Uludere'de Takipsizlik Kararı Alındı
Genelkurmay askeri savcılığı, Uludere soruşturmasında takipsizlik kararı verdi.
Şırnak'ın Uludere İlçesi Irak sınırında 2011 yılında düzenlenen
ve 34 kişini yaşamını yitirdiği hava operasyonuyla ilgili
soruşturmayı yürüten Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı,
takipsizlik kararı verdi. BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış
Beştaş, Genelkurmay'dan aldıkları kararda askerin görevini
yaptığının belirtildiğini söyledi.
Uludere'nin Irak sınırında 28 Aralık 2011 gecesi düzenlenen hava
operasyonunda 34 kişinin ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten
Diyarbakır TMK ile görevli savcılığının 11 Haziran 2013 tarihinde
görevsizlik kararı vererek dosyayı gönderdiği Genelkurmay Askeri
Savcılığı da soruşturma dosyası ile ilgili takipsizlik kararı
verdi. Uludereli ailelerin avukatlığını da yapan BDP Genel Başkan
Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın
verdiği takipsizlik kararının doğru olduğunu ve bugün sabah
saatlerinde Genelkurmay'a giderek kararı aldıklarını söyledi.
Beştaş, "Bazı basın yayın organlarında haberlerin yer alması
üzerine Genelkurmay'a gidip takipsizlik kararını aldık. Karar çok
uzun ve kararda askerin görevini yaptığı belirtiliyor" dedi.
"ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURACAĞIZ"
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı takipsizlik kararı verdiği
Uludere soruşturması ile ilgili avukatlar Genelkurmay Askeri
Mahkemesi'ne itirazda bulunacak. Uludereli ailelerin avukatı olan
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, bu olaydan sorumlu olan
Genelkurmay'ın bünyesınde yer alan bir savcılıktan objektif bir
karar beklemediklerini ifade ederek, "Bu karar bizim için sürpriz
olmadı. Zaten askeri savcılıktan başka bir karar beklenemezdi. Bu
karara askeri mahkeme nezdinde itirazda bulunacağız. Bir sonuç
alınmaması durumunda Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapacağız" diye
konuştu.
SİVİL SAVCILIK KARARI
Hava operasyonunda 34 sivil yaşamını yitirmesi ile ilgili
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı başlattığı soruşmada, Terörle
Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesiyle görevli savcılık, 'Taksirle
ölüme sebebiyet vermekten' dolayı görevsizlik kararı vererek, 11
Haziran 2013'te dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na
gönderdi. Uludere olayıyla ilgili yaklaşık 1.5 yıldır soruşturmayı
yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında
bugüne kadar MİT ve Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere bir
çok kurumdan olayla ilgili bir çok bilgi ve belge istedi.
Soruşturma kapsamında İnsansız Hava Araçları'nı da inceleyen
savcılık, son olarak TBMM 'de kurulan Uludere Komisyonu'nun
raporunu da soruşturma dosyasına almıştı.
KARARIN DETAYLAR
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığ'ının Uludere'de hava
operasyonu sonucu 34 kişinin ölümüyle ilgili verdiği takipsizlik
kararının ayrıntıları ortaya çıktı. Savcılığın 16 sayfalık
takipsizlik kararında, operasyonunun TBMM ve Bakanlar Kurulu
kararlarının askere verdiği yetki kapsamında gerçekleştiği ve hava
bombardımanı bitene kadar köyden hiç kimsenin askeri birimlere
kaçakçılığa gidildiğine dair bir haber verilmediği belirtildi.
Askeri Savcılık, "İHA ile takip edilen ve sonradan kaçakçı olduğu
anlaşılan grubu, 'BTÖ (Bölcü Terör Örgütü) mensubu' olarak
değerlendirme yaparken, detayıyla açıklanan sebeplerle
kaçınılmayacak bir hataya düştükleri sonucuna ulaşılmıştır"
denildi.
ŞÜPHELİLER, 4 GENERAL İLE 1 KURMAY ALBAY
Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın yürüttüğü Uludere soruşturmasının
şüpheli kısmında Korgeneral Yıldırım Güvenç, Tümgeneral İlhan
Bölük, Tuğgeneraller Ali Rıza Kuğu, Halil Erkek ve Kurmay Albay
Aygün Eker'ün adları yer aldı. 28 Aralık'ta yaşanan gelişmelerin
anlatıldığı soruşturma kararında, zamanın Genelkurmay İstihbarat
Başkanı Orgeneral Yaşar Güler tarafından da mevcut istihbari
bilgiler kapsamında görüntülerin teröristlere ait olduğu
hususundaki değerlendirmeye iştirak edildiği, bu değerlendirmeden
sonra Orgeneral Güler'in de bulunduğu bir ortamda teröristlere
yönelik ne tür bir harekat yapılacağı hususunun görüşüldüğü
belirtilerek, şöyle denildi:
"Bölgenin coğrafi durumu, müdahalenin gece şartlarında yapılmasının
gerekliliği, terörist grubun miktarı ve 3 ayrı grup halinde hareket
etmeleri hususları dikkate alınarak, topçu atışının yeterli
olmayacağı düşünülüp, zayiat verilmeden BTÖ mensuplarının etkisiz
hale getirilmesi maksadıyla, hava harekatıyla müdahale edilmesinin
daha uygun olacağına karar verildiği, bu karar verildikten sonra
saat 19.20, 19.30 civarında Orgeneral Güler'in, konuyu arz etmek
maksadıyla zamanın Genelkurmay 2'inci Başkanı'na gittiği, bu arada
saat 19.20 civarında, yük hayvanı ve insanlardan oluşan ısı
kaynaklarının gruplar halinde bulundukları bölgeden, kuzey
istikametine intikale başladıkları, aynı saatte Genelkurmay Harekat
Başkanlığı'nca yurt dışına topçu atış talebinin kabul edildiğinin,
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na telefonla bildirildiği."
"GENELKURMAY BAŞKANI SAAT 20.00'DE HAVA HAREKATINA ONAY VERDİ"
Kararda, Genelkurmay 2'nci Başkanı'nca konunun onayını almak
maksadıyla MGK toplantısı nedeniyle, karargahta bulunmayan
Genelkurmay Başkanı'na telefonla iletildiği, Genelkurmay
Başkanı'nın tespitle ilgili bilgilerin işlendiği haritanın
konutundaki çalışma ofisine gönderilmesini istediği, haritanın
çalışma ofisine gönderildiği, Genelkurmay Başkanı'nca, hava
harekatının yapılmasına onay verildiği, bu işlemlerin saat 20.00
civarında neticelendirildiği belirtildi.
53 DAKİKADA 12 TOP ATIŞI YAPILDI
Savcılığın kararında saat 19.28 ile 20.21 arasında söz konusu
gruplara karşı 12 top atışı yapıldığı, sınır hattına yapılan topçu
atışlarına rağmen ilerlemeye devam eden grubun öndeki parçasının
saat 20.45 civarında sınırın sıfır hattı civarına ulaşıp beklemeye
başladığı, gruptan ayrılan daha yüksekte bir yerlere gidip bir süre
beklediği ifade edildi. Yüksekte bekleyen kişilerin bilahare grubun
yanına döndükleri, geriden gelen iki grubun da sınır hattından
güneye doğru belirle mesafelerde toplanıp beklemeye başladıkları
kaydedildi.
"SAAT 21.39 İLE 22.24'TE 4 BOMBA ATILDI"
Kararda, gruplar içinde gidip gelen insanların görüntülerinin
izlendiği, bu hareketlerin Genelkurmay Karargahı'nda, grubun
terörist olarak değerlendirilmesine dönük karar açısından teyit
edici olduğu belirtilerek, hava operasyonu şöyle anlatıldı:
"Saat 21.39'da sınır hattında bekleyen gruba hava harekatı
kapsamında ilk bombanın, saat 21.43'te ikinci bombanın atıldığı,
grupların hareketlerinin takip edildiği güney istikametine gidenler
olduğunun, bu şahısların bir süre bekleyip saat 22.00 civarında
kuzey istikametine yeniden hareketlendiğinin görüldüğü, saat
22.02'de 3'ünücü bombanın takip edilen hedefe atıldığı, saat 22.16
civarında hareketsiz bekleyen grubun tespit edildiği, 22.24'te de
4'ncü bombanın bu gruba atıldığı ve hava harekatının
sonlandırıldığı, neticede 34 kişinin öldüğü tespit edildi."
"KÖYLÜLER KAÇAKÇILIĞI HABER VERMEDİ"
Kararda, ilk hava taaruzunun yapılması sonrasında birliğe dönmesi
emredilen, beraberinde bir tim ve köy korucuları Mesut Encü ve
Hüseyin Ürek de bulunan Gülyazı Jandarma Karakol Komutanı Jandarma
Kıdemli Başçavuş Vehbi Göçmen'in saat 22.20 civarında araçla Ortasu
Köyü girişinde bir grubu paniklemiş halde el, kol hareketi yaparken
gördüğü belirtildi. Kararda, "Kendisine köy halkından Lezgin Encü
tarafından, 'Bizim çocuklar kaçaktan gelirken uçaklar bombalamış'
dediği, bu esnada Ortasu Köyü Muhtar Vekili Ubeydullah Encü'nün
Başçavuş Göçmen'i telefonla arayarak, kaçakçıların bombalanıp
bombalanmadığını sorduğu, Göçmen'in ise böyle bir şeyin
olmayacağının teröristlerin bombalandığını söylendiği, bilhare
kendisine iletilen hususları Albay Hüseyin Güney'e ve İlçe Jandarma
Komutanı Alper Çetinkaya'ya telefonla ilettiği, bu saate kadar köy
halkından kimsenin, köyden kaçakçılığa gidenler olduğu, askeri
yetkililere iletmediği maddi vaka olarak maddi vaka olarak tespit
edilmiştir" denildi.
ARALIK AYINDA HAFTANİN'DE 300 TELSİZ GÖRÜŞMESİ
Savcılık kararında, Şırnak bölgesindeki sınır hattında Eylül, Ekim,
Kasım ve Aralık aylarındaki PKK'lıların teknik ve fiziki
takipleriyle ilgili istihbari bilgileri de yer alırken, sadece
Haftanin bölgesinde, Aralık ayı içerisinde teröristler arasında
yapılan 300'e yakın telsiz görüşmesine ait kestirme tespit edildiği
ve bu sayının geçmiş yıllara göre yoğun bir artış gösterdiği ifade
edildi. Savcılık, şüphelilerin beyan ettikleri gibi, terörist
olarak değerlendirilen grubun büyüklüğü, Irak'ın Kuzeyinde
bulunması, arazide kuzey-güney istikametinde bin 150 metre
derinliğinde gruplar halinde yayılmış olması, gece şartlarında
sınır ötesi bölgeye helikopter veya yaya birlik gönderilmesinin
personel zaiyatı dahil pek çok riski beraberinde getirmesi, grubun
derinliğinin fazla olması nedeniyle, sadece öndeki grubun etkisiz
hale getirilmesinin etkin bir mücadele yöntemi olmaması
nedenleriyle gruba hava taaruzuyla müdahale edilmesinin en etkin
yöntem olduğunun düşünülmesi birlikte değerlendirildiğini
belirtildi.
"KAÇINILMAYACAK BİR HATAYA DÜŞMÜŞLER"
Kararda daha sonra şu ifadeler kullanıldı:
"TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları kapsamında görev icra eden TSK
personelinin görev gereklerini yerine getirirken, İHA ile takip
edilen ve sonradan kaçakçı olduğu anlaşılan grubu, 'BTÖ' mensubu
olarak değerlendirme yaparken, yukarda detayıyla açıklanan
sebeplerle kaçınılmayacak bir hataya düştükleri sonucuna
ulaşılmıştır. Bu aşamada, kanun hükmünü ya da yetkili mercilerce
verilip yerine getirilmesi zorunlu bir emri uygulayan kişilerin,
koşulların gerekliliği hususunda kaçınılmaz hataya düşmeleri
halinde ceza hukuku kapsamındaki sorumlulukları incelendiğinde;
TCK'nın 'kanun hükmü ve amirin emri' başlıklı 24'üncü maddesinde
kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilemeyeceği ve yetkili
merciden verilip yerine getirilmesi, görev gereği zorunlu olan bir
emri uygulayanların sorumlu olmayacağının düzenlendiği, TCK'nın
hata başlıklı 30'uncu maddesinde ceza sorumluluğunu kaldıran
nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir
hataya düşen kişinin bu hatasından yararlanacağının ve işlediği
fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen
kişinin cezalandırılamayacağının düzenlediği tespit edilmiştir.
Yukarda kanun maddeleri de göz önüne alındığında, gerek
şüphelilerin, gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin
yukarda bahsi geçenin TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları
çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında, kendilerine verilen
görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine
getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri
hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığının
anlaşıldığında soruşturma konusu olay hakkında, 353 sayılı Kanun
107'nci maddesi uyarınca şüphelilere ve müdafilerine olaydan zarar
görenler ile vekillerine ve Genelkurmay Başkanlığı'na tebliğinden
itibaren 15 gün içerisinde askeri veya sivil adli makamlara ya da
bizzat askeri savcılığımıza, sözlü veya yazılı müracaatla itiraz
etmeleri halinde, itiraz incelemesi en yakın askeri mahkeme
sıfatıyla, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde
yapılmak üzere kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir."
Yorumlar