Türkiye'de her 5 hastadan 1’i yüksek tansiyonundan habersiz!
Hipertansiyon, günümüzün en önemli hastalıklarından biri. Dünyada yaklaşık 1 milyar kişi, yüksek tansiyona karşı mücadele veriyor.
Hipertansiyon, günümüzün en önemli hastalıklarından biri.
Dünyada yaklaşık 1 milyar kişi, yüksek tansiyona karşı mücadele
veriyor. Türkiye’de ise çoğunu erkeklerin oluşturduğu 18 milyona
yakın hipertansiyon hastası var. Bu kişilerin beşte biri
hastalığından habersiz yaşıyor.
Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Mustafa Kemal Batur, hipertansiyonun, yaygınlığının yanı sıra
ölümle sonuçlanan kronik hastalıkların da başında geldiğini
belirtti. Bu nedenle hastalığın önlenmesinde başta Sağlık Bakanlığı
olmak üzere hastaneler, dernekler ve vakıflarla birlikte en önemli
görevin birinci basamakta sağlık hizmeti veren aile hekimlerine
düştüğünü belirten Prof. Batur, “Hipertansiyonun üstesinden gelmek
mümkün. Doğru bilgilendirme ve bilinçlendirmeyle bu sorun
önlenebilir. Gelişmiş ülkeler hipertansiyon önleme programları ve
kampanyalarla bunu başardı. Biz de başarabiliriz.” dedi.
Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, işe öncelikle tuz tüketimini
azaltarak başlamak gerektiğini belirterek, “Çünkü yüksek tansiyon,
en çok tuzu seviyor. Yüksek tansiyon oluşumunun önlenmesinde
yapılacak en önemli işlerden biri, tuz tüketiminin azaltılması.
Günde en fazla 6 gram tuz alınması gerekiyor. Ancak
sofralarımızdaki yemekler bu miktarın çok üstüne çıkıyor.
Ekmeğimizden tabağımızdaki yemeğe kadar her yiyecekte normalin
üstünde tuz kullanıyoruz. Bu alışkanlığımıza bir de konserveler ve
hazır gıdalarda koruyucu özelliği nedeniyle kullanılan tuzlar da
ekleniyor. Bu durum, her yıl binlerce kişinin yüksek tansiyon
hastalığıyla tanışmasına neden oluyor.” diye konuştu.
YÜKSEK TANSİYON CİDDİ HASTALIKLARA ZEMİN HAZIRLIYOR
Prof. Batur, yüksek tansiyonun tedavi edilmesinin neden önemli
olduğunu da şöyle açıkladı: "Hipertansiyon birçok organa zarar
veriyor. Hastaların felç geçirmesine, kalpte ritim bozukluklarına,
diyabete, göz rahatsızlıklarına, kalp yetmezliğine, kalp
damarlarının tıkanmasına ve daha birçok sağlık sorununa yol açıyor.
O yüzden tansiyon deyip geçilmemesi lazım. Bu çok önemli bir halk
sağlığı sorunudur." Prof. Dr. Batur, yüksek tansiyona karşı tuz
tüketiminin yanı sıra her gün düzenli spor yapmak, sağlıklı ve
dengeli beslenmek, düzenli tansiyon ölçtürmek, alkol ve sigara
kullanmamak, tansiyonun kontrolünde çok önemli faydalar sağladığını
vurguladı.
Yüksek tansiyon teşhisi konulduğunda ise hastaların dikkat etmesi
gereken en önemli noktaların başında düzenli tansiyon ölçümünün
geldiğini dile getiren Prof. Dr. Batur şunları söyledi: “Ama bu
konuda da ilginç bir durumla karşılaşılıyor. Tansiyon hastalarının
pek çoğu, tansiyonunu doğru ölçemiyor. Tansiyon ölçümünde kişi
sırtını ölçümün yapıldığı koltuğun arkalığına yaslayarak dik bir
şekilde durmalıdır. Çünkü ayakta dururken bile kaslar
kasılmaktadır, bu pozisyonda ölçüm yapıldığında kaslar kasılmaz.
Ölçüm yapılırken vücudu çok sıkan, saran kıyafetlerden kaçınılmalı,
özellikle de kolları serbest hareket ettirmeye elverişli giysiler
giyilmelidir. Bacaklar düz tutulmalı, çapraz şekilde durmamalıdır.
Ölçümden en az 30 dakika önce sigara, alkol, kafein tüketilmemesi
gerekir. Mesanenin boş olması da önemlidir. Mesane doluyken yapılan
ölçümlerde sapmalar olabilir. Koldan ölçüm yapılırken ilk değer
yüksek çıktıysa ikinci bir ölçüm yapılmalıdır.’’
'BEYAZ ÖNLÜK' TANSİYONUNA KARŞI EVDE ÖLÇÜM YAPILABİLİR
Hastaların son yıllarda evlerinde otomatik cihazlarla yaptıkları
ölçümlerin, muayenehane, hastane, tıp merkezinde yapılanlardan daha
doğru sonuçlar verdiğine dikkat çeken Prof. Batur, “Bunun önemli
nedenlerinden biri de hastalarda ‘’beyaz önlük’’ tansiyonu olarak
adlandırılan bir tansiyon türünün olması. ‘Beyaz önlük’ tansiyonuna
meydan vermemek için evde ölçüm yapılması da sağlıklı olabilir.
Gizli tansiyonla dolaşan birçok hasta var. Bu nedenle bir hafta
boyunca, sabah ve akşam tansiyon ölçümünün, uygun koşullarda
yapılmasında yarar görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
CİHAN
Yorumlar