Uyuşturucuyla mücadelede rol modellere büyük görev düşüyor

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Balıkesir Şube Başkanı Abdülkadir Çelik, madde bağımlılığının günümüzün en önemli problemleri arasında bulunduğunu belirterek, bununla mücadelede anne ve baba ile gençlere model olan herkese çok önemli görevler...

Google Haberlere Abone ol
Uyuşturucuyla mücadelede rol modellere büyük görev düşüyor

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Balıkesir Şube Başkanı Abdülkadir Çelik, madde bağımlılığının günümüzün en önemli problemleri arasında bulunduğunu belirterek, bununla mücadelede anne ve baba ile gençlere model olan herkese çok önemli görevler düştüğünü söyledi. 6 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü dolayısıyla bilgilendirici broşür dağıtmak için şube önünde stant açan Yeşilay görevlileri, gençlerle de sohbet etti. Halk Sağlığı Müdürlüğü ile birlikte düzenlenen etkinlikte Yeşilay Şube Başkanı Çelik ve Başkan Yardımcısı Ali Topaloğlu, gün boyunca vatandaşlarla birebir sohbet edip konunun önemini anlattı. Stantta gençlere madde, tütün, teknoloji (internet, bilgisayar ve telefon) bağımlılığının zararları hakkında broşürler dağıtılıp bilgi verildi. Ayrıca kalem, not defteri, anahtarlık ve rüzgâr gülü hediye edildi.

Şube Başkanı Çelik, yaptığı açıklamada insanlar arasında madde kullanımına yönelme hızındaki artışın, yakın tarihin en büyük sağlık problemlerinden biri olduğunu belirterek, "Günümüzde yapılan birçok araştırmada, bağımlılığın artışındaki en önemli faktörler arasında çevre, aile, sosyokültürel etmenler ve bireyin kişiliğiyle ilgili faktörler sayılabilir. Bağımlılık, üç önemli faktörle son derece iç içedir. Bunlar aile ve çevre, bireyin kişiliğiyle ilgili sorunlar, bağımlılıkla ilgili oluşturulan mücadele yollarıdır. Bu faktörlerde ortaya çıkan zafiyetler, o ülke bireylerinde bağımlılığı, önemli sağlık ve sosyal sorunlardan biri haline getirmektedir. Ailesinde esrar kullanımı olanlarda sigara, esrar, bonzai, ekstacy ve sakinleştirici madde kullanım oranlarının her iki cinsiyette de arttığı, yapılan araştırmalarda ortaya koyulmuştur. Ailede esrar kullanımı, esrar kullanım oranını 15,2 kat arttırmaktadır. Yaşanan semtte madde kullanımının olması, her iki cinsiyette de madde kullanım oranını 4,4 kat arttırmaktadır. Rol model olarak madde kullanan bireylerin olduğu çevrede gençlere verilen nasihatler de işe yaramamaktadır, çünkü gençler, daha çok davranışları esas alır. Sözlerle davranışların uyuşmadığı noktalarda ise görsel ve işitsel öğeleri daha çok olan davranışlar kalıcı tesir oluşturmaktadır." dedi.

Yeşilay Şube Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Fatih Erden ise madde bağımlılığıyla mücadelede toplumun anlayacağı, destek vereceği, bilinçlenip "maddeye hayır" diyeceği politikalar oluşturulması gerektiğine dikkat çekti: "Maalesef geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler, bu konuda çok risk altında olup bazıları ekonomilerini düzeltme adına, ilaç sanayisi için de olsa üretim yaparak bu tehlikeye direkt maruz kalabilmektedirler ancak madde bağımlılığıyla ilişkisi bakımından en çok üzerinde durulan, en çok risk taşıyan başlama yaşı ergenlik dönemindedir. Heyecan arama, merak, dürtüsellik, davranış bozuklukları, suça yönelik davranışlar, okul başarısızlığı, yaşıt grup baskısı, ikincil duygu durum bozuklukları, güvensizlik ve yüksek stres düzeyi, risk etmenleri arasında sayılabilmektedir. Erişkin dönemde de madde kullanımına yol açabilecek antisosyal kişilik bozukluğu öyküsünün varlığı ve altta yatan psikiyatrik bir rahatsızlığın bulunması, riski arttıran unsurlardandır."

Madde bağımlılığının, beynin diğer fonksiyonel alanlarının olduğu kadar haz merkezinin de değiştiği patolojik bir biyokimyasal süreç olduğu bilgisini veren Dr. Erden, şöyle devam etti: "Bu süreci anlayabilmek için maddelerin nörotransmisyon üzerine olan etkilerini incelemek gerekmektedir. Beyin üzerine etkili neredeyse tüm ilaç ve maddeler, etkilerini nörotransmisyonu değiştirmek suretiyle yaparlar. Bu durumda sonuç olarak hafif vakalarda kişi bilinçliyse kendi iradesiyle bu maddelerden uzaklaşmalı, gerekirse destek alarak bunu başarmalıdır ancak orta ve ağır çoğu vakada destek gereklidir. Madde bağımlılığı tedavisi, bağımlının kullandığı maddeye, kullanım süresine, kişisel özelliklere, oluşabilen komplike durumlara göre değişiklik gösterir. Tedavi yeri belirlenirken bu konuda özelleşmiş, belirli bir tedavi programı olan merkezler tercih edilmelidir. Biyopsikososyal temelleri olan ve bazen yaşam boyu sürecek bir hastalık olan madde bağımlılığı gerçekliği üzerine oturtulmuş bir tedavi programı seçilmelidir. Bu program, hastanın yoksunluk ve sonrasında devam eden maddesiz yaşamına yönelik ilaç tedavilerini ve psikososyal bir iyileştirme programını kapsamalıdır." CİHAN

Yorumlar