Türkiye, ev hemodiyalizinde Avrupa’da en başarılı dördüncü ülke

Ege Üniversitesi Nefroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Ok, ev hemodiyalizi yapan hasta sayısı 250’ye yakın olan Türkiye'nin, bu konuda Avrupa’da en başarılı dördüncü ülke konumunda bulunduğunu kaydetti.Ev hemodiyalizi bilgilendirme...

Google Haberlere Abone ol
Türkiye, ev hemodiyalizinde Avrupa’da en başarılı dördüncü ülke

Ege Üniversitesi Nefroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Ok, ev hemodiyalizi yapan hasta sayısı 250’ye yakın olan Türkiye'nin, bu konuda Avrupa’da en başarılı dördüncü ülke konumunda bulunduğunu kaydetti.

Ev hemodiyalizi bilgilendirme toplantısı kapsamında, Ege Üniversitesi Nefroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Ok, Nevşehir’in Uçhisar beldesinde bulunan bir restorantta diyaliz hastaları ile buluştu. Özellikle evde tedaviler ve ev hemodiyalizi üzerine güncel konuların konuşulduğu toplantıda uzman nefrologlar, başta evde tedavi yöntemleri olmak üzere, böbrek yetmezliği tedavisinin bütün yönlerini anlattı.

Böbrek yetmezliği tedavisinde, nakilden sonraki en etkili yöntem olarak bilinen ev hemodiyalizi, diyaliz hastalarının yaşam kalitesini artırarak sosyal yaşamda daha aktif rol almalarını sağlıyor.

“BÖBREK NAKLİNİ VE DİYALİZİN KALİTESİNİ YÜKSELTMEK İÇİN ÇABA SARF EDİLMELİ”

Kapadokya’da düzenlenen toplantıda konuşan Prof. Dr. Ercan Ok, böbrek yetmezliğinin tüm dünyada olduğu gibi giderek büyüyen önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyledi. Hekimler olarak üç temel hedefleri olduğuna dikkat çeken Ok, “Hastaların yaşam süresini uzatmak, yaşam kalitelerini artırmak ve bunu da en ekonomik şekilde yapmak. Zira böbrek yetmezliği tedavisi bütün ülkeler için ciddi bir ekonomik yük de getiriyor.” diye konuştu. Ok, böbrek yetmezliğinin çeşitli tedavi şekilleri olduğunu, bunların tümünün de başarıyla uygulanıyor olmasının gurur verici olduğunu belirtti. Ok, “En ideal tedavi yöntemi böbrek naklidir, tabii şunun da altını çizmek isterim ki transplantasyon mutlaka tıbbi ve etik kurallara uygun şekilde gerçekleştirilmelidir. Öte yandan, şu da bir gerçektir ki böbrek transplantasyonunun çok yaygın olduğu ülkelerde bile, hastaların çoğunluğu diyaliz ile tedavi edilmektedir. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi organ teminindeki yetersizlik, ikincisi ise bazı hastaların böbrek nakline uygun olmamasıdır. Dolayısıyla, bir yandan organ bağışını artırmak için uğraşırken, bir yandan da maliyet unsurunu da göz ardı etmeden diyaliz hastalarında yaşam süresi ve kalitesini iyileştirmek için uğraşmalıyız.” diye konuştu.

“EVDE DİYALİZ TEDAVİLERİ HASTA İÇİN DAHA KONFORLU VE ÜLKE İÇİN DAHA EKONOMİK”

Böbrek yetmezliği teşhisi konan hastaların, eğer böbrek bağışlayacak bir yakınları varsa hiç diyaliz olmadan böbrek nakli olmalarının uygun olacağını belirten Ok, "Eğer bu yoksa da kadavradan böbrek nakli için bekleme listesine kayıtlarını yaptırmaları gerekir. Diyalize yeni başlayacak tüm hastalar için eğer engel bir durum yoksa ilk seçenek periton diyalizi olmalıdır. Zira hastanın henüz kendi böbrek işlevlerinin de kısmen mevcut olduğu ilk yıllarda periton diyalizi etkili bir tedavi yöntemi olarak hastanın yaşamını özgürce sürdürmesine ve çalışabilmesine olanak veriyor. Yıllar içinde böbrekler işlevlerini tümüyle kaybedince, doktorlar hastalarına hemodiyalize geçmeleri gerektiğini söylediğinde, bu hastalar haftada üç kere diyaliz merkezine gitmeye direnç gösterebiliyorlar, oysa bu hastalar hemodiyalizi de evlerinde yapabilirler.” diye konuştu.

“EVDE HEMODİYALİZ KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ KADAR BAŞARILI BİR YÖNTEM”

Prof. Dr. Ercan Ok, yapılan çalışmaların, evde hemodiyaliz tedavisinin, kadavradan yapılan böbrek nakline eşdeğer yaşam süresi ve kalitesi sağladığının gösterildiğine dikkat çekerek, “Böbrek nakli kadar başarılı sonuçlar sağlayan bu tedavi yöntemi, Sağlık Bakanlığımız ve Sosyal Güvenlik Kurumumuzun destekleri sayesinde ülkemizde artık başarıyla uygulanıyor. Ev hemodiyalizi yapan hasta sayısı 250’ye yakın, kısa sürede Türkiye bu konuda Avrupa’da en başarılı 4. ülke oldu.” şeklinde konuştu.

Evde hemodiyaliz uygulamasının Türkiye'de yeni olduğunu, ancak dünyada 50 yıldır başarıyla uygulanan bir tedavi yöntemi olduğunu ifade eden Prof. Ok, şöyle devam etti: “İki aylık eğitim sonrasında, hastalar kendi evlerinde ve genellikle gece uykuda iken sekiz saat süreyle hemodiyaliz oluyorlar. Evde hemodiyaliz hastalarının tahlilleri çok düzeldi, pek çok hastanın ilaç kullanma ve sıkı perhiz uygulama zorunlulukları ortadan kalktı, diyaliz sırasında tansiyon düşmesi-kramp ve diyaliz sonrası halsizlik şikayetleri tamamen kayboldu. Ev hemodiyalizi ile hastaların çalışabilmeleri mümkün oluyor, okula devam edenler var, genel sağlık durumları iyi olduğu için bunların içinde ağır işlerde çalışan, mesela kamyon şoförlüğü yapan var. Sağlıklı doğum yapıp, bebek sahibi olan iki bayan hasta var, bunlar biz hekimlere çok memnuniyet veriyor tabii.”

CİHAN

Yorumlar