Urla villalarını kurtarma girişimine karşı dava müracaatı

İzmir'in Urla ilçesi Zeytineli köyünde bulunan ve ortaya çıkan ses kayıtları sebebiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle anılan kaçak ve ruhsatsız villaların da bulunduğu 20 hektarlık arazinin, 1.

Google Haberlere Abone ol
Urla villalarını kurtarma girişimine karşı dava müracaatı

İzmir'in Urla ilçesi Zeytineli köyünde bulunan ve ortaya çıkan ses kayıtları sebebiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle anılan kaçak ve ruhsatsız villaların da bulunduğu 20 hektarlık arazinin, 1. dereceden 3. derece sit statüsüne düşürülmesine karşı, idare mahkemesinde yürütmeyi durdurma talebiyle dava başvurusu yapıldı.

Dava hakkında kamuoyunu bilgilendirmek için CHP İzmir milletvekilleri Alaattin Yüksel, Musa Çam ve Rıza Türmen, İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, avukatlar Şehrazat Mercan ve Ayşegül Altınbaş, İzmir Valiliği önünde bir basın açıklaması yaptı. Kaçak ve ruhsatsız olduğu için ceza yazılarak yıkım kararı verilen villalarla ilgili süreç hakkında bilgi veren Değirmenci, bölgenin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün çalışması sonucunda 1. Bölge Komisyonu tarafından 1. dereceden 3. derece doğal site çevrilmesi için karar alındığını belirtti. Kararın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ulaştırılacağını, onayın ardından 20 hektarlık alanın 3. derece doğal site çevrileceğini ifade ederek, “Dolasıyıyla yıkım kararı olan yapılar, yasal hale getirilmiş olacaktı. Karar kesinleştikten sonra milletvekillerimiz ve avukatlarımızla birlikte villaların bulunduğu bölgenin 3. derece site çevrilmesi nedeniyle dava açıyoruz.” dedi.

İzmir İl Encümeni tarafından şehir genelinde bin 150 tane yapı için yıkım kararı alındığı, yıkım kararı bulunan 370 yapının doğal, arkeolojik ve kentsel sit alanlarında bulunduğu bilgisini veren Değirmenci, 150 yapının ise doğal sit alanında olduğunu belirtti. 1. dereceden 3. derece doğal site çevrilme kararının, 150 yapıdan sadece söz konusu villaların da bulunduğu 20 hektarlık alan için alındığını kaydederek, “Halbuki İzmir’de 370 tane sit alanına giren bina mevcut. Sadece 16 villa için bu karar alındığı için bu kişiye özel bir uygulamadır.” şeklinde konuştu. Koya sonradan yapıldığı ortaya çıkan dört villa için şimdiye kadar ne bir ceza ne tespit tutanağı ne de yıkım kararı alınmadığının altını çizen Değirmenci, “Daha önceki yapılan villalara ceza kararı, yıkım kararı alındı ama Başbakan’a hediye edildiği söylenen bu villalar hakkında hâlâ İzmir Valiliği'nin herhangi bir tespit tutanağı yapıp ceza kesip yıkım kararı almadı. Memurlar da buraya gidip tutanak tutmaktan korkuyorlar, engelleniyorlar.” iddiasında bulundu.

'HEM DOĞA HEM HUKUK KATLİAMI VAR'

Villaların bulunduğu bölgenin sit derecesinin değiştirilmesine karşı açılacak davanın hukuki boyutunu üstlenen Av. Mercan ise villaların bulunduğu alanla ilgili yapılan her işlemin hukuk garabeti olduğunu savundu. Türkiye Çevre ve Ekoloji Hareketleri avukatları olarak Bursa’da yaptıkları toplantıda Urla villalarının da gündem maddeleri arasında yer aldığını aktaran Mercan, “Bu davayla Türkiye ilgileniyor. Benimle birlikte 31 avukat, bu işin hukuki çalışmasını üstlendik. Milletvekillerimiz de vekaletnamelerini verdi. Urla ve Çeşme’de, bir grup ekolojik ve organik tarım yapan müvekkillerimiz var.” dedi. Hukuki olarak önce yapılaşma, sonra uygun rapor ve sit derecesi değerlendirmesi yapılamayacağını söyleyen Av. Mercan, Urla’da yapılan her şeyin bir hukuk garabeti olduğunu öne sürdü.

'BÖLGE HALKI KULÜBELER NEDENİYLE AĞIR CEZADA YARGILANIYOR'

Bölge halkının tarım arazilerine tarım aletlerini koymak için yaptığı kulübeler sebebiyle ağır cezada yargılandığını belirten Şehrazat Mercan, “1995’te burada sit kararları alınmasının ardından haklı olanların bile hiçbir şeklide sorunlarıyla ilgilenilmedi, kendilerini ağır cezada yargılanır buldular ama bu koyda çok lüks yapılar için, özel iskele için, özel at yetiştiriciliği gibi binalar için orada hem doğa hem de hukuk katliamı var. Biz 31 avukat olarak bu görevi üstleniyoruz. İyi bir çalışma yapıp bu ayıbı ortadan kaldırmayı istiyoruz.” şeklinde konuştu.

İzmir Barosu olarak davayı takip edeceklerini belirten Av. Altınbaş da, “Biz de davacı olarak yer alacağız. Böyle kamusal alanlar, tabiat koruma alanları, doğal sit alanları Anasaya ile güvence altına alınmış sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının teminatıdır. Bu teminata halel gelmesi, özellikle böyle usulsüz işlemlerin devlet geleneği olarak uygulanagelir olması, kabul edemeyeceğimiz bir şeydir. Biz de bu işin peşini bırakmayacağız.” dedi.

CHP’Lİ VEKİLLER DE DAVACI OLACAK

CHP Milletvekili Yüksel ise kendisiyle birlikte milletvekilleri Türmen ve Çam’ın da davacı olmak için vekaletname verdiğini belirterek, “Bu kaçak villalarla ilgili konu gündemdeyken dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bakanlıktan alındı. İzmir Valisi, Diyarbakır’a gönderildi. İki tane de çevre müdürü görevden alındı. Savcılık ve hakim kararıyla yapılan yasal dinlemelerden de anlıyoruz ki bizzat Başbakan için bölgede 800 bin liralık arazi satın alınmış. Konuyla ilgili mart ayı başında Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik tarafından yanıtlanması için Meclis'e soru önergesi verdik. Normalde 15 gün içinde yanıt verilmesi gerekiyor ama hâlâ ses yok. Biz bu işin peşini bırakmayacağız.” diye konuştu. Yüksel, İzmir ve Türkiye’deki bütün kültür ve tarih mirasıyla ilgili yağmaların, talanın ortaya çıkarılması için TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını önereceklerini, CHP olarak bu konuyu nisan ayında Meclis’te gündeme getireceklerini sözlerine ekledi. CİHAN

Yorumlar