'Türkiye, Türkmenlerin hak ve hukukunun garanti altına alındığını ilan etmeli'

İpek Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı, tarihçi Prof. Dr. Kemal Çiçek, Türkiye’nin Musul için yapması gerekenin Kürt Bölgesi ve Irak merkezi yönetimlerine her şart altında bölgedeki Türkmenlerin hak ve hukuklarını...

Google Haberlere Abone ol
'Türkiye, Türkmenlerin hak ve hukukunun garanti altına alındığını ilan etmeli'

İpek Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı, tarihçi Prof. Dr. Kemal Çiçek, Türkiye’nin Musul için yapması gerekenin Kürt Bölgesi ve Irak merkezi yönetimlerine her şart altında bölgedeki Türkmenlerin hak ve hukuklarını garanti altına aldığını ilan etmek olduğunu söyledi. Çiçek, Türkmenlerin de örgütlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.

İpek Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Kemal Çiçek, Türkiye’nin Musul ile olan tarihi ve coğrafi bağlantılarını değerlendirerek izlemesi gereken politikaları Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) anlattı. Çiçek şöyle konuştu: "Türkiye’de nedense Irak bize çok uzak bir bölgeymiş gibi geliyor. Halbuki Musul Misak-ı Milli sınırları içerisinde bir yerdir ve Türkmenlerle sanki Türklerden ayrı bir ırkmış gibi anlaşılıyor. Maalesef aramızdaki mesafe de gittikçe artmaya başladı, bu çok utandırıcı bir durum aslında. Çünkü Türkmen ile Türkler ikisi de farklı bir kimlik farklı bir ırk değildir, ikisi de aynıdır. Türklerin 10. asırda Müslümanlaşmaya başladığı dönemde Müslüman olan Türklerle Müslüman olmayan Türkleri ayırt etmek için Araplar Müslüman olanlara Türkmen demiştir, aramızdaki fark budur. Dolayısıyla bugün Türkmen ve Türk ayrı ırklar değildir. Bunu bir defa kabul etmemiz lazım. Bunu ifade ettikten sonra zaten otomatikman neden Kuzey Irak’a ve Musul Kerkük gibi yerlere sahip çıkmamız gerektiği anlaşılıyor. Çünkü buralar bizim ata yurdumuzdur. Türkler her şeyden önce İran’a yerleştikten sonra Irak’a getirilmişlerdir. Hatta Türklerin önemli bir kısmı İran’a girmeden önce Irak’a gelmiştir. Abbasiler döneminde 830’larda asker olarak bölgeye getirilerek yerleştirilmişlerdir. Dolayısıyla Türklerin Kuzey Irak’taki, Musul Kerkük’teki varlıkları 9. asrın başlarına kadar gider, dolayısıyla burası Türklerin Türkmenlerin ata yurdudur, onun için bizim devlet olarak, millet olarak buralara sahip çıkmamız ve buradaki Türklerin haklarını hukuklarını korumamız lazım."

Bölgedeki Türklerin burada çok uzun bir süredir yaşadıklarını anlatan Çiçek, "Şimdi bir defa bölge Türkmen yurdudur. 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra aslında sadece Osmanlı toprağı haline gelmiştir, ondan önce de zaten orası Türklerin yurduydu. Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerden bir tanesiydi. Yavuz Sultan Selim, 1517 tarihinde burayı aldığında buradaki Türk nüfusu yüzde 70 civarındaydı. Gittikçe bu bölge Osmanlı açısından çok önemli bir yer haline geldi. Buraya hem Yavuz Sultan Selim hem ondan sonrada oğlu Kanuni Sultan Süleyman iki defa sefer yapmıştır. Buralara ne kadar önem verdiklerini görüyoruz. Kanuni Sultan Süleyman buraya sefer yaptığında petrol yoktu. Stratejik bir değer ifade etmiyordu. Kanuni Sultan Süleyman neden gitti Musul’a, Bağdat’a? Buradaki Türkmenleri kendi nüfusu içerisine dahil etmek, onların hak ve hukukunu korumak için gitti. Buradaki Türkleri İran’a bırakmamak için gitti. Şimdi bölgedeki Türklerin burada çok uzun bir süredir yaşadıklarını anlamış bulunuyoruz.’’ diye konuştu.

'TÜRKİYE IRAK TÜRKMENLERİNE SAHİP ÇIKMALI'

Türkiye Cumhuriyeti’nin Irak Türkmenlerine sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü burası bizim elimizden zorla alınmış bölgelerdir. İngilizlerin petrol yataklarını kontrol etmek için Türklere vermekte imtina ettikleri yerlerdir. Fakat şimdi gittikçe bölge stratejik açıdan değer kazandığından dolayı hem Şii Araplar hem Kürt bölgesine hakim olan Barzani ve Talabani aşiretleri bölge üzerinde çok tehlikeli oyunlar oynamaya başladılar. Bu maalesef bizim Türkmen kardeşlerimiz için çok tehlikeli bir durum arz eder oldu. Her iki taraf da Türkmenlere katliamlar yapıyor, liderlerine siyasi suikastlar yaparak ortadan kaldırıyorlar. Buradaki Türkmenleri siyasi bakımdan başı bozuk bir toplum haline getirmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin yapması gereken buradaki Türkmenleri bir defa örgütlemeli. İkincisi hem Kürt Bölgesi yönetimine hem de Irak merkezi yönetimine her şart altında bölgedeki Türkmenlerin haklarını koruyacağını ve hak ve hukuklarını garanti altına aldığını ilan etmelidir."

'TÜRKMEN KARDEŞLERİMİZ KİMSENİN İNSAFINA BIRAKILMAMALI'

Türkmenlerin tek güvencesinin Türkiye olduğunu belirten Çiçek, "Eğer biz bu güvenceyi vermezsek yakın zamanda burada büyük katliamlar olacak ve maalesef Türkmenler Türkiye’ye kaçmak zorunda kalacaklar. Bu bizim hiç istemediğimiz bir şey olmalıdır. Çünkü yani nereye kadar Batılılar bizi Orta Asya’ya sürmek için yemin ettikleri bir dönemde bizim de tam tersine sadece Türkleri Anadolu’ya toplamamız doğru bir politika olmaz. O bakımdan kesinlikle bölgede ağırlığımızı artırmalıyız, gerekirse Türkmenleri silahlandırmalıyız, gerekse siyasi olarak Irak parlamentosunda temsil etmeleri için bütün diplomatik ve askeri gücümüzü kullanmalıyız. Hiç kimsenin insafına bu kardeşlerimizi bırakmamalıyız." dedi.

'IRAK BÖLÜNMESİ GEREKİYORSA BÖLÜNMELİDİR'

Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı duyulmasının ve bütün dış politikayı bunun üzerine konumlandırmanın yanlış bir siyaset olduğunu dile getiren Çiçek, "Çünkü orayı bölen Türkiye değildi. Orayı bölen oranın etnik aktörleri ve bunlar bir şekilde kendi bölgelerini çizmişler. Irak Merkezi Hükümeti Kuzey Irak diye bir coğrafyayı tanımış hatta oradaki yönetimi anayasal olarak tanımış ve bu konuda artık bizim yapacağımız bir şey yoktur. Bizim yapmamız gereken eğer Türkmenlerin kurtulması için, Türkmenlerin katliamlara maruz kalmaması için, Türkmenlerin Türkiye’ye göçüne engel olmak için Irak’ın bölünmesi gerekiyorsa bölünmelidir. Yani bunu önlemek bizim gücümüz dahilinde olan bir şey değildir. Bizim için önemli olan Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve Türkiye’nin güvenli bir bölgede yaşamasını temin etmektir. Eğer Irak’ın bölünmesi Türkiye için bir tehdit oluyorsa o zaman Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuruz ama bu savunma bütün Türkmenlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanacaksa savunmamalıyız yani bu şekilde bir politika izlememiz daha doğru olur." değerlendirmesinde bulundu. CİHAN

Yorumlar