Van Gölü Tehlike Sinyali Vermeye Başladı
Bitlis ve Van illeri arasında bulunan ve sıklıkla Van Gölü Canavarıyla anılan Türkiye’nin en büyük gölü olan Vangölü, her geçen gün artan kirlilik nedeniyle tehlike sinyalleri vermeye başladı.
Yıllarca Bitlisliler ve Vanlılar arasında 'göl kimin'
tartışmalarına neden olan ve endemik olan İnci Kefali balığının
yaşayabildiği tek göl olan Vangölü, kirliliğiyle yeninden gündemde.
Bitlis Eren Üniversitesi tarafından yapılan araştırmalar
neticesinde bir yandan Vangölü'nde gerçekleşen kendi kendini
temizleme özelliği gün yüzüne çıkarılırken, diğer yandan ise geçte
olsa tespit edildi. Ancak bu özelliğin bile artık insan kaynaklı
artan kirlerin önüne geçemediği gerçeği de gün yüzüne çıktı. Her
geçen gün artan kirlilik nedeniyle Vangölü tehlike sinyalleri
vermeye başladı.
“VANGÖLÜ’NÜ BİLİNÇSİZ TÜKETİM VE BİLİNÇSİZ ATIK KULLANIMI
KİRLETİYOR”
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çevre Mühendisliği
Bölümü Çevre Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr.
Hülya Durmaz Bekmezci, Vangölü’nün oldukça kıymetli bir göl
olduğunu ancak dünyada ki ve Türkiye’de ki birçok su kaynağında
olduğu gibi Vangölü’nün de tehlike tehdidiyle karşı karşıya
olduğunu belirtti. Bekmezci, kirliğin kaynağının temelini
insanların bilinçsiz tüketimi ve bilinçsiz atık kullanımının
yattığını söyledi.
Özellikle gölün kuzey kısmında temiz su kaynakları ve tatlı su
kaynakları sağlayan büyük nehirler bulunduğunu ve yöre halkının bu
nehir sularına evsel atıklar attığını bu atıkların da akıntılarla
göle ulaştığını anlatan Yar. Doç. Dr. Bekmezci, göle ulaşan bu
zararlı suların gölde erozyon ve sonuç olarak gölde gözle
görülebilir bir kirlilik oluştuğunu vurguladı.
Kirliliğin sadece akıntılarla göle ulaşmadığını anlatan Yar. Doç.
Dr. Durmaz Bekmezci, “Akıntılar dışında ambalaj, gıda ve evsel katı
atıkların da çok uzun süre boyunca göl içerisinde parçalanamıyor.
Bu yüzden hem göle zarar verirken hem de kıyıları kullanılamaz hale
getiriyorlar. Bu bununla da sınırlı kalmıyor. Ayrıca bu atıklar
göldeki balıklar açısından ise göl içerisinde görmelerine engel
oluyor. Göldeki besinlerin azalmasına neden oluyor. Diğer bir
kirlilik türü ise tarımda kullanılan tarımsal ilaçlar, gübreler
gibi kirlilik oluşturan atıklardır. Bunlarda yağışlarla birlikte su
kaynakları aracılığıyla göle taşınıyor. Göle ulaşan bu kirlilik
gölde besin tuzlarının artmasına neden oluyor. Artan besin tuzları
da her geçen gün Vangölü'nün hem kimyasal hem de biyolojik yapısını
bozuyor. Diğer en önemli kirlilik kaynaklarından biri de Van ve
Bitlis illerinin göl çevresine şehirleşmiş yerlerdeki evsel
atıkların arıtılmadan göle ulaştırılmasından kaynaklanıyor.”
dedi.
“ALINACAK ÖNLEMLER”
Göldeki kirlenmenin önüne geçebilmek için alınacak önlemlerle
ilgili de bilgiler veren Bekmezci, “Kirliliğin önüne
geçilebilinmesi için alınacak olan önlemlerin başında bilinçli
tüketim ve bilinçli kullanım geliyor. Yeterli düzeyde tarım
ilaçları yeterli düzeyde gübre kullanılarak bu zararların göle
etkisini en aza indirebiliriz. Evsel katı atıklar ile mücadele
edebilmek adına birinci öncelik topluma düşüyor. Yani devlet
olarak, akademisyenler olarak ve uzmanlar olarak ne kadar tedbir
alınırsa alınsın evlerden bu atıklar akarsulara ya da göllere
atılmaya devam ettiği sürece kirlilik hiçbir şekilde önlenemez.“
diye konuştu.
“ARITMA TESİSLERİ KURULMAYA BAŞLANDI”
Van ve Bitlis’te göl kirliliğinin önüne geçilmesi için yürütülen
çalışmalara da değinen Bekmezci şöyle konuştu: “Çalışmalar
kapsamında Vangölü kıyısında olan birçok ilçede arıtma tesisi
çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmanın sonucu olarak bugün Tatvan
ve Ahlat'ta tam kapasiteli çalışan arıtma tesisleri mevcuttur.
Adilcevaz ilçesinde ise 2015 yılında hizmete girecek olan bir
arıtma tesisi kurma çalışmaları devam ediyor. Van iline
baktığımızda ise şehir merkezinde ise ve Erciş ilçesinde çalışan
arıtma tesisleri var. Ancak Gevaş ve Edremit ilçelerinde arıtma
tesisi yok. Edremit ve Gevaş ilçeleri turistik merkezler
konumundadır. Sahil kenarına yerleşmiş olan turizm tesisleri de
yine arıtılmamış evsel atıkların göle akması neden oluyor. Arıtma
tesislerinin tam kapasiteyle çalışması durumunda gölün biyolojik ve
kimyasal düzenini bozan biyolojik ve kimyasal besinler tuzlarının
ve evsel atıkların göle girişleri sınırlandırılmış olacak ve bu
sayede de gölün sağlıklı ve ömürlü olması sağlanmış olacaktır.”
“VANGÖLÜ MUCİZEVİ ÖZELLİKLERE SAHİP”
Vangölü'nde ki mevcut kirliliğin temizlenmesi gibi bir durumun söz
konusu olmadığına dikkat çeken Çevre Bilimleri Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Hülya Durmaz Bekmezci, daha fazla
kirlenmenin önüne geçilmesi gerektiğine vurgu yaparak şöyle
konuştu: “Vangölü sodalı bir göl olması nedeniyle aslında mucizevi
özelliklere sahip bir göl. Çünkü göl içerisine gelen ağır metaller,
tarım ilaçları gibi yüksek kirleticileri ph’sı ile beraber bu
kimyasalları çökelebilir kimyasallara dönüştürüp zemininde
depoluyor. Buda su içinde serbest halde olan kirleticilerin
miktarını azaltıyor. Buda Vangölünün aslında kendi kendini
temizlemekle bir mucizeyi gerçekleştirdiğini gösteriyor. Yine yakın
zamanlarda yapılmış bir çalışmaya göre sodalı suyunun hastalık
yapan mikroorganizmaları öldürdüğü bu yüzden kendini temizlediği
tespit edilmiştir. Vangölü aslında kendi kendini temizlemeye
yetebilecek güce sahiptir. Ancak insan etkisi, insanların aşırı
yüklenmesi sebebiyle kirlilik tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Kirleticilerin Vangölü'nde sebep olduğu sorunlardan biri çözünmüş
oksijen düzeyinin azalmasıdır. Buda yine içerisinde yaşayan
canlıların yaşamını tehlikeye atıyor. Göle giren kirletici
kaynakların engellenmesiyle beraber göl kısa sürede kendini
toplayacaktır.”
Yorumlar