır. Siyasi
kültür demokratik süreçleri desteklemediği taktirde, o sistemin
başarı şansı zayıflar.' Bu cümleden hareketle STKların hukukun
çizdiği ölçüler içerisinde daha etkin rol üstlenmeleri
gerekmektedir." şeklinde konuştu.
17 ARALIK VE SONRASINDA YAPILAN HUKUKSUZLUKLAR
AK Parti'nin 12 yıllık iktidarı süresince ülkenin kazanımlarının
yadsınamaz bir realite olduğunu kaydeden Albayrak, "Lakin 17
Aralık'ta başlayan ve boyutları henüz yeni ortaya çıkan büyük
yolsuzluğa karşı yapılan operasyona verilen tepki ve sonrasındaki
hukuksuzluklar bırakın 12 yıldaki kazanımları, meşrutiyetten bugüne
elde edilen gelişmeleri riske atacak mahiyettedir. Yolsuzlukların
üzerini örtme gayretiyle hayali düşman senaryoları üretilmiş,
bürokraside hassaten emniyet ve yargıda çok büyük kıyımlar yapılmış
bir çok vatan evladı, hakkında elle tutulur iddialar olmadan
yerlerinden edilmişlerdir. Oysa herkes bilir ki kollektif
cezalandırma yapılamaz, cezalar bireyseldir. Bu uygulamalar pagan
ve ilkel toplumlarda görülen bir durumdur. Kur'an'ın ilkesine göre
de kimse bir yakının günahı yüzünden cezalandırılamaz. Ayrıca bu
tasfiyelerin yaşanan hadiselerin çok öncesinde yapılmaya başlanan
ve anayasal bir suç olan fişlemeler neticesinde yapıldığı ortaya
çıkmıştır. Aslında temel problem 12 Eylül referandumuyla halkın
çoğunluğunun desteğini alan AKP'nin söz verilen anayasal reformları
bir türlü gerçekleştirmeyip devleti kutsar hale gelmesidir." diye
konuştu.
"CUMHURBAŞKANI'NDAN DAHA AKTİF ROL ÜSTLENMESİNİ BEKLEMEKTEYİZ"
Serdar Albayrak, "Gayrimeşru metodlarla elde edildiği anlaşılan
paralel bir medya ordusu oluşturulmuş ve kendilerine ulaşan haberin
kaynağını tetkik etmeyen insanların düşünceleri ipotek altına
alınmıştır. Nihayet hukuksuzluğun ve antidemokratikliğin zirvesi
diyebileceğimiz internet yasasıyla anayasal bir hak olan bilgi
edinme ve haber alma özgürlüğü yok edilmek istenmektedir. Bu
süreçte Cumhurbaşkanımızın görevde olduğu gerçeğini kabul etmemize
rağmen (malum tersi mülahazalara alınganlık gösteriyor ), daha
aktif bir rol üstlenmesini beklemekteyiz." ifadelerini
kullandı.
"VEKİL VE İL YÖNETİCİLERİ SEÇİM SÜRECİNDE PROJELER DEĞİL CAMİA
ALEYHTARLIĞI ÜZERİNDEN KAMPANYA YÜRÜTMEKTEDİR"
Toplumu derinden yaralayan ve sosyal kırılmalara sebebiyet verme
tehlikesini taşıyan, aynı zamanda bir suç eylemi olan başka bir
problemin de nefret söylemi olduğunu belirten Platform Sözcüsü
şunları söyledi: "Maalesef bizatihi Başbakanın alışkanlık haline
getirdiği bu üslup toplumu her geçen gün germekte ve
kutuplaştırmakta bulaşıcı bir hastalık gibi alta doğru
yayılmaktadır. Hayatlarında haşhaşlı ekmek yemekten başka zararlı
maddelerle hiçbir alakası olmayan bir topluluğa haşhaşi denmiştir.
Üstelik bu sözden kısa bir zaman önce Türkçe Olimpiyatları'nda yine
aynı topluluk Başbakan tarafından Selçuklu alperenlerine
benzetilmiş, geldiğimiz noktada Selçuklu döneminin önemli devlet
adamlarından birisi olan Nizamül Mülkü şehit eden Hasan Sabbah'ın
adamlarıyla özdeşleştirilmiştir. Bunlar büyük tutarsızlık
örnekleridir. Bu kadar fikri savrulmanın günahları örtme
gayretinden başka mantıklı bir izahı yoktur. Yine hayatını
insanlığın selametine adamış ve hizmetine mani olur endişesiyle bir
yuva kurmayı bile düşünmemiş, Hz. Peygamberi(sav) her andığında
saygısından yerinden kalkan bir insan yalancı peygamberlikle itham
edilmiştir. Bu yaralayıcı üslup yerelde de benimsenmekte ilimizdeki
siyasi kadrolar tarafından da tercih edilmektedir. Vekil ve il
yöneticileri seçim sürecinde projeler değil camia aleyhtarlığı
üzerinden kampanya yürütmektedirler.Daha düne kadar kardeşane
ilişkiler yürüttüğümüz insanların bu tavrı kamu vicdanını
yaralamaktadır. Hatta camilerde bazı imamlarımız siyasi üslup
kullanarak sohbetlerinde camia antipropagandası yapmaktadır. Bunun
sonunda Emevi döneminde hutbelerde Ehli Beyt'e lanet yağdırıldığı
gibi bir gün Hizmet Hareketi de aynı şeye mi maruz kalacaktır?
Mehmet Akif merhumun ifade etiği gibi 'Sen ben desin efrad, aradan
vahdeti kaldır; milletler için kıyamet işte o zamandır'.
Unutulmamalıdır ki bu çok tehlikeli bir oyundur.
"BU ÜLKE SADECE BİR PARTİ DEVLETİNE AİT DEĞİL, ANADOLU İNSANININ
HER BİR FERDİNİNDİR"
"Ülkemiz uluslar arası arenada her geçen gün yalnızlaşmakta,
ekonomimiz endişe verici bir gerilemeye doğru kaymaktadır. Daha da
tehlikelisi ayrıştırıcı bir üslupsuzluk yüzünden kardeşin kardeşe
düşman haline gelmesi riski endişeyle gözlemlenmektedir. " diyen
Albayrak, "İvedilikle hukukun yolu açılmalı, iktidardan beslenen
medya yalan ve tezvirattan vazgeçmeli ve hayatını ülkesine ve
insanlığa adamış fedakar insanlara örgüt üyesi, çete söyleminden
vazgeçilmelidir. Ayrıca bir partiye taraftarlık ne imani ne de
İslami bir mevzudur. İslami söylemlerle insanlara manevi baskı
yapılmaktan sarfı nazar edilmelidir. Zaten ahlakın olmadığı yerde
dindarlıktan söz etmek mümkün değildir. Din haram ve helalden
ibarettir. Maalesef dindar insanların tarafgirlik yüzünden helal
haram kavramlarını bile hafife aldıklarını müşahede etmek bizleri
derinden yaralamaktadır. Bir zümre İslamı, İslam ilmihali üzerinden
değil siyaset ilmihali üzerinden okumaya başlamıştır. Bu ülke
insanı er geç hakikatleri kavrayacak ve yeniden ülkemiz dünya
sıralamasında hak ettiği yeri ihraz edip hukukun üstünlüğünü kalıcı
hale getirecektir. Bu sürecinde geçmişte yaşanan imtihanlar gibi
geçici olduğuna inancımız tamdır." dedi. CİHAN
Yorumlar